Pazar 11.10.2009
Son Güncelleme: Cumartesi 10.10.2009

Müzeleri 33 yaşımdan sonra keşfettim

33 yaşıma kadar doğru dürüst Batı müzelerini göremedim bile. Türkiye'de müze yoktur, resim yoktur işte... Sonra Batı'ya gidince müzelere gitmeye başladım. Louvre ve Uffizi'den bahsetmiyorum. Küçük müzelere, kenarda kalmış müzelere gitmekten çok hoşlanırdım. Bireysel müzeler ya da zengin insanların yaptığı, epey bir sanat eseri var içerisinde. Onların günlük hayat eşyaları da var. En çok da bunlardan hoşlanırdım. Ben de böyle birşey yapmak istiyordum. Arkasında tabii ressam olamamanın acısı gibi bir şey var, o nedir? Eksiklik duygusu! Ben ressam olmak istiyordum. Oysa bir yazar oldum. Resim yapmak, sonuçta sana gelen objelerle ilgili bir şey. Resim bir hediye gibi. Sanat eserinin eşya olma hali. Müzeler için duyduğum aşkla da ilgili. Ben müzelerde mutluyum. Kitabın son bölümü müzelerde olmakla ilgili. Kemal'in duyguları benimkilere çok yakın. Sonuç olarak ben bu müzeyi çok zengin bir adam, ya da siyasetçi olduğum için değil, sadece sanat aşkı için yaptım. İnkar etmiyorum: Müze yapmak arzusunda çok çocuksu bir şeyler de var. Şimdi çok yorgun olsam da memnunum. Müze fikrinde ebedilik kavramının romantik bir vizyonu da var. Ama sonuçta içgüdüsel bir şey. Örneğin, Kara Kitap'ı niye yazdığımı sorarsanız... Bilmiyorum. Etrafıma bakındım, tanıdığım İstanbul'a... Ve yazdım. Ama bu hırsı yüksek bir proje.
ÖDEDİĞİMİN ÜÇ KATI TALEP EDİLDİ
- Küratörlerle bu objeleri yaratırken bazen çok eğlendik, bazen de sanat ve zanaat erbabının ağırlığı, tespit edilenden öte fiyat talepleri yüzünden sinirlendik. Ben bu tip işleri takip edebilecek, o parçayı tutkuyla yapması için zanaatkarı motive edebilecek bir insan değilim, hemen sabrımı kaybedip, kızabiliyordum. Bu müze çalışmasının en zor yanı mimarlar, proje uzmanları, bankalar, işçilerle uğraşma kısmı oldu. Çoğu kez benden şimdi ödediğimin üç katı talep edildi. İnsanların sanat ya da kültürle ilgilenmemesini anlıyorum ama onların tek hedefleri para kazanmaktı.
NOBEL'İN GÜCÜ OLMASA BİTMEZDİ
- Nobel ödülünün bana verdiği ekonomik güç, ün olmasaydı, bitiremezdim. Gerçi bunları kurarken Nobel alacağım aklımda yoktu, daha küçük daha mütevazi bir şey düşünüyordum. İşi büyüttüm, başarısız olmaya mahkum bir müze düşünüyordum, şimdi başarısız olmaya mahkûm diyemem! Yayınevine turizm şirketlerinden müzeye uluslararası turlar düzenlemek isteyen şirketlerin faksları geliyor.
ROMANDAKİ KIRIK KALPLERİ SATIYORUZ
Müzedeki pek çok resmi ben yapacağım. Onlar yukarıda sergilenecek ve kopyaları da satılacak. Pek çok şey satılacak, bir kısmı müzeye gelir getirmek için ama sonunda bütün müzelerin bir kavramsal sanat eseri olduğunu da düşünelim. Bazı şeyleri kimse almasa da iki adet orada bulunmasını düşünüyoruz. Mesela "Kırılan kalbimin acısı" adını taşıyan kırık kalp... Romanda bir yerde diyor ki: "Kalbim kırılmıştı." İşte biz de porselenden bir "Kırık Kalp" yaptırıyoruz. Bunları yaptığıma memnunum. Bunu ciddiyetle saygı göstererek yaparsan fikrini illüstre etmiş olursun.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.