Son Güncelleme: Cumartesi 20.03.2010
Aşkta herkes kendinden sorumludur
Son olarak Ezel dizisinin oyun çevirmeye meraklı kötü adamı Cengiz rolünde evlere misafir olan Yiğit Özşener: "Ben de Ezel'deki Cengiz karakteri gibi başkasını seven bir kadını büyük bir aşkla sevmeye devam edebilirim"
- Bir role nasıl hazırlanır bir oyuncu?
- Benim temel çıkış noktam metin oluyor. Önce metin benimle bir konuşuyor. Karakterin çerçevesi bana veriliyor sonuçta ve onun dışında da bir şey yapmaya gerek yok. Benim için karakterin ritmi çok önemli. İnişi çıkışı var. Karakterin de böyle anları oluyor işte bütün metin boyunca.
- Hangi anlardan daha zevk alırsınız?
- Ben her anı seviyorum. Özellikle konuşulmayan anları daha çok seviyorum. İçimizden geçirdiklerimiz, söylediğimiz şeylerden daha çok şey ifade ediyor benim için. Aklından geçenlerle diline dökülenler arasında önemli bir bağ olduğunu düşünüyorum.
- Hollywood'da insanlar bir rol için 20 kilo alıyor ya da veriyorlar.
- Burada kilo alacak, verecek zaman olmuyor. İşe hemen giriyorsun. Bu biraz da projeyle, insanların hayal güçleriyle de alakalı.
- Ezel'den önce Dudaktan Kalbe dizisinin de kötü adamıydınız. Tipinizle mi alakalı bu?
- Tipime bakan muhtemelen bana kötü adam oynatmaz. O insanın ne sıklıkla gündeme geldiğiyle de alakalı. Televizyon dizisine bakarsanız, kötü adam olmak, en az kahraman olmak kadar kolay bence. Her hafta evlere davet edilmeden misafir olarak giriyorsanız, herkes sizi görüyorsa, iyi adam kadar kötü adam da kolay yapışıyor üzerinize.
- İyi adam da olsa kötü değil mi bu durum?
- İyi adam-kötü adam meselesi değil. Bir karakterin beni cezbeden tarafı, çelişkili tarafı. O zaman ben çok daha fazla detay bulabiliyorum. Gerçek hayatta da öyle tipler çok inandırıcı gelmez bana. Hepimizin zayıf tarafları, kuvvetli tarafları var. Bunlar arasında gidip geliyoruz sürekli.
- Ezel'in senaryosunu ilk okuduğunuzda bu kadar izleneceğini tahmin etmiş miydiniz?
- Çok riskli bir projeydi ben gördüğümde. Bugüne kadar televizyon seyircisinin alışkın olmadığı bir proje. Bir klişe vardır; 'Aman seyirci bunu bezelye ayıklarken seyrediyor, fazla karmaşık şeyler anlatmayalım.' Senelerdir söylenen şey; 'Seyirci bunu istiyor.' Bunu duymak beni çok kötü yapıyordu. 'Tamam da, 80 yaşında hâlâ bunları mı oynayacağız?' diye hayıflanırdım. Ezel bu kalıbın dışında bir iş. Beni sevindiren tarafı, bu formülün işlemiş olması.
EN SON HABERLER
- 1 Beni olgunlaştıran annelik değil... Olgunlaşınca anne oldum ben!
- 2 Cennet niye annelerin ayakları altında olsun?
- 3 Dünyanın en büyük zevkleri doğumda
- 4 Bizde annenin ve babanın yapacakları listesi yok
- 5 Efe çok iyidir, çok evcimendir
- 6 Çocuk mağazası ağustosta hazır
- 7 Efe'ye hâlâ âşığım!
- 8 Neredeyse yürüyerek gittim doğum yaptım
- 9 Ben küsen bir çocukla beraberim
- 10 Kendisiyle kafayı bozmuş biriyim ben!