Pazar 21.03.2010
Son Güncelleme: Cumartesi 20.03.2010

Beyazperdenin ilk türbanlı yıldızı

Leman dergisinin ünlü karikatüristi Bahadır Boysal yaklaşık üç yıl önce çizmeye başladı türbanlı kız 'Büşra'yı. Sonra da bu 'kült' çizgiyi film yapmaya karar verdi. Cuma günü vizyona giren Büşra, çok tartışılacak, çok konuşulacak belli. Çünkü türbanlı bir kız ilk kez beyazperdede başrol oynuyor, dolayısıyla da 'derdi nedir' merak ediliyor! Boysal'la kendini en rahat hissettiği yerde, Leman Kültür'de buluştuk; filme yüklenen anlamları tartıştık...

TÜRBANLI KÜLKEDİSİ HİKâYESİ
- Büşra'yı yaratırken derdiniz neydi?
- O dönem hatırlarsınız, çok fazla konuşuluyordu bu meseleler, dramatik hale gelmişti hatta. Başımızdaki bürokratların türbanlı eşleri falan... Böyle burjuva bir tip çıkardım şehrin içinde, Büşra diye.
- Neden başka türlü değil de, özellikle burjuva bir türbanlı?
- Benim çizdiğim kız bir sanatçının eseri olduğu için aristokrat hale geldi. Genelde türban hikayeleri sanki daha varoş, daha itilmişler meselesine ait bir şey gibi görünür ama benimki, aksine daha çok hayatın içinde.
- Bu kadar zaman geçti, türbanlılar hayatın neresinde, bir arpa boyu yol gidebildik mi peki?
- Tam da bu kalakalmışlığı ifade ediyoruz işte! Bu kadar zaman geçti, 'bu türbanlılar hayatın neresindeler' sorusu soruluyor filmde zaten. Aslına bakarsanız; Büşra bence bütün bu hikayenin, türban meselelerinin bir adım ötesine geçiyor... Demokratik açılım, Ermeni açılımı, Türk Kürt, Çingeneler, ötekiler berikiler, insanların bir arada durma meselesi tartışılıyor ya, o anlamda bizim film gayet politik, gayet güzel bir yerde duruyor.
- Bu enteresan çünkü daha önce 'Bu bir aşk filmi' diyordunuz ısrarla!
- Yavaş yavaş bunları da söylemek lazım diye düşünüyorum...
- Politik yanını vurgulamaktan çekiniyor muydunuz daha önce?
- Açıkçası izledikçe başka şeyler olduğunu görüyorsunuz. Biz gençler olarak, önyargılarımızı daha kolay kırabiliyoruz, kırdık diyelim.
- En başta kendinizi korumaya almak, tepkileri görmek istediniz galiba... Öyle diyebilir miyiz?
- Tabii canım. Şahsen üzerine titrediğim bir şeydi bu. Ben çizdiğim tipin üstüne titrerim, onu korurum, konumlandığı yeri de düşünürüm.
- Üç yıl önce bu karakteri çizmeye başlarken asıl meseleniz çizer olarak tartışılmak, konuşulmak mıydı; bu meseleyi tartıştırmak mıydı?
- Çok samimi söyleyeyim; çizerler bir şeyi tartışılsın falan diye çizmezler. Amaç çizerken sıkılmamaktır ve aklıma böyle bir şey geldi, çizdim. Eğlenceli bir tip olması gerekiyordu çünkü sıkılmamam gerekiyordu. Tartışılıp tartışılmaması okuyucunun, izleyicinin inisiyatifine kalmış bir şey.
- Hiç tepki ya da tehdit almadınız mı meselenin o en sıcak olduğu günlerde?
- Başımız çok ağrıdı tabii, o konulara çok girmek istemiyorum.
- Ama artık çok geç, girmeniz lazım, filmini yapmışsınız bunun...
- Editörün iznini almadan konuşamam o konularda, çok fena şeyler geldi başımıza ve geçti.
- Büşra dolayısıyla mı?
- Çizilen kapaklar yüzünden falan... Çok sıcak bir dönemdi hakikaten. Korumalar aldık dergiye, epey bir süre polislerle durabildik burada. Ya valla boşverin, geçelim bunları...
- Kimdi peki Büşra sizin için; aileden biri mi, arkadaş mı, komşu kızı mı, gazetedeki haber mi, neydi?
- Galiba cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra aklıma geldi. Cumhurbaşkanının eşi türbanlı, kızları var Kübra, aristokrat insanlar. Üniversiteye gidemeyen kızlar var... Gündeme bakıp bir tip yarattım yani. Büşra da aristokrat bir kız, çok sosyal, çok hazırcevap, sivri zeka, aklı başında, fırlama, ailenin tek çocuğu...
- Peki gündeme baktığınızda ne düşünüyordunuz, sadece malzeme olarak mı bakıyordunuz türban tartışmalarına?
- Açıkçası benim sosyal çevremde türbanlı insan yok. Sülalede vardır, yabancı değilsindir elbette ama tam meselenin böğründe de değildik. Cihangir, Nişantaşı, Taksim, oralarda bu mevzular tartışılmaz çünkü buralarda yoktur onlar. Ama üniversiteye türbanla girememek problemi şişti şişti büyüttü meseleyi...
- Ve bir köşe yazısı yazar gibi başladınız çizmeye...
- Evet evet gündemle çok eşgüdümlü giden birisiydi Büşra. Yani Cumhuriyet mitingleri, iftar çadırları, haşemayla denize girme durumları, Reina'ya girmeler çıkmalar, kapısından alınmamalar falan, her şey vardı. Şehirli bir kız yani! Filmdeki Büşra da o. Bir şehir hikayesi aslında, bir zulüm meselesi değil. O kızın türbanlı hali hayatın içinde nasıl duruyor, budur mesele!
BİR ARADA DURABİLMEYİ ÖĞRENELİM...
- Nasıl oldu da çizgilerinizi film yapmaya karar verdiniz?
- Yapımcımız geldi, dedi ki; bunu kısa film yapalım. 'Asla olmaz, ne demek kısa film? Yapacaksak uzun yapalım,' dedim. Düşünsenize, kız görmeye gideceksin, 'Kısa filmim vardı' falan diyeceksin, ayıp ya! (kahkahalar)
- Güzel yerden yakalamışsınız mevzuyu, bravo!
- Tabii ya! - Çizgi Büşra'yla filmdeki canlı kanlı Büşra'nın farkı var mı?
- Yok. Sadece çizgi çizerken biraz daha uçarsın, o başka bir özgürlük alanıdır, o kadar.
- Gözlediğiniz, konuştuğunuz birileri oldu mu bu süreçte?
- Bu tamamen sezgisel bir şey.
- Peki... Neden izleyelim bu filmi söyler misiniz?
- En başta söylediğim şey; bir arada durabilmek için. İnsanlar o keskin düşüncelerini yontsun, bir arada nasıl durabiliriz meselesini tartışsın. Yoksa yalnızlaşır, mutsuz oluruz. Filmin önermesi budur.
- Ama 'türbanlı kızın filmi' diye konuşuluyor halihazırda; bu mesajı algılayacak mı insanlar?
- Konuşulsun! Biz o yaftaları çoktan aştık...
- Türban meselesi filmin önüne geçecek. Bunun farkında mısınız?
- Kader! Bir taraftan da düşünüyorum, acaba öyle mi?
- Değil mi?
- Belki insanlar bunu konuşa konuşa değişecek. Bu çağda, 2010 yılında üniversiteye girmeleri lazım bu kızların, net söylüyorum.
- Kamuda çalışmaları?
- Onu bilemiyorum, o başka bir konu. O benden büyüklerin konuşacağı bir şey. Ama bizim büyüklerimizin çözemediği bir meselede 'bir arada duralım' çağrısı yaptığımıza inanıyorum. Bu bir arada durma meselesi daha kıymetli, daha güzel bir cümle...
BENİM İÇİN GÜÇLÜ KADIN, UZUN BOYLU VE BEYAZ OLMALIDIR
- Sizin kelimelerinizle dinlemek isterim, nasıl bir kız Büşra?
- Büşra militan bir kız. Ama neyin militanı? Birey olmanın, kendi olabilmenin militanı. Yani cemaate ait bir kız değil. Bütün insanların yalnızlık ve birey olmak arasında, bu ikilem arasında gidip gelme meselesi yok mudur? Buradaki de aynen öyle bir ikilem işte.
- Büşra'nın kafasındaki örtüyü boşverin, kafasının içine bakın. Bunu diyorsunuz özetle?
- Tabii canım, zaten türbanlı insanların dediği şey de buydu. Hoş, onlar da kendi aralarında çeşitliler ama bizim en aklımıza yatan, Büşra'nın sağduyu sahibi, birey olabilmiş, donanımlı bir kız olmasıydı. Bir arada durma anlamında, bu problemler içinde Büşra'nın donanmış olması gerekiyordu. Türbanlı insanların kendilerine sorması lazım; 'biz neden hâlâ ötekiyiz' diye. Buradaki aksaklık anlamında, Büşra bir şeyi çözmeye niyetlenmiş biri.
- Liberal bir gazeteciye aşık oluyor Büşra...
- Cumhuriyetçi bir gazetenin liberal yazarı.
- Neden böyle bir aşk ilişkisi?
- Çünkü yazıyla uğraşıyor Büşra, yazıyla derdi var. Gazetecinin de derdi var. Bu anlamda merak ettiği bir gazeteci var, onu tanımak için gidiyor. Ondan sonra aşka dair yolculuk başlıyor. Birbirini anlamak adına bir şansları var onların. Yüksek tansiyonlu kavgalardan sıkıldı insanlar, birbirini dinleme, anlayabilme, bir arada olabilme anlamında önemli bu yakınlaşma.
- Sizin yarattığınız Büşra, kendiliğinden mi başını örtüyor, aile baskısıyla mı?
- Muhafazakâr bir ailenin kızı zaten Büşra, başını örtmesinde bir sorun yok! Büşra bir karakter olarak omurgalı, entelektüel bir kız olduğu için, baş örtmeyi bir sorun olarak görmüyor, göremiyor. Onu içselleştirmiş zaten.
- Çizmeye ilk başladığınız gün, film hayaliniz de var mıydı?
- Hayır yoktu.
- Oyuncu bulmakta zorlandınız mı?
- Benim için güçlü kadın, uzun ve beyaz olmalıdır. Uzun kadın biraz daha uzasa, az biraz esneme payıyla Tanrı katına çıkması mümkündür... Daha doğrusu birisini filmde konuşturacaksan, yürüteceksen öyle olmalıdır bana göre. Türbanlılar arasında da zaten etkileyici olan kızlar hep uzun boylu, beyaz tenli olanlardır dikkat ederseniz, sofistikedir onlar... Öyle birini aradık ve bulduk.
- Büşra'nın inancı ile içinden geçenler çatışıyor mu sizce?
- Evet çelişkileri var tabii ki. İnanç Allah'la senin arandadır. Ama bu laf ağızdan çıkıyor, gidiyor cemaate çarpıyor, cemaatten tekrar gelip sana çarpıyor. Bütün mevzu bu gel gitlere dair.
50'SİNDEKİ SİNEMACI ABİLER ÇEKEMEZDİ!
- Büşra karikatürüne ilgi ne düzeydeydi?
- Biraz marjinal bulunuyordu açıkçası.
- Muhafazakârlar mı marjinal buldu?
- Evet. Bir de ben Büşra'yı çok kısa çizdim, sürekli hale getiremedim. Sürekli çizsem deforme olurdu o kız. Bozulmasını istemedim.
- Ne kadar sürdü?
- 12 hafta falan, çok kısa. Ama hepsi gündeme dair o zamanın çok net manifestolardır. Büyük kavgalarla bir yerlere gelen güzel bir külkedisi hikayesi. Türbanlı bir külkedisi!
- Sinema daha kitlesel bir şey, dolayısıyla film kararını alırken hiç çekinmediniz mu?
- Hayır, o anlamda delilik var zaten, başka türlü üretemezsin. Bizim kredimiz gençliğimiz; 40'ında 50'sinde sinemacı ağabeylerimiz yaptığı zaman...
- Ne değişirdi?
- Çok farklı dünya görüşleri söz konusu. Bütün mevzuyu statükoya oturtmak zorunda kalırlar eninde sonunda. Hesap verecekleri köklü yerleri vardır ya geçmişten gelen, soldan sağa, sağdan sola falan... Sonuçta ağzında kekremsi tat bırakır. Yaparsın filmi ama içine sinmez, içini kıyar...
- Genç olduğunuz için daha mı bağımsızsınız?
- Evet, elbette.
- Türban tartışmaları unutulmuştu. Bu filmle birlikte yeniden hortlar mı?
- Olabilir evet. Ama tartışılması da bize ferahlık verir. İnşallah tekrar tıkanmaz.
İKİ TARAF DA BÜŞRA'YI KISKANACAK BENCE
- Filmde hangi tarafı sorguluyorsunuz siz; türban takan tarafı mı, türban takanları ötekileştiren tarafı mı?
- Filmde yalnız karakterler var. Hepsi yalnız ruhlar. Asıl mesele, bu yalnızlığın sorgulanması.
- Büşra marjinal bir karakter mi; bara da gidiyor sonuçta?
- Yok yok, aşkın peşinden gidiyor, yani bir drink alayım diye gitmiyor bara!
- Cinsellik, erotizm?
- Dişi bir film diyebiliriz. Yani açılar, çekimler, planlar dişi. Ben Büşra'yı orada gayet korudum, çünkü benim yarattığım bir tipti. Ama filmin genelinde böyle şekerli, çekici bir hava var.
- Türkiye'de ne yaparsan yap ne İsa'ya ne Musa'ya yaranırsın ya... Muhafazakârlar çıkıp 'Yanlış yapıyorsunuz,' der mi, demez mi?
- Sanmıyorum ama deseler de, bu diyenin eksikliği olur! Aslında güzel soru da...
- Ama cevap mı vermek istemiyorsunuz?
- Hayır öyle değil! Ya sonuçta ben filmden memnunum. Benim için bir ödevdi bu ve bunu edebiyle yerine getirmek önemliydi. Basın gösterimi yaptık, türbanlı kızlar da gelmişti. Kıskandıklarını hissettim...
- Neden kıskansınlar!
- Çıkışta 'ne hissettiklerini' sordum, sinirliydiler. Çünkü Büşra, türbanlıların birey olarak varolma mücadelesini herkes adına giydi. Türban karşıtları da kıskanacak, çünkü Büşra türbana karşı olan insanların kozmopolit dünyasına, entelektüel dünyasına girdi, türbana karşı olan 'Sex and the City' kadınlarının arasında, onların salonlarında, dans pistlerinde kendi omurgasıyla duruyor.
TÜRBANLI KIZ BENİ İSTER Mİ ACABA?
- Türbanlılara gerçekten önyargısız bakabiliyor musunuz?
- Herhalde yani!
- Gelse, işyerinde yanınızdaki masaya otursa, çizmeye başlasa...
- Benim özgürlük alanımı daraltmadığı sürece mesele yok. Komplekse girmeye de gerek yok türbanlı bir kızla iletişim kurarken.
- Türbanlı bir sevgiliniz olabilir mi?
- Onu kıza sormak lazım, bana değil! Neyi ne kadar konuşabiliyorsun, nereden gelip nereye gidiyorsun, donanmak. Önemli olan bu.
- Oyuncu ararken 'Türban herkese yakışmıyor' demişsiniz. Nedir o mesele?
- Yakışan türbanı söyleyeyim ben sana: Nihal Bengisu Karaca. Ya da İran'da çok güzel kızlar var türbanlı; şahane yakışıyor. Çiçekli, bohçalı falan şeyler takınca bana tuhaf geliyor sadece. Bir de o tepelerini bombeli yapmaları acayip oluyor.
- Çok insana türban takıp çıkardınız mı?
- Çok denedik, takıp takıp çıkardık, olmadı.
- Sizin karikatürünüzü takip eden ve 'Bizi oynat' diyenler olmadı mı?
- Hayır ama 'Senin çizdiğin Büşra'yı o filmde göremeyeceğiz' diye sitem edenler oldu.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.