Pazar 11.07.2010

Cennet niye annelerin ayakları altında olsun?

Hatice Meryem, üçüncü kitabı Aklımdaki Yılan'da birbirinden farklı annelik hallerini anlatıyor. 'Çocuk da yaparım kariyer de' durumlarından, kutsal anneliğe hapsolmuş kadınlara, annelik kurumuna bakmaya, kurulduk kendisiyle masaya...

AKLIMDAKİ 'da anneler ve kızları, çocuğunu doğurmuş ama kendisini karnında taşıyan anneler, geleneksel anneler, modern anneler, eski porno yıldızı anneler, çocuğunu bırakıp giden kumru anneler gibi pek çok anne var. Çocuğunu bırakıp giden anne, "Saçımı senin için süpürge ettim," diye çocuğunu 'yiyen' anneden tırnak içinde daha mı kötü bir annedir? Sabahları şahane kahvaltı, akşama imam bayıldı anneleri, tırnak içinde çok mu iyidirler? Hatice Meryem, Sinek Kadar Olsun Başımda Bulunsun ve İnsan Kısım Kısım Yer Damar Damar romanlarından sonra Aklımdaki Yılan'la karşımızda. Bildiğimiz iyilik -kötülük mefhumları üzerine düşündüren kitapta sekiz anne var. Kimisi güldürüyor insanı, kimisi ağlatıyor. Güle ağlaya hemencecik bitiyor kitap. Geriye üzerinde düşün düşün bitmeyecek annelik kurumu kalıyor. Söz, kurumu kurcalayan anne Hatice Meryem'de. - Aklımdaki Yılan, Doris Lessing'in Kedilere Dair kitabından; '... kedi yavrularını boğan, yılanı vuran, hasta tavuğu öldüren ya da beyaz karıncaların yuvasında kükürt yakan babam değil annemdi,' alıntısıyla açılıyor. Lars Von Trier'nin Anti-Christ filmini hatırladım okuyunca. Kadının doğayla, şeytanla özdeşleştirilmesini düşündüm. Siz de böyle bir düşünceyle mi yaptınız o alıntıyı? - Henüz filmi izleyemedim ama öyle düşünmedim. Gemideki istenmeyen, uğursuzluk getirecek varlık gibi düşünmedim kadını. Tamamen toplumsal kimlikler üzerinden baktım. Lessing'in kitabındaki kahramanlar vahşi bir coğrafyada yaşıyorlar. Yılanlar, kediler, fareler doğal olarak hızla ürüyor ve insanların yaşam alanlarını daraltıyorlar. Bu yüzden öldürülmeleri gerekiyor. Yazar da 'Bu pis işlerin hepsini yapan annemdi, babam değildi,' diyor. Baba daha konforlu, gündelik hayatın kıyısında, uzak bir yerde duruyor. Alıntının devamında 'Annem insanlığın, işlerin nasıl yürüdüğünü bilen takımındandı ve olayların gerektirdiği gibi davranırdı. Gayet sevimiz bir rol,' diyor. Sevimsiz bir rol, işlerin nasıl yürüdüğünü bilen olmak. Her zaman iyi bir rol değil yani.
DOĞUM YAPMAK SIRADAN BİR ŞEY
- Trier'nin filmindeki mevzu zaten çok Hıristiyanlığı dair bir şey. Havva elmayı Adem'e yedirdi, başladı ilk günah. Bizde cennet, annelerin ayağı altında oysa ki. - Onu da çok sevdiğimi söyleyemem. Onu da çok abartılı bulduğumu biliyorum. Anneliğin çok yukarılarda konumlandırılması da, çok aşağılarda konumlandırılması da beni rahatsız eden bir şey. - Siz nasıl konumlandırıyorsunuz? - Birinin çocuğu olmak, birinin annesi olmak, kocası, karısı olmak, Türk olmak, Ermeni olmak bu toplumsal kimliklerin hiçbirini diğerinden üstün ya da aşağı görmüyorum. Kişisel olarak kendi varlığımı kendi yaptığım işlerle anlamdırmaktan hoşlanıyorum. Doğum yapmak da benim için sıradan bir şey. Bununla övünmek, doğurduğum çocuğu büyütürken yeryüzünün en olağanüstü işini yapıyormuşum gibi havalara girmek bana ters geliyor. - Son dönemde gazetelerde anneliği, çocuklarını yazan pek çok anne köşe yazarı görmemizin sebebi de anneliğin olağanüstü bir iş olarak görülmesinin neticesi mi acaba? - Kadınların gazetelerdeki köşe yazılarında annelikten, kadınsı mevzulardan bahsetmesinden rahatsız değilim. Bu şekilde yaşıyorlar, konumlanmaları bu. Hayatın içerisinde çok daha başka işlere geniş zamanlar ayırabilseler, onu anlatacaklar. Herkes yaşadığı kadar görür ve anlatır. - Siz de annesiniz. Aynı zamanda da yazarsınız. Elif Şafak'ın Siyah Süt kitabında anlattığı gibi bir doğum sonrası depresyonu yaşadınız mı? - Ben 40 yıllık anneymiş gibi hazır hissettim kendimi. Her şeye daha kolay adapte oldum. Büyütürken çok zorluk yaşadım, ama o da çocuklardan kaynaklanmadı. Yakın çevremin anneliğe bakışı, çocuklar büyüdüklerinde girilen sosyal ortamlarla gelişti. Benim uyguladığım annelikle herkesin uyguladığı annelik çok başkaymış, ilk onu fark ettim. Bir tür kariyer çalışmasına dönmüş annelik meğerse. Ondan çok korktum ben. Çocuklar üzerinde bir annelik yarışı var. Ben o yarışta hiç olmadım.
AKAN HAYATIN DIŞINDA KALMAK İSTEMİYORUM
- Yakın çevrenizin anneliğe bakışından farklı neler yaşadınız mesela, siz nasıl bir anne oldunuz? - Oğlumu küçükken kreşe gönderme ihtiyacı duyduğumda mesela yakın çevremdeki anneler beni çok eleştirdi. 'Hem sen çalışmıyorsun,' dediler. Mesai saatleri içinde çalışmıyordum ama şunu idrak ettim; benim kafam çalışıyor, eski hayatımdan yüzde 100 kopmak, kendimi unutmak istemiyorum. Akan hayatın dışında kalmak istemiyorum. Aradan 10 yıl geçtikten sonra 'Aslında ben çok başarılı bir gazeteci veya film yıldızı olacaktım, bütün ömrümü size vakfettim,' gibi bir yükün altında olmak istemedim. Çocukların üzerinde bir yük bu, dünyanın en ağır yükü. Bunu yapmaktansa az yemek pişirdim, temizlik yapamadım. Halden anlayan çocuklar olsun istedim. Beni anlarlarsa, herkesi ve her şeyi anlarlar diye düşündüm. Hatta sorunlu annelerin çocuklarının dünyaya daha geniş bir perspektiften baktıklarını düşünüyorum. - Anneler arası rekabet, çocukların psikolojilerine neler yapıyor kim bilir? - Onlar da nasiplerini alıyor tabii. Bu durumu ben kadınların yarattığını düşünmüyorum ama. Bu bize biçilen toplumsal bir kimlik. Sen anne mi oldun, o zaman şunlardan şunlardan vazgeçeceksin. Bu bir rol, annelik rolü. Ve o rolü, en iyi kim oynuyor, kimin çocuğu en çalışkan, kim en iyi keki, böreği yaptı gibi algılıyoruz. Sade anneler de değil, babalar için de başarılı çocuk, övünç kaynağı. - Bir de Erkin Koray gibi çocuğu okula göndermeyip öğretmeni olmak var... - Kendi adıma çok radikal kararlar verebilirim, kendimi bir dağa kapatabilirim ama sıfır bir varlık adına kendi ideolojime göre o kadar radikal kararlar vermem. Gelsin 17'sine, 18'ine, buyursun yapsın kendi istediğini. Ben dünyaya getirdim ve büyümesine yardımcı olmakla mükellefim. Benim bütün annelik tanımım bu.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.