Hükümet-asker geriliminin içyüzü

Darbeci geleneğin etkisindeki bazı komutanlar, siyaset mühendisliğine soyunuyor. "Halkla konuşmak yerine, halka konuşarak", "çağdaşlık ve Kemalizm" maskesi ile vesayeti sürdürmek istiyor
Ecevit: Askerin müdahale ihtimali yok!
Son tutuklamaların arka fonunda 1960 ve 1980'de doğrudan, 12 Mart ve 28 Şubat'ta örtülü müdahale yöntemini benimseyen negatif sicilin etkisi var. Bugün 'darbe dönemi kapandı' diyenlere Bülent Ecevit'in 12 Eylül darbesinden 50 gün önce Süleyman Demirel'e söylediklerini hatırlatmakta fayda var. Ecevit, dönemin Başbakanı Demirel'le yaptığı bir görüşmede: "Askerlerin müdahale ihtimali yok denecek kadar zayıftır. Neden böyle oldu. Çünkü tecrübe sahibi oldular. Akıllı insanlar. Gördüler ki müdahaleler işe yaramıyor" dediği söylenir. Bu konuşmadan kısa bir süre sonra asker yönetime el koyarak Ecevit'in bütün temennilerini boşa çıkarmıştır. Balyoz Planına, Bayrak Harekâtı penceresinden bakıldığında eminim olay daha da netleşecektir. Devam eden 'gölgeler mücadelesinin' Ergenekon, Balyoz gibi aktüel davalara bakan yönü olduğu gibi son tahlilde Türkiye'nin asker-siyaset ilişkilerinin geçmişine dayandığını belirtmemiz lazım. Tutuklamalara, bu pencereden bakıldığında, manzaranın gösterilmek istendiği gibi karanlık değil, oldukça net olduğu görülüyor. Bütün hadise, Türkiye'nin yaşadığı toplumsal değişimi ve iktisadi dönüşümü kavrayamayan ve dünyayı soğuk savaş döneminin eskimiş bilgileriyle okumaya çalışanların yanıldıklarını kabul etmek istememelerinden kaynaklanıyor. Yanıldıkları sadece iktidara yönelttikleri tenkitlerden değil aynı zamanda komuta kademesine getirdikleri sert eleştirilerden de açıkça belli oluyor. Tarihleriyle yüzleşemeyen darbeci askerler sadece kendilerini değil topyekûn TSK'yı toplum önünde ayıplı duruma düşürüyorlar. Geçmişte komutanlıklarını yapmış emekli genelkurmay başkanlarının bu isimler hakkında herhangi bir açıklama yapmamaları ve Orgeneral Koşaner'in vakur tavrı manidar değil mi? Bırakın kuvvet komutanlığı yapmış bir generali, rütbesiz bir eratın dokunulmaz kabul edildiği bir ülkede hakkında ciddi bir delil bulunmadan herhangi bir yüksek rütbeli asker hakkında soruşturma açmak mümkün mü? Hukukçular böyle bir soruşturma açmak istese toplum buna izin verir mi? Günümüzün düzen anlayışını kavrayamayan ve geçmişin darbeci geleneğinin etkisinden kurtulamayan bazı komutanların, ordu reformunu gerçekleştirmek yerine siyaset mühendisliğine soyunmaları hem ülkeye, hem de TSK'ya ağır bedeller ödetiyor. "Halkla konuşmak yerine, halka konuşan" asker, 'çağdaşlık ve Kemalizm' maskesi altında vesayetini sürdürmek istiyor. Milletin kendilerine verdiği 'sonsuz itibarı' milletin iradesine yaptıkları müdahalelerle hovardaca harcayan bazı darbeci askerlerin, vesayetlerini devam ettirmek istemeleri dışarıdan bakıldığında siyasal kriz olarak okunsa da haddizatında krizden daha çok gecikmiş bir dönüşümün dönemsel sancılarından başka bir şey değil. Bugün yaşanan gölge boksunun arkasında TSK'nın değişim sancıları var.
EN SON HABERLER
- 1 Ermeni tasarısı ve Senatonun Türkiye politikasına yaklaşımı
- 2 Muhabbetin tatlısı ikramın sağlıklısı!
- 3 Neden Erdoğan? Neden AK Parti?
- 4 Cumhurbaşkanı adaylarının siyasal iletişim stratejileri
- 5 İpek Coşkun: Türkiye Suriyelilerin vatandaşlığına hazır mı?
- 6 Tek başına iktidar mı koalisyon mu?
- 7 Rusya'nın Suriye hamlesinin anlamı
- 8 Seçim ne kadar güvenli?
- 9 Erdoğan'ın Rusya Ziyareti ve Türkiye-Rusya İlişkileri
- 10 Avrupa'nın ve Körfez ülkelerinin mülteci politikası nasıl şekilleniyor?