Eksen kayması ve Obama
Türkiye, bölgedeki gelişmelerin içindedir. Türkiye'nin bir sonbahar, Arap dünyasının da bahar yaşadığını düşünenler, ya Türkiye'nin kışını bilmiyor ya da bir çiçekle bahar geldiğini zannediyor
Obama kime, ne söyledi?
Türkiye'nin bölgesinde belirleyici bir aktör olmaktan uzaklaştığını dillendirenler, Perşembe günü büyük bir lansmanla yapılan Obama'nın III. İslam dünyası konuşmasına bir kez daha bakmalılar. İsrail'in Gazze'ye saldırdığı günlerde taç giyen ve katliama dair bir tek cümle bile söylemeyen Obama, bir kez daha İslam dünyasına dair bir 'açılıma' girişmiş oldu. Lakin kime konuştuğu tam anlaşılamadı. Suriye, İran, Irak, Afganistan, Bahreyn, Filistin, Yemen, Pakistan... Sahi bu ülkelerin hangisinde yapılan konuşmanın veya sadece son on yılın ABD politikalarının olumlu bir karşılığı var? Öyle ilginç bir noktadayız ki İsrail bile son dönemde ABD ile ayrı siyasi kamplara doğru sürüklenmeye başladı. O halde "kimin ekseni kaydı?" sorusunu tekrar ama ciddi bir şekilde sormanın zamanı gelmedi mi? Bölgede yaşanan gelişmelerde derin kırılmalar olmasa bile, sadece üç ay sonra BM'de Filistin Devleti'nin tanınması gündeme geldiğinde, Obama'nın konuşması ilk imtihanını verecek. Tam üç ay önce, İsrail'in işgalci yayılmacılığını kınayan BM Güvenlik Konseyi kararını da veto etmiş bir Amerikan başkanının imtihanından bahsediyoruz. Amerika kendi içindeki İsrail sorunuyla açıkça yüzleşmediği sürece Ortadoğu'da pozitif bir aktör olamaz. Camp David düzeni içerisinde bu yüzleşmeye gerek yoktu. Eski düzenin aktörleri Amerika adına ortaya çıkan adaletsizlikleri halkların maliyetine absorbe etmeyi başaracak güce sahip idiler. Lakin bu aktörlerin teker teker sahneden çekildiği, sahnede duranların da ayakta kalma mücadelesi verdiği bir ortamda ABD doğrudan halkların iradesiyle karşı karşıya gelmiş durumdadır. Gelinen nokta itibariyle değişimi talep eden milyonları 'Mübareksiz bir Mübarekizm'le tekrar Camp David düzenine mahkûm etmeye çalışmak sadece imkânsızı talep etmek anlamına gelmektedir. Yapısal bir değişimden yana olmayan ABD'nin içerisine düştüğü makas, ya halkların iradesine ya da İsrail'in iradesine yenilmek olacaktır. Eylül 1978'te kurulan Camp David düzeni, Eylül 2011'de BM'de son kez oylanabilir. Obama şimdiden BM oylaması için 'sembolik' açıklamasını yapmış durumda. Doğrudur, BM'nin geçmiş dönemlerde İsrail bağlantılı bütün kararlarının sembolik kalması sağlandı. Lakin yeni Ortadoğu'da sembolizme yer bırakmayacak kadar sahici gelişmeler var. Yeni Ortadoğu'da düzen kurucu bir aktör olmak, bu sahici gelişmelere pozitif bir katkı ile mümkün olacak. Türkiye bölgemizde yaşanan gelişmeleri dışardan izleyemeyecek kadar içinde yaşamaktadır. Türkiye'nin bir sonbahar, Arap dünyasının ise bir bahar yaşadığını düşünenler, ya Türkiye'nin kışından haberdar değiller ya da bir çiçekle bahar geldiğini zannediyorlar. Mısır'ın henüz geçeceği çok partili hayatı, ardından muhtemelen geçeceği vesayet rejimini 50-60 yıl önce tecrübe etmiş olan Türkiye, kendi kışından çıkmanın sancılarını yaşıyor. Arap dünyası henüz üzerindeki ölü toprağından kurtuluyor. Sosyal ve siyasal değişim süreçleri önce bölgedeki vekâlet savaşlarıyla, ardından da bölgesel düzenle çarpışacaklar. Sözün özü, bütün bölgeyi zorlu bir kış bekliyor. Türkiye, mukayeseli üstünlüğünü pozitif bir siyasal zemine aktarmaya devam ettiği sürece değişim ekseninde kurucu bir aktör olmaya devam edecektir. Yeter ki, 'eksen kaymasını' ıskalamasın!
EN SON HABERLER
- 1 Ermeni tasarısı ve Senatonun Türkiye politikasına yaklaşımı
- 2 Muhabbetin tatlısı ikramın sağlıklısı!
- 3 Neden Erdoğan? Neden AK Parti?
- 4 Cumhurbaşkanı adaylarının siyasal iletişim stratejileri
- 5 İpek Coşkun: Türkiye Suriyelilerin vatandaşlığına hazır mı?
- 6 Tek başına iktidar mı koalisyon mu?
- 7 Rusya'nın Suriye hamlesinin anlamı
- 8 Seçim ne kadar güvenli?
- 9 Erdoğan'ın Rusya Ziyareti ve Türkiye-Rusya İlişkileri
- 10 Avrupa'nın ve Körfez ülkelerinin mülteci politikası nasıl şekilleniyor?