Ramazan gelince cehennem kapandı

Ramazan ayı geldiğinde cehenneme emredilir. Kapılarını kapat. Cehennemin kapıları kapanır kimse içeri alınmaz. Belki sembolik bir emirdir bu, belki de tam anladığımız anlamıyla bir kapanmadır bu. Belki cehennemlik ameli olsa da bu ayda ölenlere "Ateş temas etmez" anlamında bir emirdir bu. Belki de bu ayın hürmetine azaplarda hafifleme olur anlamındadır. Cehennemin ramazanda kapanacağını haber veren peygamberimiz "ğullikat" (sımsıkı kapatılır, kilitlenir) cümlesini tercih ediyor. Sembolik anlamı olabilir dedim. Çünkü İslam itikadına göre şu anda cehennem vardır ama mahşerden sonra doldurulacaktır. Kötülere cehennem, iyilere cennet var bilsinler diye şimdi var.

ORADAKİLER İÇİN KURTULUŞ YOK
Bu cümle yani "Cehennem kapılarını kapat" sözü bir de kıyamette duyulacak. Mahşerde iyiler ve kötüler, bağışlananlar ve bağışlanmayanlar, cennetlikler ve cehennemlikler, cennetten hiç çıkmayacaklar ve günahı kadar azap görüp sonra çıkanlar grup grup yapıldıktan sonra herkes yerine girecek, sonrasında cehenneme kapan denilecektir. Hatta Kur'an'ın verdiği habere göre cehenneme "Doldun mu" diye sorulacak, cehennem de "Daha var mı gelecek" diye cevap verecek. Girenler girecek ve sonra kapılar kilitlenecek. Af ve şefaat hariç daha oradan kimse çıkamayacak. Orada kalanlar için ölüp kurtuluş da yok, şikâyet edecek bir makam da! Belki insanı ürkütüp korkutan cümleler bunlar. Ama yüce Allah, kötüler, sözünün arkasında durmayıp yaradılışta verdiği ahdi bozanlar ve hak edenler için cehennemi yaratmış. Bizlere düşen de iyi mümin ve iyi insan olarak buradan uzak durmaktır. İki defa cehenneme "Kapan" denilecek. Birinde ramazan hürmetine bir merhamet, bir rahmet, bir af, bir kurtuluş müjdesi olarak. Ötekinde ise mahşer sonrası verilmiş bir kararın uygulanması için. İkisi çok farklı. Ama dikkat ederseniz sanki şöyle sesleniyor sana: "Birincisinden ibret alırsan mahşerden sonraki cehenneme muhatap olamayacaksın, ondan ürkmeyecek ve korkmayacaksın."
***
Efendimiz (sav) ramazan öncesi şöyle konuştu:

Ey insanlar! Sizi büyük ve mübarek bir ay gölgeledi. O ay içerisinde bir gece vardır ki, bin aydan hayırlıdır. O, öyle bir aydır ki; Allah, gündüz orucunu farz, gece ibadetini nafile kıldı. O ay içerisinde bir hayır işleyen, diğer aylarda bir farz işlemiş gibi olur. O ayda bir farz işleyen, diğer aylarda yetmiş bin farz işlemiş gibi olur. O sabır ayıdır. Sabrın sevabı ise cennettir. O yardımlaşma ayıdır. O ayda müminin rızkı bereketlendirilir. Ramazanda kim bir oruçluyu iftar ettirirse, bu, günahlarının bağışlanmasına, cehennemden azat olmasına sebep olur ve oruçlunun sevabından hiçbir şey eksiltilmeksizin onun sevabı kadar sevap alır. Sahabe, "Ya Resulallah! Hiçbirimiz oruçluyu iftar ettirecek bir şey bulamıyoruz" dediklerinde, şöyle buyurdu: Allah bu sevabı oruçluyu bir hurma ile veya bir içim su yahut bir yudum süt karşılığı ile iftar ettirene de verir. Ramazan ayı öyle bir aydır ki, evveli rahmet, ortası mağfiret ve sonu cehennemden kurtuluştur. Bu ayda hizmetçisinin yükünü hafifleteni Allah bağışlar ve cehennemden kurtarır. Ramazan ayında şu dört şeyi çok çok yapınız. Bunlardan ikisini yapmakla Rabbinizi razı edersiniz, diğer ikisini yapmaktan da boş durmayınız.

Rabbinizi razı edeceğiniz iki haslet şunlardır:
1- Allah'tan başka hiçbir ilah olmadığına şahadet getirmek.
2- Allah'ı anıp istiğfar etmek. Basite alamayacağınız iki haslete gelince:
3- Allah'tan cenneti istersiniz.
4- Cehennemden O'na sığınırsınız.

Nihat HATİPOĞLU