Dünyanın dengesi adaletle korunur
İslam'ın ilk kadrosu engin bir toleransa sahipti. Hz. Ömer adaleti uygularken, terazisi oğlunun aleyhine de işlese, zerre kadar tereddüt etmezdi
EN GİN TOLER ANS
Medine'de kıtlık yılları olur. Tarihte bu yıllara "kum yılları" denilir. Bu dönemde Hz. Ömer halifedir. Hz. Ömer bu yıllarda süt ve et yememeye yemin eder. Ve yemez de. Bu dönem sonradan hafifleyince ve pazara yeni ürünler gelince fiyat listesi Hz. Ömer'e gelir. Listeyi pahalı görür. Halkın alım gücünün buna yetmediğini görünce, evine bu ürünleri sokmaz ve şu talimatı verir: "Her Medineli'nin evine bu ürünler girmedikçe, Ömer'in evine girmeyecektir. (Es-Salebi, Ömer bin El-Hattab, 103) Yaşlı bir kadın Hz. Ömer'in yanına gelir. Kadın Hıristiyandır. Kadın, Hz. Ömer'in maddi problemini halletmesini ister. Hz. Ömer kadına der ki; "Müslüman olursan senin problemini daha rahat aşarız." Kadın ise şöyle der: "Ben bir ayağı çukurda bir kadınım. Müslüman olsam ne çıkar?" Hz. Ömer gece uyuyamaz. Sabahleyin kadını çağırtır ve maddi problemini halleder. Sonra şöyle der: "Beni affet. Senin sıkıntılı halini istismar edip seni dine çağırdım. Seni zorlar gibi oldum. Halbuki Hz. Peygamber (s.a.v.) böyle bir duruma razı olmazdı. Kadın sen bu halifeyi affet." Teraziyi böyle kuruyordu büyük halife. İslam'ın ilk kadrosu böyle engin bir toleransa sahipti.
Şair Nabi, Osmanlı'nın ünlü şairlerinden biridir. Nâbi'nin içini, Medine ve Hz. Peygamber'in (s.a.v.) aşkı yakmaktadır. Bir fırsatını bulup yollara düşmek ister. Bir gün İstanbul'dan kalkan hac kafilesine dâhil olur. İçinde bulunduğu kafile devrin âlimlerinden ve idarecilerinden oluşmaktadır. Medine'ye yaklaşılır, vakit gecedir. Ufukta Mescid-i Nebevi'nin minareleri görülünce durulur ve dua edilir. Herkes istirahate çekilir. Kutlu beldeye dinç ve dinlenmiş girilmek istenir. Ancak Nâbi'yi bir türlü uyku tutmaz, büyük bir heyecanla çadırlarda dolanır durur. Bir an önce sabahın olmasını istemektedir. Çadırların arasında deli gibi dolaşırken, idarecilerden valilerden birini, sırtını çadır direğine dayamış, ayağını peygamberin şehrine, Medine'ye doğru uzatmış olduğunu görür. Bu durum Nâbi'ye göre ciddi bir saygısızlıktır. Hemen idareciyi tutup sarsar ve edebe davet eder. Bu manzara karşısında hiç de tasalanmadığını görür ve şu muhteşem naat dilinden dökülmeye başlar: "Sakın terk-i edepten kuy-ı mahbubı Huda'dır bu nazargah-ı ilahidir makamı Mustafa'dır bu. Müraat-i edep şartıyla gir Nâbi bu dergâha, metaf-ı kutsiyandır cilvegah- ı enbiyadır bu." Anlamı özetle şöyledir: Edebini takın. Allah'ın sevgilisi olan Peygamber Efendimiz'in (s.a.v.) bulunduğu yerdesin. Bu yer Allah'ın gözetlediği yerdir. Resulullah'ın makamıdır. Ey Nâbi bu dergaha edeple gir. Zira burası büyük meleklerin etrafında pervane olduğu bir yerdir. Vali bu cümlelerden haylice rahatsız olur ve kin besler. Kervan Medine'ye girdiği saatlerde müezzinler sabah ezanını okumaktadırlar. Kervandakiler huşu içinde ezanı dinlerler. Ezanlar bitmiştir ama minarelerden bütün müezzinler: "Sakın terk-i edepten kuy-ı Mahbub-i Huda'dır bu, nazargah-ı ilahidir makam-ı Mustafa'dır bu" naatını okumaya başlamışlardır. Herkes neler olduğunu birbirine sormaya başlar, herkes şaşkındır. Ama büyük sır az sonra çözülür. Müezzinler bu naat'ın hikâyesini şöyle anlatırlar: "Gece Allah Resulü (s.a.v.) rüyama girdi. Ümmetimden çok sevdiğim Nâbi isminde birisi benim misafirim olarak geliyor. Kendisini bu naatı okuyarak karşılayın dedi. Bu satırlar bize rüyamızda öğretildi."
İmam-ı Şafii'nin duası: Allah'ım, kalbim yakınlaşır rahmetinle, açık ve gizli, gecenin sonunda, günün başlangıcında, uykudayken ve uyandığımda. Zikrin, nefisle nefes arasında. Tanımayı lütfettin kalbime. Sen, Yüce Allah'sın, nimetlerin sahibi. Biliyorsun işlediğim günahları. Rezil etmedin musibet verip, bağışladın onları. Salihlerin zikrini nasip et bana. Dünyamda, ahiretimde hep benimle ol. Ve indirdiğin "Abese" suresindeki gibi haşredildiğimde.
Soru-cevap
1 Oruçluyken denize girdim, orucum bozuldu mu?
Suya girmek orucu bozmaz. Zira orucun bozulması için ağız ve burun kanalıyla içeriye suyun girmesi gerekir.
2 Kadının namazlarını evinde kılması mı, cemaatle camide kılması mı daha sevaptır? Hz. Peygamber (s.a.v.), kadınların mescide gelebileceklerini, ancak evdeki ibadetlerinin daha üstün olduğunu çeşitli vesilelerle dile getirmiş ve şöyle buyurmuştur:"Kadınların mescidlere gitmesine engel olmayın. Fakat evleri onlar için daha hayırlıdır."
3 Balık tutmayı seviyorum. Kafama takılıyor, günahı var mı?
Deniz ürünleri bizlere helal kılınmıştır. Balığın avlanması da helaldir. Yalnız balık avlanırken, balıkların yumurtalarına zarar verecek dinamit veya kimyasal ilaçlar gibi yöntemler kullanmak kabul edilemez. Ama bu konudaki hassasiyetiniz de yadırganmamalıdır, bana göre güzel bir hassasiyettir.