Cennet hepimize yeter
Dinin tek sahibi gibi hareket etmemeli ve geniş çemberini daraltmamalıyız. Cennet hepimize yetecek kadar geniştir. Birbirimizi damgalamayalım. Cehennem veya azaba postalamayalım. Başkasının elinden din ve iman hakkını gasp etmeyelim
NEFRET MAKAMINDA OLMAYIN
Nefret makamında olmamalıyız, başkasına haram saydığımızı kendimize helal saymamalıyız. Dinin tek sahibi gibi hareket etmemeliyiz. Dinin geniş çemberini daraltmamalıyız. İnsanların imanları hakkında kendimizi söz sahibi saymamalıyız, cennet hepimize yetecek kadar geniştir. Dünyanın diğer insanlarıyla aynıyız. Onların da iki kulağı, bir burnu, iki eli var. Hz. Adem'in sureti üzerindeyiz. O zaman gelin birbirimizi damgalamayalım. Cehennem veya azaba postalamayalım. Başkasının elinden din ve iman hakkını gasp etmeyelim. Süslü koltuğumuzda, hiç bir şey yapmadan, insanlık için kılımızı kıpırdatmadan, mazlum için gözyaşı dökmeden, "Ey Allah'ın kulları" diyen Kuran kadar çerçeveyi genişletip, insan kıvamıyla kainata bakmadan Rabbin rızasını kazanamayacağımızı düşünelim.
BİR GENCİN TÖVBESİ
Hz. Peygamber (s.a.v.) zamanında "Sulebe" isimli bir delikanlı. Mescide son derece bağlı bir hayat yaşıyor. Bir gün Peygamberimiz (s.a.v.) bu delikanlıyı bir yere gönderir. Delikanlı giderken, bir kapı aralığında yıkanan çıplak bir kadını görür. Bir an gözünü alamaz, sonra utanır. Hz. Peygamber'in yanına da gidemez. Kendi kendine şöyle der: "Ben harama bulaşmış bu gözle Peygamberimiz'e nasıl bakacağım?" Genç, Efendimiz'in yanına gidemez. Medine'yi terk edip dağa çıkar. Peygamberimiz, Cebrail'in bilgilendirmesi üzerine Hz. Ömer'e ve Hz. Selman'a bu delikanlıyı bulmak üzere tarif edeceği yere gitmelerini emreder. İki sahabe yola çıkarlar. Bir çobana rastlayıp, bu delikanlıyı sorarlar. Çoban der ki; "Siz herhalde gece yarıları mağaradan çıkıp haykıran delikanlıyı arıyorsunuz. O genç cehennemden kaçıyor." Hz. Ömer merakla sorar: "Sen bu delikanlının cehennemden kaçtığını nereden biliyorsun?" Çoban der ki: "Bağırmasından. 'Ya Rabbi! Senden utanıyorum. Günahımdan utanıyorum' diye bağırıyor." Hz. Ömer delikanlıyı yakalar ve ikna ederler.
'GÜNAHKAR BAŞI İNDİRİN'
Hz. Ömer genci, Peygamberimiz (s.a.v.) namazdayken mescide getirir. Efendimiz delikanlıyı yanına çağırıp, neden gittiğini sorar. Genç adam, günahlarından utandığını söyler. Peygamber (s.a.v.), "Bakara Suresi'nin 201. ayetini oku." Delikanlı: "Efendim günahım daha büyük" der. Peygamber (s.a.v.): "Allah'ın ismi günahlarından daha büyüktür" buyurur. Sulebe eve döner ama hastalanır. Peygamberimiz delikanlının evine gider. Delikanlının başını dizine koyar ama genç adam, "Bu günahkar başı, mübarek dizinden indirin, o buna layık değildir" der. Peygamber Efendimiz, "Canın bir şey istiyor mu?" diye sorar. O der ki; "Rabbimin rahmetini isterim." Hz. Cebrail bu gencin affedildiği haberini getirir. Efendimiz bunu haber verir. Delikanlı gözleri nemlenerek vefat eder. Efendimiz delikanlıyı gömerken binlerce meleğin onun için geldiğini söyler. Bir haram bakışın hesabını verirken bu kadar zorlanan genç bir yürek ile günaha bunca dalmışken bunun umrunda olmayan on binlerce yüreği nasıl aynı terazide tartacaksınız?
BÜYÜKLERİN DUALARI
Muhiddin- i Arabi'nin Duası: Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla. Ey kudret sahibi olan Allah, ey herşeyi zuhura koyan, herşeyin içini bilen, ey lütuf sahibi, ey herşeyden haberdar olan Allah! O'nun sözü doğrudur, Sura üfürüldüğü vakitte ululuk O'na mahsustur. Hazır ve gaibin ilmi O'nun katındadır. Zira O, hem hakim ve hem de habirdir.
SORU-CEVAP
1- Bir kadın ölen eşini yıkayabilir mi?
Bilindiği gibi kocası ölen kadın dört ay on gün boyunca iddet gün sayar. Bu süre içinde başka bir erkekle evlenemez. İşte bu olay, ölen erkekle hanımı arasında bir bağın henüz devam ettiğini gösterir. Bu nedenle de kadın ölen kocasını yıkayabilir.
2- Regl günlerinde hanımıma yaklaşamaz mıyım? Böyle bir şey olsa ne yapmam lazım.
Muayyen günlerde cinsel ilişki günah sayılmıştır (Bakara, 222). Böyle bir hata yapan kişi tövbe ve istiğfar etmelidir. Ayrıca en az 5 gram değerinde sadaka dağıtılmalıdır.
3- Kocamdan habersiz sadaka verebilir miyim?
Hz. Peygamber'e gelen Hayr ismindeki bir kadın, sadaka için mücevher getirir. Peygamberimiz, eşinin haberi var mı anlamında kocası Kab'a sorar. O da haberim var deyince kabul eder. Ve fakirlere dağıtır (İbn Mac'e, Hibad 7). İslam alimleri, ufak tefek bağışlar hariç ciddi bir bağış-hayır konusunda eşin haberinin olması gerektiğini belirtmişlerdir. En güzeli bu konuyu eşinizle paylaşmanızdır.