Pazar 12.08.2012

Mümin fedakâr olmalı

Kıtlık yıllarında yüzlerce devesi ile Medine'ye gelen Hazreti Osman, mallarını satması için verilen teklifleri kabul etmeyerek, bütün malını Allah için fakirlere dağıttı. Fedakârlıkta bulundu, her şeyden vazgeçti

Tarihin siciline kaydolacak önemli, ama en önemli anlardan birini sahabe şöyle anlatıyor: "Kıtlık yıllarıydı. Sıdık-ı Ekber'in dönemiydi. Allah Resulü'nün vefatından sonra Sıdık-ı Ekber'in halifelik yılları...Medine'ye develer geldi. Hz. Osman'ın (r.a.) kervanıydı bu. Yüzlerce deve. Halk açtı...Tüccarlar, hemen Hz. Osman'a geldiler, dediler ki: "Bu develeri üzerindeki yüklerle beraber bize satar mısın?" Üzerindeki malı biraz pahalıya satıp para kazanacaklardı. Halk kıtlıktaydı ya. Hz. Osman dedi ki: "Bunun fiyatı çok fazladır!" Sordular: "Ne kadardır?" Hz. Osman cevapladı: "Şu kadar..." Diyorlardı ki: "Yüzde yüz kâr veriyoruz." Hz. Osman diyordu ki: "Daha fazla veren var." İkinci gündü. Yine Hz. Osman'ın kapısındaydılar... "Şu develeri indir de bize sat..." diyorlardı. Hz. Osman diyordu ki: "Ne kadar vereceksiniz?" "Yüzde şu kadar" diyorlar, fiyat artırıyorlardı. Hz. Osman (r.a.) diyordu ki: "Daha çok veren var, size satamam!" Nihayet tüccarlar Hz. Ebu Bekir'e (r.a.) gittiler: "Osman pazarı kızıştırıyor. Çok para istiyor. Biz bu malları alıp ticaret yapmak istiyoruz. Hem kazanacağız, hem halkı doyuracağız. Ama o, daha çok veren var diyor. Biz öğrenmek istiyoruz nedir bu işin sırrı?"

DAHA ÇOK VEREN VAR
Sıdık-ı Ekber, Osman'ı çağırıyordu, sevgili dostunu: "Osman! Senin malını almak istiyorlar, satmıyormuşsun... "Doğru" diyordu Hz. Osman. Hz. Ebu Bekir (r.a.): "Malına kat kat kâr veriyorlar, niye satmıyorsun" deyince, Hz. Osman (r.a) diyordu ki: "Ey Allah Resulü'nün Halifesi! Daha çok veren var!" Sıdık-ı Ekber hayret ediyor, gülümsüyordu: "Kim bu daha çok veren?.." Hz. Osman ayağa kalkıyor ve diyordu ki: "Daha çok veren Allah var, Allah veriyor!" Sonra devam ediyordu: "Ben bütün malımı Allah için hibe ediyorum. Ey müminlerin Halifesi! Al binlerce deveyi, Allah için fakirlere dağıt. Benim hesabım Allah içindi..." Osman olmak, fedakârlıkta bulunmak, feda etmek, her şeyden vazgeçmek, vazgeçebilmek...

***

Büyük gönüllülerin hayatlarından bir demet
Fudayl bin İyad'a sorarlar. Derler ki; "Biri bize Allah'ı seviyor musun derse ne diyelim?" Fudayl şöyle der: "Sana böyle ağır bir soru sorarlarsa susmayı tercih et. Çünkü bu öyle bir sorudur ki, evet dersen halin evet diyenlerin haline benzemez. Doğru söylememiş olursun. Evet diyenler böyle mi yaşar? O zaman sen iki yüzlü bir münafık olursun. Ve sakın 'hayır' deme. Çünkü hayır dersen dinden çıkarsın." Büyüklerden biri ölümüne yakın bir zamanda arkadaşına şöyle der: "Arkadaşım, ölümüm yakındır. Bunu hissediyorum. Halim ise çok kötüdür. Mahçubum. Yüzüm kara. Rabbin huzuruna varacak ibadetim yok. Senden istediğim ise şudur; Ben ölünce ve yıkanıp kefenlenince boynuma, el ve ayaklarıma zincir vur. Ve beni kıbleye çevir. Mezara boynu zincirli halde koy. Beni mezara öylece koy ki, belki benim bu perişan halimi gören Yüce Rabbim bana cömert davranır. Belki beni affeder." Aradan birkaç gün geçer ve dostu gerçekten de vefat eder. Ertesi gün kefenlenip gömülecektir. Dostu kara kara düşünür. Onu nasıl zincirleyecek? Onu el ve ayakları zincirlenmiş halde kabre nasıl koyacak? Tam bunları düşünürken uykuya dalar, rüya görür. Rüyada kendisine meçhul bir ses şöyle der: "Sakın arkadaşını zincirleyip mezara koyma. Bizim yücelttiğimizi sakın aşağılama. Sakın." Uyanır. Mesajı almıştır. Anlamıştır ki, Rabbi o zatı çoktan affetmiştir.

KA BRE GİRİNCE NE DİYECEK SİN?

Yüce Allah'ı kalbiyle bilenlerden birine sorulur; "Mezara girdiğinde Münker ve Nekir gelip soru soracaklar. Sen ne diyeceksin?" Yüce Rabbin dostu şöyle cevap verir: "Ben meleklere diyeceğim ki, Rabbim beni ruh aleminde yarattığında 'Elestu bi Rabbikum - ben Rabbiniz değil miyim?' diye sormuştu. Ben o gün, 'Evet ya Rabbim sen Rabbimizsin' demiştim. O gün Yüce Allah'a bu cevabı veren ben, siz meleklere mi cevap veremeyeceğim?" Çağının büyük sadıklarından birisi olan Rabia El-Adeviye birgün şöyle der: "Allah'ım! Eğer cehennem korkusuyla ibadet ediyorsam beni cehennem ateşinde yak. Eğer sırf cennet için ibadet ediyorsam beni cennetinden mahrum et. Yok eğer sırf senin rızan için ibadet ediyorsam o zaman ey sevdiğim beni kendinden mahrum etme."
***
BÜYÜKLERİN DUALARI
Hz. Ali'nin Cenazeyi Kabre Koyduktan Sonraki Duası: Allah'ım! Bu adam senin kulundur ve iki kulunun oğludur. Sana misafir gelmiştir. Sen ise misafir kabul edenlerin en cömertisin. Onun kabrini genişlet ve günahlarını bağışla. Zira biz onu iyi biliyoruz. Bununla beraber sen onu bizden daha iyi bilirsin. Senden başka ilah bulunmadığına, Muhammed'in (s.a.v.) kulun ve Resulün olduğuna şahitlik ederdi.
***
Soru-cevap
1İslam'da kadın ve erkekler her konuda eşitler midir?
Dinimizde erkeğe tanınmış bulunan temel hak ve hürriyetler, kadına da aynı şekilde tanınmıştır. Maddi ve manevi varlığını koruyup geliştirme; kişi güvenliği ve hürriyeti, vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyeti, yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunmada bulunma hürriyeti, mülkiyet ve tasarruf hakkı, mesken dokunulmazlığı, onur ve şerefin korunması, evlenme ve aile tesisi hakkı, özel hayatın gizliliği, geçim garantisi gibi temel haklarda kadın ve erkek arasında İslami açıdan hiçbir fark yoktur.
2 Amelim eksik ve ibadetlerim az. Bu hal imanımın azlığına mı işaret eder?
Bazı âlimler amel imandan bir parçadır derler. İbadetin azlığı imanın azlığına işaret eder derler. Ama kabul gören anlayışa göre ibadet imandan bir parça değildir. Amelin azlığı, imanın azlığına değil, zayıflığına işaret ediyor olabilir. İmanımız güçlü olursa amelimiz de daha düzgün olabilir.
3 Namazlarda 'tadil-i erkân' farzdır diye bir şey duydum. Açıklar mısınız?
'Tadil-i erkân' demek namazlardaki secde, kıyam, rükû, itidal gibi rükünleri yerli yerinde ve düzenli yapmak demektir. Mesela: Rükûdan doğrulduktan sonra bir süre ayakta bekleme (kavme) gibi durumlar tadil-i erkândan sayılır. Buna dikkat etmeden namaz kılan, namazdan hırsızlık yapana benzetilir. Üç mezhebe göre (Maliki-Şafii-Hanbelî) farzdır. Hanefilere göre ise vaciptir.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.