Rıza Çalımbay
Rıza Çalımbay 2 Şubat 1963 Sivas doğumlu. Yoksul ve bir ayağı sakat olan Kapıcı Bektaş'ın oğludur. Gecekonduda dört kardeşiyle yaşar. Çocukluğunu yaşaması gerekirken o yapabileceği her şeyi yapar.
Giriş Tarihi: 18.04.2013 11:47 Güncelleme Tarihi: 26.01.2018 11:09ELİNDE AYAKKABISI, BEKLİYORDU
Ertesi gün Miliç biraz kızgın biraz şaşkın; "Bu çocuğa ne söyledin?" diye bana çıkıştı. "Ne söyleyeceğim ki? Hoca seni oynatacak" dedim. Miliç birden gülmeye başladı, "Sabah odamdan çıktım, Rıza elinde ayakkabısı bekliyor. Oysa maça daha 6-7 saat var." Sonra gülüştük... Rıza o gün (Galiba Osmaniye maçıydı) oynadı. Bir daha o formayı sırtından çıkarmadan oynadı. Sakatlandı, parmağı kırıldı, yine oynadı. (Ayakkabısının yarısını kesip kırık parmağını sararak...) Onun yaşamından ders olacak iki not vereyim. Bir gün deplasman dönüşü cebinde parası yoktur. Hiç kimseye bunu belli etmez. Yeşilköy'den Ortaköy'e kadar yürümeye başlar. Yolda kendisini tanıyanlara Yürümeyi seviyorum" der. Babası kapıcıdır ama yaşlıdır. Üstelik yürüme sorunu vardır. Sabah ve akşam servislerine kendisi çıkar. Koluna sepeti takar, gazete ve ekmekleri dairelere dağıtır. Bir gün bir daire sahibi kapıcı çocuğu ile konuşan ve ondan imzalı fotoğraf isteyen çocuklarına çıkışır. Çocukların cevabı ise "Ama... Baba o Beşiktaşlı Rıza..." Adamcağızın şaşkınlığı hayranlığa dönüşür! Elbette yaşamın bu sürprizleri Rıza Çalımbay'ı çabuk olgunlaştırır. İlkokul mezunu olmasına rağmen Beşiktaş'ın takım kaptanı olduğu zaman arkasından sahaya çıkan Metinler, Aliler, Feyyazlar... Ya da takımın öteki 10 futbolcusu... Onlar üniversite mezunudur. Ama şu gerçektir ki Rıza, hayat üniversitesini çoktan bitirmiş ve doktorasını bile vermiştir. Henüz çocuk yaşta bütün Ulusal takımlarda oynar. Bir gün gençler maçından çıkar, amatörlere gider. Bir gün ümitlerde oynar, ertesi gün A takıma çıkar. Futbol onun yaşamıdır, geleceğidir... İlk parayı kazandığı zaman annesini gecekondudan kurtarır. Ona Ortaköy'de bir daire alır rahat etsin diye. Kardeşlerini okutmak için elinden geleni yapar. Elbette babasına her zaman destek çıkar.
FARKLI BİR FUTBOLCU
Rıza'nın saygı duyulacak inançları da vardır. Kurban kesmeye kıyamaz. Hiçbir sezon açılışında buna izin vermez. Yoksullara yardım eder. Sivas'ta doğduğu köye önce okul, sonra yol ve köprü yaptırır. Rıza bildiğimiz futbolcu gibi değildir. İçki içmez. Sigaradan nefret eder. Gece hayatı mı? O da ne! Bir gün bekar evine Fenerbahçeli Rıdvan Dilmen'i alır. Birlikte aynı evi paylaşırlar. Rıdvan hayatının en parlak günlerini Rıza ile arkadaşlık yaptığı dönemde yaşar. Rıza henüz çocuk yaşta çocukluk aşkı, mahalle arkadaşı ile evlenir. Bu mutlu evlilik yıllardır sürer. İki harika kızını okutur. Hatta kendisi de İngiltere'ye giderek hem antrenörlük kurslarına katılır hem de İngilizce öğrenir. O sakin duruşu ve hep düşünen yüzünün arkasında inanılmaz espriler vardır, pırıl pırıl bir kalbi de... Rıza'yı kızdırmak istiyorsanız ona futbolsuz hayattan söz edin. Ben yaptım. Bir gün "Artık futbolu bırak" diye yazdığım için inanılmaz kırıldı, üzüldü, beni de üzdü. Sonrası bilinen şey... Antrenör oldu. Ulusal takımda, Göztepe'de, Denizli, Ankara ve Rize'de; hep köşeye atılmış futbolcularla yola çıktı. (Fenerbahçeli Servet'i o buldu. Ayakkabı boyacılığı yaparken Kartal'da oynayan Servet'in hayatı Rıza ile değişti.) Şimdi o Beşiktaş futbol takımının başında. Yani o Beşiktaş'ın CEO'su. Aslında bu, hayallerin yaşama dönüşü... Ama bu yaşamda hep centilmenlik, insanlık, sevgi vardır. İnsan başarmak istiyorsa önce hayal etsin. Sonra da yılmadan çalışsın. Rıza gibi... O bir futbolcu olarak doğmadı. Ama herkesten çok çalışarak futbolcu oldu. Daha önemlisi de şu; o geldiği yeri unutmadı. Dostlarına, sevdiklerine, annesine, babasına ve kardeşlerine hep destek çıktı. İyi bir eş, iyi bir baba oldu. Galiba en güzeli de bu...
Bir dönem Beşiktaş teknik direktörlüğü de yapan Rıza Çalımbay şu anda Sivasspor'un başında.
