Pazartesi 22.02.2010
Son Güncelleme: Pazar 21.02.2010

Lohusalığımda kapı gıcırdasa ağlıyordum

Geçen yıl nisan ayında anne olan oyuncu Açelya Akkoyun, geçirdiği zor lohusalık dönemini anlattı: 45 gün boyunca hep ağladım, eşim benimle dalga geçmeye başlamıştı, gözlerini kırpıştırıyordu, ben yine ağlıyordum...

Beklenmeyen bir hamilelik haberinin ardından, iyi bir hamilelik, kötü bir doğum ve ağır bir lohusalık dönemi geçiren Açelya Akkoyun, kızı Alya Deniz hayatına girdiğinden bu yana geçen dokuz aylık süreçte neler yaşadığını Parents dergisinden Müge Serçek'e anlattı.
Annelik nasıl gidiyor?
Çok güzel ve sevgi dolu. Alya sağlıklı olduğu için her gün şükrediyorum. Elimden geldiği kadar ona iyi bakmaya çalışıyorum. Ve anladım ki, dokuz ay bebeği karnında taşımak inanın hiç ağır bir yük değil. Asıl zor olan, doğurduktan sonra bir ömür boyu yüreğinde taşımak.
AĞLAYARAK EŞİMİ ARADIM
Hamile olduğunuzu öğrendiğinizde, ilk tepkiniz ne oldu?
Ağlamaya başladım, o an ne hissedeceğimi bilemedim, şoktaydım zaten. Hemen eşim Enis'i aradım ve ağlaya ağlaya hamile olduğumu söyledim. Enis, ben ağlıyorum diye korkmuş, bir şey oldu sanmış. Hamile olduğumu duyunca, "Deli kız, bu habere ağlanılır mı, sevinilir ancak" dedi. Beni en çok düşündüren, televizyon programımı nasıl devam ettireceğimdi. Ama eşim bu konuda beni çok destekledi, zaten bir bebek sahibi olmayı istiyorduk. Allah, bize bu hediyeyi planladığımızdan daha erken verdi sadece... Zaten hamile kaldıktan iki ay sonra televizyon programım bitti.
Anne olmaya hazır mıydınız?
Bence hiçbir kadın anne olmaya hazır olmaz, çünkü bu duyguyu bilmez ki zaten, sonradan öğrenir. Her ne kadar kardeşinin, arkadaşının çocuğuna bakmış olsan da, kendin doğurmadan hissedemezsin. Bence her kadın, kendi kadınlığını tamamlamak için doğurmalı, ama bunun hazırlığı olmaz bence.
Hamileliğiniz nasıl geçti, neler yaptınız?
Bol bol gezdim. Hamileliğimin üçüncü ayında Enis'in Almanya'da bir işi vardı, birlikte arabayla Almanya'ya gittik.
Nasıl cesaret ettiniz?
Gittim valla... Annem bana dedi ki "Kızım; böbreğin, dalağın senden düşüyor mu? Eğer o bebek sana yapıştıysa hiçbir şey olmaz, yaşa hayatını..." Ben de bu laf üzerine hamileliğimi doya doya yaşayarak geçirdim. 25 gün boyunca arabayla yolculuk yaptık, bütün sahil ülkelerini gezerek geri döndük. Sonra da hamileliğimin yedinci ayında başka bir eve taşındık. Bir an bile oturmadım, fıldır fıldır temizlik yaptım, eşyaları yerleştirdim. Bence bir şeyden ne kadar kaçarsan o üstüne gelir. Bu yüzden hamilesin diye hasta gibi yaşamanın anlamı yok.

YA BEBEĞİM ERKEK OLURSA
Bebeğinizin cinsiyetini ne zaman öğrendiniz ve neler hissettiniz?
Kızım olsun diye ölüp bitiyordum, hatta hamileliğimin ilk aylarında 'ya bebeğim erkek olursa' diye uyuyamadığım zamanlar oldu. Tabii şimdi nasıl böyle düşünmüşüm diye çok büyük utanç duyuyorum. Sanki erkek olsa sevmeyecek miydim, evlat evlattır sonuçta, kız da olsa erkek de olsa fark etmez. Ama o zaman her gece kızım olsun diye dua ediyordum. Sonra kız olduğunu öğrenince sevinçten kafayı yedim.
Doğum nasıl gerçekleşti? Alya tam dokuz ay beş günlükken doğdu. Suyum geldi ve hastaneye koştuk, sancım da gelmeye başlamıştı. Doğuma girmeden önce eşimle birlikte doğumun sezaryen olmasına karar verdik.
Eşiniz doğuma girmiş miydi?
Evet, doğumdan en çok da o etkilendi. Birebir bütün acıları nasıl çektiğimi gördü, bütün çığlıklarımı duydu... Bu açıdan çok üzüldü.
HAMİLELİK HÜZNÜ YAŞADIM
Lohusalık döneminiz oldu mu?
Olmaz mı, kapı niye gıcırdadı diye ağlar hale gelmiştim. 45 gün boyunca hep ağladım, Enis artık benimle dalga geçmeye başlamıştı, gözlerini kırpıştırıyordu, ben yine ağlıyordum. Bu anlamda hamilelik hüznü yaşadım, onun dışında herhangi bir stres, sıkıntı gibi bir şey olmadı.
Alya'ya siz mi bakıyorsunuz?
Evet, ben bakıyorum. Evde bir yardımcım var, zaman zaman annemden destek alıyorum.
Emziriyor musunuz?
Evet, dokuzuncu ayımdayım ve hâlâ emziriyorum. Herhalde iki sene daha emziririm, emerken uyuyakalması yok mu, dünyadaki en büyük mutluluk benim için.
Doğumdan sonra sizi en çok ne zorladı?
Hiç birşey. Her şeyin üstesinden geldim. Bunun dışında Alya iki aylıkken Bodrum'a gittik, denize bile girdik birlikte. Yine dört aylıkken Amerika'ya gittik ailece. Sakınan göze çöp batıyor, bu yüzden gereğinden fazla titizlenmeyi doğru bulmuyorum. Ayrıca doğumdan sonra çiftler bebeğe göre değil de bebek anne ve babaya göre yaşadığında çok daha mutlu bir aile oluyor. Tabii bu, sigaralı, içkili, aşırı gürültülü bir ortama sokalım demek değil. Yani belirli normlar içinde çocuk büyütmek en doğrusu. Evde bebek uyuyor diye, kimse sus pus olmuyor, hayat durmuyor...
CANLI CANLI YAŞAYARAK DOĞURDUM
Sezaryende her şey istediğiniz gibi oldu mu?
Hayır, doğuma girene kadar her şey çok güzeldi ama epidural sezaryenim tutmadı. Her şeyi canlı canlı yaşayarak doğurdum, bütün kesme işlemlerini birebir yaşadım. Doktorum bayıltmak istedi ama ben izin vermedim. Çünkü bir anne ve bebeğin ilk karşılaşma anına bir sanatçı olarak takmış vaziyetteydim. Kesinlikle o anı yaşamalıydım ve o anın bir fotoğrafı olmalıydı. O an dünyadaki bütün acılara değer. Epidural sezaryene karar verirken böyle bir riskin olacağını biliyordum ve bütün bunları göze alarak doğuma girdim. Şimdi düşünüyorum da yine aynı şey olsa yine aynısını yapardım...

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.