Cuma 24.02.2012 00:00
Son Güncelleme: Cuma 24.02.2012 12:55

"Onlar ki... Bizim doktorlarımız..."

İstanbul GATA Hastanesinde ve Türkiye'de çalışan tüm doktorlarımıza hitaben...

Gecenin son demlerinde; karanlığı yaran güneşin ilk huzmeleri, denizin ve şehrin üstüne yansımasıyla ılık bir gülümseyiş belirdi yüzümde. Hastanede o gecenin sabahını unutabilmek mümkün değil. Çaresiz bir korkunun ardından, yaşama yeniden merhaba diyebilmek inanılmaz bir his. Sağlıkla ve güvenle tekrar güne kalkabilmek, dünyalara değermiş meğer.
Değer ve güven, iki pırlanta kelime… Sonsuz ve evrensel anlamlar yüklediğimiz bu sözcüklerin yüreğimize mırıldandığı duygunun tadına, ancak hissedildiğinde varılabiliyor. Güvende olabilmenin getirileri, okyanus gibi uçsuz bucaksızken, kendimizi bu kocaman deryada bir su zerresi kadar bile algılayamıyoruz. Bu nedenle, umutlarımızı ve çarelerimizi avuçlarımıza alıp koşulsuz sunuyoruz doktorlarımıza.
Onlar ki, bizim doktorlarımız… Onlar ki, koskoca bir ömrü bir dakika içinde kurtarabilme zorluğu ile baş başa kalan mucize beyinler. Zamanla yarışan karar verme yetenekleri ile karşısındaki insanları; kırmadan, acıtmadan ve korkutmadan büyük bir savaşa hazırlar her an. (Şaşkınlığım sıradan değil, bir insan her an bu savaşa bu kadar güçlü ve hazır bulunabilir mi?) Oysa her birinin farklı birer yaşam öyküleri, farklı esintileri var dışarıda… Onların da bekleyenleri ve beklenenleri var. Bu mucize beyinlerdeki insan sevgisi, o kadar ulu ki; özverileri ile yaşamlarını eş tutmuşlar sanki. Karşılarına gelen bireylerin, kaliteli nefes alabilmeleri için yirmi dört saatin her dakikasında amansız ve koşulsuz düşünce mücadelesi veriyorlar. Bilim adamı olabilmek zor zanaatken, kendi mucizelerine bile aldırmadan, o kadar alçak gönüllü yaşıyorlar ki, sıcacık yürekleri ile yaşama alaysı bir dokunuş bırakıyorlar. Montaigne'nin sözünü nasılda tanımlıyorlar "İnsanlar başaklara benzerler, içleri boşken başları havadadır, doldukça eğilirler." Kendi başarılarının ardından, hastalarından tek istekleri sadece "vefalı bir gülümseyiş".
Bu mucize beyinlere sahip olan paha biçilmez doktorlarımıza; herkes, bir insanı ve bir nefesi kurtarabilmenin hazzını sormalı. Ben sordum. Tahmin ettiğim gibi; toprak gibi üretken, gök kadar engin bir cevap aldım -"insanlara yardım edebilmek, bizleri mutlu ediyor"-
"Dev eserleri taşlar değil, onları işleyenler meydana getirir" demiş J.T.Motley. Sağlık mücadelesinde doktorlarımıza destek olan büyük bir kadro hemşirelerimizi de unutmadım. Nöbet sırasında her birinin pırıltısı arkalarında huzurlu insanları bırakıyor. Günün her anında duru yüzler, yaşamın yükünden arınmış gözler, ferah sesler ve hastaları teslim alan elleri ile aynı sevgiyi tanımlıyorlardı "insana olan değeri".
Oysa her biri, bir insan ve eşsiz değerler…
Onlar ki, bizim sağlığımız için savaşan mucizeler…
Onlar ki, bizim doktorlarımız…
İyi ki varsınız harika insanlar…
Öğr. Gör. Özgül YAMAN
Aydın Dergisi ve Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni
Basım ve Yayın Teknolojileri Bölüm Başkanı
İstanbul Aydın Üniversitesi

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.