Cumartesi 18.08.2012

Padişahlar ne tuz kullanırdı ne de çatal

Osmanlı saraylarında padişahların sofralarına büyük özen gösterilirdi. Yemeklerini, altın sırmalı örtülerin üzerine konan altın tabaklarda yiyen padişahlar; çatal, bıçak ve zehirlenme riskine karşı sofrada tuz kullanmazlardı. Yemeği sadece iki kaşıkla yerlerd

Dünyanın en zengin mutfaklarından olan Osmanlı mutfağı, günümüzde de bazı gelenekleri ve tarifleriyle yaşamaya devam ediyor. Deniz Gürsoy, 'Tarihin Süzgecinde Mutfak Kültürümüz' adlı kitabında, Osmanlı mutfağıyla beraber Osmanlı padişahlarının yemek yeme geleneklerine de değiniyor. Gürsoy kitabında; Osmanlı padişahlarının yemeklerinin, kuşhane mutfağında, yalnızca padişahın yemeklerini yapmakla görevli kuşçubaşılar tarafından hazırlandığını söylüyor ve şu bilgileri veriyor.
YEMEĞE TEK OTURURLARDI
Saray mutfağı, 1421-1451 yıllarında hüküm süren II. Murad zamanında kurumlaşmaya başlamış. Aşçılar, ayvazlar, kilerciler bu devirde ortaya çıkmış. II. Murad'ın ayrıca, yemek sofrasına imparatorluk görkemini getiren padişah olduğu kaydedilir. Örneğin şahsına mahsus kaşık, sini, sahan ve bardağının altın ve gümüşten olduğu söylenir.
Fatih Sultan Mehmet, Osmanlı padişahlarının onun devrine kadar süren 'Padişahın başkalarının bulunduğu sofrada yemek yemesi' geleneğini Fatih Kanunnamesi ile kaldırmıştır. Bu kanunnamede Fatih, "Kutlu kişiliğimle kimsenin yemek yemesi kanunum değildir. Ancak çoluk çocuğum bu kuralın dışındadır. Büyük atalarım vezirleriyle yerlermiş, ben bu usulü kaldırdım" demekle kendisinden sonra, Sultan Abdülaziz'e kadar bütün padişahların da hayatı boyunca tek başına yemek yemeye mecbur bırakılacağı yeni bir gelenek başlatmıştır.
III. Murad döneminden (1574- 1595) itibaren padişahın şahsına mahsus yemekleri, sahan ve tabakları bir ya da iki tabla ve tepsi üstüne koyulur, bunlar temiz örtülerle örtülür; kilercibaşı, aşçıbaşı gibi yetkililerce üstleri mühürlenip padişahın dairesine gönderilirdi.
Daha sonra padişahın kendisi için pişirilen yemekler saraydaki mutfaklarda değil, harem dairesi içindeki mutfaklarda pişirilmeye başlanmış, böylece yemeklerin güvenlik denetimi kolaylaşmıştır.
Padişah ne çatal ne de bıçak kullanırdı. Yalnız önüne her zaman iki tane kaşık konulmuştur. Bunlardan biri çorba, diğeri ise hoşaf içmek için kullanılırdı. Et padişahın önüne tek parça halinde getirilirdi. Etin yenmesi için bıçağa gerek yoktur, parmaklarla kemiğinden kolayca ayrılırdı.
Sofrasında, içine ilaç ya da zehir karıştırılacağı için tuz bulunmaz, meze türü soğuk giriş yemekleri de yoktu. Padişah, etin ardından iyice doyduktan sonra baklava ya da başka bir tatlıyla yemek faslını kapatırdı.
KALANLAR AĞALARA GİDERDİ
Yemek sırasında sulu olarak yalnızca çorba ve hoşaf içen padişah, yemekten sonra bir miktar şerbet içerdi.
Padişah sofrasında kalan yiyecekler, ona hizmet eden ağaların sofrasına aktarılırdı. Bu ağalar yemeklerini yerken, padişah dilsizleri ve soytarılarıyla; konuşmadan işaretlerle zaman geçirirdi.
Padişah sofrasındaki tabaklar som altındandı ve sofranın örtüleri de altın sırmalıydı. Bütün bu son derece değerli yemek takımları, kilercibaşının sorumluluğu altındaydı.
Padişah çok nadir olarak dışarıda, deniz kenarındaki bir sahil sarayında, kadınlarıyla birlikte; avlandığını bizzat gördüğü balıkları yer.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.