Perşembe 04.10.2012
Son Güncelleme: Çarşamba 03.10.2012

Hepatit olan AIDS'li gibi hissediyor

Prof. Dr. Sedat Özkan; hepatit, toplumda bulaşıcı ve ölümcül olarak algılandığı için, hepatitlinin kendisini AIDS'li gibi hissettiğini söyledi ve ekledi: Bu önyargı, hastanın psikolojisini bozuyor ve depresyona girmesine neden olabiliyor

Esra Kazancıbaşı Öztekin'in kaleme aldığı 'Sorular ve Yanıtlarla Hepatitler' adlı kitapta; Humanite Psikiyatrik Tıp Kliniği Direktörü Prof. Dr. Sedat Özkan'ın da hepatitlinin psikolojisiyle ilgili sorulara verdiği yanıtlar alıyor. İşte Özkan'ın yorumları:
Viral hepatit gibi bulaşıcı bir hastalıkla yaşamak, hastanın psikolojisini nasıl etkiliyor?
Psikiyatri bilimi; doğum sonrası depresyonu gibi, hepatitli hastalarda görülen bir psikiyatrik sendrom tanımladı. Buna 'post hepatit sendromu' deniliyor. Bu duruma bağlı olarak hepatitlilerde; aşırı yorgunluk, sıkıntı, huzursuzluk, duygu durum bozuklukları ve mide-bağırsak yakınmalarına sık rastlanıyor. Hastalar; karaciğerin olduğu bölgede bir ağrı hissettiklerinden yakınıyor.Ancak bu ağrı fizyolojik değil, tamamen hastanın kendi algısıyla ilgilidir.
Hepatit de AIDS gibi etiketli bir hastalık mıdır?
Viral hepatitin; AIDS gibi bulaşıcı veya ölümcül olarak algılanması, hastanın yaşantısına birtakım kısıtlamalar getiriyor. Yaşam kalitesi, en fazla depresif hastalarda bozuluyor. Hastalığın getirdiği sorunlardan çok; kişide depresyona bağlı olarak ortaya çıkan problemler, yaşam kalitesini olumsuz etkiliyor. Ayrıca kişinin yaşadığı endişeler de sorunun bir başka boyutunu oluşturuyor. Bazı hastalar, kendilerini ölüme götürebilecek bir hastalığın başlarına geldiğini düşünüyor.
BÖBREKTEN ATILAN İLAÇLAR
Bu hastaların antidepresan ilaç kullanımında nelere dikkat etmeleri gerekiyor peki?
Karaciğerden değil, böbrekten atılan ilaçları tercih etmemiz lazım. Bu arada kalp, kanser, kronik hepatit, siroz gibi tıbbi hastalıklarla bağlantılı olarak gelişen psikolojik bozukluklarda, ilaç kullanım gereksinimi daha azdır. Bu hastaların psikoterapiden yarar görme potansiyelleri daha fazladır.
Kronik bir hastalık, kişinin ailesiyle ilişkisini de bozabiliyor, öyle değil mi?
Aile yapısına ve hastaya göre değişir. Aşırı koruyucu aileler de vardır, onu ihmal edenler de... Hastalığı, o kişiyi kontrol etmek için vesile yapmamak lazım. Kişinin özgürlüğüne dokunulmamalı. Biz genellikle hastalık öncesi ilişkiyi dikkate alırız ve kişinin psikolojisini ona göre değerlendiririz. "Bu hasta karaciğer naklinden sonra şöyle davranabilir, depresyon ya da fobi gelişebilir' diyoruz.
PSİKOLOJİSİ KÖTÜYSE VÜCUT  ORGANI KABUL ETMEYEBİLİR
Karaciğer nakli önerilen hastaların psikolojisi nasıldır?
Nakil hastası karmaşık süreçler geçirir; ciddi ölüm korkusu ile birlikte yoğun umut vardır. Yeni organın kabulünün fizyolojik boyutu kadar psikolojik boyutu da önemlidir. Psikolojik çöküş, bağışıklık sisteminin direncini kırar. Bu nedenle nakil gereken tüm hastaların psikolojik açıdan yakın takibi gerekir.


X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.