Kansere karşı sanat

Son yıllarda kanser tedavisinde tamamlayıcı terapilere sıkça başvuruluyor. Bu terapilerin; altta yatan hastalığı iyileştirmese de, kanserin ve tedavi sürecinin getirdiği rahatsızlıkları en aza indirgediğine inanılıyor. Bu alanda en çok kullanılan yöntemlerin başında ise duyu terapisi geliyor. Dokunma, görme, işitme, koku alma ve tat alma gibi duyuların kullanımıyla uygulanan bu terapi; hastaları bedensel ve ruhsal olarak rahatlatıyor. Mümkün olduğunca çok duyunun bir arada kullanımı, terapinin etkisini artırıyor.

MÜZİK TERAPİSTLERİ GÖREV YAPIYOR
Günümüzde Amerika'da, 5 bini aşkın profesyonel müzik terapisti görev yapıyor. Kanada'da ise müzik terapistleri en çok; özel okullarda, hapishane, hastane ve kanser merkezlerinde çalışıyor. Terapi uzmanları, müziğin her yaş grubu ve klinik durumda fayda sağladığını belirtiyor. Müzik terapistleri de pek çok kanser tedavi grubunda aktif rol oynuyor. Kanser merkezlerinde uygulanan müzik terapisi; anksiyete ve depresyonu azaltarak iyileşmeyi hızlandırmak amacıyla kullanılıyor. Bu yöntemin, ağrıları önlediği de düşünülüyor. Müziğin kanserle mücadeledeki etkisini gösteren bir çalışmada; 69 hastaya uygulanan müzik terapisinin, ruhsal durum bozukluklarını azalttığı belirlendi.

ANKSİYETEYİ AZALTIYOR
Kanser hastası olan 80 kişiyle yapılan bir diğer klinik çalışmada ise; müzik terapisinin yaşam kalitesini artırdığı ve pelvik ya da abdominal tümörleri olan veya radyasyon tedavisi gören hastalarda anksiyeteyi azalttığı tespit edildi. Bu terapi; her yaştan hastaya sıklıkla uygulanıyor. Araştırmalar; yoğun bakım ünitelerinde müzik dinletilen prematüre bebeklerin daha kısa sürede taburcu edildiğini de ortaya koyuyor. Öte yandan; müziğin cerrahi ya da medikal müdahalelere maruz kalan çocuklarda anksiyeteyi azalttığı da görüldü. Kanser hastaları dışında müzik terapisi; diş ağrıları ve ameliyat sonrası ağrıları azaltmak için de kullanılıyor. Ayrıca uzmanlar, bu terapinin doğumda kullanılan anestezi oranını düşürdüğünü de belirtiyor.
YAKINLARI İÇİN DE FAYDALI
2-14 yaşları arasındaki 32 pediatrik lösemi hastası üzerinde yapılan bir klinik çalışmada; sanat terapisinin ağrılı prosedürler sonrasında kalıcı travmaların oluşmasını engellediği görüldü. Günümüzde pek çok medikal merkez ve kanser programı; sanat sergileri, atölye çalışmaları ve sanatsal aktiviteler düzenliyor. Bu türden aktivitelerin; kanser hastalarının fiziksel, mental ve ruhsal iyileşmesini desteklediğine, ayrıca hem hastaların, hem de onların bakıcılarının refahını artırdığına inanılıyor.
GİZLİ DUYGULARI AÇIĞA ÇIKARIYOR
Yaratıcı sürecin vücudun iyileşmesine katkı sağladığına inanılan sanat terapisi; hastalar ve engelliler için bir rehabilitasyon tekniği olarak uygulanıyor. Sanat terapisinin; hastaların gizli duygularını açığa vurmasını sağlayarak fiziksel, mental ve ruhsal iyileşmeyi hızlandırdığı düşünülüyor. Yaratıcı aktivitede bulunamayan hastaların, sanat eserlerini değerlendirmeleri de ruhsal açıdan aynı olumlu etkiyi sağlayabiliyor. Hastaların yarattığı görsel imajlar; bu kişilerin o andaki düşünce durumunu gösteren somut ve kalıcı kayıtlar sağlayabiliyor. Böylece terapistin, sanatçının veya bakıcının; hastanın duygularına ulaşmasına imkan tanıyor.
AZ SAYIDA VERİ MEVCUT
Sanatla tedavinin savunucuları bu yöntemin iyileşmeyi desteklediğini iddia ediyor. Ancak tıp literatüründe, sanat terapisinin faydalarıyla ilgili çok az veri bulunuyor. Bu konudaki çalışmalar; daha çok tamamlayıcı raporlardan oluşuyor. Bu verilerde, sanat terapisinin; kronik stres yaşayanlar, ağır kanser hastaları, Alzheimer'lı ve psikiyatrik hastalar üzerindeki yararından bahsediliyor.