Son Güncelleme: Çarşamba 03.09.2014
Mide ameliyatları ile ilgili gerçekler
Mide ameliyatı olmaya karar vermek kolay olmadığı gibi ameliyat olabilmeniz için de bazı şartlar gerekiyor. Üstelik ameliyat cerrahi bir işlemdir ve bazı istenmeyen yan etkiler görülebilir
Ameliyat sırasında organ yaralanması, bağırsaklarda tıkanma, kanama, intestinal fistüller ve pulmoner emboli görülebilir. Ameliyatın cinsine bağlı olarak sık görülen komplikasyon; Dumping Sendromu denilen kan şekerinin çok hızlı düşmesi ile meydana gelen hipoglisemi ataklarıdır. Kusma, bulantı, yaraların iyileşememesi, ülserasyon, kanama, enfeksiyon, vitamin ve mineral yetersizlikleri ve en önemlisi de ölüm; ciddi risk faktörleri arasındadır. Buna ek olarak safra kesesi taşı ve fıtık; ameliyat olanlarda zamanla gelişebilen önemli sağlık sorunudur.
Genelde bağırsak ve bazı mide-bağırsak ameliyatları ile folik asit, B12, A, D, E, K, B1 vitaminleri ve demir, kalsiyum ve çinko gerektiği kadar emilemediği için yetersizlik sık görülmektedir. Ameliyat sonrası çok az miktarda yeme sağlanabildiği için bu vitamin ve minerallerin günlük verilecek diyet ile de sağlanması zor olacağından yaşam boyu bu vitamin-minerallerin kullanılması şart olmaktadır.
Ameliyat olduktan sonra yeme alışkanlığı, miktarı ve hızında çok ciddi değişim yaşanır. Çünkü mide ameliyatları sonrası her istediğinizi, gönlünüzce şu kadar yiyeyim diyemezsiniz. Mide küçültülüp ortalama 60-100 ml. kadar yenebilecek kapasitede alan bırakıldığı için mide kabul etmez ve kusma ilk reaksiyon olarak karşımıza çıkar. Ameliyat sonrası iki gün saat başı 10 ml. olacak şekilde beslenme yapılır. Altıncı aydan sonra ise yiyecekler normal pişmiş ama iyice ezilmiş olacak şekilde maksimum 100 ml. olarak yenilir. Katı besine geçiş sağlansa da yiyeceklerin çok iyi çiğnenip yutulması önerilir.
Günde yaklaşık 2 litre su tüketmek gerekir. Ancak ameliyat sonrası ilk dönemde bir yemek kaşığı olacak şekilde 5-10 dakika ara ile 250 ml. tamamlanıncaya kadar besinden ayrı bir şekilde verilir. Yaklaşık altı ay sonra mide en az 1 litre kadar su tüketebilecek hale gelir. Yemeklerle yaşam boyunca su içimi önerilmez.
Yiyecek ve içecekleri asla beraber tüketmemek en önemli kuraldır. Günde dört-altı öğün arasında beslenme planlamak gerekir. Yiyecekleri en az 30 kere çiğnemek şart. Yiyecekler ağızda sulu hale gelmeli ve öyle yutmalısınız. Ameliyat olan kişiye yaşam boyu asla tatlı yemesi önerilmez.
GÜNÜN SAĞLIĞI İYİLEŞTİRİCİ FORMÜLÜ
Oldukça sağlıklı ve lezzetli ödem atıcı bir sos tarifini size vermek istiyorum. Fırınlanmış, haşlanmış tavuk etinin yanında ya da buğulanmış beyaz et fileto balığa yakışan bu özel sos vücuttan ödemlerin atılmasına yardımcı olan bir antioksidan bombasıdır.
MALZEMELER
YAPILIŞI
Maydanozlar sapları ile beraber yıkanır, kurulanır ve mutfak robotundan geçirilir. İçine diş sarımsak ve kabuğu soyulmuş, zarlarından ayrılmış, çekirdekleri temizlenmiş limon da eklenerek çekmeye devam edilir. Sos küçük kaseye konur ve zeytinyağı ile harmanlanır.
GÜNÜN BİLİMSEL NOTU
Sofra tuzunu günde beşaltı gramdan fazla tüketmenin, kan basıncını artırdığını yani tansiyonu yükselttiğini biliyoruz. Yüksek tansiyon ise kalbe binen yükü artıran ve ölümle bile sonuçlanan sinsi bir hastalık. Tuz; böbrekleri çürüten, felci tetikleyen ve vücudun su tutmasını da artıran, bacaklarda oluşan şişliğin kalp sağlığı bozuk olanlarda kalp yetmezliğine kadar hastalık seyrini değiştiren bir illet. Bir çay kaşığı tuz 2500-4000 mg kadar sodyum içerir ki bu vücudun elektrolit dengesi için önemli ve yeterlidir. Bunun üzerinde tüketim kalp hastalıkları için direkt risktir. Araştırmalar, sadece sofra tuzu değil, günlük sodyum miktarını aşan durumun işlenmiş yiyecekleri fazlası ile tüketmekten oluştuğunun da altını çiziyor.
ŞEKER DE ÇOK ZARARLI
Tuz dışında güncel araştırma sonuçları, sofra şekerinin de aynen tuz gibi kalbe düşman olduğunu göstermeye başladı. Araştırmalar, şekerin direkt olmasa da birçok faktörü tetikleyerek kalp hastalıkları için etken olduğunu bildiriyor. Bir araştırmada aşırı kalori alımının; şeker içeren yiyecek ve içeceklerden alınan boş kaloriden geldiğinde farklı bir mekanizmayı tetikleyerek kalbe zarar verdiği bulundu. Şekerin tansiyonu etkilediği de açıklandı. İki önemli araştırma, kan basıncı yüksek seyreden ve tuzu kestikleri halde tansiyonları düşmeyen hastaların beslenme analizlerini yaptı. Beslenme düzenlerinde şekerli içecekleri çok tüketen kişilerin hazır içecekleri kestiklerinde kan basınçlarının normale geldiğini kanıtladılar. Yapılan diğer önemli araştırma; düzenli olarak sofra şekeri temelli yiyecekleri tüketenlerin iyi huylu kolesterolünün düştüğünü gösterdi. Ayrıca şekerli yiyecekleri bolca yiyenlerde kanda, kalp için tehlikeli olan kan yağı adı verilen trigliseritlerin de çok yükseldiği belirlendi.
EN SON HABERLER
- 1 Kan grubunuza dikkat! Bu kan grubundakilerin "demans riski %82 daha fazla"
- 2 Bilim insanları mucizeyi duyurdu! Kanser hücrelerini tek tek yakalayıp öldürüyor
- 3 Gözlerimizin önünde eridi! Diyet yapmadan 20 kilo veren ünlü isim açıkladı: "Her gün bunu yedim..."-
- 4 Kanserin ilk belirtisi ellerde ortaya çıkıyor! Eğer böyle görünüyorsa...
- 5 İklim değişti dünya alarmda
- 6 Aşırı öfke 40 dakika içinde ölüme sürükleyebilir! Kan damarlarını genişletip...
- 7 Gaziantep Şehir Hastanesi Obezite Merkezi Bölgeyi tedavi edecek
- 8 Kanserin ilk belirtisi ellerde ortaya çıkıyor! Eğer böyle görünüyorsa...
- 9 Yaza incecik girmenizi sağlayacak tarif! Metabolizma hızını arşa çıkarıyor...
- 10 "En sağlıksız gıda" seçildi: Hepimiz bayılarak yiyoruz! Sağlıklı hücrelerde adeta bomba etkisi yapıyor