Çarşamba 15.10.2014

Metabolik sendromu 5 diyet darbesiyle yenin

Birçok hastalığa zemin oluşturan metabolik sendrom, ülkemizde her 100 kadından 40'ını esir almış durumda. Beslenmenizde bazı basit kurallara dikkat ederek bu sendromu yok edebilirsiniz

İlk olarak 1988 yılında keşfedilen metabolik sendrom, kalp hastalığı için risk yaratan bir sağlık sorunu olarak dikkat çekmiştir. Metabolik sendrom; insülin direnciyle başlayan, karın içinde yağlanma ile devam eden ve açlık kan şekerinde bozulma ile sinsi bir şekilde ilerleyen karmaşık bir hastalık olarak tanımlanır. Metabolik sendrom şişman kişilerde diyabet, kalp hastalıkları ve hipertansiyona geçişi hızlandırabildiği için bilimde bu hastalığa 'ölümcül endokrin bozukluğu' adı verilmektedir. Ülkemizde her 100 kadından ortalama 40'ında, erkeklerde ise 28'inde gelişebilen bir hastalık olarak bildirilmektedir. Diyetetik araştırmaları; yüksek kalorili beslenme, fazla karbonhidratlı beslenme ve aktivitesizliğin de metabolik sendromu alevlendirdiğini bildirmektedir. Aşağıdaki beş diyet kuralına dikkat ederek metabolik sendromdan kurtulabilirsiniz:
1 NİASİN VE B GRUBU VİTAMİNLERİNDEN ZENGİN BESLENİN:
Metabolik sendromlu hastaların iyi huylu kolesterol olan HDL düzeyleri düşüktür ve kalp hastalıklarına geçişleri de hızlıdır. Mayo Klinik'in yaptığı araştırmalar doğrultusunda, iyi huylu kolesterolü yükseltmenin diyete niasin adlı B vitaminin eklenmesi ile yüzde 30 daha etkili olabileceği belirtilmiştir. Niasin; yaş ekmek mayası ile yapılan ekmekler, tavuk eti, bulgur, yeşil mercimek ve bademde oldukça zengin olarak bulunur. Metabolik sendromunuz varsa, ana öğünlerden birini mutlaka fırında veya haşlama tavuk ve yanında küçük bir kase kurubaklagil veya bulgur pilavı yemeyi ihmal etmeyin.
2 TRANS YAĞLARDAN VÜCUDUNUZU ARINDIRIN: Tereyağı, kuyruk yağı, krema, kırmızı ette görünen beyaz yağlı kısım, salam, sucuk, kavurma ve hazır kek-kurabiye-bisküviler; trans yağ asitlerinden zengin yiyeceklerdir. Son araştırmalar bu tür sağlıksız yağların insülin direncini tetiklediğini göstermektedir. Beslenmenizde kolesterolü sınırlandırmalı ve trans yağlardan zengin yiyeceklerden arınmalısınız. Trans yağlar yerine zeytinyağı ve ayçiçeği yağını çeşitlendirerek kullanmalı, hazır paket kek ve bunun gibi hamurlu pasta ürünlerini almaktan vazgeçmelisiniz.
3 POTASYUM KLORÜR İÇEREN TUZ KULLANIN: İnsülin hormonu santral sempatik aktiviteyi artırarak böbreklerden su ve sodyum tutulumunu sağlayarak tansiyon yükselmesini sağlar. Son araştırmalar, insülin direnci varlığında hormonal dengenin daha da bozularak tansiyonun kalıcı bir sağlık sorunu haline geldiğini gösteriyor. Sodyum oranı yüksek maden suyu, sodyum klorür içeren sofra tuzları, himalaya tuzu, kaya tuzu ve salamura edilmiş tüm yiyecekleri mutfağınızdan uzaklaştırın. Bunun yerine besin etiketinde potasyum klorür içerdiği belirtilen özel üretilmiş tuzu, günde yarım tatlı kaşığını geçmeyecek kadar kullanın.
4 ISPANAK, KARNABAHAR, MANTAR VE BEZELYEDEN UZAK DURUN: Metabolik sendromlu kişilerde; karaciğerde yağlanma, böbrek fonksiyonlarında bozulma ve gut hastalığı sıkça görülür. Bu yüzden beslenmede pürin içeren ıspanak, karnabahar, mantar, bezelye, nohut, kurufasulye, kepekli ürünler ve çavdarlı ürünleri mümkün olduğunca seyrek, az miktarda tüketmeye özen gösterin. Bunun dışında taze sebzeleri, meyveleri ve tam buğday ekmeğini tercih edin.
5 SOFRA ŞEKERİNE VE ŞEKERLİ PASTALARA VEDA EDİN: Metabolik sendromun gelişmesini hızlandıran ve metabolik sendrom teşhis edilen kişilerin, şeker hastalığına yakalanma riskini 30 kat artıran işlenmiş yani rafine edilmiş tüm şekerlerden uzak durması gerekiyor. Eğer bozulmuş glikoz intoleransınız var ve metabolik sendrom tanınız da konulmuş ise, şekeri hayatınızdan çıkarmaz veya sınırlandırmazsanız, yaklaşık 10 yıl içinde şeker hastalığınız aşikar gelişebilmektedir. Bu nedenle kek, pasta ve tatlılarınızı şekersiz alternatiflerle, taze meyve püreleri, pekmez veya bal ekleyerek hazırlayabilirsiniz. Tatlı krizlerinizi 20-30 gram kadar bitter çikolata ile giderebilirsiniz.

GÜNÜN SAĞLIĞI İYİLEŞTİRİCİ FORMÜLÜ
Metabolik sendrom riski olan veya bu hastalığa yakalanmış kişilerin ikindi öğününde şekersiz ama lezzetli, metabolik sendromdan koruyan kek tarifi ile enerjilerini toparlayabilecekleri atıştırmalık iksirimi paylaşmak istiyorum.
1 su bardağı yulaf ezmesi
1 çay bardağı çekirdekli kuru üzüm
1/2 adet taze limon ve 1 yemek kaşığı limon kabuğu rendesi
2 adet yumurtanın beyazı
1 tatlı kaşığı tarçın ve vanilya
1 adet armut

YAPILIŞI
Mutfak robotunda yulaf ezmesini, kuru üzüm ve yumurta beyazını çekin. Karışımı kek kasesine alın. Bu karışıma armudu rendeleyin, tarçın, limon suyu, vanilya ve limon kabuğu rendesi ile kaşıkla yavaşça yedirin. Küçük kek kalıbını çok ince yağlayın ve içine karışımı dökün. Önceden ısıtılmış fırında pişirin.

GÜNÜN BİLİMSEL NOTU

İnflamasyon denilen durum; bedendeki, enfeksiyonun, yaralanma ve travmaya karşı yanıtının esas bölümünü oluşturur. İnflamasyon; yaş ve stresin tetiklenmesi ile birlikte sağlıklı dokuların bozulması süreci olarak basitçe tanımlanan özel bir hastalık durumudur. İnflamasyonun; kalp, şeker, Alzheimer ve bazı kanser türleri için majör etken olduğu bildirilmektedir. İnflamasyonun en önemli göstergesi, HS-CRP denilen C reaktif proteinin kandaki değeridir. Bu değerin yüksek seyretmesi kronik hastalıklar için ciddi risk faktörüdür.
ŞEKERİ HAYATINIZDAN ÇIKARIN!
Araştırmalar, bazı diyet etmenlerinin inflamasyonu artırdığını bildirir. Glisemik indeksi yüksek yiyeceklerin kandaki C reaktif protein düzeyini artırabileceği, bu nedenle şekerli yiyecek ve içeceklerin sağlıklı yaşamda yerinin olamayacağı söylenmektedir. Tufts Üniversitesi'nde yapılan araştırmalarda; düşük glisemik indeksli beslenmenin kanda HS-CRP düzeyini azaltarak şeker hastalığı ve tansiyona geçişin de azalabileceği yönünde sonuçları ortaya çıkmıştır. Yine yağ çeşitlerinin de kanda HS-CRP düzeylerini etkileyebileceği yönünde görüşler vardır.
TAZE SEBZE VE MEYVE YİYİN
Çoklu doymamış yağ asitleri olarak beslenmede bulunan yağlı balıklar, ceviz, keten tohumu, zeytin, badem, zeytinyağı, ayçiçeği yağı gibi yiyeceklerin kanda inflamasyon yapan faktörü artırmadığı ancak katı yağların inflamasyonu tetiklediği belirtilmektedir. Taze sebze ve meyvelerden bolca yemenin kanda flavonoid düzeyini artırarak inflamasyondan koruduğu, diyetin magnezyumdan yani kuruyemişler ve koyu yeşil yapraklı sebzelerden zengin olmasının, bu hastalık etmenini de kontrol altına alabileceği açıklanmaktadır.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.