150 milisaniyede tadına varıyoruz!

Beyin ile tat alma duyusu arasındaki ilişkiyi gösteren bir infografik, tadı algılamayı ve farklı tatları ayırt etmenin nasıl gerçekleştiğini gözler önüne seriyor. Birbirinden leziz gıdaların tadını algılamak önce ağızda başlıyor. Tükürükle temas eden gıdaların lezzetli molekülleri tadı algılayan reseptörler olan papilla hücreleri üzerine salınıyor. Papilla hücrelerinde de kuru üzüm şeklinde olan ve tadın algılanmasını sağlayan tat tomurcuğu adı verilen hücreler buluyor.

10 BİN TAT TOMURCUĞU
Dilde her birinin üzerinde reseptörler bulunan tat tomurcuklarından 10 bin adet bulunuyor. Bu tat tomurcuklarının bazıları sadece şekerli tatları algılarken, diğerleri tuzlu, asitli, acı ve umami tatları algılıyor. Yani her tat tomurcuğunun ait olduğu bir tat algısı bulunuyor. Ancak daha da ilginç olanı tatları çok kısa bir sürede algılıyor olmamız. Zira bir tadı algılamak sadece 150 milisaniyede gerçekleşiyor. İsviçre'deki Geneva Üniversitesi'nin Nöroloji Bilim dalında görev yapan araştırmacı Alan Carleton, beyne ulaşan reseptör kanalının her an açık olduğunu ve bu sayede bu kadar kısa sürede tadın algılanabildiğini açıklıyor. Carleton bu kanalın açık olmasının nöronlar ve hücreler arası iletişimi sağlayan nörotransmitterlerin özgürce hareket etmesini sağladığını belirtiyor.
BU KARIŞIM GRİPTEN KORUYOR
13 ADIMDA EMEKLİLİK DEPRESYONUNDAN KURTULUN

ÇOK YÖNLÜ İŞLEVİ VAR
Tat duyusunun yiyecekler hakkında bilgi edinmemizde önemli bir rolü var. Ancak yiyeceklerin sadece tadı değil, kokuları, dokuları ve hatta onları yerken çıkan sesler iştahımızı kabartabiliyor. Bir cipsi yerken çıkan çıtırtı sesleri, o yiyeceğin tazeliği hakkında bilgi verirken, yumuşaklığı veya sertliği de yenilebilir bir gıda olup olmadığına dair sinyaller veriyor.