Retina'da yeni lazer teknolojisi

MicroPuls laser Diyabetik makula ödemi, Diyabetik retinopati ,Santral seröz retinopati, ve retina ven dal tıkanıklıkları tedavisinde kullanılmaktadır. Konuyla ilgili Op.Dr.İlker Biçer; "Diyabete bağlı göz tutulumu körlüğün önde gelen nedeni olmaya devam etmektedir" dedi. Türkiye'deki 10 milyon diyabetlinin üçte biri hastalıklarının farkında değiller, oysa diyabette retinada görme noktası altında sıvı toplaması çok sık oluşmakta ve görme kaybına neden olabilmektedir. Diyabetik maküler ödem olarak adlandırdığımız bu durumun tedavsinde hastalar ortalama yılda 3 kez göze iğne tedavisine ihtiyaç duymakta, hastaların yarısı lazer veya göze kortizon iğnesi ihtiyacı duymaktadırlar. Yeni bir yöntem olan MikroPuls Laser tedavisi, hasta için etkili ve ağrısız olan ideal bir tedavi yöntemidir. Uygulama klasik laserlerin aksine retinada kalıcı hasar bırakmamaktadır, ihtiyaç olduğunda tekrarlanabilmektedir" dedi.

Klasik laser tedavisinden farklı olarak MikroPuls Laser teknolojisinin birçok avantajı olduğunu vurgulayan Dr Biçer, klasik laser tedavisi uygulanan gözlerde zaman içerisinde doku yanıklarının ya da lasere bağlı hasarın genişlemesi sonucu görme kayıplarının gelişebileceğine dikkat çekti. "Klasik lazer uygulamalarında görme azalması, görme alanında daralma, renk görmenin bozulması, gece görüşün daralması, kontrast algısının bozulması gibi komplikasyonlarla karşılaşılabiliyordu." dedi.

Yeni uygulanmaya başlanan MicroPuls laserin hastaya rahatsızlık vermeyen bir uygulama olduğunu belirten Op.Dr. İlker BİÇER "Hastanın görmesini bozmadan ihtiyaç olduğu kadar tekrarlayabilmekteyiz. MikroPuls, klasik laserin tedavi risklerini azaltması veya ortadan kaldırması açısından da bizler için çok önemli. Ayrıca, gözüne iğne yapılmasını istemeyen yada iğne sayısının azalmasını isteyen, kontrol muayenelerine uyma güçlüğü olan hastalar için iyi bir seçenektir. Etkisi göz içi iğne tedavisine göre daha geç başlamakta ancak daha uzun sürmektedir. " dedi.

MikroPuls lazer tedavisinde uygulama dakikalar kadar kısa sürüyor ve hasta hareket kısıtlaması olmadan günlük hayatına devam edebiliyor. Hastalar genellikle tedavinin birinci haftasında görmede bir artış fark etse de tedaviden tam sonuç alınması ve görme yeteneğinde artışı birkaç ay sürebiliyor.