Son Güncelleme: Pazartesi 15.05.2017
'Her yeni çıkan ilaca devrim diyemeyiz'
MS’te büyük ses getiren yeni ilaç için hekimler temkinli: “Daha önce de böyle bir ilaç için çok heyecanlandık ama yan etkisi çıktı, devrim diyemeyiz”
Geçtiğimiz hafta Amerika'nın Boston eyaletinde düzenlenen American Academy of Nuorology kongresinde sadece SABAH gazetesi vardı. Kongrede son tedaviler üzerine tartışıldı. Özellikle en yeni tedavi olan 'Ocrelizumab'ın tanıtım toplantısında izdiham yaşandı. Herkes bu yeni ilacın ne olduğunu öğrenmek için salonu doldurmuştu. Biz de MS'in nasıl bir hastalık olduğunu ve en yeni tedavi yöntemlerini, İ. Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Nöroloji Ana Bilim Dalı'ndan Prof. Dr. Ayşe Altıntaş ile konuştuk…
KANSERDEN DAHA KOMPLİKE
Aslında ne ile ilgileniyorsanız size o karmaşık geliyor. Ancak MS'in şöyle bir farkı var; MS, beyin ve omuriliği, öncelikle de beyni tutan bir hastalık. Beyin dışındaki organlara ulaşmak daha kolay; biyopsi almak, hücresel düzeyde tanı koymak… Ama beyin ve omurilik, dokunulması en zor organlardan bir tanesi. Bence MS'i daha kompleks yapan en büyük etken bu. Beynin ve omuriliğin belli bölgelerine dokunamıyoruz bile. Hal böyle olunca bence daha komplike…
Bu, son yıllarda bizim anlamaya başladığımız bir konu. MS'in daha öncesinde tanı konmadan ilk klinik bulgu çıkmadan başladığını biliyoruz. Bunu nasıl biliyoruz? Başka sebeplerle MR çektirmiş hastalar var. Örneğin; migreni olmuş ya da zararsız bir bayılması olmuş. Bu nedenlerle çekilmiş MR'a bakıyorsunuz; tipik MS bulguları var. Ama hastanın o zamana kadar, belki o andan sonra da hiçbir şikayeti veya klinik bir bulgusu olmuyor. Ancak biz bu hastaları 10 yıl takip ettiğimiz zaman gördük ki, bu hastaların yüzde 50'si MS oluyor. Bu nedenle de bu hastalarda bizi rahatsız eden, endişelendiren birtakım başka bulgular varsa; belden su almak, yakın takip etmek gibi takipleri sıkça yapıyoruz. Onların durumuna göre tedaviyi bile gündeme getirebiliyoruz.
STRES TEK BAŞINA SEBEP OLAMAZ
MS tanısını koyduğumuzda, hastalar veya yakınları bu soruyu bize hep soruyorlar. 'Yakın zamanda bir sıkıntı geçirdik, bir stres oldu, kayıp oldu, o yüzden mi MS oldu?' diyorlar... MS, çok faktörün yol açtığı bir hastalık. Stresi ya da başka bir şeyi suçlamayalım. MS'e sebep olan şeyde birincisi genetik yapınızdır. İkincisi, yaşanan coğrafi bölgedir. Üçüncüsü, bağışıklık sisteminizdir. Tüm bunlarla ilgili faktörler bir araya gelecek ki, sizde MS ortaya çıkacak. O yüzden o sebeplerin hiçbirisi sizin MS olmanız için yeterli sebep değil. Tabii ki stres bağışıklık sistemini etkiliyor ama hiçbir zaman bunları tek başına suçlamamız doğru değil.
Evet ama bunu olumsuz algılamamak lazım. Yüksek tansiyon veya diyabette de tam şifa yok. Orada da ilacınızı keserseniz yine kötüleşirsiniz. Benzer bir durum burada da söz konusu.
MS'li hastaya tanı koyduğunuz zaman kaç sene sonra tekerlekli sandalyede olacağım sorusuyla hekiminin karşısına gelirdi. Çünkü yüzde 10'luk bir MS grubu var, bizim hekim olarak şu ana kadar hiçbir şey yapamadığımız grup buydu. Çünkü onun mekanizması büyük olasılıkla farklı ve nöro dejenerasyon dediğimiz sinir hücrelerinin kaybı ile gidiyor. Ocrelizumab, PPMS'de bulunan ilk ilaç. Hal böyle olunca hastaların yüzde 10-20'lik diliminde şu andaki tek tedavi seçeneği. Ki biz bu hastalara şu ana kadar sadece fizyoterapi, rehabilitasyon önerebiliyorduk veya semptomatik tedavi dediğimiz şikayetlerine yönelik tedaviler veriyorduk. Ama şu an en azından onlara faydalı olabilecek, FDA tarafından da onaylanmış bir tedavi seçeneği var, ki bu bence çok önemli bir şey. MS'li hastalarda özellikle primer progresiflerde, önlerinde uzun bir ömür var. Biz hekim olarak bir şey yapmayı çok istiyoruz. Ama bugüne kadar elimizde bir imkan olmadığı için 'bilinen bir tedaviniz yok' diyorduk. Bugünden itibaren bu genç insanlara en azından bir seçenek sunabileceğiz. Bence bu büyük bir şey.
10'LU YILLAR GEÇMELİ
Benim bir bilim insanı olarak bir ilacı bu şekilde tabir edebilmem mümkün değil. Daha önce de MS'de başka bir ilaç geldi, devrim olabilecek dediler. O ilacın çok etkili olmasına rağmen kullanımını etkileyen öyle bir yan etkisi çıktı ki… O nedenle bir ilacın devrim niteliğinde olduğunu söyleyebilmek için 10'lu yıllar boyunca kullanmak lazım. Devrim kelimesi iddialı bir laf.
Bu ilacın en uygun bulunduğu hasta grubu, genç yaştaki hastalar. Yani 60 yaşındaki bir hastaya başlamak ne kadar doğrudur bilemiyorum. Hekimin iki kere düşünmesi gerekir bu durumda. MR'larında aktif lezyonu olan hastalar ilaçtan daha fazla faydalanmışlar. Bu tür hastaların öncelikle seçilmesinde fayda var. Bu grup bağışıklık sistemini baskılayan ilaçlarda kişinin aktif bir enfeksiyonu varsa, aktif bir tüberkülozu varsa; bu tür hastalarda kullanılmasının tercih edilmemesinde fayda var. Enfeksiyonlar açısından da hastanın yakın takibi gerekiyor.
SİGARA VE OBEZİTE MS'İ TETİKLİYOR!
Yeni tanımlanan faktörler var; MS'in gelişimini çabuklaştıran ya da artıran. Biz bunları düzeltebiliriz. Bir, sigara. Sigaranın MS'in oluşunu artırdığı ya da MS'li iseniz kötü gidişine sebep olduğu biliniyor. Onun için hastalarımızı sigara konusunda uyarıyoruz. İkincisi, obezite. Eğer buluğ çağında obezseniz, ilerdeki MS gelişimini artırmış oluyorsunuz. Hem sigarada, hem obezitede immun sistemimiz ihtiyaç dışında aktivasyon gösteriyor. Bunlar onun aktivasyonunu tetikliyor. Bu aktivasyon da MS'in gelişme riskini artırıyor. Artı çalışma koşulları önemli. MS'li hastalara vardiya usulü çalışmayı önermiyoruz.
EKVATORDAN UZAKLAŞTIKÇA MS'İN SIKLIĞI ARTIYOR
Türkiye'de yapılmış bir epidemiyolojik çalışma yok. Türkiye'nin farklı bölgelerinde farklı sıklıkta mıdır, bunu bilemiyoruz. MS, Türkiye'de orta sıklıkta. 100 binde 30-50 arasında diye düşünüyoruz. Kuzey Avrupa ülkelerinden; İsveç'te, Kuzey Amerika ülkelerinde; Amerika ve Kanada'da sık. Asya ülkelerinde sık ama orada MS'in tipi farklı. Genellikle ekvatordan uzaklaştıkça MS sıklığı artıyor. Bu da güneş ışınları ve D vitamini düzeyi sebebine bağlanıyor.
ALERJİK REAKSİYON OLABİLİR
Bu ilaç, 6 ayda bir damardan veriliyor. En büyük problem, infüzyon reaksiyonu. İlaçla ilişkili bir alerjik reaksiyon doğabiliyor. Onun dışında çok ciddi bir yan etki bildirilmiş değil. Bu infüzyon reaksiyonu için de tedavi öncesi, yani ilaç verilmeden önce önlem alınıyor. Öncesinde bu alerjiyi azaltacak kortizon ya da alerjik ilaçlar birlikte verilerek takip ediliyor. 'İlacı verdik, 6 ay boyunca hastayı hiç görmeyelim' gibi bir şey söz konusu değil. Enfeksiyonlar yönünden hastayı takip etmek gerekiyor.
EN SON HABERLER
- 1 Kemikleri adeta çelik gibi yapıyor! Günde 1 porsiyon tüketmeniz yeterli..
- 2 ‘Serum’ çılgınlığına karşı uyarı: Kuaförde serum taktırıp kalbi duranlar var
- 3 Greyfurtun 8 altın faydası
- 4 Beşinci hastalık korkutuyor
- 5 Hafızayı zehir gibi yapıyor! Bilim insanları beyin gücünü artırmak kaç dakika yürümeniz gerektiğini açıkladı
- 6 Kemikleri adeta çelik gibi yapıyor! Günde 1 porsiyon tüketmeniz yeterli..
- 7 Akciğerleri tüm toksinlerden arındırıyor! Doktorların kesinlikle tüketmelisiniz dediği o besin...
- 8 Göz hastalıklarında akıllı mercek dönemi
- 9 Akciğerleri tüm toksinlerden arındırıyor! Doktorların kesinlikle tüketmelisiniz dediği o besin...
- 10 Pelin Karahan'a 1,5 ayda 8 kilo verdiren o diyet! Meğer sırrı çok basitmiş...