Cumartesi 27.05.2017
Son Güncelleme: Cuma 26.05.2017

Güneşi göremiyorsanız doktora gitme vakti gelmiş demektir

Boynunuzu yukarı kaldıramayacak kadar başınız öne eğiliyorsa, siz de ankilozan spondilit hastası olabilirsiniz. Başınızı göğe kaldırıp güneşe bakamıyorsanız doktora gitmelisiniz

Ülkemizde 350-400 bin Ankilozan Spondilit (AS) hastası bulunuyor. Türkiye Romatizma Araştırma ve Savaş Derneği (TRASD) Başkanı ve Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Kliniği'nden Prof. Dr. Hatice Bodur, Ankilozan Spondilit (AS) ile ilgili sorularımızı yanıtladı…
Ankilozan Spondilit (AS) nedir? Ankilozan Spondilit (AS), çoğunlukla genç yaşlarda ortaya çıkan ve en çok omurgayı (her düzeyde) ve sakroiliyak eklemi (omurganın leğen kemiğiyle yaptığı eklem), daha sonra kalça ve omuz gibi büyük eklemleri tutan iltihaplı bir romatizmadır. Hastalığın ileri aşamalarında omurga, esnekliğini yitirir. Boyun ve bel hareketlerinde kısıtlanma ve öne doğru kamburluk gelişir. Boyun hareketleri kısıtlandığı için görüş alanı daralır. AS'nin en önemli özelliği, iltihaplı bel ağrısına neden olmasıdır. Bel, sırt, boyun ve kalçaların arka kısımlarında hissedilen ağrı, dinlenmeyle ortaya çıkar veya şiddetlenir ve günlük hareketlerle azalır. İltihaplı bel ağrısının özellikleri sinsi başlangıçtır. Hasta bel ağrısının tam olarak ne zaman başladığını kestiremez. Ağrı dinlenme ile geçmez. Egzersizle, hareket etmekle bir miktar düzelir ama istirahatle artar. Gecenin ikinci yarısında uyandırması tipiktir. Bir de tipik olarak, yarım saatin üzerinde süren sabah tutukluğu/katılığı da hastalığın önemli habercilerindendir. AS yalnızca bel ağrısıyla değil; göğüs kafesi ağrısı, omuz, kalça, diz, ayak bileği veya el eklemlerinde ağrı ve şişliklerle de ortaya çıkabilir. Hastalığın eklem dışı tutulumları da vardır. Göz tutulumu (üveit) ve inflamatuar bağırsak hastalığı gibi eklem dışı tutulumlar olabilir.
ERKEKLERDE DAHA SIK GÖRÜLÜR
Toplumda ne sıklıkta ve en çok kimlerde görülür?
Ankilozan Spondilit, daha çok genç erişkin çağdaki erkekleri tuttuğu için, bu genç üretken grubun yaşam kalitesini düşürür, iş gücü kayıplarına neden olur. Dolayısıyla bu yaş grubu için sosyoekonomik maliyeti de yüksek olan bir hastalıktır. Toplumdaki sıklığı ülkeden ülkeye değişiklik göstermekle birlikte ülkemizde Ankilozan Spondilit ve Spondilartropati Prevalansı görülme sıklığı yaklaşık yüzde 1 olarak bildirilmiştir. Ülkemizde 350-400 bin AS hastası olduğu söylenebilir. Çok daha eski yıllarda Ankilozan Spondilit'in kadın-erkek oranı 1'e 9 olarak verilirdi, sonra 1'e 3 olarak bildirildi. Erkeklerde, kadınlara göre iki-üç kat daha sık görülür. Hatta son çalışmalar, iki cinsiyet arasında, hastalık sıklığı açısından önemli bir fark olmadığını gösteriyor. Manyetik rezonans görüntülemeyle (MRG) sakroiliak eklem bulguları (sakroilieit) artık daha erken tanımlanıyor ve kadınlarda da daha çok teşhis koyulabiliyor.
Hastalığı etkileyen faktörler nelerdir?
AS nedeni henüz bilinmeyen ancak genetik yatkınlığın olduğu bilinen bir hastalıktır. Hastalıkta genetiğin önemli rolü olduğuna inanılır. AS'li çoğu hasta, HLAB27 olarak adlandırılan bir doku tipine sahiptir. Irk ve HLA-B27 prevalansı önemlidir. Bununla birlikte, AS'nin ortaya çıkması için mutlaka HLA-B27 genini taşımak gerekmez. Ayrıca HLA-B27 pozitif insanların çok büyük bir bölümünde de AS gelişmez. Hem geni taşıyorsanız, hem de yakın akrabalarınızda da bu hastalık varsa; risk var demektir. Normal popülasyonda HLA-B27 sıklığı yüzde yedi-sekiz civarıdır. Ama bu geni taşımak kendi başına bir etken değildir.
Hastalığın tanısının konulmasında ne gibi yanılgılar yaşanmaktadır?
Burada özellikle altını çizmek istediğim bir konu var. Artık kadınlarda da bu hastalığın sık görüldüğünü bildiğimize göre sadece erkeklere değil, kadınlara da seslenmek istiyorum. Eğer bel ve kalça ağrınız üç aydan uzun sürüyorsa, kesinlikle bir romatoloji veya fiziksel tıp ve rehabilitasyon uzmanından randevu alın. Tanı gecikmesinin en önemli nedenlerinden biri, hastalığın erken ve tipik bir belirtisi olan iltihaplı bel ağrısının tanınmaması ve diğer bel ağrısı nedenleriyle karışmasıdır. Ne yazık ki, bel ağrısı denince akla ilk gelen bel fıtığı olmakta ve bel ağrısı olan çoğu hasta, çoğu zaman gereksiz yere çekilen bel MRG incelemelerinin de yönlendirmesi sonucunda bel fıtığı tanısı almaktadır. Günümüzde sakroiliyak eklemlerin MRG incelemesi, diğer testleri normal çıkan birçok hastada erken dönemde sakroiliyak eklemlerdeki iltihabı göstererek tanıya yardımcı olabilir. Son dönemde MRG, hastalığın tanısının konulmasında çok önemli rol oynuyor.
HASTALIĞINI BİLMEYENLER VAR
Ankilozan Spondilit'te erken teşhisin önemi nedir?
Erken tanı diğer tüm hastalıklarda olduğu gibi bu hastalık için de çok önemlidir. Ülkemizde AS prevalansı yüzde 0.5, spondiloartrit (SpA) prevalansı yüzde 1'dir. Muhtemelen bu hastaların bir kısmı henüz hastalıklarının tanısını bilmiyor. Hastalığın tanısında birkaç yılı bulabilen gecikmeler yaşanabiliyor. Bu nedenle hastalık hakkında farkındalığın artması gerekir. Hastalığın ilerleyici olma özelliği vardır. Bu nedenlerle erken dönemde tanı konup tedaviye başlanması önemlidir. Hastalık tedavi edilmezse, iltihap nedeniyle omurlar arasında yeni kemik oluşur ve bu kemikler omurlarla kaynaştığı için omurganın üst kısmında öne doğru eğilme ve omurgada hareket kısıtlılığı oluşur. Bu hastalar doğru tanı alamadıkları takdirde, bazen yanlış tanılarla gereksiz müdahalelere maruz kalırlar.
Hastalığın tedavisinde yenilikler var mı, son yıllarda ne gibi gelişmeler oldu?
Son 15 yıl içerisinde birtakım önemli gelişmeler oldu. Eskiden tedavide sadece non-steroidal anti-inflamatuar ilaçlar ve süllfasalazin kullanıyorduk. Artık bu ilaçlara yeterli yanıt alınamayan hastalarımız için başka seçeneklerimiz var. Biyolojik ajanlar dediğimiz ilaçlarla tedaviye yönlendiriyoruz. Biyolojik ilaçların tedaviye girmesinden sonra etkinlik yüzde 70'ler civarında oldu ve hastaların her türlü klinik semptomlarında ve hastalık ilerlemesinde oldukça fazla oranda azalma ortaya çıktı. Dolayısıyla hastaların yaşam kaliteleri, çevreyle ve işle ilgili memnuniyetleri son derece arttı.
Hastalık, iş gücü kaybına yol açıyor mu?
Etkin tedavi seçenekleri ile hastalığın seyri pozitif yönde ilerliyor. Bu sebeple tedavide iş birliği yapan hastalarımız son derece normale yakın bir yaşam sürdürüyor.
İLAÇ TEDAVİSİNİN YANI SIRA EGZERSİZ DE AKSATILMAMALI
Hasta ve hasta yakınlarına önerileriniz nelerdir?
Herkesin hastalık ve iyileşme süreci tektir ve kendine özeldir. Her birey aynı süreçlerden de geçse bu süreçlerde farklı duygular yaşar ve farklı fiziksel sıkıntılar çeker. Hastalar için en önemli tavsiyemiz tedavi iş birliğidir. Hastanın, hekimin kendisine verdiği tedavi protokolüne kesinlikle uyması ve tedavisini aksatmamasını öneriyoruz. İlaç tedavisi ile birlikte mutlaka egzersizlerine de dikkat etmesi gerekiyor. Hasta yakınları da anlayışlı ve yardımcı olmalılar çünkü hastaları tamamen ortadan kaldırılamayan ama tedavi edilebilen bir hastalık ile uğraştıkları için onları anlamaları gerekiyor. Hastalar ağrılı bir süreç yaşadıkları için o dönemlerde hastaya karşı daha anlayışlı olmalılar.
BOYUN, KALÇA VE OMUZDA HAREKET KISITLILIĞI GELİŞİR
Hasta tedavi olmazsa ne gibi risklerle karşı karşıya kalabilir?
Bu hastalıktan muzdarip hastalar iş birlikçi bir tedavi uygulamazlarsa en çok kasiskelet sistemiyle ilgili sorunlarla karşılaşabilir. Bunun en büyük örneği boyun hareketlerinde kısıtlanma nedeniyle başının sürekli öne doğru eğik olması, havaya kaldırılamaması, hatta güneşi görememe dediğimiz durumu yaşarlar. Sırtta kamburlaşma, belde yine öne doğru eğilme, daha ileri dönemlerde kalça ve omuzla ilgili problemler nedeniyle omurga hareketlerinde kısıtlanma yaşanır. Tedavisiz kalan hastalarda eklem dışı tutulumlar (göz, bağırsak, akciğer, böbrek); ciddi sonuçlar doğurabilir.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.