Son Güncelleme: Pazar 11.06.2017
Kanseri alt etti Alpler’e tırmanmaya hazırlanıyor
Meme kanserini yenen Bilge Çelik, hastalık boyunca spordan ve bisiklete binmekten vazgeçmedi, antremanlarına devam etti. Çelik, şimdi oğluyla Alpler’e tırmanmaya hazırlanıyor
Sürpriz faktör! Ama iki yıl öncesi bir yamaç tırmanışında travmam var. Travmaya bağlı çok vaka varmış. Bağlantı kuramıyorlar ama vaka çok... Ben ise bu hastalığı grip teşhisi gibi karşıladım.
İki yıl önce oğlumun ve benim öğrencilerimin de içerisinde bulunduğu bir ekiple tracking yapıyorduk. 'Yolu kısaltalım, 250 metre halatla tırmanır mısınız?' dediler. 30 km'yi kısaltacaktı. 'Tabii' dedik. Hiçbir ekipmanımız yok, ayrıca hiçbirimiz tırmanıcı değiliz. Bir gece öncesinde sel baskını olmuş, bataklık ve çamur… Kaya yok yani aslında. Halata tutunarak tırmanmaya başladık. Zirveye 1.5 metre kala kayalar vardı. Soluklanmak istiyorsunuz. Önde de rehberimiz var. "Hocam ayağını oraya koyma, kayacak, şuraya koy" derken ayağımı çekmemle birlikte sallanmaya başladım. O hızla önce sağ göğsümü, sonra kafamı kayaya çarptım. Yıldızları saymaya başladım ama ipi bırakmam mümkün değildi, arkada oğlum dahil 10 kişi vardı. Yukarı çıkar çıkmaz başıma müdahale ettim ama göğsüme edemedim. Bir ay sonra meme ucum çöktü, simsiyah oldu. Doktora gitmedim. İki yıl geçmişti aradan, bir gün motosiklet gezisinden döndüğümde ağrım başladı. 10 gün içerisinde göğsüm büyüdü. Bayağı beden değiştirdi. Oğlumun güvendiği bir hekim vardı, ona gittim. 10 gün sonra kemoterapi salonundaydım.
12 hafta boyunca her hafta kemoterapi aldım. Sonra 21 günde bir üç kür aldım, ki ben onu kemoterapi sanmıyordum. İki hafta sonrasında öğrendim. Her hafta bana yeni bir şey söylendi yani. Sonra arada bir dört hafta beklediler, toparlanayım diye. Sorunum meme ucunda olduğu için pazarlık söz konusu değildi. Diğer memem pazarlığa tabiiydi ama ben ikisini de aldırdım. Aynı ameliyatta protezler takıldı, ameliyatım tam 6.5 saat sürdü. Her şey temizlendi ama ben bunu kozmetik amaçlı yaptıran kadınlara inanamıyorum. Acayip bir acı… Sonra dört hafta radyoterapi gördüm. Şimdi bir ay geçti üzerinden, koruyucu tedavi alıyorum.
NEZLE GİBİ DÜŞÜNMEYE ÇALIŞTIM
Benim saçlarım hep çok uzundu. 'Saçınız dökülmeyebilir, çok sık seyrelir' dedi doktorum. Ben de kazıttım. Oğlum kısa saçlı olmamı hiç istemezdi. Önce fotoğrafımı gönderdim ona. Sonra çok beğenildim. Saçlarım hiç dökülmedi. Kel kalmadım ama çok seyreldi. Bir gün rimel süreyim dedim bir türlü süremiyorum. Büyüteçle baktım, hiç kirpiğim kalmamış. Hastalığın ismiyle yaşamadım ama bulunduğum durumdan hiç hoşnut olmadım. Bir nezleyi nasıl yaşarsam öyle yaşadım aslında…
Bence hiçbir hastalıkla savaşamazsınız. Kanserle de savaşamazsınız. Kansere neden olan hücre herkesin vücudunda var. O hücreler çoğalınca kanser teşhisi konulur. Dolayısıyla ben hayatımla savaşmadım ki, hastalıkla savaşayım. Benim bünyem yaptı onu. Savaşta kazanan olmaz, akıllı insan savaşmaz. Ben, 'Ben onunla nasıl yaşarım'a baktım hep.
Yaptığın sporu yarı yarıya azalt dediler. 'Yok canım' dedim içimden ama dörtte bire indiği zamanlar oldu. Kemoterapi çok özel bir yer. Kimseyi dahil etmek istemedim oraya. Perdeli odalarda oluyorsunuz. Her hafta bir kitapla gittim. Kitap okumaktan sıkıldığımda; hemşireleri, hastaları, hasta yakınlarını gözlemledim. Çok eğlenceli hikayeler çıkardım. Unuttum nerede olduğumu… Çıkınca ne yapacağımı düşündüm. Yürüdüm, koştum.
Hiç demedim. Benim annem diyaliz hastasıydı ve sürekli 'Neden ben?' diye sorardı. Bu kimseyi iyileştirmiyor. 'Şimdi ne yapabilirim?' sorusu birçok şeye çözüm oluyor. Hastalıkla ölümü aynı kefede değerlendirmiyorum ben. Vade başka bir şey, yaşam şekli başka bir şey. Neden geldiğini de çok iyi biliyorum: Psikolojik bozukluk. Canınızı bir şeye sıkıyorsanız zayıf yanınızdan rahatsızlanıyorsunuz.
Bilge Çelik'in tedavisinde pek çok hekim koordineli olarak çalıştı. Çelik; teşhisi koyan ve memeyi temizleyen Op. Dr. Mehmet Tekinel, protezleri takan Prof. Dr. Akın Yücel, tedavi şemasını düzenleyen Uzm. Dr. Süalp Tansan ve uygulayan Doç. Dr. Soley Bayraktar ve Prof. Dr. Nuran Beşe sayesinde bu günlere geldiğini belirtiyor.
KENDİMİ HIRPALAMAMAYI ÖĞRENDİM
İstanbul'da yaşıyorum. İşim insanlarla. Yeterince nedenim var mı sizce? Hiç istemediğim bir şekilde, nereye gideceğini gördüğüm halde, inat edip devam ettiğim bir iş batırdım. Ciddi paralar kaybettim. Çok güvendiğim, her şeyimi teslim ettiğim bir evliliğim vardı. Aldatıldığımı öğrendim. Sonra da hastalığım ortaya çıktı. İyi de oldu; orada uyuyan, kendime düşman bir halim varmış, o halimle karşılaştım. Şimdi onunla nasıl barışırım, onu öğrendim belki de. Çok hırpaladım kendimi. Şimdi hırpalamamayı öğreniyorum.
Benim zaten pek çok kitabım var. Onkoloğum Soley Bayraktar ise Amerika'dan yeni gelmişti, sporcularla da çalışmış. Benim gibisine rastlamamış. 'Yaşadıklarımı kitap haline getirmeyi düşünüyorum, istiyorsanız birlikte yapalım' dedim. Ancak ben bile, 'Ben böyle hastalık anlatan bir kitabı alıp okur muyum?' diye düşünüyorum. 'Hayır!'. O yüzden daha eğlenceli bir şey yazmaya kalktığımda Soley Hanım bunun içerisinde olur mu bilmiyorum. Yazıyorum hâlâ…
Spor olmasaydı ne yapardım konusunda bir fikrim var aslında. Kitap da yazıyorum biliyorsunuz ama o da olmasaydı hayatımda, hani mahallede teyzeler olur ya ona buna sataşan, ben de öyle olurdum. Başka hiçbir işim olmazdı ve kendimle uğraşırdım herhalde.
'BEN ANNEMLE DAHA FAZLA ZAMAN GEÇİRMEK İSTİYORUM'
"Teşhisin doğru konduğuna inanamadım. Sonra doğru olduğunu öğrendim. Üzüldüm. Ormandaydık, arabaya bindik. Arabaya bindikten sonra gözümden yaş geldi, gülme de oldu. Sinirlerim laçka olmuştu. Eve gelince 'Bunu nasıl çözebiliriz, ne yapabiliriz?' üzerine yoğunlaştım.
Annemin, 'Bizim ailenin kadınları uzun yaşamaz' gibi bir düşüncesi var. Bende mücadele değil de, yaşama istediğini artırmak istedim. Annemde bir boş vermişlik olunca 'Dur bakalım' dedim. Annem 50 yaşından sonra bisiklete binmeyi, yüzmeyi öğrendi. 'Biz bir yola çıktık, bunları başardık, şimdi bu hastalık onları baltalamasın. Yarı yolda bırakmak yok, devam' dedim. Önümüzdeki ay, annemin koruyucu tedavisi bitmeden, Alplerde dağ geçitlerinden birkaçına tırmanmayı düşünüyoruz. Çıkacağımız en yüksek nokta irtifa olarak 2770 m."
KEMOTERAPİ ALIRKEN SPOR YAPILABİLİR
Doç. Dr. Soley Bayraktar, hastası Bilge Çelik için şunları söylüyor: "Bilge Hanım ile tanıştığımda endişeleri vardı. Ancak Bilge Hanım endişe ve korkularına yenilmedi. Bir gün bile 'Yorgunum' demeden spor yapmaya devam etti. Kemoterapi alırkan spor yapmak, sanılanın aksine tedavinin daha rahat geçmesini sağlar."
EN SON HABERLER
- 1 Aşırı öfke 40 dakika içinde ölüme sürükleyebilir! Kan damarlarını genişletip...
- 2 Gaziantep Şehir Hastanesi Obezite Merkezi Bölgeyi tedavi edecek
- 3 Kanserin ilk belirtisi ellerde ortaya çıkıyor! Eğer böyle görünüyorsa...
- 4 Yaza incecik girmenizi sağlayacak tarif! Metabolizma hızını arşa çıkarıyor...
- 5 "En sağlıksız gıda" seçildi: Hepimiz bayılarak yiyoruz! Sağlıklı hücrelerde adeta bomba etkisi yapıyor
- 6 4 formül uzun yaşatıyor
- 7 Yaşlandıkça yalnızlaşıyoruz
- 8 Pankreas kanserinde yeni umut: Fosfor-32
- 9 "En sağlıksız gıda" seçildi: Hepimiz bayılarak yiyoruz! Sağlıklı hücrelerde adeta bomba etkisi yapıyor
- 10 Bağırsaklarınızın çürümeye başladığının ilk işareti! Yemekten sonra bunu hissediyorsanız...