İstanbul'un en yaşlı eczacısı 74 yıldır şifa dağıtıyor

Beşiktaş Ulus Mahallesi'nde oturan Aydın, Bakırköy Yeşilyurt Mahallesi'ndeki iş yerine her gün araçla gelip dönerken yaklaşık 50 kilometre yol katediyor. Asker babasının görev yaptığı Şanlıurfa'da 1924 yılında dünyaya gelen, İstanbul'a göç ettikten sonra 8 yaşında babasını kalp krizi sonucu kaybeden Aydın, genç yaşlarda kimyaya merak saldığını, Kimya Mühendisliği hayali kurarken arkadaşları tarafından eczacılığa yönlendirildiğini anlattı.

İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'ne bağlı Eczacı Okulu'ndan 1945 yılında mezun olduğunu aktaran Aydın, başta sağlık olmak üzere birçok sektörde önemli başarılar elde eden kişilerle aynı sınıfta eğitim gördüğünü söyledi.

Aydın, üniversite yıllarında mesleğe olan sevgisinin daha da arttığını ifade ederek, mezuniyetin ardından mülakat ve formül imtihanı sonrasında dönemin önemli ilaç üreticilerinden Hüsnü Arsan'ın yanında çalışmaya başladığını, Arsan'ın vefatından sonra firmanın laboratuvarında çalıştığını vurguladı.

İLK ECZANESİNİ 1953 YILINDA AKSARAY'DA AÇMIŞ

Laboratuvarda çalıştığı dönemde 1953 yılında Aksaray'da kendi eczanesini açtığını dile getiren Aydın, dükkanın yıkılmasıyla iş yerini Bakırköy Osmaniye Mahallesi'ne, daha sonra Yeşilyurt Mahallesi'ne taşıdığını aktardı. Aydın, 1970'li yıllardan beri aynı bölgede hizmet verdiğini vurguladı.

Kendisine ait iş yerinde insanlara şifa dağıtarak hizmet verdiğine işaret eden Aydın, İstanbul Eczacı Odası'nın seçimle göreve getirilen ilk genel sekreteri olduğunu da vurguladı.

GELİŞTİRDİĞİ İLAÇLAR PİYASAYA SÜRÜLMÜŞ

Aydın, laboratuvarda çalıştığı dönemde ilaç üretimi ve geliştirilmesi için çabaladığını, 1949 ile 1952 yılları arasında farklı markalarda ateş düşürücü-ağrı kesici, astım, öksürük ve bağırsak parazitleri için ilaçlar geliştirdiğini, ruhsatını aldığı dört ilacın söz konusu dönemde piyasaya sürüldüğünü bildirdi.

Meslektaşlarının saygıyla, iş yeri komşularının sevgiyle yaklaştığı Aydın, "Meslek yaşantım çok iyi geçti. Bir kere çok sevdirdim, çok tanıttım kendimi. Meslektaşlarım arasında çok iyi bir yerim oldu." dedi.

Gülzar Aydın, "Hakikatleri savunduğum için her zaman kazanmışımdır. Hiç reddedilmemiş bir insanım ben. O bakımdan da biraz şımartıldım ama çok şükür şımarmadım. Bin şükür halime, bu halime gelebildim." ifadelerini kullandı.

"EVDE OTURMAK ÖLÜMÜ BEKLEMEKTİR"

Aydın, halen mesleği sürdürmesinin sebebini şu sözlerle anlattı:

"Mesleğimi çok seviyorum. İnsanları çok seviyorum. Bir de ben evde oturacak insan değilim. Yapacak bir şeyim kalmadı. Çünkü ailemden kimse kalmadı. Yalnızım. Yeğenlerim var ama onlar gençler, çalışıyorlar. Ben oturup da ne yapayım. Eğer kafam işliyorsa Allah'a bin şükür. Gözlerim görüyor, kafam işliyor, dolayısıyla niye insanlara yardımcı olmayayım."

Aydın, iş yerine müşteriden ziyade kendisini görmeye, sohbet etmeye gelenlerin de olduğunu dile getirdi.

"ECZACILIK MESLEĞİ PARA KAZANMAK İÇİN DEĞİL..."

Mesleğe yeni başlayanlara ya da başlayacak olanlara önerilerde bulunan Aydın, şunları söyledi:

"Mesleklerine dört elle sarılsınlar, dürüst olsunlar. Dürüstlükle çalışanın hiçbir zaman sırtı yere gelmez. Muhakkak ki onun mükafatını alır. Hiçbir zaman Allah mükafatsız bırakmaz dürüst çalışanları.

Eczacılık, para kazanmak için değil, insanlara yardım için yapılan bir meslektir. Daima bunun düşünülmesi lazım. Mesleği yaparken öyle havalarda uçmamak lazım. Tabi ki hakkını alsın ama hiçbir zaman mesleğini başka şekilde kullanmasınlar."

AYDIN İLE İŞ HAYATINDA GEÇEN 30 YIL

Gülzar Aydın ile 30 yıldır çalışan 61 yaşındaki Nevzat Özgül, 12 yaşında sektöre girdiğini, ilk çalıştığı iş yerinden ayrıldıktan sonra Gülzar Aydın'ın yanında çalışmaya başladığını söyledi.

Özgül, "İlk çalıştığım yerden ayrıldım, sonra Gülzar hanımın yanına geldim. Birlikte 30 yıldır devam ediyoruz. 30 yıl çok iyi geçti, çok şey öğrendik kendisinden. Çok sevdiğimiz, çok saydığımız bir insan. Hala de devam ediyoruz, inşallah bir 30 sene daha devam ederiz." şeklinde konuştu.

Özgül, emekli olduğunu ancak uzun yıllar daha mesleği sürdürmek istediğini sözlerine ekledi.