Bürokratik oligarşiye paydos

SABAH Yazarlar Kulübü, referandum buluşmalarının son toplantısını Antalya'da gerçekleştirdi. Panelin moderatörü SABAH Gazetesi Yazıişleri Müdürü Yahya Bostan, "Yazarlar Kulübü olarak 15 Temmuz ve FETÖ gerçeğini anlatmak için dünya başkentlerini dolaştık. Yurtdışında akademisyenlerle, bürokratlarla, gazetecilerle, kanaat önderleriyle bir araya geldik. 16 Nisan'da Türkiye çok kritik bir referandum sürecine girerken kayıtsız kalamazdık. Bu yüzden bu toplantıları yaptık" dedi.
TARİHSEL DEVAMLILIK
Çok sayıda Antalyalının izlediği toplantıda konuşmacılar özetle şunları kaydetti:
Fahrettin Altun: Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, bir tarihsel sapma değil bir tarihsel devamlılıktır. 1950'den beri Necmettin Erbakan'dan Turgut Özal'a, Süleyman Demirel'den Alparslan Türkeş'e birçok lider bu sistemi savundu. Bürokratik oligarşiye paydos demek için böyle bir değişikliğe ihtiyaç var.
GÜNEY KORE ÖRNEĞİ
Daily SABAH Yayın Yönetmeni Serdar Karagöz: Parlamenter sistemden başkanlık sistemine geçip felakete uğrayan bir ülke yok. Türkiye gibi darbeler ve istikrarsız siyasetle boğuşan Güney Kore de 1960'lı yıllarda başkanlık sistemine geçti. O zaman ekonomik olarak Türkiye'nin yarı büyüklüğündeydi. Şimdi Türkiye'den kat be kat büyük bir ekonomiye sahip. Biri parlamenter sistemle baş başa kaldı, diğeri başkanlık sistemine geçti.
İLK 10'A GİRECEĞİZ
SABAH Gazetesi Ekonomi Müdürü Şeref Oğuz: Türkiye 2007'den beri 20 büyük ekonomi arasında 17'nci sırada. Bu patinaj yaptığımızı gösteriyor. Türkiye'de eğer siyasi istikrar olursa, 2035'te dünyanın en güçlü 9'uncu ekonomisi olacak. Bu da 'evet'in çıkmasıyla mümkün olacak. İşte bunun için bu kadar karşı çıkıyorlar. Ufukların efendisi Türkiye için 'evet.'
Kerem Alkin: IMF'nin araştırmasına göre, siyasi istikrar bozulduğunda, ülke büyümesinden 2.4 puan çalınıyor. Bunu koalisyon sürecinde görüyoruz. Cumhuriyet tarihi boyunca büyümemiz ortalama 4.9. 1990'lı yıllarda ise yüzde 2.9'a düşüyor.
AB'NİN Çİ FTE STANDARDI
Ozan Ceyhun: İtalya da Türkiye'nin benzeri bir anayasa değişikliğine gitti. Bu değişikliğe AB büyük destek verdi. Türkiye için ise keskin bir 'hayır' kampanyası yürütüyor. Çünkü Avrupa güçlü ve istikrarlı bir İtalya istiyor ama daha güçlü bir Türkiye istemiyor.