Cuma 08.01.2010 00:00
Son Güncelleme: Cuma 08.01.2010 17:23

Seçim ne zaman olacak?

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''AK Parti hala açık ara öndedir, hala açık ara birinci partidir, hala gücüne güç katarak yoluna devam ediyor'' dedi.

Başbakan Erdoğan, partisinin Genel Merkez Kadın Kolları AR-GE Başkanlığı koordinatörlüğünde yürütülecek Eğitim Programı'nın açılışına katılarak, partililere seslendi.
Türkiye'de ''taş üstüne taş koymak'' için iktidara geldiklerini anlatan Erdoğan, şöyle konuştu:
''Asil milletimiz bunun için bize yetki verdi ve bu yetkiyi, emaneti sonuna kadar taşıyacağız. Altını çizerek ifade ediyorum, kimse seçim rüyası görmesin. Biz, alışılmış liderlerden değiliz. Kusura bakmasınlar bizim ağzımızdan söz çıktığı zaman o söz aynen nakittir. Yeri geldiği zaman yerinde icra edilir. Seçimler Anayasamızın öngördüğü çerçevede, zamanında yapılacaktır. AK Parti, dimdik, sapasağlam durduğu yerde duruyor. Gücünü de koruyor. AK Parti hala açık ara öndedir, hala açık ara birinci partidir, hala gücüne güç katarak yoluna devam ediyor.'' AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Şimdi birkaç gündür Sayın Baykal bir yandan, Sayın Bahçeli bir yandan seçim kelimesini telaffuz etmeye başladılar. Yahu el insaf, daha 9 ay önce ülkede seçim yapıldı ve haliniz ortada, sonuçlar ortada. Yenilen pehlivan güreşe doymazmış'' dedi.
Başbakan Erdoğan, parti genel merkezinde düzenlenen AK Parti Kadın Kolları Eğitim Toplantısında yaptığı konuşmada, erken seçim tartışmalarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Erdoğan, 3 Kasım 2002 seçimlerinin ardından genel seçimlerin Kasım 2007'de yapılmasının planlandığını ancak gelişmeler nedeniyle seçimin öne alındığını anımsattı. ''(Biz size cumhurbaşkanı seçtirmeyiz) dediler'' diyen Erdoğan, bu nedenle seçim tarihinin birkaç ay öne alınarak 22 Temmuz seçimlerinin yapıldığını söyledi.
Bu seçimlerde de AK Parti'nin yüzde 47 oranında oy alarak yeniden iktidar olduğunu hatırlatan Başbakan Erdoğan, 29 Mart 2009 tarihinde yapılan yerel seçimlerden de AK Parti'nin birinci parti olarak çıktığını, MHP ile CHP'nin toplam oy oranının ise AK Parti'nin oy oranına denk geldiğini söyledi. Erdoğan, yerel seçimlerin üzerinden daha bir yılın geçmediğini dile getirerek sözlerini şöyle sürdürdü:
''Şimdi birkaç gündür Sayın Baykal bir yandan, Sayın Bahçeli bir yandan seçim kelimesini telaffuz etmeye başladılar. Yahu el insaf, daha 9 ay önce ülkede seçim yapıldı ve haliniz ortada, sonuçlar ortada. Yenilen pehlivan güreşe doymazmış. Yani siz güreşe doyacaksınız diye her yıl seçime gidemeyiz ki? Aslında bizim Cemil Bey'in (Çiçek)... Erzurumlu neydi o, Teyyo Pehlivan o hikaye var ya... Şimdi onun zamanı değil. Cemil Bey zaman zaman onu anlatır, biz de neşeleniriz.
Anayasa ne diyor, 'seçimler 4 yılda bir yapılır'. Şimdi kaç yıl oldu? 2.5 yıl... Daha 1.5 yıl var. Bırakınız seçim yapmayı seçim kelimesini telaffuz etmenin dahi bu ülkenin ekonomisi üzerindeki etkilerini bunlar düşünmüyorlar, düşünmek istemiyorlar. Çünkü bunların ülkenin derdi, ülkenin kaynaklarının güçlenmesi diye bir dertleri yok. Bunlar, 'ne yapalım da ülke karışsın' diyorlar. Mesele bu... Ama karıştıramayacaklar. Ne yaparsanız yapın, karıştıramayacaksınız. İster Ergenekon'un avukatı olun, ister bilmem neyin avukatı olun, çetelerin avukatı olun, mafyanın avukatı olun, bu ülkeyi karıştıramayacaksınız. Bu ülke her geçen gün daha iyiye gidecek. İşte bakın dünyada 70'i aşkın ülkenin kredi notları düşürülürken kredi notu yükseltilen 17 ülke var, bunlardan bir tanesi de Türkiye... Yükselen ülke Türkiye... Nedir bu rahatsızlığınız ya, nedir bu hazımsızlığınız?''
İstanbul Menkul Kıymetler Borsa endeksinin tarihte görülmeyen rakamlara yükseldiğini ve 55 bin sınırına dayandığını da ifade eden Başbakan Erdoğan, AK Parti iktidarından önce borsanın 10 binler seviyesinde olduğunu dile getirdi. Bu rakamların ülkenin gelişmişlik seviyesini ortaya koyan rakamlar olduğunu dile getiren Erdoğan, ''insaf edin'' diye konuştu. AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, seçimlerin daha önce ilan edilen tarihte yapılacağını söyledi.
Erdoğan, partisinin Genel Merkez Kadın Kolları AR-GE Başkanlığı koordinatörlüğünde yürütülecek Eğitim Programı'nın açılışında yaptığı konuşmada, muhalefet partilerinin erken seçim taleplerine ekonomik göstergelerden örneklerle yanıt verdi.
AK Parti iktidarıyla birlikte ekonomik alanda rakamların sürekli olumlu yönde artış gösterdiğini vurgulayan Erdoğan, faiz oranları, enflasyon, esnaf ve çiftçilere verilen kredi faiz oranlarından örnekler vererek, AK Parti hükümetinin bu alandaki başarılarını anlattı.
Muhalefet partilerinin ekonomik verileri saptırdığını kaydeden Erdoğan, şöyle konuştu:
''İşte bütçe tartışmalarında gördük, bunlarda yüz de yok ya adam diyor ki, 'Eskişehir-İstanbul hızlı trenini, Ankara-İstanbul hızlı trenini biz başlattık' diyor. İnsaf ya, temelini bizzat kendim attım. Neyi sen başlattın? Açılışını da aynı şekilde biz yaptık. Biz başlattık, biz bitirdik.
Şimdi de Eskişehir-İstanbul etabı yapılıyor. Ama yüz yok. Seneye de inşallah, yani bu senenin sonunda Ankara-Konya güzergahını açacağız. Onu da gelir derler ki 'biz başlattık'. Zaten hep başlatıyorsunuz, başlattığınız yerde de kalıyorsunuz. CHP'ye bir şey diyemeyeceğim, çünkü hayatında tek iktidar yok. MHP, kenarından, köşesinden bizden önce iktidar ortağıydı onların döneminde ülkede nelerin olduğu belli, şimdi 'erken seçim' diyor. Ya hangi yüzle 'erken seçim' diyorsun. 5 yıllığına milletim sana iktidar yetkisi verdi, 3,5 yıl dayanabildin, bırakıp, kaçıp gittin. Niye bırakıp gittin? Bırakmasaydın, çalışsaydın senin de olurdu. Ama çalışamadın. Çünkü bunlar Ankara'ya mahkum bir siyaset yapıyorlar, Türkiye'nin geneline değil. Ve bunlar milletimize bedel ödettiler. Biz iktidara geldiğimizde 400 bini aşkın esnaf kepenk indirmişti. Şimdi geldik bize diyorlar ki 'kepenkler, mepenkler'... Sen kapanan kepenge bak, bir de açılan kepenge bak. Açılan mı fazla, kapanan mı? Açılan daha fazla, rakamlar ortada. Matematikten falan anlamazlar. Ülkeye bedel ödetmek bu partiler, bu liderler için hiçbir zaman bir mesele, bir dert, bir kaygı teşkil etmedi. Dünyanın gelişmiş ülkelerinde erken seçim diye bir mantık, anlayış yoktur. Bu geri kalmışlığın alametidir.''

''TÜRKİYE'DE ORTALAMA 16 AYDA BİR HÜKÜMET DEĞİŞİRDİ...''

Türkiye'de yıllar boyunca ortalama 16 ayda bir hükümetin değişikliği olduğunu anlatan Erdoğan, AK Parti'nin şimdi bunu da değiştirdiğini söyledi. Erdoğan, ''İlan edilen neyse seçim o zamanda yapılacak'' diye konuştu. Bunun hazmedilemediğini kaydeden Başbakan Erdoğan, herkesin buna alışacağını vurguladı.Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
''Bu liderlerin tek derdi, tek kaygısı kendi koltuklarını, kendi makamlarını, kendi ikballerini düşünmektir. Bunun dışında millete ne olursa olsun, ülkeye ne olursa olsun... Anlayış bu.
İşte Baykal, bu ara çıktı bir şeyler daha söylemeye başladı. 'AK Parti'nin oy oranı şuralara düştü' diyor, aynı şeyi 29 Mart seçim sürecinde da yaptı. Kendi partisinin oy oranlarını bir kenara bıraktı, AK Parti'nin oy oranını kendisine dert edindi, sağ olsun. Biz bundan sonra kamuoyu araştırmacılarına para vermeyeceğiz. Çünkü, Baykal yapıyor bu işi. Ama siz Baykal ne diyorsa onu en az 2 ile çarpacaksınız. Sayın Baykal, sen bırak AK Parti'nin oy oranlarını, senin partinin oy oranları nerede, sen neredesin? 7 yılda girdiğin 3 seçimde partini nereden nereye getirdin, sen onun muhasebesini yap. Bu ülkede iktidar olabildin mi sen hiç? Bunu bir ortaya koy, bu kadar zamandır bu işin içindesin, hiçbir zaman olamayacaksın. Bu millet sana iktidar vermeyecek. Çünkü, seçimi telaffuz etmek, gündemi seçim tartışmalarıyla oyalamak her yönden bu ülkeye ve millete haksızlıktır. Bakınız, küresel sermaye bir ülkeye giderken veya girerken hemen şunu sorar, 'sizde seçim var mı' veya 'seçim zamanında yapılacak mı' niye? Çünkü, istikrar ister, güven ister. Eğer bu ülkede istikrar yoksa bu ülkede güven yoksa sermaye oraya gelmez.''
Paranın cıva gibi olduğunu ve uygun zemini bulup oraya gittiğini kaydeden Başbakan Erdoğan, paranın güven ve istikrarın olduğu ülkeye gittiğini ifade etti.
Türkiye'nin güven ve istikrar noktasında en uygun zemine sahip ülkelerden biri olduğunu vurgulayan Başbakan Erdoğan, AK Parti iktidarından önce Türkiye'ye giren küresel sermaye miktarının 1 milyar dolar seviyesinde olduğunu ancak AK Parti iktidarı döneminde 2007 yılında bu rakamın 22 milyar dolar seviyesine çıktığını hatırlattı.
Erdoğan, bütün zor koşullara rağmen 2010 yılında da 10 milyar doları hedeflediklerini dile getirdi. AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''(Milli birlik ve kardeşlik projesi) Bu proje, bu süreç AK Parti'nin değildir. Bu proje, bu süreç devletindir. Muhatabı kim? Muhatabı millet'' dedi.
Erdoğan, partisinin Genel Merkez Kadın Kolları AR-GE Başkanlığı koordinatörlüğünde yürütülecek Eğitim Programı'nın açılışında yaptığı konuşmada, milli birlik ve kardeşlik projesinin ve demokratik açılım sürecinin başlıkları bulunduğunu ifade etti. Öncelikli sorunun terörle mücadele olduğuna işaret eden Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
''Bundan asla tavizimiz olamaz. Bununla mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceğiz. Buradan taviz yok. Tüm güvenlik güçlerimiz, askeriyle, polisiyle buna devam edeceğiz. Bunun yanında etnik unsurların sorunları var. Burada Türk'ü, Kürt'ü, Laz'ı, Çerkez'i, Abhaza'sı, Gürcü'sü, Roman'ı hepsinin sorunları var. Bu sorunları masaya yatırdık ve bunlar üzerinde çalışmalar devam ediyor ve bunlara da çözümler getireceğiz ama bunlar bugün başlamadı. Bakın biz partimizi kurarken programımızın içerisinde bunların hepsini açıkça ortaya koyduk. Olayı bir yere indirgemek yanlış olur. Bu ülkede tüm etnik unsurların sorunları var ve bunlara eğiliyoruz. Benim Türk kardeşimin, Kürt kardeşimin sorunları var, Gürcü'sünün, Çerkez'inin, Pomak'ının, bunun yanında Roman kardeşimin hepsinin sorunları var ve bu sorunları hep birlikte çözeceğiz. Bunları minimize edeceğiz.''

''ALEVİ, SÜNNİ VATANDAŞLARIMIN SORUNLARI VAR''

Başbakan Erdoğan, inanç gruplarının, farklı mezheplerin de sorunları bulunduğunu belirterek, şöyle devam etti:
''Ülkemde kahir ekseriyetiyle Müslüman var ama az da olsa Hristiyan'ı var, Musevi'si var. Bunların da sorunları bizim sorunlarımız. Bu sorunları da minimize etmek, hatta yok etmenin gayreti içerisinde olacağız. Alevi, Sünni vatandaşlarımın sorunları var. Bunları da çözmenin gayreti içerisinde olacağız. Şimdi Alevi vatandaşlarım bağırıyor. Tamam, senin sorunun var ama senin kardeşinin de sorunu var. Hepsinin sorunu var. Bunların hepsinin üzerine gidip, bunları minimize etmenin gayreti içerisinde olacağız. Bakın şu anda Alevi çalıştayları yapılıyor ve artık finale gelindi. İnşallah yanılmıyorsam bu ay sonu itibarıyla finali yapılacak ve bu finalle birlikte de ortaya çıkacak tablo karşısında atılması gerekli olan adımları hemen atacağız. Kısa vadede genelgelerle, orta vadede yasalarla, uzun vadede Anayasa değişiklikleriyle bu adımları atacağız.
Efendim CHP buna katılmıyor, MHP katılmıyor. Katılmazsa katılmaz canım. Biz milletimizle beraber bunu çözeceğiz. Bu proje, bu süreç AK Parti'nin değildir. Bu proje, bu süreç devletindir. Muhatabı kim? Muhatabı millet. Bunu böyle anlatacaksınız. Biz bunu çözmek için varız. Bu bölgesel bir sorun değildir. Lokal, mevzi sorun da değildir. Kimse bu olayı yatıp kalkıp sadece benim Kürt kökenli vatandaşlarımın sorunu olarak ifade etmesin. Bu süreç sadece benim Kürt kökenli vatandaşlarıma ait değildir. Türkiye'de yaşayan 72 milyon vatandaşımın sorunları var. 780 bin kilometre karenin sorunları var. Biz, hepsinin başta kardeş olmasını istiyoruz.''
Milli birlik, beraberlik içerisinde geleceğe yürümek istediklerini ifade eden Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
''(Efendim, böyle bir şey mi vardı?) diyor. Nerede yaşıyorsun sen ya? Yoktu da niye bunları konuşuyoruz? Ey Sayın Baykal, yoktu da niye bayrağa sarılı tabutlar geliyor? Bir şey var demek ki bir yerde. Bir sıkıntı var. Niçin benim askerim dağlarda? Niçin bizim askerimiz Kandil dağlarını vuruyor neden? Bir şey var, nasıl yok dersin? Bu adımları atıyoruz, atacağız. Hangimiz etnik kökenimizi, dilimizi, dinimizi, mezhebimizi, soruyorum doğmadan önce seçtik? Böyle bir yetki var mı? Kimin kime üstünlüğü olabilir? Böyle bir şey bizim medeniyetimizde, kültürümüzde var mı? Bizim inançlarımızda var mı? Her doğan doğarken farklı bir ırk, farklı bir kabile halinde doğar. Zaten zenginlik orada. Öyle değil mi? Doğanların hepsi aynı etnik unsurun mensubu olarak doğmaz. Bunu göremeyecek kadar zavallı olanlar var ama öğrenecekler. Bunu en iyi anlayacak olanlar annelerdir. Bunu en iyi kavrayacak olan hanımefendiler, sizlersiniz. Onun için sürece el koymanızı istiyorum. Onun için süreci omuzlarınızda, yüreğinizde taşımanızı istiyorum.''
Erdoğan, toplantıya katılan kadın kolları üyelerinden, illerine döndüklerinde her bir anneye ulaşmalarını istedi. Ekonomik sorunların bulunduğuna işaret eden Başbakan Erdoğan, konuşmasını sürdürdü:
''Çalışacağız, bunları da çözeceğiz. İşsizlik sorunu var ama işsizlik sorunu bizimle başlamadı ki. Biz göreve geldiğimizde neydi işsizlik sorunu? 10,7'ydi. Şimdi de 13,4. Niye? Küresel kriz vurdu. Şu anda Amerika'da işsizlik oranı, tarihinde görmediği bir şekilde yükseldi. İspanya'da yüzde 19'a vardı. Yunanistan yanı başımızda, aynı şekilde. Fransa aynı şekilde. İngiltere aynı şekilde. Hepsinde yükselişler var. Hiçbir yerde yok da sadece bizde var. Yok böyle bir şey. Japonya aynı şekilde böyle bir sürecin içerisinde. Muhalefet başka bir şey bulamadığı için buradan yüklenmek istiyor ama biz elimizden gelen bütün gayreti ortaya koyuyoruz. İşte açıkladık, birçok desteği veriyoruz, vermeye devam edeceğiz.''

''TAHRİKLERE KULAK ASMASINLAR''

Başbakan Erdoğan, kadın kolları üyelerine, her bir anne adayına, her bir kadına, her bir aileye ulaşmalarını isteyerek, şöyle konuştu:
''Kendilerini başka annelerin yerine koysunlar. Kendilerini o ağıtları yakan, o acıları taşıyan annelerin yerine koysunlar. Onlara ne kadar samimi olduğumuzu anlatın. Onlara, amacımızın annelerin gözyaşlarını dindirmek olduğunu anlatın. Onlara anlamsız çatışmaları, anlamsız kavgaları, çekişmeleri sona erdirmek istediğimizi anlatın. Gayet halis bir niyetle, samimi bir niyetle yola çıktığımızı anlatın. Tahriklere kulak asmasınlar. Provokasyonlara gelmesinler. Çözüm istemeyenlerin kurduğu tuzaklara düşmesinler. Terörü de şehitlerimizi de istismar ederek siyaset yapanlara dikkat kesilsinler. Şurada, dün, evvelsi gün 941 üniversite mezunu evladımızı yurt dışına gönderme töreni yaptık. Master ve doktora eğitimi alacaklar. Dünyanın değişik ülkelerinde, tamamen devlet bursuyla. Biliyorsunuz, hedefimiz 5 yılda 5 bin öğrenci. Töreni Milli Eğitim Bakanlığı Şura Salonu'nda yaptık.''
Başbakan Erdoğan, Milli Eğitim Bakanlığı Şura Salonu'nun duvarlarında bazı sloganların bulunduğunu anımsatarak, şunları kaydetti:
''Bunları gördüm. Bu tamamen ırkçı, tamamen bölücü sloganlar. Ne demek istediğimi anlıyorsunuz. Sahiplerine ithaf olunur. Biz neyin gayreti içerisindeyiz, onlar neyin gayreti içerisindeler. Bunlar artık ta 80'li yılların öncesinde kaldı. Hala bunlar oradalar. Bu duvarlara yazacağınız bu sloganlarla bir yerlere varamazsınız, varamayacaksınız da. Bu sloganlarda barış yok, kardeşlik yok, dayanışma yok. Biz ise barışa, kardeşliğe çağırıyoruz. Ben CHP tabanına da MHP tabanına da sesleniyorum: Sizler de seslenin. Biz o tabanda olan vatandaşlarımızı da kardeşlerimiz olarak biliyor ve seviyoruz. Çünkü biz yaradılanı yaradandan ötürü sevmek anlayışıyla seviyoruz.'' AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Eflatun'un her zaman söylediğim bir sözünü bir kez daha hatırlatıyorum, (Korkaklar, zafer anıtı dikemezler)'' dedi.
Erdoğan, partisinin Genel Merkez Kadın Kolları AR-GE Başkanlığı koordinatörlüğünde yürütülecek Eğitim Programı'nın açılışında yaptığı konuşmada, muhalefet liderlerine ''Sivas'ın ötesine gidebildiniz mi'' diye sorduklarını hatırlatarak, ''İnanın artık onu bile sormaya gerek yok. Ankara'nın dışına kaç kere çıktınız bunu sormak lazım, her ikisine de'' diye konuştu.
Bu yıl bir taraftan açılışları sürdüreceklerini bir taraftan da yoğun şekilde ''Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi'' ile ''demokratik açılım'' sürecini teşkilatla birlikte yürüteceklerini belirten Erdoğan, şunları söyledi:
''Bu muhalefet Türk siyasi tarihinin en tembel muhalefetidir. İnanın böyledir. En tembelidir. Çalışmak, yol göstermek, yapacağını söylemek böyle bir dertleri yoktur. Dünyada muhalefet 'sen şunu yanlış yapıyorsun, bunun doğrusu budur' der. Gelişmiş ülkelerde muhalefet anlayışı böyledir. Ama bizdekilerin böyle bir derdi yok. Hep diyorum ya bizdekiler beyaza siyah demeyi, siyaha beyaz demeyi muhalefet olarak tanımlarlar, anlayış budur. Milletin gündemiyle bunların gündemi hiçbir zaman örtüşmemiştir. Milletin derdini hiçbir zaman kendilerine dert edinmemişlerdir. Ülkenin meseleleri hiçbir zaman bunların meselesi olmamıştır. Ankara'da otururlar, buradan kaos senaryoları üretirler, karamsarlık üretirler, kötümserlik üretirler.''

''GELDİN, İKİ KÜREK ÇİMENTO ATTIN...''

Başbakan Erdoğan, muhalefetin 81 ilin tamamında ''moralleri bozmak için elinden geleni yaptığını'' ifade ederek sözlerini şöyle sürdürdü:
''Açıklayın da öğrenelim, iktidardayken kaç ülkeye gittiniz? Kimlerle hangi anlaşmaları yaptınız? Muhalefetteyken kaç şehre gittiniz? İktidardayken neler yaptınız? Eserlerinizi bir ortaya koyun. Millet bir duysun. Şunu siz yaptınız diye bir ispat edin. Çünkü açıklarlarsa o illerde oturan vatandaşlarım ne diyecek, 'Yalan söyleme doğru ol. Burada senin böyle bir eserin yok.' Geldin oraya iki kürek çimento attın, ondan sonra temel attım diye geçiniyorsun. Her türlü meseleyi abartarak, her türlü toplumsal olayı kışkırtarak ülkenin en hassas mevzularını istismar ederek, siyaset yürütüyorlar. Böyle siyaset olmaz.''
Bu siyaset tarzının Türkiye'ye yarar sağlamadığını vurgulayan Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:
''Ama kendilerine de fayda sağlamayacak. Bakın burada Eflatun'un her zaman söylediği bir sözünü bir kez daha hatırlatıyorum, 'Korkaklar, zafer anıtı dikemezler'. On yıllardır tekrar tekrar üretilen korkulara kulak asarak, varabileceğimiz hiçbir yer yok. 'Demokrasi güvenlikten tavizdir' denildi. Türkiye bugün demokratikleşme yoluyla daha güvenli bir ülke haline geldi. 'Hak ve özgürlüklerin genişletilmesi, ülkeyi böler' dediler. Türkiye bugün hak ve özgürlükleri genişlettiği için daha da güçlü, daha da kenetlenmiş bir ülke. Dış politikada korkular vardı. İç politikada korkular vardı. Toplumsal yaşamda korkular vardı. Tamamının üzerine cesaretle gittik. Türkiye geriye gitmedi. Bölgesinin ve dünyanın parlayan yıldızı oldu. Korkmadan ilerlemek durumundayız. Bu ülkenin her bir bireyi kadın erkek, yaşlı, genç, büyük, küçük hepimizin korkmadan cesaretle yürümemiz lazım. İktidarın verdiği demokrasi mücadelesini en az iktidar kadar muhalefet de sivil toplum kuruluşları da vermek zorundadır. İktidarın hizmet gayretinin muhalefet tarafından da paylaşılması lazım.''

''BİZ FİLM Mİ ÇEVİRİYORUZ''

Türkiye'de her kurumun gayet samimi, gayet başarılı bir şekilde ülkenin büyümesi, ilerlemesi, daha demokratik bir ülke olması için gayret sarf ettiğini vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Yargı görevini, yürütme, yasama görevini yapıyor. Bütün kurumlar da buna içtenlikle katkı sağlıyor. Tam bir koordinasyon, uyum var. Bundan rahatsızlık duymaya, bunu başka bir yerlere çekmeye, buradan bir kaos senaryosu çıkarmaya kimsenin hakkı yok ama muhalefet bunu yapıyor. 'İktidar kurumlarla çatışıyor' diyor. Neye dayanarak bunu söylüyorsun? Anayasa'da her kurumun görevi belli, her kurum da bu görevini yerine getiriyor. Ama iftira at. Mantık bu. Tutmasa da iz bırakır, anlayış bu. Tek yaptıkları engel olmak, tek bildikleri sorun çıkarmak, gel oturalım konuşalım, kabul etmezler. Öbürü 'kamera getirin kamerayla birlikte yapalım' der. Biz film mi çeviriyoruz? Bu ne gayriciddiliktir. İşleri meyve veren ağacı taşlamak. Biz Ankara'da üretilen bu kaos ve gerilim senaryolarına kulak asmadık. Bundan sonra da asmayacağız. muhalefetin bizi çekmek istediği tuzağa bugüne kadar düşmedik. Bundan sonra da düşmeyeceğiz, onlar laf üretecek biz ise il il dolaşıp hem açılışlar yapacağız hem de demokratik açılım sürecini anlatacağız. Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi'ni anlatacağız.''
Başbakan Erdoğan, kısa süre önce yaptıkları açılışlara da değinerek, ''Bunlar (muhalefet) ne yapıyor. Bazı belediyelerde çeşme filan gibi şeylerin açılışlarını yapıyorlar. Bu tür şeylerin ilk açılışlarını yapıyorlar. Veyahut bir yerde şöyle 300-500 metre bir kaldırım döşemişler, asfalt dökmüşler falan, bunları yapıyorlar. Aramızdaki fark bu'' diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, ''Ankara koridorlarında üretilen yapay gündemlere takılıp, milletin sorunlarını, milletin ihtiyaçlarını biz unutmadık. Bundan sonra da unutmayacağız. Bizim dünyamız da ufkumuz da büyük. Bu dar, yararsız tartışmalarla vakit kaybetmeden yolumuza devam edeceğiz'' görüşünü dile
getirdi.

''NİNNİLERİN DİLİ YOKTUR, AĞITLARIN DA DİLİ YOKTUR''

Milli Birlik ve Beraberlik Projesi'nin önemine işaret eden Başbakan Erdoğan, 4 ay önce, 'anneler ağlamasın, annelerin gözyaşı artık dinsin'' diyerek yola çıktıklarını hatırlattı. Erdoğan, şunları kaydetti:
''Ama birileri de çıktı. 'Dersim de anneler ağlamıyor muydu? Dersim'de annelerin gözyaşı yok muydu' gibi böyle saçma sapan şeylerle adeta o günlere onay çıkardı. Biz bizi en iyi annelerin anlayacağını biliyoruz. Bizi en iyi sizlerin, hanım kardeşlerimizin anlayacağını, anladığını biliyoruz. Biz bütün sürecin annelik duygusu, kadınlık şefkati üzerinden yürümesini, annelerin meseleye el koymasını özellikle diliyoruz ve bekliyoruz. Evlat ne demektir? Şüphesiz ki babalar da bilir ama bunu en iyi, çok da iyi bir şekilde anneler bilir. Zira evlat annenin canının bir parçasıdır. Evlatlar vurulup yere düştüğünde ne kadar uzakta olursa olsun ana yüreği bunu hisseder. Çünkü o anda canından can kopmuştur.
Ninnilerin dili yoktur, ağıtların da dili yoktur. Ninniler de ağıtlar da gönül diliyle söylenir, yürekten kalpten söylenir. Her anne binbir dikkatle şefkatle aşkla sevgiyle çocuğuna ninniler söyler. Hepimiz bu ezgilerle büyüdük. Hepimiz çocuklarımızı bu ezgilerle büyüttük. Bazı anneler, ninniyle büyüttükleri çocuklarının başında ağıt yakmak zorunda kaldılar. Bu ülkede nice anne gencecik delikanlılarının, işte o canparelerinin tabutu başında, mezarı başında tarifi mümkün olmayan acılarını ağıtlarla dile getirdiler. Bu süreçte hep tekrar ettiğim bir türkü var, 'Eledim eledim höllük eledim, aynalı beşikte canan bebek beledim, büyüttüm besledim asker eyledim, gitti de gelmedi canan buna ne çare, yandı ciğerim de canan buna ne çare'. ülkenin 81 vilayetinin tamamında bu türkü acımızın tarifi oldu.''

''KIYMAYIN UŞAKLARA, KIYMAYIN EVLATLARA''

Kendisinin Rizeli olduğunu hatırlatan Başbakan Erdoğan, Karadenizli bir annenin ağıdının, ülkenin tamamının, 780 bin kilometre karenin, 72 milyonun hislerine tercüman olacağını belirtti. ''Ah yine geldi yaz başı, donandı yaylalarım, sen gelmedin ah oğlum, yanar yanar ağlarım, ah şenlendi kadırgalar, delikanlılar kaynar, sen gelmedin ah oğlum, horonları kim oynar, yediveren gülleri acar mezar taşında, dönemez sevdalısına henüz 20 yaşında, bir türkü tutturmuşum geride kalanlara, kıymayın uşaklara, kıymayın evlatlara, sen gelmedin ah gülüm meyve vermez ağaçlar, kanlı kanlı yaş döken öne eğilen başlar, ey yayla çiçekleri siz de solar mısınız, sizler de benim gibi saçları yolar mısınız'' şeklindeki ağıdı okudu.''Mesele bu kadar ortada, mesele bu kadar içimizde'' diyen Başbakan Erdoğan, sadece ninnilerin ve ağıtların değil, duaların ve kıblelerin de bir olduğunu söyledi.
Erdoğan, ''Allah aşkına beşikteki bir yavru için, kundaktaki masum bir çocuk için Alevilik nedir, Sünnilik nedir? Yumuk yumuk gözlere, pamuk gibi ellere sahip o yavrucaklar için Türk nedir, Kürt nedir, Roman nedir, Gürcü nedir, Çerkez nedir? Yahu bunlar sorulur mu?'' diye konuştu.
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Onlar işin istismarını yaparken kadınların eğitim özgürlüğü önünde duvar gibi dikilirken biz daha fazla kızımızı, daha fazla hanım kardeşimizi, okulla, eğitimle buluşturmanın gayreti içinde olduk'' dedi.
Erdoğan, partisinin Genel Merkez Kadın Kolları AR-GE Başkanlığı koordinatörlüğünde yürütülecek Eğitim Programı'nın açılışında yaptığı konuşmada, başkalarının kadınları bir ''oy deposu'' olarak gördüklerini, kendilerinin ise kadınları ''siyasetin öznesi'' haline getirdiklerini söyledi.
Başkalarının kadınların üzerinden siyaset yaptıklarını, kendilerinin ise kadınları ''siyasetin merkezi'' haline getirdiklerini belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
''Başkaları kadın, kadın hakları üzerinden istismar siyaseti yürüttüler. Biz ise hanım kardeşlerimiz için, kadın hakları için, samimi, kararlı, dürüst bir mücadele yürüttük. Kadınların, kızların eğitim meselesini dillerinden düşürmediler. Onlar işin istismarını yaparken kadınların eğitim özgürlüğü önünde duvar gibi dikilirken biz daha fazla kızımızı, daha fazla hanım kardeşimizi, okulla, eğitimle buluşturmanın gayreti içinde olduk. İşte bizim farkımız bu. Biz konuşurken gönül diliyle konuşuyor, kalpten konuşuyoruz. Gönüller yıkmak için değil, gönüller yapmak için yüreğimizi ortaya koyuyoruz.''
AK Parti'nin dışındaki partilerin seçimden seçime sadece belli illerde, belli bölgelerde vatandaşın karşısına çıktıklarını vurgulayan Erdoğan, ''onlardan olmadıklarını ve asla olmayacaklarını'' söyledi.
Erdoğan, 81 vilayetin tamamında var olduklarını anlatarak, şunları kaydetti:
''Biz her ilçedeyiz, her köydeyiz. Biz bu ülkenin her ocağında, her evindeyiz. Batman'da tandırında ekmek pişiren hanım kardeşimizin yanında biz varız. Bursa'da pazarda alışveriş yapan hanım kardeşimizin yanında biz varız. Fırat'ın, Dicle'nin yanında koyunlarını otlatan bacımızın yanında biz varız. Menderes Ovası'nda, Çukurova'da, Harran'da, Konya Ovası'nda, Çarşamba'da, Bafra'da, Meriç'te, Muş Ovası'nda tarlaya kavun eken kadınlarımızın yanında biz varız. Gebze'de, Dil Ovası'nda, İkitelli'de elleri nasır tutmuş işçi kardeşimin yanında yine biz varız. Çünkü biz dertliyiz, dertli bir partiyiz. Biz her zerresiyle hücresiyle bu ülkenin, bu milletin dertlerini kendisine dert edinmiş ve bundan dolayı yollara düşmüş bir partiyiz. Bizi yola düşürenin ne olduğunu, bizi bu ince uzun yola sevk eden sıkıntıların, sorunların ne olduğunu lütfen unutmayın.''

''DÜŞMAN ÜRETMEYEN ANLAYIŞ''

Irak ve Suriye ile yakın zamanda çeşitli anlaşmalar yaptıklarını anımsatan Erdoğan, ''Bu ülkelerle bizim alışverişimiz adeta yoktu. Selam yoktu, selam... Bu durumdaydı. Ama şimdi, Irak'la 48 değişik anlaşma imzaladık. Suriye ile 51 anlaşma imzaladık. Bugün Gaziantep ile Halep arasında tren seferleri başladı. İşte yönetim anlayışı, dış politika anlayışı bu. Ülkelerle dost olma anlayışı bu. Düşman üretmeyen bir anlayış bu'' diye konuştu.

''RUSYA'DAN 3 MİLYONUN ÜZERİNDE TURİST GELİYOR''

Gelecek hafta Rusya'ya da gideceklerini anımsatan Erdoğan, burada Rusya Federasyonu ile olan anlaşmaları gözden geçireceklerini söyledi. Rusya ile 2008 sonu itibarıyla 38 milyar dolarlık dış ticaret hacmine ulaşıldığını bildiren Başbakan Erdoğan, turizmde de Rusya Federasyonu'nun Almanya'dan sonra ikinci sıraya çıktığını dile getirdi. Erdoğan, ''Bu gidişle belki birinci sıraya çıkacak. Yani Rusya'dan 3 milyonun üzerinde turist ülkemize geliyor. Bütün bunlar bu münasebetlerin neticesinde oluştu'' dedi.

''DAYANABİLDİĞİMİZ KADAR DAYANACAĞIZ''

CHP ve MHP tabanına da seslendiğini ve kadın kolları üyelerinin de seslenmesi gerektiğini ifade eden Erdoğan, ''Biz bu tabanda olan vatandaşlarımızı da kardeşlerimiz olarak biliyor ve seviyoruz. Çünkü biz, yaratılanı yaratandan ötürü sevmek anlayışıyla seviyoruz. Onlar hakaret edebilirler. Dayanabildiğimiz kadar dayanacağız. Ama tabii bir yanağımıza vurdukları zaman, kusura bakmasınlar, öbür yanağımızı da çevirmeyeceğiz. Gerekli cevabı da anında vereceğiz. Çünkü milletimizin de doğruları bilmesi lazım, görmesi lazım'' diye konuştu.

''GOLÜ ATANLAR ATTI''

Erdoğan, bütçe müzakereleri sırasında yaptıkları konuşmalara da değinerek, katılımcılara şöyle seslendi:
''Milli bankamızın bir gecede nasıl soyulduğunu anlattık. Kim vardı iktidarda? MHP vardı, DSP vardı, ANAP vardı. Ne oldu? Ne söylediler? Ne söyleyebildiler? Hiç... Manevra yapmaya başladılar. Orta sahada top çeviriyorlar ama golü atanlar attı. Parayı alanlar aldı. 2,5 katrilyonun üzerinde para aldılar. Ne oldu? Gerçekler ortada. Ama ben inanıyorum ki bu süreç, sizlerin omuzunda inşallah yürüyecek. Siz yüreğinizi ortaya koyduğunuz müddet, kötü niyetliler bu ülkenin ufkunu karartamayacak. Göreceksiniz, çok daha huzurlu, aydınlık, müreffeh bir ülke haline gelecek. 2010, bunun en önemli adımlarının atıldığı yıldır. Ve bu sorunları geride bıraktığında Türkiye'yi hiçbir güç tutamayacaktır. Türkiye'nin şahlanışına kimse gem vuramayacaktır. Biz birlikte Türkiye'yiz. Var olduğunuz her yerde bunu vurgulamanızı istiyorum.''
Erdoğan, konuşmasının ardından 2009 yılında başarılı çalışmalar sergileyen il kadın kolları temsilcilerine birer plaket verdi.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.