Eski tas eski hamam

Fenerbahçe'nin yedi maçlık galibiyetsizlik serisinin, artık karamsarlığa dönüşüp, Christoph Daum'a yönelik bir "linç" kampanyası halini alması inanılır gibi değil. Sezon başından beri oynayan çivilerin yerine sokulması gerektiğini belirtirken dilimizde tüy bitiyordu. Ve ikinci yarı başladıktan sonra takımın önemli isimlerinin antrenmanlarda çalışmadığını da ısrarla belirttik. Çünkü sahada mücadele etmiyor, kaçak oynuyor, bariz bir şekilde fiziksel sorunlar yaşanıyordu. Bunları Daum çözmeliydi. Ama süreç Daum'u yalnız adam olarak bıraktı, danışacağı, omzuna dayanıp dertleşeceği veya güveneceği tek ismi çevresinde bulamadı.
'İLİŞTİRİLMİŞ' YAZARLAR!
Sonuçlardan Başkan Aziz Yıldırım'ın kasıtlı bir şekilde soyutlanma çabasını da izliyoruz. Özellikle "iliştirilmiş" yazarlar bu yorumların sahibi. Ama ne yazık ki Fenerbahçe'nin başkanı geçmişten ders almayı beceremediği gibi, kendi sözlerini yok saymakta da kararlı. Biraz geri gidelim. Sene 1999... Fenerbahçe'den ayrılan Löw ile röportaj yapıyorum. "Biz şampiyonluğu neden kaybettik biliyor musun?" dedi, "Eğer bir başkan soyunma odasına gelir ve futbolcusuna küfür ederse, o futbolcu da başkan için oynamaz. Bu kadar basit." Sene 2006; Denizli'de şampiyonluk kaçmış... Görevden ayrılan Daum ile Köln'de buluştum. Aynen şunu söyledi; "Artık futbolcuların bana saygısı kalmamıştı. Takımı benim yaptığıma inanmıyorlardı. Kalsam daha kötü olacaktı." Sonrasında Zico geldi. CSKA Moskova maçının devre arasında soyunma odasını bastı. Zico'nun ağabeyi Edu ile kavga etti. Sonra Edu gitti, akabinde müdahaleler devam edince, şampiyonluk kaçtı. Sonra; Aragones'i getirdi. Bir gün hocadan habersiz takımı Samandıra'da toplayıp, "Bundan sonra benim dediğim olacak. Her yerde ben olacağım. Samandıra'da da, kulübede de. Sandalyemi koyuyorum buraya" dedi. Ardından takımdaki iki İspanyol (Josico, Güiza) bu sözleri Aragones'e yetiştirdiler. Yaşlı kurt bir saat sonra takımı toplayıp patronun kendisini olduğunu ifade etti ve Aziz Yıldırım'a yazılı uyarı gönderdi; "Ya kontratımı uygularsınız ya da beni kovarsınız" diyerek. Sonra ne oldu? Şampiyonluk kaçtı. Ve bugünlere geliyoruz. Bursa yenilgisine kadar iyi sonuçlar yok ama hiç olmazsa biraz da olsa iyi futbol var. Sonra soyunma odasına dalıyor başkan, ardından hafta boyunca Samandıra'da. Ardından Lille'e eleniyorlar. Belediye maçının bu kez devre arasında soyunma odasında yine başkan var. Maç kaybediliyor ve bugünkü ortam oluşuyor.
İŞLER TEHDİTLE YÜRÜMEZ
Her dönem müdahale etmişsin. Her dönem işler daha kötü gitmiş ve yine aynı şeyleri yapıyorsun. Oyuncuları tehdit etmek, paralarını vermemek veya vermeyeceğini söylemek. Devamlı sopanın ucunu göstermek, sertlik gösterileri içinde sonra onlardan fedakarlık beklemek... Daum, oyuncular veya Aykut Kocaman bir tarafa... Aziz Başkan'ın işleri daha kötü yapmaktaki hüneri artık tartışılmaz.
Artık ipler koptu!
Aziz Yıldırım, "Fenerbahçe'de futbolu artık profesyoneller yönetecek" diyerek Aykut Kocaman'ı tek yetkili ilan etmişti. Şimdi soyunma odasından çıkmıyor, Samandıra'da volta atıyor. Halbuki, çözüm birlikte hareket etmekte. Soyunma odasına girip, bağıran çağıran bir başkan, ortada ne sportif direktör bırakır ne de teknik adam. İkisini de bitirir. Oyuncuların hiçbirine güveni, saygısı kalmaz. Bu başıbozukluğu artık kimse toparlayamaz. İki maç iyi, iki maç kötü dönemi başlamıştır.
Operasyon Daum'a
Mustafa Denizli'yi istifa ettirmek için Diyarbakır deplasmanı dönüşünde havaalanına taraftarlar çağrılmıştı. Bunu yapanlar, kendilerine komutun bizzat başkan tarafından verildiğini açıklamışlardı. Küfürlerden sonra Denizli istifa etti. Şimdi benzer bir hücum Daum'a var. "İliştirilmiş" yazarlar, Daum'a yükleniyorlar. Belediye maçı sonrasında, tribünlerden "Zico" tezahüratları yükseliyor. Eskiden maç sonunda soyunma odasına gelen başkan, bu kez devre arasında aynı noktada vücut buluyor. Operasyon Daum'a yapılıyor. Seneliği 3.5 milyon Euro'dan, üç yıllık anlaşmanın, Daum tarafından bozulması mı isteniyor acaba?