Kepengi Kartal indirdi

Galatasaray, geçen hafta 'top oynamak istiyorum' mesajını vermişti sahadan. Aslında mesaj, bu hafta da okunuyor gösterdikleri çabadan. En azından, 8.dakikaya kadar! Özellikle de Beşiktaş'ın önce oyunu tartmak niyetinde olduğu ve gol atma işini daha sonraya bıraktığı düşünülürse. Ama bu mesajın bir de alt yazısı var: 'Yetmek ya da yetememek işte bütün mesele bu!' Nasıl mı? Mesela Ali Turan, Holosko'yu tutmaya 'yetemeyip' de, durdurayım derken yaptığı penaltı gibi! Ligimize mahsus sorulan 'Penaltı, penaltı mıydı?' sorusuna 'evet, gayet penaltıydı' cevabını Guti'nin golü veriyor. Gerçi sonrasında, Beşiktaş'ın

durumu 'perçinlemek' için bir çabası yok. Belki de çok eminler. Ne de olsa bir golcüsü yok

Galatasaray'ın! Pozisyon bulur ama atamaz! Nitekim pozisyonlar bunu teyit ediyor: 21'de Elano'nun akıl dolu pası Pino'yu kaleciyle burun buruna getirse de, serde 'son vuruşçuluk' olmayınca, Pino topu kaleciye kaptırıyor. 24'teyse bu kez Sabri sokuyor Pino'yu pozisyona ama o vurana kadar kaleci tekrar engel oluyor.

GALATASARAY YETEMİYOR
Devre arasında Baros'un ısınması, Hagi'nin durumun farkında olduğunu gösteriyor. Ama oyuna giren Batdal oluyor! Bu aynı zamanda Beşiktaş'ın oyuna daha çok katılmaya başladığı ve gol atmaya karar verdiği yarı. Guti'nin kornerini Nobre'nin kafa vuruşuyla tamamlamaya çalıştığı 64; Holosko'nun çataldan dönen güzel şutunun geldiği 68 Beşiktaş'a yazılan netler. Ve gol de yine konuk takımdan geliyor. 79'da Guti öyle bir orta yapıyor ki Nobre atamasa bir futbol ayıbı olacak! +91'de Kewell'ın golü geliyor ama sonrasında skoru eşitlemeye ne dakika yetiyor ne de beceri! Dedik ya; soru: 'Yetmek ya da yetememek?' Ve bu seneki Galatasaray'ın elindeki takım 'yetemiyor!', işte bütün mesele bu!