Cuma 15.03.2013 00:00
Son Güncelleme: Cuma 15.03.2013 17:19

Ölümsüzlük için son 5 maç

Fenerbahçe, özellikle ikinci yarısı pek çok taraftarın ömründen yıllar götüren bir maç sonrası Avrupa Ligi'nde çeyrek finale çıktı.
Şimdi 2 yol var. Kazanan hep haklıdır deyip işin kolayına kaçmak..
Ya da sevimsiz olmak pahasına, acı ama gerçek kontenjanındaki noktalara dikkat çekmek.
Herşey yolunda diyen çok olacaktır, biz iyisi mi Lazio eşleşmesine ışık tutabilmek adına sevimsiz olanı seçelim... Sonuçta kazanırken eleştirmek, tatsız bir iş ama birinin de yapması lazım.
SALİH'İ GÖRMEK İÇİN SAKATLIK MI LAZIM?
* Mehmet Topal'ın sakatlanıp çıkması, ofansif refleksi güçlü, top yapan bir orta saha oyuncusunun, Salih'in girmesine imkan tanıdı. Nitekim oyuna kör topal başlayan takım onun girişiyle daha sağlıklı bir pas trafiğine kavuştu. Önce Sow'a al da at dedi. Baktı olmayacak kendisi attı. Geçen 10 yılda, Salih'in 2 maçta çıktığı kadar ileri çıkmayan Selçuk yerine, bu genç adama şans vermek için illa sakatlık olması mı lazım?
* Kimbilir kaçıncı kez, anlamsız bir özgüvenle "pas yapacağım derken göz çıkaran" Bekir ve kafaca hazır olmadığı artık hepten ayyuka çıkan Volkan işbirliğiyle geldi misafir takımın golü. O Volkan ki Fenerbahçe'ye senelerdir ruh aşılayan, kritik maçlarda ayakta tutan, direnişin sembolü... Fakat sezon başından beri vücut dili, yediği hatalı goller hep aynı şeyi anlatıyor: "Son zamanlarda yaptıklarıma bakmayın ne olur. Benim aklım başımda değil."
MOMENTUMU RAKİP ELE ALINCA...
* Oyun 1-1'e geldikten sonra başladı asıl sıkıntı. Sabırla ayağa pas yaparak sahaya yayılan rakibe karşı, Fenerbahçe olduğu gibi geriye yaslandı. Oyunun merkezi rakibe teslim edildi. Bütün ribauntları Çekler topladı. Fenerbahçe bu baskıyı top yaparak kırmayı denemedi. Ya da denedi ama beceremedi... Ön liberolar çok fazla derinde kalıp Selçuk da her zamanki gibi üçüncü bir stoper misali defansın arasına girince, rakibin pas üçgenlerine çomak sokamadılar. Oyun F.Bahçe kalesinin önünde 25-30 metrelik bir hatta oynanmaya başladı.
* Sezon başından beri Fenerbahçe'nin en büyük kabusu haline gelen psikolojik kırılganlık depreşti baskıyla beraber. Aykut Hoca da maç sonrası momentumun rakibe geçtiğini kabul etti ama keşke teşhis kadar bir tedavi de üretse bu kronik soruna... İleri çıkmaya korkar hale geldiler. Golle morallenmiş Salih dahi, "Gidersem hoca kızar" dercesine rakip yarı sahaya geçmeye çekinir oldu.
BASKIYI PASLA KIRAMAYAN PAS TAKIMI
* Baroni de üretim adına hiçbir katkı yapmayıp bir de altıpastan gol kaçırınca, özellikle son 35-40 dakika bir hayatta kalma savaşına döndü Fenerbahçe adına.
Oysa ki artık dünya futbolunda böylesi canhıraş, şuursuz defans anlayışına yer yok. Rakibe bu kadar pas alanı/zamanı bırakmıyor takımlar.
Örnek mi? Fenerbahçe'nin yeni rakibi Lazio geçen hafta ligde, üstelik deplasman karnesi hayli kırık Florentina'ya, rakibin pas bağlantısını kesemediği için kaybetti. Oyunun merkezini bıraktılar ve organize olamadılar. Ancak Avrupa Ligi'ni ciddiye alıyorlar, iştahlılar... Ve bu hatayı F.Bahçe karşısında tekrarlamayacaklardır.
* Avrupa'da kontrol futbolu elbette ki akılcı bir strateji... Ancak "kontrolü rakibe bırakarak kontrol futbolu" oynamak imkansız.
Üstelik senelerdir bu takıma pas oyunu yerleştirmeye çalışan Aykut Kocaman takımının, rakibin hızını pasla kesmeyi becerememesi en hafif tabiriyle ironik.
İlk maçtaki gibi rakibin sizi beklediği ve ön alanda hiç baskı yapmadığı maçlarda pas oyunu oynamak değil mesele... Asıl baskıyı pasla kırdığınız zaman pas takımı oluyorsunuz zira.
* Kendi alanına gömülmek belki çok etkili kontra atak takımları için bir seçenek olabilir. Ancak F.Bahçe'nin senelerdir bu şekilde avladığı tek rakibi yok. O zaman bu kadar kapanmak niye?
BU KADAR BASKI YEMEK Mİ "DOĞAL" OLAN?
* Bu tek taraflı oyun dahi Kocaman'ı tatmin etmemiş (!) olacak ki adeta rakip stoperlere davetiye çıkarırcasına Sow'u alıp Kuyt'ı ileriye sürdü. Rakip stoperlere, "Nöbet bekleyeceğiniz bir tehdit kalmadı" dedi. İleride top tutması imkansız Kuyt kaldı forvette. Tam da bu sırada Terim'in, Schalke'nin rahat çıkmasını önlemek için, önde basan Umut tercihi geldi akıllara.
* Aykut Hoca maçtan sonra "Normal akışında doğal bir maç oldu" diyor. Bu kadar baskı yemeyi, bu denli pasif ve statik kalmayı doğal görüyor anlaşılan. Maçtan sonra rakibe düzdüğü methiyeler ise bu tabloyu "meşrulaştırma" çabası gibi...
Geçen defa ölümsüzlük için son 6 maç demiştik. Artık son 5... Ortada önemli bir başarı var elbette. Ancak geri sayıma devam edip tarihi değiştirmek için, bazı gerçeklerle de yüzleşmek gerek sanki...
degerlibulent/twitter.com

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.