Perşembe 17.10.2013 00:00
Son Güncelleme: Perşembe 17.10.2013 11:29

Hıncal Uluç ile haftanın gündemi

Sabah Gazetesi'nin usta kalemlerinden Hıncal Uluç, geçtiğimiz haftaya damgasını vuran spor olaylarını Sabahspor.com okuyucularına değerlendirdi.

Olimpiyat düzenlemek için sadece tesis ve sporcu da yetmiyor. Medya gerekiyor, üstüne de spor sever gerekiyor. Londra'da olağanüstü bir seyirci vardı. Kürek yarışları bile doluydu. Londra Olimpiyatları dönüşü, Japon sporcuları binlerce kişinin karşıladığını hatırlıyorum, üstelik bekledikleri sonuçları alamamalarına karşın... Seyirci konusunda neler yapmalıyız? Çünkü düzenlediğimiz birçok organizasyonda tribünler boş kalıyor.
1980 Olimpiyatları'nda Moskova'ya gittiğimizde oradaki akredite Türk gazeteciler arasında kavgalar çıkardı. Çünkü imkanlar kısıtlı ve herkese katıldığı branşa göre akredite yapılıyor. Mesela yüzmenin yeri belli... Medyaya ayrılan yer diyelim; 100 kişilik... Onun 50 tanesini, Amerika, Avustralya, Hollanda gibi en iddialı gelen ülkelere veriyorlar. Geri kalan 50 tanenin, 40 tanesini diğer katılan ülkelerin gazetecilerine veriyorlar, sona kalan 10 taneyi de o branşa hiç katılmayan ülkelerin gazetecilerine kura ile veriyorlar.
Türkiye, Moskova Olimpiyatlarını boykot etti, katılmadı. Amerika'nın peşine takılıp... Türkiye'nin katılmadığı olimpiyatlarda o kadar çok Türk gazeteci vardı ki o kuralarda kavga çıkardı.
2012 Londra Olimpiyatlarında kaç tane Türk gazeteci vardı? 1980'deki gazetelerin imkanlarını düşün bir de 2012'deki gazetelerin imkanlarını düşün? 1983 Dünya Atletizm Şampiyonası'nda, Allah'ın unuttuğu Finlandiya'da kaç kişiydik biz!..
Olimpiyat oylamasının yapılmasına bir ay kala Moskova'da Dünya Atletizm Şampiyonası var, bir tane Türk gazeteci yok, bir tane!..
2000 yılında Sydney'den döndüğüm zaman bir yazı yazdım. "Bundan sonra Dünya Atletizm Şampiyonası, olimpiyat ve Dünya Kupası'na gitmiyorum. Çünkü ben bunları yeterince gördüm. Bir tek 2003 Paris istisnasını koyuyorum kendime oraya da gideceğim ama onun dışında bir daha hiçbir organizasyona gitmeyeceğim. Türkiye'nin akreditasyon imkanı çok kısıtlı, artık bir genç arkadaşın yerini almak istemiyorum" dedim. Aynen, yazım duruyor.
Arkadaşlar kimleri gönderdi? Milliyet, Hürriyet, Sabah kimleri gönderdi? Televizyondan seyret, ajanslardan resmi al, koy!
Olimpik gazetecisi yok Türkiye'nin! Adam görmüyor mu? Dünyadaki basın merkezlerine gittiğin zaman en gürültücü masa, Yunanistan ve Türkiye'nin masasıydı. Masaları yan yana da kurardık ve 40 kişi falan olurduk. Onlar bize hediyeler getirirdi, biz onlara... Bizim üzerimizde Yunan tişörtleri, onların üzerinde Türk tişörtleri... Şimdi Türk gazeteci yok!
Bora EĞRİÇAYIR / SABAHSPOR.COM

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.