Bir takım düşünün... Stadı yok, göçebe hayatı yaşıyor. Yazın 80 bin kişilik Olimpiyat Stadı'nda, kışın 14 bin kişilik Recep Tayyip Erdoğan Stadı'nda oynuyor. Sahadaki futbolcu Olimpiyat'ta genişlik ve derinlik yaşarken Kasımpaşa'da alan darlığı arasında gel-git ve mekan sendromuna tutuluyor. Beşiktaş'ı düşünün.
Kartal yüksekten uçarken iyisi-kötüsü, şovmeni- provakatörüyle 1000 kişiyle seyirci sahaya girip çifte ceza kesiyor. Takımın hem balansı bozuluyor hem de bitirici gücü 12. adamdan yoksun kalınıyor. Beşiktaş tribünleri siyasi ve ideolojik angajmanların çatışma alanına dönüyor. Ortalıkta ne ritim kalıyor, ne de tribün.....
GÜVEN KIRILMASI
Bir
takım lideri düşünün... Hakkında methiyeler düzülürken 4. hakemin
"Muslera'ya küfür etti" iddiası ve raporuyla üç maç ceza alıyor.
Dördüncü hakemlerin Kayseri-Fenerbahçe maçındaki Caner olayında üç maymunu oynaması gibi ıskalanan kararları görünce operasyonun kendisine yapıldığını düşünüyor. Güven kırılması ve akıl tutulması yaşıyor. F.Bahçe maçında 3-2 öne geçmişken farka gitmek yerine, akıl tutulmasını yaşamasının altında bu gerçekler yatıyor.
ELEŞTİRİLER ÇOK AĞIR
Sahası
olmayan, hocası ceza alan, futbolcularını sakatlığa feda eden ve hakemler tarafından birçok maçta
"takdir eyyamına" kurban edilen bir takım düşünün... Ve Beşiktaş'ın F.Bahçe (9 puan) ve Kasımpaşa'nın gerisinde G.Saray ve Trabzon'un önündeki pozisyonuna bakın... Çok da başarısız olmadığını görebiliriz. Beşiktaş'ın başına gelen pişmiş tavuğun başına gelmemişken "
Beşiktaş tükenmiş" havasında eleştirmek, Bilic'e
"Kötü hoca", Önder Özen'e
"Gereksiz" Fernandes'e
"arıza", yönetime "İstifa" demek hem akla hem de vicdana ters!..
EŞİTLİK ADALETİN LİMANIDIR
Futbol adına daha iyisini beklemek herkesin hakkıdır. Ligin kalitesinin yerlerde süründüğü, hakemlerin
F.Bahçe'den korku ya da sempatiyle pozitif ayrımcılık yaptığı bir ortamda eşitlik ve adalet herkesin sığınacağı liman olmalıdır. Bu tabloda eleştiri yerine övgüler dizilen rakiplerin olduğu ortamda Beşiktaş'ın sorunlarına yapıcı değil yıkıcı yaklaşmak sezon başından abartılı olmazsa doğranan bu takıma yeni bir darbe vurmaktır.
KULÜBEYE YERLİ ŞART
Bilic'in kulübede oturacak bir Türk yardımcıya ihtiyacı var. Sezon başında düşünülen İbrahim Üzülmez kararı doğruydu. Olsaydı hem Bilic daha az hata yapar hem de Türk oyuncuların özellikle de yedeklerin motivasyonu daha yüksek olurdu.