Hakkı YALÇIN: Pusudur bu!
Maçtan önce aradaki puan farkını hırpalamak üzerine kurulu düzenin yarattığı hava.
Forvetteki sakatlık arızası.
Gökhan Gönül'ün elden ayaktan kesilmiş hali.
Bruno Alves'in gölge oyunu.
Ersun Yanal'ın seyirci hali.
Ve beklenmedik bir yenilgi.
Pusudur bu!
Futbolcuların da gönüllü eşlik ettikleri psikolojik pusu.
Fenerbahçe'nin saha dışında güçsüzleşmesi için psikolojik savaş verilirken, futbolcuların vereceği mücadele farklı olmalıydı.
***
Her şeye rağmen ikinci yarıda maçı kopartması mümkündü.
Kuyt, dün gece gençlik hatalarını sergileme mevsimindeydi sanki.
Üst düzey bir futbolcunun iki net pozisyonu da gol yapması kaçınılmazdı.
***
İkinci yarıda bölgesel kopukluklar Fenerbahçe'ye hakim olurken, maçın değişmesini sağlayan teknik hamleler Ertuğrul Sağlam'dan geldi.
Sağlam'ın iki değişiklikle yaptığı hamle, dengelerin değişme sebebi olurken, Ersun Yanal'ın çaresiz kaldığını gördük.
***
Kimse kusura bakmasın gerçekler ortada.
Caner'in ciğerleri galibiyeti soluyor. Bindirmeleri, top kesmeleri, Fenerbahçe'nin en güçlü silahı haline dönüşüyor.
Buna karşılık Bruno Alves, "depresif" müdahalesiyle, yine takımını yenik duruma düşürüyor.
Gökhan Gönül, savunduğu kanadı rakibin ilham kaynağı haline dönüştürüyor.
Meireles'i hiç sormayın bile.
***
Dün gece galibiyet sahibine teslim.
Fenerbahçe yaratılan düzene ve 10 puan farka teslim.
Bir yenilgi bu takımın yönünü değiştirir mi?
Liderliğin iyi yönlerini elbette ele alalım ama.
Fenerbahçe'yi çağıran çukurlar var, birincisine düştü!
Bunu da "dikkate" alalım.