O yüzden farklıdır Fenerbahçe...
Hakkı YALÇIN: İşgal ve İnfaz kuvvetleri
Fenerbahçe'yi katlettiler. İşgal ve infaz kuvvetleri, lideri Filistin askısına astılar. "Senin şampiyonluğuna da liderliğine de tahammül edemiyoruz" dediler. Başka bir lider icat etmeleri için, icap edeni yaptılar. Bu filmin yapımcıları ellerini ovuştursun. Yunus Yıldırım gururla uyusun, yardımcıları da. Böyle hakemliğin üzerine gazete örtseniz, o kağıt parçalarına günah!
***
Maçın 10. dakikasında Sow'un vuruşunu hakemin yarım metre önünde Sivaslı oyuncu kalesinin önünde topu eliyle kesiyor. Bin kere penaltı. Ama saha kenarında iki siyah perde! Ortada adaletsiz siyah bir düdük ve "devam!"
***
Maçın sonlarına doğru Meireles'e kırmızı kart göstermeyen hakem, sadece göz boyadı. Sivaslı kaç futbolcunun kartlık hareketi var, saymayın bile. Ama Egemen'in bir pozisyonu var. Sivaslı futbolcuya dokunmuyor bile. Yunus Yıldırım sarı kartı gösteriyor. Ardından da kırmızı karta programlanmış halini dışa vuruyor. Egemen'e kırmızı kart! Bana kimse bu ülkede adaletten ve tarafsızlıktan bahsetmesin.
***
Dünkü maçta futbol değildir konuşulacak olan. Futbolun nesini tartışayım. Maçın başında darmadağın edilen Fenerbahçe'nin verdiği karşılıksız mücadeleyi mi? Utanmadan pozisyonları tartışacak olan ekranları mı? Dünkü sonucu sahadaki futbolcuların değil, sistemin oyuncularının belirlediğini mi? Sivas'ın attığı golde, Gökhan Gönül rakip ceza alanı içinde yatarken, onu görmek istemeyen vicdansız hakemliği mi?
***
Bildiğim bir şey varsa... Bu ülkede Fenerbahçe'nin liderliğiyle oynamak genetiktir. Fenerbahçe'yi katletmek de cinayetlerin yasallaşmış halidir. Dünkü cinayete kimse kaza süsü vermesin. Ama dünkü oyunu kim kurguladıysa, ödül ona verilsin!
Gürkan KUBİLAY: Hakem yazarsam
Caner'in yaptığı faul ayıp, tamam. Egemen mutlaka küfür etti, o da ayıp, ona da tamam. Ama, sen daha 11. dakikada, kale arkası hakeminin 2 metre önündeki penaltıyı vermezsen, Egemen rakibe bir gram dokunmadığı halde faulsarı ikilisini çeker ve bir takımın kaderiyle oynarken bu kadar tahrik edersen bu maçta oyuncuların yaptığını kolay kolay ayıp saymak mümkün olur mu? Bunu düşündüm ilk 45 dakika bittiğinde. Maç mı? Anlatayım. Avrupa'nın 5 büyük liginde de lider takımlar, içeride değil, 'deplasmanda' rakibinden fazla 'puan topladığı için lider'. Bunun bilinci ile ve ön alanda basarak başladı F.Bahçe. Böylece dönen topları da alınca önce Meireles sonra da Sowile 6 dakikada rakip kaleyi yokladı. 11. dakikada açık penaltısı yendi Fener'in. Arkasında Caner'in sarı gördüğü gereksiz hareketi geldi. Ama F.Bahçe son deplasmanların en iştahlı maçını oynuyordu. Ama bir garip Yunus Yıldırım vardı. Egemen dokunmadı ama faul verdi, sarı gösterdi. Sonra Egemen abarttı ve kırmızı çıktı. Hakem yazmadığımı herkes bilir ama o dakikada oyunu katletti Yunus hoca. Korkudan sarı çıkardı Hakemin yanlışları ve 10 kişi kalmak F.Bahçe'yi daha çok ateşledi. Öyle ki Sowsavunmaya gelip top çıkarıyordu. Sivas ise o sahanın en silik maçında idi. Bunda F.Bahçe'nin baskılı ve istekli oyununun da payı vardı. 56. dakikada golü kaçıran F.Bahçe'nin dönen topta golü yemesi de şansızlığıydı tabii ki. Sow da sakatlanınca Alper'in girmesi ile tek forvet Kuyt öne geçti. Emre yoruldu Salih girdi. Ama hiçbiri asıl yerinde oynayamıyordu. Günün kötüsü Yıldırım, korkudan Meireles'e kırmızı yerine sarı gösterebildi. Burhan'ın golü hızlı atak becerisi oldu. SONUÇ... 1) Kötü bir hakem tek başına maçı belirledi. 2) Fenerbahçe, Yanal'ın aslında istemesine rağmen transfer yapmamanın sıkıntılarını yaşamaya başladı. 3) Her şeye rağmen 4 puanlık fark avantajı nedeni ile toparlanmaları gerektiğini öğrendi.
Mert AYDIN: Savaş başlıyor!
Hakemler, maçların asıl unsuru olmamalılar. Bizde durum farklı. Maçların ardından futbolcular ve teknik adamlardan çok hakemleri konuşuyoruz. Zaman zaman hatta çoğu zaman anlık pozisyonlar üzerinden acımasız bir eleştiri döngüsü yaşanıyor. Hak etmedikleri eleştirilerle karşı karşıya kalıyorlar. Ancak işin diğer tarafında hakemler, bu bahanenin altına fazlasıyla sığınmaya başlayınca da ortada garip şeyler yaşanıyor. Hakemler için en kötüsü bir hata yaptıklarını hissettiklerinde ne yapacaklarını şaşırıyorlar, dengelerini kaybediyorlar. Dün Yunus Yıldırım adına böyle bir maç izledik. Fenerbahçe lehine vermediği penaltı saatlerce eleştirilebilir. Ama asıl eleştirilmesi gereken o dakikadan sonra ne yaptığını bilmeyen, rüyada gibi dolaşan bir hakem vardı. Maçın ilk 20 dakikadaki temposu ve dengesi de bozuldu. Bildiri savaşları Kalan 70 dakikada iki takımın da futbol adına bir şey ortaya koyduğunu söylemek hayli zor. Penaltı pozisyonuna kadar derli toplu oynayan, Emre'nin oyun zekası ve Meireles'in çalışkanlığıyla kazanmaya yakın görünen Fenerbahçe sonrasında toz şeker gibi dağıldı. Açıkçası F.Bahçe yorulana kadar Sivasspor'un pek de rakibin üstüne gelmeye çalıştığını söylemek zor. İşin ironik yanı Sivasspor'un ilk golü Fenerbahçe'nin olaylardan sonra yakaladığı ilk ciddi pozisyonun ardından geldi. Bundan sonra ne olacak? Ortalık toz duman olacak. Bildiri savaşları yaşanacak. Taraftarlar sosyal medya üzerinden birbirine girecek. Yaşamımızdaki başka sorunları unutacağız. Kutuplaşmanın kitabını yazmaya devam edeceğiz.
Emre BOL: Düdüğünü as!
Bilenler bilir... Hakemi yazmayı pek sevmem. Zira hepimiz insanız, hata bizlere mahsus... Lakin dün Yunus Yıldırım'ın hata yaptığına inanmıyorum! 3 hakemin birden gözünün önünde cereyan eden penaltı pozisyonunu, üçünün birden "görememesi" akıl alır gibi değildi. Ya Egemen'e çıkan kırmızı karta ne demeli? Sarı kart bile olmayan pozisyon, nasıl oldu da kırmızı karta dönüverdi? Verilmeyen avantaj pozisyonlarını saymıyorum bile! Yunus Yıldırım denilen adamın düdüğünü asma vakti gelmiştir. Dünkü maç yüz kez oynansa Fenerbahçe, Sivasspor'u yenerdi. Ama sahada öyle bir hakem vardı ki, işte onu geçebilmek mümkün değildi. Sen istediğin kadar transfer yap, milyonlar harca, antrenman yap, hedefler koy. Ama bir hakem gelsin, yaptığın bütün planlamanın içine etsin! Yazıktır, günahtır... Hakemleri de yenmeli "Birileri" Fenerbahçe'yi şampiyonluktan etmek istiyor. Dün bunu net bir şekilde görme fırsatı bulduk. Sarı lacivertliler, 10 kişi kalmasına rağmen maçın sonuna kadar mücadeleyi hiç bırakmadı. Bütün oyuncular sahaya, "karakterini" koydu. Onca karaktersizliğin arasında, sahaya yansıyan bu duruş eminim Fenerbahçe'yi şampiyon yapacaktır. Ama Ersun Yanal'ın artık sadece rakibe göre değil, "hakemleri de yenmek üzerine" bir taktik geliştirmesi gerekiyor! Başka çaresi olmadığını düşünüyorum çünkü. Maçın önüne geçen hakem yüzünden, maçla ilgili bir şey yazamadığım için herkesten özür diliyorum.
Rıdvan DİLMEN: Bu kriz olumlu yansır
Ligin ilk yarısının son haftasında Karabük'teki kötü oyun ve kaybedilen 3 puan, ikinci yarının ilk haftasında Konya maçı, ev sahibi avantajını kullanarak çok iyi oynamadan gelen 3 puan... Ardından Eskişehir'de kazanabilecek kadar pozisyona girilmesine rağmen kaybedilen 3 puan. Bu arada Beşiktaş ve G.Saray'ın iki maç üst üste kazanması Sivas maçının önemini daha da artırdı F.Bahçe için. Bu bilinçle oyuna çok iyi başladı F.Bahçe. Sivas'a tek pozisyon vermeden, iyi oynayarak ve 3 pozisyon bularak, "gol geliyorum" derken büyük bir hakem hatasıyla verilmeyen penaltı, ardından yine bir hakem hatasıyla verilen faul ve kırmızı kart (faul yanlış karar) sinirleri çok gerdi. Verilmeyen penaltıdan sonra Caner'in sarı kartı, Egemen'in sarı karttan sonra davranışı ve kırmızı kart. Bunların hepsi hakemin yanlış verdiği 2-3 karardan kaynaklandı. Tabii ki oyuncu dağılmayacak, sinirlenmeyecek ama futbol insanla oynanan bir oyun. Yine de F.Bahçe, yediği ilk gole kadar oyunu tutmayı başardı. Bu bölümde pozisyon da vermedi. Dengeli oynuyordu. Ve öyle enteresan bir gol yedi ki Kuyt'ın presiyle kazanılan topta Sow'un vuruşunu kaleci çıkardı.
Sağ bek Gökhan rakip altı pasta hamle yaptı, gol atacakken dönen top F.Bahçe kalesinde gol oldu. O dakikadan sonra biraz daha maçtan koptular ve sona doğru ikinciyi yediler.
İki maçta kaybedilen 6 puandan sonra panik yaşanır mı; tecrübeme dayanarak olmayacağı gibi olumlu yansıyacağını düşünüyorum. Çıkarılması gereken dersler var ama çok badireler atlatmış bir camianın bu krizi olumluya çevireceğini de düşünüyorum.
F.Bahçe'deki oyuncuların performansını bu maçla ilgili eleştirmiyorum. Çünkü gerçekten uzun süre 10 kişi oynamalarına rağmen mücadele ettiler ve doğru oynadılar. Belki ikinci devrenin başında Alper ve Cristian'ı birlikte sokup takım direncini artırabilirdi Ersun Yanal. Onun dışında genel anlamda kaybetmesine rağmen gelecek için olumlu diyebiliriz.
Yunus Yıldırım çok kötü maç yönetti. Özellikle çizgi hakemlerinin pozisyonu görmemesi çok büyük hataydı.
Ahmet ÇAKAR: Skandal kararlar
Ligin sonu yaklaştıkça ve puan farkı kapandıkça her maç final niteliğine bürünüyor. İşte cumartesi gecesi G.Saray'ın kazandığı maçı takip eden Sivas-F.Bahçe maçı; şampiyonluk için, hatta ikincilik için bile yaşamsal nitelikteydi. Ve hakemlerin bu tür maçları olabildiğince sonuca etki etmeden yönetmesi gerekirken, dün Sivas'ta uzun yıllardır tanık olmadığımız bir hakemlik cinayeti işlenmiştir.
Fenerbahçe, maça çok iyi başladı, gol 'ha geldi, ha gelecek' derken sahneye Yunus Yıldırım çıktı. Sivaslı defans oyuncusu eliyle çok net bir şekilde topa elle müdahale etti. Basit bir penaltıydı ama Yunus Yıldırım "Devam" dedi. Burada dikkat edilmesi gereken olay ihlalin yapıldığı yer... Neresi biliyor musunuz; çizgi hakeminin bir metre önü. Görmese bile topla elin oynamasını, 'şap' diye çıkacak sesten duyması gerekirken hakeme yardımcı olamadı ve F.Bahçe'nin penaltısı güme gitti.
Bunun üzerine de Egemen'nin Sivassporlu Aatif Chahechouhe'ya hiçbir müdahalesi yokken Chahechouhe kendini yere attı. Hakem Yunus Yıldırım gitti Egemen'e sarı kart gösterdi, Egemen de hakeme bir şeyler söyledi ve kırmızı kartla oyundan atılıverdi. Bence maç bu dakikada bitmişti.
Hakem Yunus Yıldırım ya da çizgi hakemi kötü niyetlidir diyemem ama ikinci yarı bir olay var ki kafamda sayısız soru işareti oluşturuyor! Yunus Yıldırım'ın, gözünün önünde rakibinin üst baldırına basan Meireles'e kırmızı kartı vermeyip sarıyla geçiştirmesi ilk devrede yapmış olduğu hatalarla ilgili büyük kuşku uyandırdı. Her hataya hakem hatası diyoruz ama yine baronların istediği oldu.
Şimdi F.Bahçe, Galatasaray ve hatta Beşiktaş bile şampiyonluk yarışına girdiler. Baronlar istedi, birileri uyguladı. Hani spor barış, dostluk, kardeşlikti. Görünen o ki futbol tamamıyla vahşi kapitalizme teslim olmuş durumda.
Erman TOROĞLU: Evet Yıldırım net bir penaltıyı görmedi ama...
F.Bahçe'nin teknik kadrosu ve futbolcularının kafaları rahatken, yalnız futbolla uğraşırlarken hiçbir sorunları yoktu. Her şeyleriyle sahadaydılar. Ne zaman Yargıtay kararını verdi, yine beyanatlar başladı, yine 'sahip çıkıyoruz'lar başladı, F.Bahçe tökezlemeye başladı.
Biliyorum bütün F.Bahçe medyası, Yunus Yıldırım'ın vermediği penaltıya ihaleyi yıkacak. Evet Yunus Yıldırım, net bir penaltıyı görmedi. Peki 6'ncı hakem, önünde olan pozisyonu o da mı görmedi, ikaz etmedi? Penaltı pozisyonları hakemler tarafından atlanabiliyor. Bu ne ilk ne de son olacak. F.Bahçe'nin aleyhine (hak ettiği halde) çok penaltı verilmediği olmuştur. Buradaki kırılma noktası bence Egemen Korkmaz'ın atıldığı dakikadır.
Faul yaptın yapmadın, (ki kalçanla rakibe bir hareketin var) diyelim ki sarı kart da gördün. Bu da dünyanın sonu değil. Daha niye saçma sapan işler yapıp da atılıyorsun? Mutlak bir şey söyledin ki hakem seni attı. Durduk yere hakem seni atmaz.
Bundan sonra Fenerbahçe, taktik olarak ikinci büyük hatayı yaptı. 10 kişi kalmasına rağmen Sivas ile kafa kafaya oynamaya çalıştı. Halbuki Sivas'ı biraz üzerlerine çekseler, kazandıkları toplarla hızlı hücuma çıksalar hem enerjilerini ekonomik harcayacaklar hem de Sivas'ı şaşırtacaklardı.
Ne oldu? Daha ilk yarı akü bitti. Sivas ikinci yarı özellikle golü de bulunca bu sefer hiçbir topa vurmamaya, her topa basmaya ve ayağa top yapmaya başladı. Zaten yorgun olan Fenerbahçeli futbolcuları daha da koşturarak gardlarını iyice düşürdüler. Aslında Sivasspor 2-0'dan sonra hücumda biraz daha dikkatli top kullansalar 4-5 farka giderlerdi.
Burada Ersun Yanal'ı çözemedim. Baroni yanında oturuyor. Bu şu demektir, Baroni sakat değil. Sakat futbolcu yedek soyundurulmaz. F.Bahçe takımında top yapacak kimler var? Emre var, Baroni var, Meireles var. Caner ile Gökhan'ı saymıyorum, onlar kenardalar. Emre önce kendi sinirlendi, sonra sinirini takıma aktardı, sonra eksi enerjisini bu sefer seyirci yakaladı. Başladı onunla oynamaya. Daha ilk yarı Emre sahada yok. Yani Egemen atılmış, Emre de gitmiyor, kaldın 9 kişi. Caner zaten her pozisyonda Emre gibi hakemin yanında. Zaten bu ikili, hakeme itiraz deparına kalkmaktan maç topuna gerekli deparları atamadılar, bittiler. Ve hala Ersun, Baroni'yi yanında tutuyor. Ve öyle bir dakikada oyuna almaya kalkıyor ki, sanki ona bir ders veriyor. Hiçbir teknik direktör, futbolcusuyla mücadele etmez, edemez. Etmeye de hakkı yoktur. Onu desteklemesi gerekir. Veya hiç oynatmazsın.
MEİRELES'İ ATMALIYDI
Yunus Yıldırım, bu maçta iki tane büyük hata yaptı. Biri F.Bahçe lehine vermediği penaltı, ikincisi Meireles'e göstermediği kırmızı kart. Yunus Yıldırım düzgün insandır ama maalesef artık bu işi bırakması gerekiyor.