Hıncal Uluç ile haftanın gündemi

Sabah Gazetesi'nin usta kalemlerinden Hıncal Uluç, geçtiğimiz haftaya damgasını vuran spor olaylarını Sabahspor.com okuyucularına değerlendirdi. Uluç 'Mancini'nin hamlelerini bizim tabelacı yazarlarımız maçın sonucuna göre yapıyorlar. Aynı Sabri'yi sol bek yaptığı zaman Galatasaray iyi sonuç almamışsa 'Sabri'den sol bek yaratmaya kalkan gerizekalı' demeye getiriyorlar. Galatasaray kazanmışsa da 'Sabri'den sol bek yaratarak bir mucize yarattı' diyorlar yine aynı kalemler. Yani Türkiye medyasının yüz karası yanı bu. Türkiye'de maç eleştirmeni kalmadı. Gözünün önünde oynanan maçta olup bitenin farkında değiller. Bunu söylemekten dilimde tüy bitti ama tabelaya göre yazı yazıyorlar' dedi. Özge AYDIN /SABAHSPOR.COM #Sayfa# Fenerbahçe'nin şampiyonluk kutlamasında Aziz Yıldırım ile taraftarlar arasında gerginlik yaşandı. Yıldırım'ın konuşması sırasında GFB'liler 'Alex' diye tempo tutunca Aziz Yıldırım, bu gruba yönelik olarak 'Terbiyesizler, ahlaksızlar, paralı köpekler' diye bağırdı. Aziz Yıldırım'ın bu tavrını nasıl değerlendiriyorsunuz? Aziz Yıldırım'ın tepkisi Türk Ceza Kanunu'na göre de suç, Sporda Şiddet Yasası'na göre de suç. Televizyonlarda izledim, tüylerim ürperdi. Fenerbahçe takımının taraftarları içinde kendisine muhalif olmaları dışında suçu olmayan insanlara bu şekilde hakaret eden, ve bu insanları bu şekilde hedef gösteren birisi düşünün, yarın rakip takımların taraftarları için neler yapar. Bugüne kadar bütün olayları gayet yumuşak izlediğini hatta göz yumduğunu düşündüğüm Kadıköy Savcılığı bunda da harekete geçmezse bu ülkede çıkarılan yasaların hiçbir anlamı yok demektir. Yani içerik yanını tartışmıyorum bile. 'Bir kulüp başkanına bu yakışır mı, yakışmaz mı' diye tartışmıyorum bile. Tartışmaya gerek bile yok çünkü. Ben dehşet içinde kaldım. 1957 yılında gazeteciliğe başladım ve ilk defa böyle bir şey ile karşı karşıya kalıyorum. Korkunç bir şey! Ama bunun ötesinde suç! Savcı lütfen 'Hıncal Bey kardeşim yanılıyorsun. Aziz Bey'in yaptığı Türk Ceza Kanunu'na göre, 6222 sayılı Sporda Şiddet Yasası'na göre suç değildir' desin bana. Demezse ben onu 'görevini ihmal' ile suçlayacağım çünkü. Ya bana yasaları anlatsın, izah etsin savcım bir zahmet ya da ben diyeceğim ki 'Kadıköy Savcısı görevini yapmıyor.' Aziz Yıldırım ayrıca taraftarlara 'Sizler Fenerbahçeli değilsiniz. Bir daha bu tribünlere gelmeyeceksiniz, herkesin önünde söz veriyorum' dedi. Suç!.. Türk Ceza Kanunu'na göre suç, Sporda Şiddet Yasası'na göre de suç. Ayrı ayrı suç. Hakaret suçu var; 'Terbiyesizsiniz, edepsiniz, ahlaksızsınız.' İhlal etmediği yasa yok. #Sayfa# Ligi 2. sırada bitirerek Devler Ligi'ne doğrudan katılmak isteyen G.Saray kadın ve çocuk seyircilerin önünde oynanan Trabzon deplasmanından 4 gollü galibiyet alarak ikinci sıradaki yerini korudu. Bir defa bu seyircisiz oynama işinin bu yaz sezonu boyunca çok ciddiye alınması ve cart curt seyircisiz oynama kararı verilmesinin önüne geçilmesi lazım. Seyircisiz oynama cezası en etkili ceza olarak konmuştu ve de şu sebeple konmuştu; çünkü o zaman FIFA, UEFA ve federasyonlar tarafından seyircisiz oynama cezası gündeme geldiği yıllarda teknoloji günümüzdeki kadar gelişmiş ve ucuz değildi. Bugün herhangi bir statta herhangi bir suç olan hareketi kimin yaptığını tespit etmek mümkün. Yani sahaya bir şey atılıyorsa kimin attığını, sahaya giriliyorsa kimin girdiğini rahatlıkla güvenlik kameralarından tespit edebilirsiniz. Şimdi Ceza Hukuku'nda temel şudur; 'Bir kişinin suçundan dolayı bir başkasını cezalandıramazsınız.' Şimdi senin o kişiyi bulma imkânın varken o imkânı kullanmayıp bütün bir taraftar kitlesini (üstelik rakip takımın taraftarları da dâhil. Yani Trabzonspor cezalı diye Galatasaray seyircisinin Trabzon'da maç seyretmesi niye engelleniyor? Ya da Kasımpaşa cezalı diye Kayserispor seyircisi o maçı neden seyredemiyor?) niye cezalandırıyorsun? Şimdi görünen şu ki; seyircisiz cezayı zorlaştırıyorlar. 1- Yani evvelden cart diye veriyorlardı şimdi işte ne bileyim 12-15 kere falan olacak. Yani ligin ilk yarısı bitecek de ikinci yarı da seyircisiz ceza vereceksin. Bu tamamen suça teşvik olur. Yani bir şeyi kurtarayım derken başka bir şeyi batırırsın. 2- 'Tribün cezası verelim' diyorlar. Bu bir derece akla yakın. Ama gene de ben tribün kartımı o tribünden aldıysam ve de dünyanın da en iyi seyircisiysem yanlış yerden bilet almak dışında günahım ne? Bu da uygun değil. Yapılması gereken, suçlunun yakalanması ve anında cezalandırılması ve onun cezalandırıldığını da bütün Türkiye'nin görmesi ve bilmesi. Şimdi bu ülkemizde yok. Türkiye Kupası final maçı geçen hafta Konya'da oynandı. Önce Galatasaraylılar sonra Eskişehirliler meşale yaktılar. Meşale yakanları ben ekranda gördüm. Orada yüzlerce polis de var. Polisler de görüyorlar. Polislerin yaptığı şu; saha kenarına atılan meşalelere tekme atmak. O değil senin işin arkadaş! Tribüne çıkıp üç tane meşaleliyi alıp götürüyor musun? O üç tane meşaleliye mahkeme, anında elindeki yasalara göre en ağır cezayı veriyor mu? Adam öldürmeye teşebbüse kadar dava açabilir savcılar. Çünkü o yanan meşale ağır maden. Kafasına geldi mi yaralar, sakatlar. Sakatlamaya, yaralamaya teşebbüsten dava açarsın, meşale atmaktan değil. #Sayfa# Hayır! Polisin bunları yapmasın, savcıların ses çıkarmasın. Ondan sonra seyircisiz oynama cezası. Seyircisiz oynama cezası futbolu katlediyor. Trabzon maçı seyircili oynasa böyle mi olurdu? Lig TV'de boş tribün gösteriyor durmadan, reklam koyması kolay olur diye. Trabzon seslerini duyuyorum ama görüntü bir saniye yok. Bu kadar kötü, bu kadar ucuz bir yayıncılık olur mu ya? Umurlarında değil, boş tribün olunca istediğine yazı bindiriyor çünkü. Oturup gelecek sene bu lig maçlarının doğru oynanması ve doğru yayınlanması için önlemler alınmalı. Bu Federasyon mu alacak? Ben de söylüyorum işte. Maç ile neler söyleyeceksiniz? Galatasaray açısından Şampiyonlar Ligi'ne direk gitmek, Trabzon açısından da Avrupa'ya gitmek için önemli bir maçtı. Galatasaray daha derli toplu oynadı genelde. Ama Trabzon özellikle maçın ilk bölümlerinde akıl almaz goller kaçırdı. Maçın 4-1 olduğuna bakmamak lazım. O dört golün ikisi frikikten geldi ve Trabzon maçın başında 1-0, 2-0 öne geçebilirdi. Ondan sonra Galatasaray ne olurdu bilemiyorum. Bu maçı değerlendirirken maçın başında Trabzon'un kaçırdığı golleri ihmal etmek, yazıyı 4-1'in üzerine kurmak çok yanlış. Ama Türk medyası bu! Tabelaya bakıp yazdıkları için... Galatasaray'ın bu hafta geçen haftalara göre daha iyi oynadığını söylüyorlar. İki gol attı diye 'Sneijder edebiyatı' yapıyorlar. Yani anlatmadığım şey şu; yaklaşık bir ay önce Hagi buradaydı ve dedi ki 'Beş dakika için bunların hepsinden iyi oynarım.' Sneijder'in yaptığı da 5-10 dakika oynamak sadece. Geri kalan dakikalarda sahada yok. Verdiği toplar yerine gitmiyor. Düşünce fevkalade doğru fakat kondisyon ve fizik yüzünden düşünce ayağa hükmetmiyor. Şimdi sen 85 dakika takımı 10 kişi oynat sonra bir frikik at, evet çok güzel vurdu o topa. Ama senin de adın Sneijder. Avrupa'nın en büyük futbolcularından birisin. Hagi de gelse o topa öyle vurur. Ama bu demek mi ki Hagi Galatasaray'da oynar. Demek ki Hagi'yi de oynatsak o iki gol atarsa 'Hagi efsanesi' yapacağız. Drogba da öyle. Bunlar takımı eksik oynatıyorlar. Ama o arada büyük futbolculuklarının sonucu bir pozisyonu değerlendirdikleri zaman hemen göklere çıkarılıyor bizim tabelaya meraklı arkadaşlarımız tarafından 'Vay Drogba!' Ya Drogba'nın yerine adam gibi biri olsa belki maç farklı olacak. Eksik oynamak başka bir şey çünkü. Mancini, Sabri'yi bu maça sol bekte başlatıp, Telles'i sol önde oynattı ve ilk yarının ortalarında tekrar Sabri'yi geçen haftaki pozisyonuna, sağ öne koydu. 'Mancini'nin bu hamlesi de tuttu yorumları yapıldı.' Bu değişikliği nasıl buldunuz? Mancini'nin hamlelerini bizim tabelacı yazarlarımız maçın sonucuna göre yapıyorlar. Aynı Sabri'yi sol bek yaptığı zaman Galatasaray iyi sonuç almamışsa 'Sabri'den sol bek yaratmaya kalkan gerizekalı' demeye getiriyorlar. Galatasaray kazanmışsa da 'Sabri'den sol bek yaratarak bir mucize yarattı' diyorlar yine aynı kalemler. Yani Türkiye medyasının yüz karası yanı bu. Türkiye'de maç eleştirmeni kalmadı. Gözünün önünde oynanan maçta olup bitenin farkında değiller. Bunu söylemekten dilimde tüy bitti ama tabelaya göre yazı yazıyorlar. Kazandıysan yaptığın her şey doğru, kaybettiysen yaptığın her şey yanlış. Aynı şeyleri yapsan bile! Mancini'nin Galatasaray'a ne oynattığını anlayan birisi çıksın anlatsın Allah rızası için. Adam bir şeyler yapıyor. #Sayfa# Galatasaray savunmada üçlü mü yoksa dörtlü mü oynuyor daha onun farkında değil Türk medyası. Sabri sol bek oynarken Telles ne oynuyor onun farkında değil. Türkiye'deki bütün belli başlı gazetelerdeki bütün yazılara 'Bir tane eleştiri yazısı okur muyum' diye bakıyorum. On para etmez yazıları okuyorum, 'bir maç eleştirisi okur muyum' diye. Yok!.. Bunların maç eleştirisinden haberleri yok. Bütün spor sayfaları şişirme, doldurma ve palavra. Hepsi birbirine benziyor, hepsi birbirinin ayni. Başlık bulmaktan dahi acizler! Maçın sonu 1-1 ise ben sana başlığı söyleyeyim '1-1'lerini yediler.' Herkesin aklına bu geliyor. Ya senin aklına gelenin onun da aklına geleceğini düşünmüyor musun? Barolar Birliği Başkanı, 'Van' eleştirisi yaptı diye Başbakan salonu terk etti. Van ilinin adı ile Davos'ta söylediği bir 'one' aynı telaffuzda olduğu için bütün gazetelerimiz aynı dahiyane buluşla 'Van minute' diye çıktı, 'Van'ı Türkçe yazarak bu sefer. Böyle bir şey olur mu ya! Ya bu kadar basit bir şey senin aklına geliyorsa bileceksin ki başkasının da aklına gelir. Yarınki bütün gazetelerde aynı başlık ile çıkmak kadar ayıp bir şey yok (yani yoktu benim zamanımda). O zaman sen başka bir başlık bulacaksın. Kaç tane 'Van minute' başlığı gördüm. İşte '1-1'lerini yediler' spor sayfalarında, 'van minute' birinci sayfalarda! Galatasaray, Ziraat Türkiye Kupası'nı kazanarak sezonu kupa ile bitirdi. Sarı kırmızılıların, Bursaspor'u 1-0 yendiği maçın kupa seramonisinde Melo, TFF Başkanı Yıldırım Demirören'in elini sıkmadı. 'Beni ülkeden göndermeye kalkan birisinin elini sıkmam' dedi. Melo'nun bu tavrını nasıl buldunuz? Yani Yıldırım Demirören'in elini ben de sıkmam. Yani Yıldırım Demirören Türkiye Futbol Federasyonu Başkanlığı'na layık bir adam değil. Zaten seçilmedi, atandı oraya. Kimse kimsenin elini sıkmak zorunda değil. Yıldırım Demirören kalkıp 'Galatasaray Melo'yu kovmalı' derse... Ben diyorum. Ama ben kendi imzasından başka hiçbir sorumluluğu olmayan birisiyim. Gazeteciyim ben. Sen Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı'sın. 'Kovmalı' diyorsan, sen kov. İptal edersin lisansını, İçişleri Bakanlığı'na gidersin 'Bu adamın çalışma iznini iptal edin' dersin. Bin tane yolu var. Ama sen caka yapacağım diye kalk adamı yerin dibine sok, ondan sonra o adam gelip senin elini sıksın. Niye sıksın?

Hıncal Uluç ile haftanın gündemi

EN SON HABERLER