Galatasaraylı kadın basketbol takımı, tarihinin en başarılı sezonlarından birini yaşadı, ulusal ve uluslararası alanda mücadele ettiği 3 şampiyonluk yarışında 3 kupayı da almanın sevincini yaşadı. Hepsinin finalinde de ezeli rakibi Fenerbahçe'yi saf dışı bıraktı…
Gördüğüm kadarıyla bu şampiyon takım dağılıyor. Işıl Alben, Torrens gidiyor, Nevriye bırakıyor. Bir de Türkiye'de erkeklerde de kadınlarda da basketbol oynanmıyor. Atan kazanıyor oyunu oynanıyor. Arroyo atarsa Galatasaray kazanıyor, atamazsa kaybediyor. Torrens atarsa kazanıyor, atamazsa kazanamıyor. Dikkat et, bütün maçlar atıcılar üzerine kurulu. İki maçı üst üste kazanıp seriyi 2-0'dan 2-2'ye getiren Fenerbahçe'nin şampiyonluk maçının ilk çeyreğinde sadece altı sayı attı ya! Nasıl müdafaa yaparsan yap, altı sayıda tutmak ne demek. Her zaman attığı yerden atamıyor bu defa. Atsa o maç öyle gitmez. Onun için basketbol seyretmek bana zevk de vermiyor. Amerikalılar koş, koş at oynuyorlar. Öyle oyun kurmak, pota altı değerlendirmek. Öyle şey bitti. Pota altı diye bir şey kalmadı ki basketbolun bütün güzelliği pota altındadır. Dizil, dizil at.
Fenerbahçe'nin şampiyonluk kutlamasında Aziz Yıldırım ile taraftarlar arasında gerginlik yaşandı. Yıldırım'ın konuşması sırasında GFB'liler "Alex" diye tempo tutunca Aziz Yıldırım, bu gruba yönelik olarak "Terbiyesizler, ahlaksızlar, paralı köpekler" diye bağırdı. Aziz Yıldırım'ın bu tavrını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Aziz Yıldırım'ın tepkisi Türk Ceza Kanunu'na göre de suç, Sporda Şiddet Yasası'na göre de suç. Televizyonlarda izledim, tüylerim ürperdi. Fenerbahçe takımının taraftarları içinde kendisine muhalif olmaları dışında suçu olmayan insanlara bu şekilde hakaret eden, ve bu insanları bu şekilde hedef gösteren birisi düşünün, yarın rakip takımların taraftarları için neler yapar. Bugüne kadar bütün olayları gayet yumuşak izlediğini hatta göz yumduğunu düşündüğüm Kadıköy Savcılığı bunda da harekete geçmezse bu ülkede çıkarılan yasaların hiçbir anlamı yok demektir. Yani içerik yanını tartışmıyorum bile. "Bir kulüp başkanına bu yakışır mı, yakışmaz mı" diye tartışmıyorum bile. Tartışmaya gerek bile yok çünkü. Ben dehşet içinde kaldım. 1957 yılında gazeteciliğe başladım ve ilk defa böyle bir şey ile karşı karşıya kalıyorum. Korkunç bir şey! Ama bunun ötesinde suç! Savcı lütfen "Hıncal Bey kardeşim yanılıyorsun. Aziz Bey'in yaptığı Türk Ceza Kanunu'na göre, 6222 sayılı Sporda Şiddet Yasası'na göre suç değildir" desin bana. Demezse ben onu "görevini ihmal" ile suçlayacağım çünkü. Ya bana yasaları anlatsın, izah etsin savcım bir zahmet ya da ben diyeceğim ki "Kadıköy Savcısı görevini yapmıyor."
Aziz Yıldırım ayrıca taraftarlara "Sizler Fenerbahçeli değilsiniz. Bir daha bu tribünlere gelmeyeceksiniz, herkesin önünde söz veriyorum" dedi.
Suç!.. Türk Ceza Kanunu'na göre suç, Sporda Şiddet Yasası'na göre de suç. Ayrı ayrı suç. Hakaret suçu var; "Terbiyesizsiniz, edepsiniz, ahlaksızsınız." İhlal etmediği yasa yok.