Belki sezonun en çok eleştirilen takımı Galatasaray, en çok eleştirilen teknik direktörü de Mancini. Ama Hırvat teknik adam Fenerbahçe'nin Şampiyonlar Ligi'ne gidemediği bir sezonda bu takımı Fenerbahçe'nin ardından mutlaka ikinci yapmalıydı. Evet Beşiktaş'ın bu sezon sahası yoktu, hakem hatalarıyla baş başa kaldı. Ayrıca takım içinde de problemler yaşandı. Ama Beşiktaş bu olumsuzluklara rağmen yine de ikinci olmalıydı. Ben Beşiktaş'ın Bilic'le beraberliğini gelecek sezon için hiç faydalı bulmuyorum. Dünkü maçı yorumlamaya fazla gerek görmüyorum. Beşiktaş Olimpiyat Stadı'nda Gençlerbirliği karşısında galip gelseydi bile kendi göbeğini kesemeyecek bir maça çıktı. Ayrıca Almeida'nın kazandığı penaltı haksız karardı. Ferhat bu penaltıyı kurtararak hakemin yaptığı hatayı telafi etti ve adaleti sağladı. Beşiktaş başarısız bir sezonu geride bıraktı.
Cenk ATILGAN: Canım yanıyor!
Elbette hayatın gerçeği, yeniden işimizin başına döndük.. 34 haftalık maratonun sonuna gelinmişti.. Ezeli rakipler Beşiktaş ileG.Saray, Şampiyonlar Ligi'ne direkt katılabilmek için amansız yarışın son düzlüğündeydi. Saatler 19.45'i gösterirken Devler Ligi'nin kapısını aralayan takım Beşiktaş olurken; saat 20.45'te ise ipi göğüsleyen taraf ise G.Saray oldu. Hugo Almeida dün akşam ligdeki 13. golünü attı ama öyle bir penaltı kaçırdı ki; eğer G.Saray'ın 2-1 kazandığı K. Erciyes maçı berabere bitseydi, siyahbeyazlılar Portekizli yıldızın kaçırdığı penaltı nedeniyle 7.3 milyon euro'luk Şampiyonlar Ligi'ne direkt katılım payından mahrum olacaktı. Kaçan balık büyük oldu.. Almeida yatsın-kalksın dua etsin de G.Saray kazandı... Ama yine Beşiktaş kaybetti! Bu 'Mayıs' ayını sevmedim ben, hem de hiç sevmedim!
Turgay DEMİR: Kerim'in suçu ne?
Gençlerbirliği karşısında ilk yarıda uyumasına rağmen Almeida'nın şık kafa golüyle öne geçen Beşiktaş, ikinci yarıda oyunu rolantiye aldı. Alışık olmadığı bölgede oynayan Jones'un hatası beraberlik golünü getirdi… Almeida'nın kaçırdığı penaltı tuzu biberi oldu ve maç o anda bitti! Maçın tek güzel tarafı hasılatın Soma'ya gidecek olmasıydı… Bu sezon böyle geldi geçti. Şimdi Beşiktaş'ın hiç zaman kaybetmeden Şampiyonlar Ligi ön elemelerini geçebilecek bir kadro oluşturması gerekiyor. Olcay yetersiz, Gökhan Töre'nin istikrarı yok, Almeida ile Şampiyonlar Ligi'ne değil misafirliğe bile gidilmez! Nokta atışı beş transfer yapılmalı. Diego Ribas "BİTT." noktasına gelmişti. Ancak F.Bahçe devreye girince hesaplar şaştı sanırım. Transfer pazarı rekabeti her zaman vardı ve olacaktır ama koca Avrupa'da bizim iki kulübümüzün birbirinin yoluna çıkıp elin oğlunun pazarlık gücünü arttırmaları da ayrı bir komedi! Oyuncu mu kalmadı be arkadaş!?
Fatih DOĞAN: Mazeretim var!
Beşikt aş, G.Birliği'ni de yenemeyerek geçen sezon yaptığı gibi 3. oldu ve Şampiyonlar Ligi'ne direkt katılma hakkını elinin tersiyle itti. Mazeret ararsan onlarca bulursun: - Stat yok! - Seyirci bir var bir yok. - Bir gün bakmışsın tribünden atlayıp futbolcunu dövdüler. - Bir gece bakmışın barda şarjörü boşaltıp futbolcuların üzerinde kurşun döktüler. Beşiktaş icra memurlarına alışmıştı ama futbolcusu yüzünden hastane ve adliye kapılarında adının geçmesine bir türlü alışamadı! Beşiktaş attığı gollerle, topladığı puanlarla rekor kırdığı bir sezon geçirmedi ama sakatlanan futbolcuların sayısıyla rekor kırıp rakiplerini geçti. Mazeret ararsan onlarca bulursun! Beşikt aş, bu teknik kadro ile derbi kazanamadı. Bir kısım transferler fiyaskoyla sonuçlandı. Dany ile takımın içine truva atı sokuldu. Biliç'in ısrarla istediği Eneramo 3 puanla, Önder Özen'in onay verip savunduğu Dany 9 puan zararla Beşiktaş'ı vurdu. Toraman-Sezer kavgasına kadro dışı kararı verenler Veli-Uğur kavgasına, Gökhan'ın vurulmasına pansumancı oldu. Futbolcuların Biliç'i sevdiğini görmekle birlikte Özen ve Biliç'i "Saydığını ve ciddiye aldığını" düşünmüyorum. Yönetimde "Geçen senede 3. olduk. Aybaba'nın ne eksiği vardı" diye çatlak seslerin yükselmesine karşın başkan Fikret Orman "Bu ekiple yola devam" dese de Beşiktaş'ın özeleştiriye ihtiyacı var.
Metin TEKİN: Dün akşam değil geçen hafta
Dün akşamki maçtaki oyun, Beşiktaş adına ligin aslında geçen hafta bittiğini gösteriyordu. Bunu kabullenmiş bir Beşiktaş gördük sahada. Tempo, istek ve ikincilik hedefinin hala olduğunu göstermek adına hiçbir şey yoktu Beşiktaş'ta. Gençlerbirliği penceresinden baktığımızda ise takımın hiçbir iddiasın olmadığını, Beşiktaş'ın kolaylıkla kazanacağını düşünüyordu çoğu kimse. Futbolun sadece kendisi de kazanmak için yeterlidir. Çünkü bu oyunun ruhunda bu vardır. Kazanma odaklı bir oyundur. Dün akşamdan aklımızda kalanlar hakemlerin artık elle top arasındaki ilişkiyi net olarak bir kez daha ortaya koymaları gerektiğini gösteriyor. Bu çarpmayı penaltı olarak değerlendiriyorsanız ele çarpan her pozisyona penaltı kararı vermelisiniz. Bir de Oğuzhan'ın maçın son dakikasında rakibine attığı anlamsız tekme var. Neden, niçin, niye? Ve kaçan penaltı... Akılda kalanlar bunlar. Tabii bütün bir sezonun başarı- başarısızlık değerlendirmesini, neler olduğu, neler olabileceği ayrı bir yazı konusu muhakkak. Bunu da ilerde paylaşırız. Ama eğer üçüncüyseniz başarısızsınız demektir. Bu yargıya varmak hiçbir zaman birçok şeyin değişeceği sonucunu getirmez. Çünkü geçen yıl atılan adımlar bir projedir ve bunun devamlılığı sağlanmalıdır. Bir de Slaven Bilic hakkında birkaç şey söylemek gerek... Dün maçtan önce ısınırken Veli Kavlak'ın sakatlığı sonrası bir daha gördük ki takım yapısından hiçbir zaman vazgeçmiyor. Veli ile Oğuzhan çok farklı oyuncular olsa bile aynı yerde kullanabiliyor. Esas olan oyun sistemi.
Erman TOROĞLU: Bilic tek başına