Trabzonspor için en büyük handikap yeni kurulan takımın oturmamasıydı. F.Bahçe için ise yeni kurulan Trabzonspor'u tanımamasıydı. Fatih Atik'in oynadığı sağ kanat neredeyse yerlerdeydi. 'Fransızcası' sayesinde 62 dakika oyunda kalmayı başarırken, Sefa yok yere yedek kulübesinde oturtuldu. Sağı işlemeyen Trabzonspor sol kanadı daha fazla kullandı. Waris bu kanatta elinden geleni ardına koymadı. Yatabare bulduğu ender pozisyonları ya harcadı ya da etkisiz kaldı. Bunu istediği topları alamamasına da bağlayabiliriz. Trabzonspor'un orta saha sorunu resmen bas bas bağırdı. Bu alanda organize olamayıp top tutamayınca genelde F.Bahçe daha etkili göründü. Orkestra şefinin eksikliğini Trabzonspor ileriki maçlarda da bayağı hissedecek. Hani insan, "o kadar transfer yapıyorsun neden orta alanı boş bırakıyorsun" diye sormadan edemiyor. Yeni Trabzonspor'un Fener maçını kazasız geçmesi çok önemliydi. Bir galibiyet psikolojik üstünlüğü büyük oranda kendi tarafına geçirecekti. Olmadı! Şunu da söyleyelim. Önümüzdeki maçlardaki oyun düzeni Fenerbahçe gibi kapalı olmayacak. Hücum oynayacaksın. Hattı müdafaa değil, sathı müdafaa yani.. Maçın hakemi Fırat Aydınus'a gelince… Ortada bir müsabaka yönetti. Belki görmediniz, ben aktarayım. İsmail Kartal'a, "Böyle giderse Caner'i atacağım" dedi. Hakemlerimizin halinin fragmanını sundu bize. Biz bu filmi zaten yıllardır izliyorduk, sağ olsunlar! Şimdi "Maç olaysız bitti", "Artık futbol zamanı" gibi spor manşetlerini okuyacaksınız. Ama "Trabzonspor, bugün ligde olmaması gereken bir takımla maç yaptı" diye yazılmayacak. Ben yazacağım. Yazmaya da devam edeceğim. Çünkü "adalet" dediğimiz şey, günü geldiğinde 3 maymunu oynayanlara da lazım olacak!
Hakkı Yalçın: Olması gereken
Dün gece Trabzon'da sigortalar atmadı, tribünler yanmadı. Güç gösterisi yapmadı şiddet. Beklenenler değil olması gerekenler oldu. Kıyamet galalarından bıktık. Fenerbahçe'den rakibi itaate zorlayan çok paslı bir başlangıç izledik. Bunu bu stattaki bağışıklığına ithafen, Fenerbahçe'nin uzman duruşuna bağladım. İlk defa bu kadar dar alanda ve bu kadar içe dönük bir Trabzonspor izledim. Bunun adını da takım olma yolundaki tecrübesizliğe bağladım. O yüzden ilk yarının sarı lacivert saldırı ekibiyle, bordo mavili gardiyanlar arasında geçtiğini söyleyelim. İkinci perde de roller değişti. Kendi gerçeklerinin siperlerinden çıkan Trabzonlu futbolcuların yakaladığı fırsatların, Fenerbahçe forvetinden daha etkili olmasının sırrını da, Emenike ve Sow'da arayalım. Hiçbir yaratıcılıkları yoktu. Fenerbahçe'nin en etkili yanını temsil eden kanatların da, dün gece fazla çalışmadığını not edelim. Bütünü tamamlayan hatalı parçaları işaret edelim. Ama gecenin psikolojik yanını da parantez içine alalım. Dün gecenin Fenerbahçe adına en özel adamı Emre'ydi. Harika bir sükunet usta bir postacılık. Sadeliğin en gösterişli futbol mantığı olduğunun bilincinde oynadı. Sihirli isimle, sinirli isim arasındaki farkın yansımasını gösterdi. Sonra Mehmet Topal. Takım aşkının simgesi. Ciddiyeti ve sorumluluğu iliklerine kadar hissetmenin resmi. Bana sorarsanız onlar gecenin beraberlik ustalarıydı. Bu sonuç, şiddeti uzaklaştıran bir merdivendi belki.
Necmi Perekli: Sakin ve mantıklı...
Trabzonspor kendi sahasında uzun zamandır hasret kaldığı seyirci topluluğu karşısında iyi bir ambiyans yakaladı ve bu ambiyansı değerlendirmek istedi. İlk yarıda rakibi karşısında mahkum oynayan bordo-mavili ekip, ikinci yarıda ise sahada pozisyon bulan, oyuna ağırlığını koyan, rakibine zor anlar yaşatan taraftı. İkinci yarıda bariz yakalanan üç pozisyondan ne yazık ki istifade edemedi. Diğer taraftan Fenerbahçe'nin ise direkten sekip auta giden şutu Trabzonspor için gerçekten bir 'şans' olarak nitelendirilebilir. Trabzonspor'da oynayan tüm oyuncular görevlerini hakkı ile yaptı ve galibiyeti hak edecek bir futbol sergiledi. Galibiyet gelmedi belki ama ortaya konulan futbol gelecek açısından sevindirici kabul edilebilir. Bu takım ekip olarak iyi çalışıp oyunu sadece bir kanata yıkmadan her iki kanadı da değişimli kullanabilirlerse kolay kolay maç kaybetmez.
Kimseye fayda sağlamaz
Özellikle Avrupa kupası maçlarında iyi sonuçlar çıkarabilir. Dün akşam oynanan derbi maçı hem sahada hem de saha dışında futbolun spor olarak icra edilmiş olması açısından başarılı ve sevindiriciydi. En önemlisi, bundan böyle hem seyirciler hem de oyuncular, maç öncesi ortamı germenin takıma hiçbir fayda sağlamadığını görmüş oldular. Demek ki sakin, mantıklı ve akılla oynanan bir futbol kendi sahasında Trabzonspor'un her zaman lehine olacaktır. Puanlar paylaşılınca iki takım da sahadan memnun ayrıldılar. Bordo-mavili takım dünkü maçta kazandığı puan ve oynadığı güzel futbolla Metalist Kharkiv karşılaşması öncesi moral buldu. Ancak beni düşündüren Trabzonspor'un savunma önünde birikmesine karşın savunması arkasını gereği gibi kontrol altına alamaması... Acaba Ukrayna'da alan denetimini gereği gibi yapamayan Trabzonspor'un başına bu görüntü sıkıntı çıkarır mı?
Gürkan Kubilay: Futbol mevta!
Sokakta birbirini görse zor tanıyacak bir Trabzonspor 11'i. Ofansif ancak savunmada, ön alanda pres yapmazsa sıkıntı yaşayacak bir Fenerbahçe 11'i. Kadrolar gelince ilk düşündüğüm buydu. Kaos futbolu ile başladı Trabzonspor, haklıydı da. İlk defa bir arada oynayan kadrodan düzen beklemek zordu. Fenerbahçe şaşırdı ama 10. dakika sonrası üstünlük kurdu. Yalnız bu üstünlük yana çok pas yapıp dikine gidemeyince Trabzonspor da iyice gömülünce sonuç doğuramıyordu. Ama maç zevksizdi. Trabzonspor, Fenerbahçe kalesine geçen yıl Guingamp'ın gollerinin 3'te 1'ini atan Yatabare'yi besleyemediği için hiç gelemiyordu. Ama F.Bahçe'nin de pozisyonu yoktu. İlk 35 dakika kaleyi bulan iki takımdan da şut bulamamıştık. Diego en çok mesafe kat eden idi ama F.Bahçe'nin ilk yarıda kaleyi bulan tek şutunun dışında takıma katkısı yoktu. Sow uzun zamandır zaten yoktu. Oyunu bozmaya yönelik takımlarla oynamak zordur. Fenerbahçe bunun da sıkıntısını yaşıyordu.
Yan pas çok anlamsızdı
Sonuçta hayatta seyrettiğim en kötü 45 dakikalardan biri oluyordu. İkinci yarıda 15 dakika bir şey değişmedi. Pozisyonu bulan Yatabare ile yine Trabzonspor oldu. F.Bahçe ribauntlara girmenin faydasını Mehmet Topal'ın direkten dönen topunda gördü. Sefa'nın girişi solda savunma yapmayan Sow nedeni ile doğru karardı ve Yatabare'ye 2. pozisyonu da buldurdu. Sow-Alper değişikliği mecburi ve doğruydu ama yetmedi. Diego-Webo değişikliği yaptı 80'de İsmail Kartal.Topla çok oynamak, yana pas yaptıkça anlamsızdı. Ancak karşında sadece savunma yapan da olsa, organize olamamış, 11 oyuncusundan 9'u ilk kez takımda oynayan bir rakibe bu kadar kötü oynamak Fenerbahçe'nin geleceği açısından da sıkıntı idi.
İskender Günen: Trabzon için başarıdır
Fenerbahçe, oturmuş kadrosu ile saha içi yardımlaşması üst düzeyde bir takım. Böyle bir takıma karşı, Halilhodzic'in oyun stratejisi doğruydu. Savunmanın önünde Medjani ile Salih Dursun yer aldı. Orta sahanın önündeki üçlünün kenarlarında ise Fatih ve Waris'e görev verdi. Fenerbahçe'nin, hücum aksiyonlarında takıma önemli katkılar yapan Caner ve Gökhan Gönül, Fatih'in ve Waris'in, bu alanları iyi kapatmasından dolayı etkili olamadılar. İlk yarıda, F.Bahçe topla fazla oynamasına rağmen kenarları kullanamadığından, gol pozisyonu üretmede yetersiz kaldı. Orta bölümden atak girişimlerinde ise Trabzonspor savunması başarılıydı. Medjani, rakip hücumlarda duracağı yeri çok iyi biliyor. Bir iki pozisyonda kritik kademelerde bulundu. İlk yarıda Trabzonspor'un en büyük sorunu ise top kendisine geçtiği zaman oluştu. Çok fazla pas hatası yapıldı sadece hücumda Costant ve Waris'in birlikteliğinden oluşan ataklar dışında, önde gerekli yeterlilk gösterilemedi. İkinci yarı ise Trabzonspor savunmasını ilk yarıya göre daha öne çıkartarak, Fenerbahçe yarı alanında daha fazla göründü. Fatih'in, sağ kenardan getirdiği topta Waris, pozisyonu değerlendiremedi. Yatabare'nin ceza alanı içerisinde dönerek vurduğu topta kaleci Mert golü önledi. Ardından ise Sefa'nın mükemmel pasında Trabzonspor'un bu maçta girdiği en net gol pozisyonundan Yatabare yararlanamadı. Son yıllarda Fenerbahçe ile Avni Aker'deki maçları düşündüğünüzde, alınan bu sonuç, Trabzonspor açısından bir başarı olarak değerlendirilmeli. Çünkü Trabzonspor, birbirini tanımayan, uyum sorunu olan bir takım. Yalnız dünkü maçta oyun disiplininden kopmadan, mücadele gücü yüksek bir görüntü içerisinde olmaları yarınlar adına ümitli olma nedeni.. Özellikle, yeni transferlerden Waris, dünkü maçın Trabzonspor adına en iyi oyuncusuydu. İlk maçı olmasına rağmen Gökhan Gönül'ün aksiyon sahasını çok iyi kapatmanın yanında, ofansif anlamda da Fenerbahçe'yi en fazla zorlayan oyuncu oldu.
Gürcan Bilgiç: Korkuların maçı!
Başladığı andan bitime kadar maçın bize gösterdiği tek bir sürpriz bile olmadı. Halilhodzic takımının sınırlarını biliyor, bunu zaten demeçlerinde söylüyor ve öyle oynatıyor. Yani; kaleyi "sıfırda" tutalım, atabilirsek; atalım... İsmail Kartal'ın gelmesiyle birlikte Fenerbahçe'nin de formatı böyle oldu. Daha güvenli oynayan, kalesinde az pozisyon veren, ustaları veya duran top becerileriyle tabelayı değiştiren bir düzen. Avni Aker'deki 90 dakikada kimin ev sahibi olduğunu anlamak mümkün değil. Kimin kazanmak istediğini de anlayamazsınız. Sezon başında, daha maç kondisyonu kazanılmamışken, maçın hikayesini yıldızlar yazar. Takımların önünde "yıldız" sıfatı olan oyuncuları sorumluluk alırlar ve topu isterler. Denerler, ararlar... Olur veya olmaz. Dün sahada bu da yoktu. Fenerbahçe'nin attığı golleri paylaşan ön üçlüsünün çalım attığını bile görmedik. "Çalım atmayan forvet olur mu?"... Moussa Sow'un önüne yazmak lazım bunu. Bire bir yakaladığında bile topu geriye oynadı. Fakat belirgin arıza Emre ve Diego'nun takım liderliği konusunda anlaşmazlığı düşmeleri. Emre bundan vazgeçmedi ve oyun sırasında da Diego'yu sürekli rakip ceza alanına yakın bölgelere, pas istemek için yönlendirdi. Emre öne doğru pas kullansa, risk alsa bu kararı saygıyla karşılardım. Ama forvetini, tehlikeye davet eden oyun üretemedi. Maç öncesindeki analizlerimde "0-0" dedim. Fenerbahçe'yi bildiğimden, Trabzonspor'un nasıl oynayacağını tahmin etmekte zorluk çekmediğimden. Deplasmandaki bu beraberlik için Fenerbahçe tarafı "iyi" diyebilir. Ama bu takımın beklenen bu oyunu çözmek adına üretim yaptığını, taktik ürettiğini veya farklılık yarattığını görmedim. Denerlerdi, olmazdı. Sorun buradadır. Son sözüm Halilhodzic'e... 14. dakika bir Fenerbahçe atağında taç atışının çabuk kullanılmasını, topla rakip oyuncu arasına girerek önledi. Tabelaya da baktığımızda istediği sonucu aldı. Üstelik "oynayarak"...
Ömer Üründül: Çareler tükenmez
Trabzonspor'un birbirlerinin özelliklerini hiç tanımayan oyunculardan kurulu yeni takım tertibinin Fenerbahçe gibi saha içi düzeni oturmuş bir rakip önünde oyuna kısa sürelerde dahi hükmetmesi mümkün değildi. Ama yeri geldikçe vurguladığım gibi futbolda çareler tükenmez. İlk devre Fenerbahçe sürekli topa sahip olmasına, oyunu karşı alana yıkmasına rağmen hiç pozisyon bulamadı. Çünkü Trabzonspor takım halinde, topun arkasına geçip disiplinli ve iyi yerleşimli alan daraltan savunma uyguladı. Bu taktik anlayışta en önemli doğru da Caner ve Gökhan Gönül'ün kulvarlarının alınan tedbirlerle tamamen kapatılmasıydı. Fenerbahçe ilk devre boyunca sadece pas yaptı. İkinci yarıda da aynı görüntüde başladı. Ama oyunu tuttuğu için moral bulan Trabzonspor, bu devrede zaman zaman çok etkili kontrataklara çıktı. İki tane de net pozisyon buldu. Fenerbahçe'nin ise hazırlanmış bir tek pozisyonu yine bu devrede de yoktu. Akılda kalanlar Mehmet Topal'ın direkten dönen şutu ve Diego'nun direği sıyırıp auta giden vuruşuydu.
Trabzon pozisyon vermedi
Sonuçta Trabzonspor, teknik direktör Halilhodzic'in eldeki imkanlarla uygulattığı en doğru taktikle rakibine hiç hazırlanmış pozisyon vermeden puan aldı, iki de gol kaçırdı. Fenerbahçe ise iyi oynayamasa da zor bir deplasmandan bir puanla döndü. Benim Fenerbahçe ile ilgili geçen haftada köşemde de tekrarladığım gibi değişmeyen bir görüşüm var: "Eldeki forvetlerin tümü santrfor kimliğinde. Kenarlarda adam eksilterek sıfıra inecek bir forvet tipi yok. Bu durumda geriyi iyi kapatan, bilhassa da Caner'le Gökhan Gönül'ün çıkışlarını kesen takımlar, Fenerbahçe'yi pozisyon sıkıntısına sokarlar." Dün geceki maç bu görüşümdeki haklılığımı açıkça gösterdi. Trabzonspor-Fenerbahçe maçındaki futbol tabii ki tatmin edici değildi ama hem saha içindeki centilmenlik hem de tribünlerden sahaya hiçbir müdahale olmayışı, beni en çok sevindiren olaylardı.
Metin Tekin: Futbolları doyurmadı
İki takım arasında son oynanan maçta yaşananlardan sonra dün gece Trabzon'da çok sakin bir karşılaşma izledik. Başından sonuna kadar gerilimin hiç olmadığı bir mücadeleydi. Bu çok olumlu bir tabloydu. Ancak sahada ne oynandığına bakacak olursak, Halilhodzic'in savunma anlayışının belirlediği net bir oyun stratejisi vardı. Kendi yarı sahasında Fenerbahçe'yi karşılayıp kazandığı toplarla çabuk hücuma çıkmak. Fenerbahçe ise buna karşın daha çok topa sahip olup, pas yapıp set oyunuyla sabırla pozisyon aradı. İki takım da bundan ne sonuç aldılar derseniz, Trabzonspor özellikle Waris ile 2-3 tane pozisyon yakaladı. Ancak Fenerbahçe'nin 90 dakika net bir pozisyonu yoktu. Genel anlamda futbol kalitesi çok düşük bir oyun izledik dün akşam. Bireysel performanslara bakarsak, Trabzonspor'da Belkalem ve Mustafa Akbaş'ın iyi oyununu izledik. Waris de ataklarda çabukluğuyla dikkat çekti. Fenerbahçe'de ise çok da fark yaratan bir isim yoktu sahada. Halilhodzic, Trabzonspor'un ideal 11'ini bulana kadar çok ismi deneyecek gibi görüyor. Dün Cardozo ve Bosingwa yoktu. Onların dönüşü sonrası Halilhodzic'in nasıl bir 11 sahaya süreceği merak konusu. Bu kadar transferden sonra Trabzonspor oyun stratejisini farklı yerlere getirmeli.
Rıdvan Dilmen: Sabaha kadar oynansa 0-0 biterdi
Maçı izleyemeyenler hiçbir şey kaybetmediler... Okullar açılıyor bundan sonra çocuklarını erkenden uyutmak isteyip de başarılı olamayanlar bu maçın kasetini alıp bir kenara koysunlar. Çocuklara izlettiklerinde çok rahat uyuyacaklardır... Sahada yüzde 65-70'lerde topa hakim bir Fenerbahçe, yüzde 35 civarında topa hakim bir Trabzonspor vardı. Fenerbahçe topa sahip olmada favori gibi oynadı ama favori gibi pozisyona girmedi. İki teknik direktör de ne dediyse oyuncularını aynen yaptılar. İsmail Kartal "Topa sahip olun" demiş, olmuşlar... Pas yapan Emre, Mehmet Topal işini yapmış. Diego istekli ama etkili değil işini yapmış. Kuyt mücadelesine devam etmiş. Beklerden istediği verimi alamamış. Emenike ve Sow çok çakılı kaldılar. Halilhodzic ne dedi maçtan önce "Bize 3 ay vakit lazım." Çok haklı... 21 tane oyuncu alıyorsunuz ama bir takım bu kadar kendi sahasında beklemez. Fenerbahçe'ye saygı duydu, duymalı... Fenerbahçe'den çekindi, çekinmeli ama çok fazla çekindi. İki takım oyuncuları da uykusuzluğa dayansa ve maç oynanmaya devam etse bu oyun böyle kilitlenmiş şekilde sabaha kadar golsüz devam ederdi. İsmail Kartal'ın işi kolay değil. Ersun Yanal'ın yardımcılığını yaptı birinci yardımcısı değildi. Aykut Kocaman'ın yardımcılığını yaptı yine birinci yardımcı değildi. 4 yıldır futbolcuya yardım eden isimken şimdi görev veren isim. Fenerbahçe'nin en önemli silahı Webo. Ceza sahasına gömülen takımlara karşı etkili olacak bir oyuncu. Her tarafa hareket edebilecek bir oyuncu. O nedenle takımda olmalı. 90+3'te Trabzonspor beraberliğe yaslanmışken, Fenerbahçe Selçuk değişikliğine gidiyorsa Kartal demiş ki "Ben beraberlik istiyorum." Bir puan kötü değil. Trabzonspor için de geçen yılın şampiyonu, oturmuş takımı olan bir takıma karşı bir puan kötü değildir. Maç, Avrupa standartlarının çok altındaydı. Bireysel performanslarıyla da çok altta kaldı. Sezonun nadir kötü geçecek maçlarından birini izledik. Yana oynaya oynaya Fenerbahçe maçı 0-0 bitirdi. Topa çok sahip olmak maç kazandıramayabiliyor. Bu adaletli bir sonuçtur. Çünkü iki takımın hocasının da istediği bir sonuç oldu.
Ahmet Çakar: Sahanın en iyisi Aydınus'tu
Dün gece Avni Aker'de aslında her iki takım da istediğini aldı. Uzun yıllardır böylesine sakin, böylesine centilmen bir Trabzonspor seyircisi görmemiştik. Dün gece dört dörtlüktüler. Herhalde Fenerbahçe buradan bir puanla döndüğü için sevinçlidir. Bu Trabzonspor için de geçerli. Zira Vahid Halilhodzic haklı olarak, "Çok yeni bir takımız, uyum problemlerimiz var. Belli bir zamana ihtiyaç duyuyoruz" diye yakınmıştı. Dolayısıyla Trabzonspor için de kötü sonuç diyemeyiz. Maçın kontrolü birinci dakikadan son dakikaya kadar hep Fenerbahçe'de oldu. Bol pas yaptılar, Emre çok iyi oynadı ama aynı şeyleri Sow ve Emenike için söyleyemeyiz. Uzun zamandır her ikisini de bu kadar kötü izlememiştim. Fazla hareket etmediler, koşu yapmadılar, Trabzonspor defansı arasında eriyip gittiler. Trabzonspor ise sadece kontratağı düşündü ve aslında istedikleri pozisyonları da yakaladılar. İlk yarı neredeyse pozisyon yoktu. Ama ikinci yarı özellikle Trabzonspor birkaç tane net kaçırdı. Waris çok iyi bir kontratak oyuncusu. İyi de pozisyonlar buldu. Hele hele Sefa'nın sağdan getirip penaltı noktasına çıkardığı topa iyi vursa Trabzon kötü oynadığı bir gecede pekala 3 puanı alabilirdi. F.Bahçe'ye bakıyoruz, Mehmet Topal'ın direğe çarpan topu dışında pek pozisyonları yok. Diego'nun kariyeri tartışılmaz ama hala fizik olarak eksik ve takıma adapte olamamış.
Diken üstünde oturmaktan bıkmıştık
Sonuçta Trabzon'da centilmence, futbolu az ve sessiz bir gece yaşandı. Buna da şükür çünkü her Trabzonspor-Fenerbahçe maçı öncesi ve sonrasında diken üzerinde oturmaktan bıkmıştık. Hakem Fırat Aydınus sahanın en başarılı ismiydi. Gerçekten mükemmel bir maç idare etti. Faul tespitleri, oyunculara yaklaşım ve futbol yorumu ile bizden tam not aldı. Gönül ister ki Aydınus'u hep böyle gecelerde görelim.
Erman Toroğlu: Fenerbahçe heyecan vermiyor
İki takımın taraftarları yıllardır gergin, futbolcular gergin, kamuoyu gergin. Bu kadar ağırlık oynanan maçın üzerine çökünce maç da ağırlaştı. İki takım da sanki ağır sıklet boksörleri gibi ağır ağır oynadılar. Öncelikle yapmak istedikleri 'hata yapmayalım' fikriydi. Hiç risk almadan oynamaya kalktılar. Böyle bir anlayış defansta tamam ama hücumda? O zaman neredeyse hiç pozisyonu olmayan bir maça girdik. Trabzonspor, eski Trabzonspor değil. Mümkün olduğu kadar topun arkasına fazla adamla geçiyorlar. 'Kalede tehlikeyi az görelim, sonra atarız' diyorlar. İlk 75 dakikada Fenerbahçe'nin direkten dönen bir topu bir de Yatabare ile Waris'in dışarı attığı iki top var. Koca maçta 3 tane pozisyon var. 25 dakikaya bir pozisyon düşüyor. Keçi boynuzu gibi. Trabzonspor Teknik Direktörü Vahid Halilhodzic bazı şeyleri değiştirmiş. Her şeyden önce, herkes oyuna ortak oluyor. Kaçak dövüşen yok. Baskılı, tazikli maç olmayınca Emre de yürüye yürüye oynadı. Hiç zorlanmadı.
BEKİR'E SARI ÇIKMALIYDI
Dünkü maçta hakeme dönecek olursak, Fırat Aydınus, Bekir'in elle kestiği pozisyonda sarı kartını kullanmalıydı. Çünkü Trabzonspor hızlı hücuma çıkıyordu. Hakem Aydınus bunu "ele çarpma" olarak değerlendirdi. Trabzonspor yepyeni bir kadro. Bu kadro daha tam kadro olarak antrenman bile yapmadı. Öyle olmasına rağmen bu maçtaki görüntüleri ileride Trabzonspor'un daha iyi olacağı yönünde. Fenerbahçe standart bir kadro. Bu oyuncular yıllarca yan yana oynadılar ama Ersun Yanal dönemindeki Fenerbahçe dün gece sahada yoktu.
BU SENE İŞLERİ ÇOK ZOR
Fenerbahçeli futbolcular çok ağır oynuyorlar, risk almıyorlar. Oyunu çok sıkıştırıyorlar, rakip de dikkatli olursa hücumda onlara geniş alan bırakmıyor. Eğer her maçta böyle oynarlarsa bu sene işleri zor. Çünkü Fenerbahçe'nin Ersun Yanal'dan sonra oyun anlayışı yüzde yüz değişmiş durumda. Keyif ve heyecan vermiyorlar. Daha ilk haftalar diyelim, bekleyelim.