Hiç lafı çevirmeye gerek yok. UEFA'nın Trabzonspor maçlarına atadığı hakemlerin kulağına üflediğini daha önceki yazılarımda belirtmiştim. Lokeren maçında da net olarak 2 penaltı 2 kırmızı kart vardı. Verilmedi! Demek ki Trabzonspor UEFA'ya karşı da şike mücadelesi verdikçe, baskı altına aldıkça, Avni Aker'de, "Karar ver UEFA! Euro tolerans mı sıfır tolerans mı?" pankartlarını açtıkça onlar da TFF'ye benzemeye başladı! Trabzonspor bütün bunlara rağmen UEFA yolundaki engelleri bir bir aşıyor. Lokeren karşısında alınan net galibiyet, Trabzonspor'un gruptan çıkma şansını çok çok yükseltti. Şu var ki; Trabzonspor'un en büyük ihtiyacı olan şey ortak akıl ve takım olabilmekti. Sezon başından bu yana bu iki ana unsurun sıkıntısını yaşıyorlardı. Herkes kendine göre bir şeyler yapmaya çalışıyordu.
Ama son iki haftadır görüyoruz ki oyuncuların yetenekleriyle birlikte akıllarını da bir bütün haline getirdiklerinde neler yapabilecekleri artık yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladı. Takım olmakta sıkıntı yaşayacaklar, evet. Lakin beni en çok mutlu eden oyuncuların takım olma yolundaki mücadele hırslarıydı. Defansta daha az pozisyon verdiler ileride daha net pozisyonlar yakaladılar. Hepsini tek tek tebrik ediyorum. Mehmet Ekici o Nürnberg günlerindeki futboluna geri döndükçe, harikalar yaratıyor. Yatabare, Trabzonspor'un en iyi yabancı transferi olmaya aday. Waris çalışkan, Cardozo dinamik. Ve Bosingwa… Chelsea ve Porto'nun en iyi sağbeklerinden biri olan, 32 yaşına rağmen sahada harikalar yaratan, 90+4'ncü dakikada bile oyundan kopmayan bir futbolcu. Hakikaten onun için fazla söze gerek yok. Kalitesi daha düşük takım olan Lokeren sert bir oyunu tercih etti. Hakem kararlarıyla sertliğe prim tanıdı. Trabzonspor buna rağmen hakemi de yendi! Avrupa yolunda Fırtına gururumuz olmaya, mağdur edildiği ülkesine puan kazandırmaya devam ediyor. Tebrikler…
Cengiz Tokgöz: Fark olurdu
Trabzonspor, ligden sonra Avrupa'da da güldü. Bordo-maviller ilk dakikadan hakemin son düdüğüne kadar üstün oynadığı maçta Lokeren'i 2 golle Avni Aker'den uğurladı. Bu gollerin yanı sıra Trabzonspor lehine verilmeyen 2 penaltı ve gösterilmeyen 2 kırmızı kart var. Hırslı ve istekli görünen bordo-mavililer attıklarından fazlasını da kaçırdı. Atılan 2 gole karşın, bir yığın pozisyon da acelecilikten gole çevrilemedi. Hadi ligde Passolig var diye seyirci gelmiyor. Peki bu maça ne diyelim. Tribünler boştu. Tıklım tıklım dolmalı idi. Bu arada bordo-mavili takımda eksikler giderilmeye de başladı. Oyunun ilk yarısında savunma güvenliğini ön plana alan Trabzonspor, Belçika takımına şans vermedi. Savunmada kalış, konuk takımı hareketli gösterdi. İlk yarının golsüz kapanması bordo-mavilileri üzmedi.
İki güzel golle taçlandırdı
İkinci yarıya ekibimiz süratli başladı. Bunun da semeresini attıkları 2 golle gördüler. En çalışkan oyuncu Mehmet sakatlanınca kenara alındı. Yatabare golde adeta havada uçtu ve skor tabelasını değiştirdi. Form grafiğinden ödün vermeyen ve takımın dün de en iyisi Bosingwa, Constant'a"al da at" dercesine gol attırdı. Lokeren'in son dakikalardaki atak futbolu, Trabzonspor savunması tarafından iyi bertaraf edildi. Sonuçta Trabzonspor, Avni Aker'de bir Avrupa maçını kazandı ve lig için de iyi bir moral aldı. Ve maç sonundaki "Kolbastı" Trabzonspor'un geri dönüşünü müjdeliyordu.
Olcay Çakır: Ülke puanı...
Yabancıları bir arada sahada olunca, haliyle meraklarımızı da gideriyoruz izleyenler olarak. Bir sürü acabalarımız var Trabzonspor'la ilgili, hazırlık denen şeyin ne dönemini izledik, ne de doğru dürüst bir maçını... Hal böyle olunca, "Yatabare, Waris, Cardozo bir arada nasıl oynar, oynar mı?" sorularına yanıt aradık aynı zamanda dün gece... Constant'ı pür dikkat izledik, sakat, sakatlık sonrası, adam net iyi adam diyebiliyoruz. Biraz daha sahiplense davayı, tek başına maç kotarır da diyebiliyoruz... Yabancı sınırlaması nedeniyle tüm yabancıları bir arada test imkanımız oldu... Trabzonspor, ciddi ciddi pozisyon vermiyor rakiplerine... Net pozisyon yok kadar az kalesinde, dün gece de böyle oldu, birçok maçta böyle... Haliyle, Fatih'i sadece bir kaç pozisyonda sınama şansımız oldu. Fatih çok iyi bir yola çıktı diyebiliyoruz... Trabzonspor'un sola son yaması Zeki, o mevkide de özveriyle işini yaptı. Bosingwa yıllandıkça değerleniyor bilmem farkında mısınız?
Kafa rahatsa oyun iyi
Zaten rakipler Bosingwa ve Cardozo'lu takıma büyük saygı duyuyor olmalı... Özellikle Yatabare'nin ligimizde de onbir oyuncusu olarak konuşlanması şart! Trabzonspor saha da çok güçlü bir görüntü veriyor, baskı yemiyor. Yediği ataklar, kalesinde net pozisyona dönüşmüyor... Bunlar gelecek adına, takım olma adına kısa süreli artı değerler... Çıkarken top kayıpları, orta alanda oyunu şekillendirme de sıkıntılar devam ediyor. Golden önce ve golden sonra Trabzonspor'un iki farklı görüntüsü, tıpkı Mersin İdman Yurdu galibiyeti öncesi ve sonrası gibiydi. Kafalar rahatladıkça oyunu daha da güzelleşiyor Trabzonspor'un.
Necmi Perekli: İstenen galibiyet
Trabzonspor kendi sahasında haftalardır hasret kaldığı galibiyetlerin ikincisini UEFA Avrupa Ligi maçı olan Belçika'nın Lokeren takımına karşı alarak hızına devam ederken, bu kategoride de "ben de varım" dedi. Trabzonspor bu maça sekiz yabancı ile çıktı, fakat sahanın ve takımın en iyi adamı nazar boncuğu gibi ortada gözüken Zeki Yavru'muz idi. Hem savunmada hem de ofansif anlamda takımı adeta ateşledi. Bordo-mavili ekip bu maçta haftalardır eleştirilerimizin ucunda olan Yatabare'li çift santrafor sistemi ile sahada gözüktü. Nitekim Yatabare takımına kornerden gelen topla ilk golü kazandırırken bizlerin eleştirilerimizde haklı olduğumuzu gösterdi. Artık bu 2-0'lık galibiyetin şu veya bu şekilde teknik analizini yapmaktan ziyade Avrupa kupalarında kaybolan Türk takımlarının da bir yerde prestijini ve puan sıralamasındaki yerini düzelten takım olarak bizleri sevindirdi. İlk yarıda bordo-mavililer sanırım tedbirli olmak veya rakibi tartmak adına biraz tutuk ve çekinceli oyunla ilk yarıyı bitirdi. Her nasılsa ikinci yarıda ipini kopartıp orta sahanın rakip savunması üzerine yıkılması ile sahanın egemenliğini ele alınca bu baskı ve enerjik oyunla ikinci golü de Constant'ın ayağında kazanınca maç net bir skorla Trabzonspor'un olurken, taraftarlarına da önemli bir galibiyet hediye etmiş oldu. Herkesin gözünün üzerinde olduğu kaleci Fatih de bu maçta beklenen güzel oyununu ortaya koydu. Yavaş yavaş takıma ve arkadaşlarına artık güven vermeye başlamış olması da sevindirici ve Trabzonspor için kazanç sayılan ayrı bir faktör oldu.
Murat Özbostan: Tam bir Avrupa takımı
Halilhodzic her ne kadar maç öncesi tuhaf açıklamalar yapıp takım motivasyonunu düşürse de dün sahada farklı bir Trabzonspor vardı. Sahada tam bir Avrupa takımı vardı. Rakibe pozisyon şansı tanınmadı, takım maç boyunca oyun kontrolü altında tuttu ve birçok gol şansı üretti. Lokeren'e nazaran daha kaliteli oyunculara sahip olan Trabzonspor bu kalitesini skora yansıtmayı da bildi. Mehmet Ekici'nin etkili kornerleri yine sahnedeydi. Yatabare de transferinin hakkını veriyor. Geçen sezondan kalan ender isimlerden Bosingwa da maçın iyilerindendi. Constant'a yaptığı asist galibiyetin habercisi oldu. Bence bu maç artık turun kapısını araladı, liderlik şansını da taze tuttu. Artık Polonya'daki Legia maçı lideri belirler, Trabzon da bu gruptan çıkar. Bu işi erkenden bitirmek Trabzon'un elinde... Lokeren'den Belçika'da alınacak 3 puan Metalist ve Lokeren'in tabutuna son çiviyi çakar.
İskender Günen: Hoca istikrar arıyor
Dün, Avrupa kupalarında gruptaki üçüncü maçta, gruptan çıkabilmek için alınacak üç puan doğaldır ki büyük önem taşıyordu. Trabzonspor'u bunu başardığı için kutlamak gerekiyor. Fakat bizim beklentilerimiz biraz daha farklı. Halilhodzic geldiği günden bu güne kadar, 6 Süper Lig maçı ve Avrupa Kupaları'ndaki maçlarını da göz önüne getirdiğimizde her maç değişik 11'le sahaya çıktı. Şurası bir gerçek ki istikrarlı bir takım yaratabilmek için oyuncuların birlikte oynamaları büyük önem taşıyor. Bu maçta da 8 yabancı oyuncuya şans verdi. Dünkü maçta, Trabzonspor'un ortaya koyduğu oyun bana göre beklentilerin çok altındaydı. Sahaya çıkan 11'de daha önce savunmanın sol kenarında görev verdiği Musa Nizam kenarda, Zeki Yavru ise savunmanın solunda! Orta sahada ise bir türlü istenilen yeterlilik yok. Medjani, stoper özellikli ve topu olumlu kullanma becerisi hiç yok. Costant geriye gelerek top almaya çalıştı, temposu istenilen düzeyde değildi. Mehmet Ekici oyunu yönlendirmeye çalışan tek isimdi. (İkinci yarı Halilhodzic'in kendisini dışarı alması çok büyük teknik adam yanlışıydı) Boşnak Hoca, önde ise Yatabare'ye sağ kenarda görev verdi. Hücumlarda Yatabare, Cardozo'ya yaklaşarak bu oyuncunun bıraktığı boşluktan, Bosingwa'yı topla buluşturmayı denediler. Bu çerçevede ilk yarıda temposu, arzusu olmayan ve orta sahada rakibine büyük boşluklar veren bir Trabzonspor izledik. İkinci yarıya ise değişen hiçbir şey yoktu. Duran toptan Yatabare'nin attığı golden sonra ise rakibi az adamla yakaladıkları pozisyonlar var. Fakat final paslarındaki hatalar ve beceri noksanlığından oyunda kendilerini rahatlatacak golü Costant ile ancak maçın son dakikalarında buldular. Sonuç iyi ama sorgulanması gereken oyundaki yetersizlikler. Bunun için lütfen biraz futbol... Her takım için her geçen gün oyunda daha olumlu görüntüler görmek bizlerin beklentileri. Yoksa bugünkü görüntü ile istikrarlı bir takım oluşturmak çok zor. Kimse kendini kandırmasın!