Hıncal Uluç ile haftanın gündemi

Sabah Gazetesi'nin usta kalemlerinden Hıncal Uluç, geçtiğimiz haftaya damgasını vuran spor olaylarını Sabah.com.tr okuyucuları için çok çarpıcı açıklamalarda bulundu. Uluç 'Tarihin en kötü Galatasaray'ını seyrettim. Yerin dibine soktuğum, gitmesi için elimden geleni yaptığım Prandelli'yi arattı. Aklıma her şey gelirdi ama bu gelmezdi. Hamza Hoca'nın bu kadar yanlış, bu kadar kötü bir kadro kurması inanılır gibi değil. Yani hem 18'i hem de 11'i yanlış. Mantığı yanlış. Hamza Akhisar'da kendini ispatlamış bir hoca. Ama o Akhisar'daki Hamza yönetmiyor Galatasaray'ı. Birileri Abdurrahim Albayrak'a fısıldıyor, Abdurrahim de Hamza'ya emir veriyor 'Şunu oynatacaksın, bunu oynatacaksın.' Abdurrahim Albayrak'ın yönettiği Galatasaray da işte bu kadar olur' dedi. Özge AYDIN /SABAH.COM.TR #Sayfa# Fenerbahçe'nin Trabzonspor maçında beklediği iki penaltı pozisyonu vardı. Biri Emenike'nin Trabzonspor ceza sahası içinde düşürülmesi diğeri de Diego'nun Medjani'nin müdahalesiyle ceza sahası içinde yerde kaldığı pozisyon. Bunlar için neler söyleyeceksiniz? Fenerbahçe'nin beklediği penaltı pozisyonları ile ilgili konuşan bütün hakem otoriteleri 'Alakası yok' dediler. İkisinin de alakası yok. Ama tabii yayıncı kuruluş Maraton'da bu defa derli topluydular. Fenerbahçe yandaşlığı yapmadılar. Tahmin ediyorum bizim konuşmalarımız biraz etkili olmuş. Ama yayında aynı Demba Ba'nın dediği gibi 'İnanılır gibi değil!' O Diego'nun pozisyonunu 15 kere falan ekrana getirdiler. Buna karşılık hiç kimsenin tartışmadığı bir kırmızı kart pozisyonu var. Egemen, Trabzonsporlu Aykut'a tokat attı. Melo'nun ikinci sarı kartını 10 dakika tartışan ve ertesi gün Milliyet Gazetesi'ne tam sayfa yapan Şansal kardeşime soruyorum, Egemen'in kırmızı kart gördüğü dakikanın kaçıncı dakika olduğunu, o dakikadan sonra Fenerbahçe'nin maç sonuna kadar 10 kişi oynayacağını bir cümle ile söyledin mi? Bir yanlış verilen taç atışı yüzünden Galatasaray için 'Maçın kırılma noktası' dedin üç hafta evvel. Egemen'in pozisyonu için ittifak ettiler üstelik. Tümer de, Mustafa da, Şansal da ittifak ettiler 'Kırmızı karttı' diye. Altını çizdiler mi? 'Maçın kırılma noktasıydı, Fenerbahçe 10 kişi devam etse ne olurdu' dediler mi? Öyle bir şey yok! Sevgili Şansal kardeşim diyor ki 'Ben 5 sene evvel Lig TV'nin Genel Müdürlüğü'nden ayrıldım. Onu bile bilmeden beni eleştiriyorlar.' Kim eleştiren? Ben isim vererek konuşuyorum Şansal! Sen de isim vererek konuş. 5 yıldır senin orada müdür olmadığını bilerek eleştiren kişi ben miyim, başkası mı? En çok eleştiren ben olduğum için bütün millet zannedecek ki ben. Gaflet için eleştiri yapıyorum. O zaman isim ver! 'Hıncal Efendi ben 5 senedir yokum bu işte' de göreyim bakayım. İsmen sana hitap ediliyorsa cevabı da ismen verirsin. Ortaya cevap verilmez. Ben de çok merak ediyorum. Ama Şansal'ın Lig TV'nin Genel Müdür olmaması Lig TV'nin bütün iplerinin onun elinde olmadığı anlamına gelmez. Şansal'dan habersiz Lig TV'den sinek uçamaz. Lig TV'de bütün işleri en iyi bilen bir numaralı danışman, supervisor ne dersen de. Bir şeyi Şansal istemeyecek de Lig TV onu yapacak öyle ya da Şansal bir şeyi isteyecek de Lig TV onu yapmayacak öyle mi! Hangi görüntüyü istemiş de ekrana gelmemiş 'Hayır biz bunu getiremeyiz' demişler. Hangi görüntüyü 'Yayınlamayın' demiş de 'Hayır yayınlayacağız' demişler mesela. #Sayfa# Melo'nun ikinci sarı kartını 10 dakika konuşuyorlar, Galatasaray'ın aldığı 1 puanı ona bağlıyorlar, Egemen'in net kırmızı kartı tartışma konusu bile olmuyor. O maçı nasıl etkiler konuşma bile yapılmıyor. Niye böyle? Çünkü hafta içinde Aziz Yıldırım dedi ki 'Lig TV'yi Fenerliler ayakta tutuyor.' Evet!.. Bütün Galatasaraylılar ve Beşiktaşlılar decoderlerini iade ettiler. Aziz Yıldırım açıkça 'Ayağını denk al Şansal' dedi. Fenerbahçe Televizyonu'nda konuştu. Fenerliler de decoderlerini iade ederlerse batar. Şimdi Fenerbahçe'ye mecburlar. Bu sözü doğrudan Lig TV'yi itham eden Aziz Yıldırım'ın bu sözü ekrana getirilip tartışılmıyor, Şansal kardeşim Hacıosmanoğlu hakemle görüşmüş, durmadan gündeme onu getiriyor ve şöyle diyerek getiriyor 'Biz maçtan evvel yöneticilerin yaptığı konuşmaları getirmiyoruz. Nefret yaratmak istemiyoruz.' Yöneticilerin konuşmalarını getirmiyoruz dediği de Aziz Yıldırım'ın konuşması. Hacıosmanoğlu'nun konuşmalarını getirdi. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu. O televizyonun başında da aklı başında adamlar oturuyor. Her şeyi yemezler! Maçın sonunda Caner'e gösterilen bir kırmızı kart. Caner'e her maçta kırmızı kart çıkması lazım. Yan hakem kendine küfür edildiğini açıkça orta hakeme söylüyor. Orta hakem de kurala uyuyor. Caner o sırada soyunma odasına gittiği için kaptan Volkan'ı çağırıp 'Şu sebeple Caner'e kırmızı kart gösterdim' diyor. #Sayfa# Hakem Bülent Yıldırım'ı nasıl buldunuz? İyi bir yönetim gösterdi mi sizce? Egemen'e gösteremediği (gösterseydi biterdi. Bunun da farkında) kart dışında gayet başarılı bir performans gösterdi. Her hakemin yapabileceği hatalar vardı. Ama genelde maçı etkileyecek bir tek hatası Fenerbahçe lehine göstermediği kırmızı kart. O da olacak. Fenerbahçe Stadı'nda ve böyle bir medyayla o kadar baskı altında olacak. Beşiktaş ile kapatalım isterseniz. Beşiktaş, Çaykur Rizespor'u 2-1 yenerek lider oldu. Maçta karşılaşmanın hakemi Cüneyt Çakır'a çok iş düştü. Rizespor'a 2 kırmızı kart, Beşiktaş lehine 1 penaltı verdi. Türkiye'de şampiyonluğa bu takımlar yarışıyorsa eğer Türkiye ligi çökmüş. Ben bu kadar kötü bir Beşiktaş görmedim. 9 kişilik bir Rizespor'u sen tesadüfi bir penaltı golüyle yeniyorsan eğer... Ne kadar ayıp! 9 kişi ya! Ve sen o maçı kazanırsan lider olacaksın! Sahada da Rize seyircisi yok. 15 kişi gelmiş oraya, onların önünde oynuyorsun. Saha dezavantajın da yok. Zaten Beşiktaş'ın sahası olmadığı için bütün maçlarını deplasmanda oynadığı için deplasman durumu da yok. Bu maçı kazanabilecek pozisyona giremedi ya. Rıdvan'ın bir lafı vardır 'Ben en çok son dakikalarda geriye yardım etmeye gelen forvetlerden korkarım. Onlar çünkü bilmezler, çok sık penaltı yaparlar' der. Buna sık sık şahit oluyoruz. Aynen öyle işte. Beşiktaş'ın bir şey oynadığı yok. Oynayabilecek bir kadrosu olduğu halde çok kötü oynuyorlar. Biliç'in ne yaptığını anlayamıyorum. #Sayfa# Galatasaray, deplasmanda zorlandığı Eskişehirspor karşısında 3 puanın sahibi oldu. Kötü futbol, kötü zemin ve Galatasaray... Maçla ilgili neler söyleyeceksiniz? Tarihin en kötü Galatasaray'ını seyrettim. Yerin dibine soktuğum, gitmesi için elimden geleni yaptığım Prandelli'yi arattı. Aklıma her şey gelirdi ama bu gelmezdi. Hamza Hoca'nın bu kadar yanlış, bu kadar kötü bir kadro kurması inanılır gibi değil. Yani hem 18'i hem de 11'i yanlış. Mantığı yanlış. Burak sakatlıktan daha yeni kurtulmuş, Galatasaray 2-0 galip, maçın bitmesine 10 dakika kalmış ve de hiç ihtiyacı yokken oyuna sokup adamı yeniden sakatlanmasına sebep olan hoca bu defa iyileşmiş arka arkaya 3 antrenman yapmış Burak'ı çok ihtiyaç duyabileceği bir maçta kadroya bile almıyor. Bu Hamza değil! Yani son zamanlarda söylediğim bir şey var, Hamza'yı birileri yönetiyor. Kulağına fısıldıyorlar, Hamza da onlar ne derse onu yapıyor. Yani 5 tane yabancının 5'i de sahada. Kenarda 6 yedek var, 3'ü yabancı. 5 yabancının 5'i de oynarken sen 6 yedeğin 3'ünü yabancı yaparsan bu maç üzerinde gerektiğinde nasıl oynama yapabilirsin? Şansın yok! Bruma 10 dakika kenarda bekledi. Çünkü Hamza kimi çıkaracağına karar veremedi. Hücum gücünü arttırması için takımın Bruma'ya ihtiyacı var. Onu görüyor, Bruma'yı çağırıyor, Bruma ısınmaktan geliyor, soyunuyor, formasını giyiyor ve kenarda 10 dakika bekliyor ya! Muslera'yı çıkaramaz, Sneijder'i çıkaramaz, Melo'yu çıkaramaz, Chedjou'yu nedense çıkaramıyor ki Galatasaray'da ilk çıkacak hatta oynamayacak hatta kadroya alınmayacak adam Chedjou. Gene Galatasaray golü onun yüzünden yedi. Adam marke etmeyi bilmiyor, kademe yapmayı bilmiyor, hiçbir şey bilmiyor. Fenerli yorumcuların sevgilisi iki adam var; biri Chedjou biri de Emre Çolak. Emre performansı en iyi futbolculardan biri olarak gösterildi. Neden? Çünkü bu ikisi oynasın ki Fenerbahçe şampiyon olsun. O Emre Çolak'ı 90 dakika boyunca oynattı. Neden? Çünkü kenarda adam yok. Hadi Emre Çolak'ı göklere çıkaran o Fenerbahçeli yazarlar ve de Hamza Hoca ile beraber gidelim. Bu kaçıncı defa söyledim. Lig TV'ye gidelim, maçın kasetini koyup başından sonuna kadar Emre Çolak'ı seyredelim. 15 dakika tahammül edersiniz ancak. Bu kadar kötü bir oyuncu ya! 'Al Galatasaray'ı batır' desen bir adama böyle batırır anca. #Sayfa# Topları ezen, kendini Messi zannedip 5 kişinin arasından çalım atmaya kalkan, tek pas yapmayı bilmeyen, pasların yarısından çoğunu rakibe atan, kaptığı toplarla gollük kontrataklara sebep veren... Yani casus gibi bir adam. Zaten Galatasaraylı bir adamı Fenerli medya yüceltiyorsa orada bir duracaksın. Fenerli medyanın gözdeleri Chedjou ve Emre Çolak. En başta mesela Maraton'u yöneten sevgili Şansal kardeşimin Emre ve Chedjou'yu göklere çıkarmadığı hafta yok. En sevdiği iki Galatasaraylı bunlar. Çünkü bu ikisi oynarsa Galatasaray'ın şampiyon olma şansı yok. Fenerbahçe dördüncü yıldızı takar. Aziz Yıldırım da diyor ki 'Digitürk ve Lig TV'nin tek güvencesi biz Fenerlileriz.' Ee o zaman? Fener'in şampiyon olması lazım. O zaman da Emre Chedjou'nun oynaması lazım. Yani Hamza gibi bir adam bunu nasıl göremez? Şimdi sen 'Ne olur ne olmaz 15 dakika oynatırım bu maçta' diye Burak'ı götürmüyorsun. Forvet oynayabilecek yerli bir tane adam var Sinan. Onu da götürmüyorsun. Götürdüğün forvetler yabancı, Pandev ve Bruma. Takımda 5 yabancı tıklım tıklım dolu. Nasıl değişiklik yapacaksın? Nasıl oynayacaksın? Yani Hamza'nın böyle bir düşünce kıtlığı içinde olmasına imkan yok. Hamza Akhisar'da kendini ispatlamış bir hoca. Ama o Akhisar'daki Hamza yönetmiyor Galatasaray'ı. Birileri Abdurrahim Albayrak'a fısıldıyor, Abdurrahim de Hamza'ya emir veriyor 'Şunu oynatacaksın, bunu oynatacaksın.' Abdurrahim Albayrak'ın yönettiği Galatasaray da işte bu kadar olur. Eskişehirspor Tarık Çamdal, Erkan Zengin gibi güçlü isimlerini kaybetmiş bir takım. Buna karşı Galatasaray'ın bu kadar tutuk oynamasını neye bağlıyorsunuz? Eskişehir en iyi oyuncularını kaybetti. Kümede kalacak hali yok. Buna rağmen Eskişehir, Galatasaray'ı paçavra etti. Biraz dikkatli oynasalar 5-6 atardı. Dahası hakemler bütün yorumlarıyla Galatasaray'ın yanındaydı. Kör parmağının gözüne şu hatayı yaptı değil ama yorumlarının hemen hemen yüzde 90'ını Galatasaray lehine yaptı. Eskişehir'in beklediği bir penaltı pozisyonu vardı. 3. dakikada Eskişehir tarafından sol köşeden kullanılan kornerde Mustafa Yumlu'nun kafasından seken top Umut'un koluna çarptı. Pozisyona devam kararı çıktı. Mustafa Yumlu'nun pozisyonunda penaltı verebilirdi. Ama yorumunu Galatasaray lehine yaptı. #Sayfa# Eskişehir yönetimi misafir taraftarlara 200 TL'den bilet satınca 800 kişilik G.Saray'a ait tribünde sadece 25 kişi yer aldı. Maçı toplamda 350 kişi izledi. Sen İstanbul'da Eskişehirlilere 100 TL'ye bilet dersen Eskişehir'de orada sana 200 TL der. Ortada federasyon diye bir şey yok. Galatasaray 100 TL fiyat koyduğu zaman 'Ne yapıyorsun hemşerim' diyen bir federasyon çıkmıyor. Sen takımın giyeceği formanın şeklini, rengini sene başında federasyona bildirip başka forma giyemezken, canının istediği parayı koyabilir misin? Eskişehirliler gelmesin Eskişehir tribünü 500 TL, Mersinliler gelmesin Mersin tribünü 1000 lira. Böyle bir şey olur mu ya! Onu da ilan edersin. Galatasaraylı kaç paraya alırsa bileti Mersin de o paradan alır. Ama Türkiye'de federasyon yok. Durmadan böyle zavallılık halindeyiz. Süper Toto Süper Lig'de puan cetveli yeniden değişti. Beşiktaş birinci, Fenerbahçe ikinci Galatasaray ise üçüncü sıradaki yerini aldı. Bu tabloyu nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu tabloyu Lig TV ve Digitürk açısından değerlendiriyorum. Büyük bir çöküntü halindeler. İade edilen decoderlerin bir miktarını geri verebilmek için durmadan kampanyalar yapıyorlar. Tek ümitleri bu üçlü mücadelenin gidebildiği kadar gitmesi. Tribünler bomboş, seyirci gelmiyor. Televizyonların önü boş. Ne olacak? Hani bu ligin marka değeri! Onun için işte hakemleri de tembih ediyorlar 'Aman büyük takımları kayırın. Ya kör parmağın gözüne yanlış kararlar vermeyin ama yorumlarınızı genelde büyük takımları tutun ki bu üçlü mücadele gidebildiği kadar gitsin. Yoksa Türkiye'de futbol bitiyor.' Tablonun adı bu aslında. Yoksa Beşiktaş rezil bir futbol oynadı, Galatasaray rezil bir futbol oynadı bu hafta. Fenerbahçe biraz futbol oynar gibi yaptı o da rakip çok kötü olduğu için. Berbat bir rakiple oynadığı için iyi oynar gibi oldu. İyi oynasa 30 tane gol atardı. Ama maç berabere bitti. #Sayfa# Hıncal Uluç'tan Türkiye Futbol Federasyonu Yıldırım Demirören'e kritik iki soru 1-Beşiktaş – Rizespor maçında Beşiktaş seyircisi deplasman cezalısıydı. Şimdi Konya'da oynanan Konyaspor – Beşiktaş maçında olay çıkaran bir Beşiktaşlı yüzünden takımını senede bir kere izleme şansı olan Rizeli Beşiktaş seyircisine ceza vermek nasıl bir adalettir? Sen düşün ki Rizeli bir babasın, iki tane de çocuğun var. Çocuklar Beşiktaşlı ve Beşiktaş sene de bir geliyor Rize'ye. 'Hep beraber maça gidelim' diyorlar. Ama Konya'da iki tane Beşiktaşlı küfür etti diye Rize'de hiçbir alakası olmayan zavallı taraftarlar maça gidemiyor. Böyle bir adalet olabilir mi? Bu E-Biletler devrinde, bu MOBESE kameralar devrinde, bu güvenlik kameraları devrinde hala çağ dışı tribün cezası, stat cezası uygulamaları devam edecek mi? 2-Mersinli Vederson Galatasaray – Mersin İdmanyurdu maçında dördüncü sarı kartı gördü, ertesi haftaki Fenerbahçe maçında cezalı duruma düşmüştü. Maçın son dakikasında hakemin gözünün önünde bağıra bağıra ikinci sarı kartı gördü, sarı kartını kırmızıya çevirtti. Kırmızı kart cezasını hafta arasında oynanan Karagümrük kupa maçında uygulayıp Fenerbahçe lig maçında sahaya çıkmıştı. Kırmızı kart gördüğü maçtan sonra Rıza Çalımbay kendi futbolcusu için 'Bu yapılan iş ayıptır. O ikinci kartı Fenerbahçe maçında oynamak için bile bile gördü' demişti. Onu dediği halde de Fenerbahçe maçında sahaya çıkarmıştı. Selçuk İnan Çaykur Rizespor maçında dördüncü kartı gördü, cezalı duruma düştü. Önünde maçın bitmesine 15 dakika vardı. Rahatlıkla ikinci kartı görebilirdi. Görmedi! Sportmence maçı bitirdi. Bursa maçında oynamadı. Bursa maçında belki de Galatasaray şampiyonluğu kaybettirecek puanı kaybetti. Şimdi Sayın Yıldırım Demirören sahtekarlığı ödüllendiren, sportmenliği cezalandıran bu sisteme daha ne kadar devam edeceksiniz? 'Her kart kendi kategorisinde geçerlidir' diye bir cümlelik bir karar alıp uygulamaya sokmak bu kadar kolayken uygulamadaki çirkinlikler, pislikler bu kadar meydandayken bu rezalet daha ne kadar devam edecek? Daha ne kadar Vedersonları ödüllendirip Selçukları cezalandıracağız? #Sayfa# TFF'nin Fenerbahçe – Trabzonspor maçına atadığı Bülent Yıldırım tartışma konusu oldu. Trabzonspor Kulübü Başkanı İbrahim Hacıosmanğlu'nun, Yıldırım'ı araması tepki topladı. Siz bu konu ile ilgili neler söyleyeceksiniz? Maçın devre arasında Aziz Yıldırım'ın hakem odasını basıp, hakemlere bağırıp çağırması ne kadar etkilediyse onun onda biri kadar da bu etkilemiştir. Üstelik Aziz Yıldırım bağırıp çağırdığını inkar da etmedi. Bir de üstelik meydan da okudu, şantaj da yaptı 'Basarım, bastım. Gerekirse daha da basarım' dedi. O zaman gık çıkarmayan Türkiye Futbol Federasyonu nedense Hacıosmanoğlu konuşur konuşmaz Hacıosmanoğlu'nu ceza heyetine sevk etme kararı verdi. Bu da Türk futbolunun ne kadar tarafsız bir Federasyon tarafından yönetildiğinin kanıtı oldu. Yani işin bu yanını tartışan hiç kimse yok. Türk spor medyası her zamanki Fenerbahçe yandaşlığıyla eskiyi tamamen unutup, gırtlağına kadar gelmiş bir kulüp başkanının isyanını yerin dibine sokmakla meşgul. İnsan biraz utanır! Fenerbahçe ile Trabzonspor arasında oynanan zorlu mücadele 0-0 bitti. Maçın geneline baktığınızda neler söyleyeceksiniz? Yani Trabzonspor kalecisi harika kurtarışlar yaptı ama buna rağmen maçı kazanamayan Fenerbahçe. Trabzon çünkü Hakan Arıkan hariç, Antrenör Ersun Yanal dahil o maçı kaybetmek için elinden gelen her şeyi yaptı. Ben hayatımda bu kadar kötü oynayan bir takım görmedim. Trabzon demiyorum bak hayatımda bu kadar kötü oynayan takım görmedim. Mahalle takımları böyle oynamaz. Hayretler içindeyim. Ersun Yanal da zaten maçın sonunda 'Kötü oynamadık. Çok kötü oynadık' dedi. Peki ama niye çok kötü oynadınız Ersun Hoca? Fenerbahçe ile arasındaki puan farkına baktığın zaman Trabzon'un iddiasının devam etmesi kazanmasına bağlı. Beraberlik yetmez. 90 dakika boyunca Trabzon'un kazanma amaçlı bir futbol oynamak üzere sahaya çıktığını hissedebilen, düşünebilen bir kişi oldu mu? Trabzonspor bütün hesabını yenilmemek bile değil, hezimete uğramamak üzere yapmış. Ersun Yanal şöyle açıkladı, Maraton'un usta yorumcuları Şansal Büyüka, Mustafa Denizli ve Tümer Metin de aynen onayladılar 'Savunmada çok iyi mücadele ettik ama hücumda çok etkisizdik.' Şimdi Ersun Yanal'ın çok iyi mücadele edildiğini söylediği ve Şansal, Mustafa ve Tümer'in de tasdik ettiği istatistiklere bakın, Fenerbahçe 34 şut atmış. Fenerbahçe'nin bir maçta en fazla şut attığı rakip Trabzonspor oldu. Yani iyi mücadele eden Trabzon. Bir de iyi mücadele etmeseydi Trabzon, Fenerbahçe acaba kaç şut atardı? #Sayfa# Yani, topun Fenerbahçe'de kaldığı süre 20 dakika falan. Yani Fenerbahçe topa sahip olduğu 30 saniyede bir şut atıyor ve iyi mücadele etmiş Trabzon. Yani iyi mücadele etmese 168 şut atacak hali yoktu Fenerbahçe'nin. Çünkü vakit yok. Işık hızıyla falan şut atmak lazım 30'dan fazla şut atmak için. O çok iyi mücadele eden Trabzonspor savunmasına Gökhan ve Caner sağdan, soldan 39 orta yapmış. Kanat akınlarına bak! O 39 ortanın 18'ine Fenerbahçeliler kafa vurmuş. Yani iki toptan birine Fenerbahçe, kaleyi kafayla şutlamış. Peki Ersun hocam, peki Şansal kardeşim, peki Mustafa Denizli kardeşim sen bu ülkenin en önemli teknik direktörlerinden birisin. 34 şut, 39 ortayı yiyen bir savunma nasıl iyi mücadele etmiş olabilir? Yani Fenerbahçe Stadı'nın arkasındaki Papazın Çayırı'nda oynayan gençlerinden bir takım oluşturup oraya koysak bu kadar şut, bu kadar orta yer miydi? İnanamıyorum! Türkiye'deki tabela yazarlığına inanamıyorum. Sahada Trabzon diye bir takım yoktu! Sahada Trabzon adına bir tek kaleci Hakan vardı. Hakan'ın kurtardığı topların yarısı da Fenerbahçe forvetlerinin onun üzerine attığı toplardı. Koca kalenin sağı ve solu bomboşken ortadaki Hakan'ın kucağına attığı toplardı. Kötü atılmış şutlardı. Fenerbahçe akıl almaz goller kaçırdı. Orada yani Hakan Arıkan değil, Hakan'ın sağ tarafında Muslera, sol tarafında da Volkan Demirel olsaydı üç kaleci birden olsaydı atılacak goller vardı, atamadılar. Yani Fenerbahçe'nin beceriksizliği, Fenerbahçe forvetlerinin gol atmama orucu ve inadı bu maçı bu hale getirdi. Ben hayatımda hiçbir takımın rakibini bu kadar ezdiğini bugüne kadar görmedim. Fenerbahçe maçı kazanamadı ve Fenerbahçe kazanamadığı maçı niye kazanamadı? Çünkü İsmail Kartal maçı okuyamadı. #Sayfa# Bir tarafta Fenerbahçe eski teknik direktörü Ersun Yanal, diğer taraftan Ersun Yanal'ın yardımcılığını yapmış İsmail Kartal. İki teknik adamın maç içerisindeki taktiklerini nasıl buldunuz? Ersun Yanal'ın yanlışı şöyle; Ersun Yanal otursun Beşiktaş – Rize maçını seyretsin. Hikmet Karaman 9 kişi ile nasıl savunuyor. Kaleyi savunmak topu kaleden uzaklaştırmak için tepmek değil. Teptin mi oyun duvar tenisine döner. Top gittiği gibi geri gelir ve de savunma nefes alamadan, yerini alamadan yeni bir gol akınını başlatır kendi savunman. Böyle oynadı Trabzon. Trabzon'da kaleci dâhil herkes topu ileriye tepti. Gittiği gibi geri geldi. Maçın ikinci topları yüzde 95 Fener'e gitti bu yüzden. Oysa 9 kişi kalmış olmasına rağmen Rizespor topu tepmedi. Rizespor topu çıkardı. 9 kişi ile 11'e karşı oynadı oyunu. Ersun Yanal, Hikmet Karaman'a baksın, antrenörlük nedir bir görsün. Yani tesadüfen Ludovic Obraniak'ın eline çarpmasa 9 kişi ile maçı 1-1 bitiriyordu Rize. Neden? Çünkü paniklemeden oynadılar. Topa basarak oynadılar, topu tepmediler. Trabzon tepik oynadı. Fenerbahçe'nin performansını nasıl buldunuz? Hep aynı şeyi söylüyorum; yani rakip bu kadar kötü oynadığı zaman senin iyi oynayıp oynamadığın anlaşılmaz. O Trabzon'a karşı dediğim gibi Papazın Çayırı'ndan bir takım çıkarsam kazanırım. O zaman Fenerbahçe'nin iyi olduğunu ben söyleyemem. Fenerbahçe'nin iyi kurgulandığını da söyleyemem. Sen bu kadar şut atıp da gol atamıyorsan... Rakip bu kadar 11 kişi ile neredeyse kendi yarı sahasına kapanmış. Fenerbahçe hayatının hiçbir maçında orta sahayı bu kadar rahat geçmemiştir. O Fenerbahçe'nin orta sahasında bu Trabzon'a karşı 75 yaşındaki ben Hıncal Uluç (hayatımda mahalle takımında ancak top benim olduğu zaman oynardım. O kadar kabiliyetsizdim) o bomboş sahada oynardım. O kadar boş bıraktı Trabzonspor. Orta saha bu kadar rahat geçilebildi ve o Maraton'daki ustalardan hiçbirisi söylemedi. Hayret ediyorum ya! Hangi maçı seyrediyor bunlar? Herhalde maç oynanırken birbirleriyle sohbet ediyorlar. Maça bakmıyorlar. #Sayfa# Maçın en büyük faciası bu!.. Orta sahayı bu kadar rahat geçersen, rakip 18'in içine kalecisi dâhil 11 futbolcu ile dolmuşken senin gol atma ihtimalinin olduğu yer 18'in dışı. Oradan gol atacak adamın kim? Diego. Kimi aldı oyundan? Diego'yu. Diego'yu aldığın zaman oyuna girecek kişi kim? Oradan gol atacak adam? Emre. Emre oynamayacaksa kenarda ne işi var? Maç 'Benim Emre'ye ihtiyacım var' diye bağırıyor. Maç 'Benim Diego'ya ihtiyacım var' diye bağırıyor. Durmadan santrfor sokuyor sahaya. Zaten 18'e kitlenmiş Trabzon bir de Fener'in santrforları oraya girince... Son dakikalardaki kaçan golü düşün. Hakan Arıkan yatıyor, Sow da onun üstüne yatıyor. Hakan Arıkan, Sow'a sarılmış, bizim Maraton ustaları 'Bu resmi jenerik yapmak lazım. İşte futbolcunun dostluğu budur. Yöneticiler birbirine girerken, futbolcular nasıl kardeş.' Hayır! O bir kardeşlik resmi değil. Başından sonuna o pozisyonu izleyin. Hakan 'Son saniyede golü kurtardın, Trabzon'u kurtardın' diye Sow'a teşekkür ederek sarılıyor. 'Allah senden razı olsun' diye de sırtını da okşuyor. O bir futbolcu kardeşliği resmi değil, o bir teşekkür resmi. Gözlerinin önündeki resmin farkında değiller. İnanamadım ya! Tümer göklere çıkarıyor o resmi. Tümer bir daha seyret. Görüntüler elinde. Kardeşlik resmi mi, teşekkür resmi mi! Sen o kadar 18'in içini doldurursan topun geçeceği yer kalmaz. Nitekim golü Sow kurtardı. Peki, o pozisyon nasıl oldu? Uzatma dahil maçın bitmesine 10 saniye varken vakit kazanacağım gerizekalılığıyla Erkan Zengin kendini yere attı. Maç boyu Fenerbahçe'nin en iyi oyuncusu Erkan. Fener seyircisi onu protesto etti. Erkan Fener'e gitse bu kadar yararlı olmazdı. '12 oyuncu ile oynadık' diyor ya Mahmut Uslu, hakem de onlardandı ya! Erkan başından sonuna Fener lehine oynadı ya! 10 saniye kala, hakem düdüğünü çalmaya hazırlanıyor maçı bitirmek için, kendini yere attı. Kenardan doktorları çağırdı. Bu da şu demek, geri kalan dakikalarda oyunda olmayacak. Kenara çıkacaksın. Trabzon'u 10 kişi bıraktı. Trabzon'u 10 kişi bıraktığı o saniyede de Fener'in gelişen akınında Sow kurtardı golü Erkan'ın yerine. Ve bütün maç yayının bütün görüntülerini elinde bulunduran yayıncı kuruluş bunları konuşmuyor. Masal konuşuyorlar. Erkan Efendi kendini yere atacağına topu tep. Fener kalecisinden auta çıksın, hakem de düdüğü çalıp maçı bitirecek. Bu şekilde kaç tane gol oldu Türkiye'de. Uzatma dakikalarında gerizekalılar, uzamış maçın bir daha uzamasına sebep oluyorlar. Galatasaray da bunu çok yapıyor. Bitmiş maç! Rakibe sen niye nefeslenme, soluklanma, antrenöre gidip bir daha konuşma fırsatı veriyorsun. Basketboldaki time-out gibi. Ya bırak maç bitiyor. 90 dakika tepik oynamışsın. Tam topu tepeceğin zaman. Tep gitsin, auta ya da kornere gitsin. 10 saniye kalmış kendini yere attı, dışarı çıktı, Trabzon 10 kişi kaldı ve 1 dakika daha oynandı. Ve o 1 dakikada da maç 1-0 oluyordu.

Hıncal Uluç ile haftanın gündemi

EN SON HABERLER