Son Güncelleme: Salı 12.05.2015 15:06
Hıncal Uluç ile haftanın gündemi
Sabah Gazetesi'nin usta kalemi Hıncal Uluç, geçtiğimiz haftaya damgasını spor olaylarını Sabahspor.com okuyucuları için değerlendirdi.
Hepsi zorlanıyor. Deplasmanlı Türkiye 1. Futbol Ligi (İlk kurulduğu zaman adı öyleydi. Evvelden her şehrin kendi ligi vardı, Ankara, İstanbul, İzmir ligleri vardı. Sonra Orhan Şeref Apak bu Deplasmanlı Türkiye 1. Futbol Ligi'ni kurdu.) başladığından beri böyle son 5-6 haftasına 3 Büyükler'in üçünün de şampiyonluk iddiasıyla geldiklerini pek hatırlamıyorum. İki takımlı bir şampiyonluk mücadelesi olurdu, çoğu zaman da şampiyon 5-6 hafta kala belli olmuş olurdu. Bu defa 4 hafta var önümüzde ve hala Beşiktaş, Galatasaray ve Fenerbahçe'nin bana sorarsan şampiyonluk şansları eşittir, aradaki tek puanlık sıralamaya rağmen. Çünkü her takım önümüzdeki dört maçın dördünü de kazanabilir, her takım dördünü de kaybedebilir. Böyle olduğu zaman da şampiyonluk mücadelesi bitmez. Bu tabi bu maçları oynayan oyunculara da çok büyük baskı olarak yansıyor. Bir kaleci olarak düşün; elinden kaçırdığın bir top şampiyonluğa mal olabilir. Bir forvet olarak düşün; kaçırdığın bir gol şampiyonluğa mal olabilir, yanlış vurduğun bir top şampiyonluğa mal olabilir. Uzaklaştırayım diye rakibin önüne attığın bir top şampiyonluğa mal olabilir. Kafadan ıska geçtiğin top gol olur şampiyonluğa mal olabilir. Sana çarpan bir top gol olur şampiyonluğa mal olabilir. Yani her şey şampiyonluğa mal olabilir. O zaman bu insanların gerilimsiz oynamaları için ruhsuz, alakasız, bana neci insanlar olması lazım. Öyle insanlar da şampiyonluğa oynamazlar zaten. Yani onun için ben üç takımın futbolcularının da fevkalade baskı altında oynadıklarını düşünüyorum. Öyle olunca bu sahneler normal. Aynı baskı teknik direktörler için de var. Onlar daha da çok baskı altındalar. Neticede zaferler pek hocaya mal edilmez ama faturalar onlara kesilir. Baskı altındaki kafanın verdiği karar başka, sakin bir kafanın verdiği karar başka. Bütün eleştirilerimizde ölçülü olmak ve bu baskıyı kabul etmek durumundayız. Biraz empati yapmak ve 'Ben onların yerinde olsam ne yapardım' diye düşünmek gerek. Hani diyoruz ya 'Lan o gol nasıl kaçar! Bunu ben bile atardım' diye, şimdi tam tersini düşünmek durumundayız; 'Bu durumda ben de böyle saçma sapan bir karar verebilirim' diyebilmeliyiz.
Bora EĞRİÇAYIR / SABAHSPOR.COM
EN SON HABERLER
- 1 Son dakika haberleri: Süper Lig’de yılın büyük sürprizi geliyor! Vedat Muriqi Türkiye’ye geri dönüyor: İstanbul devine imzayı atacak
- 2 Lucas Hernandez sakatlığı nedeniyle EURO 2024'te oynayamayacak
- 3 Beşiktaş'ta Gedson ve Amartey Çaykur Rizespor maçında yok
- 4 TFF seçiminde imza gerçekleri ortaya çıktı! Liste hatalı mı?
- 5 Son dakika Galatasaray haberleri: Kerem Aktürkoğlu’nun bonservisi belli oldu! Galatasaray’dan beklenmedik karar: Taraftarlar isyan etti…
- 6 Derbide kırmızı kart görmüştü! Al-Musrati'nin cezası belli oldu
- 7 Galatasaray Sportif AŞ Başkan Vekili Erden Timur: Seçimde olma, olmama meselesinin hiçbir önemi yok
- 8 Fenerbahçe'de Konyaspor maçı hazırlıkları sürüyor
- 9 Fenerbahçe'de Yüksek Divan Kurulu Başkanı Şekip Mosturoğlu ve kurul üyeleri mazbatalarını aldı
- 10 Beşiktaş'tan Devin Özek'e resmi teklif