Yılmaz Vural'dan olay yazı!
Türk futbolunun en renkli isimlerinden biri olan tecrübeli teknik adam Yılmaz Vural, futbolun 9 bilinmeyenli bir denklem olmadığını söyledi.
Türkiye'de yapılan en büyük yanlışlardan biri de herkesin pozisyonunun oyuncusu gibi oynamaması… Bizdeki savunma oyuncularına bakın. Hepsi gol atmaya gidiyor. Sana ne kardeşim! Önde oyna bu kadar meraklıysan!
MAÇLAR OYUNLA DEĞİL, OYUNCUYLA KAZANILIYOR
Futbol 9 bilinmeyenli denklem değildir. Saha içerisinde sayısal sistemlerin üzerine kurulur… Günümüz Türkiye futbolunda uygulanan en yaygın sistem 4-2-3-1'dir. Zaman zaman 4-3-3 sistemi üzerinde oynamaya çalışan takımlar var. Rakip eğer sizin oynadığınız sistemi biliyorsa ona karşı bir önlem alması çok kolaylaşır. İşin kötüsü Türkiye'de bir de şu alışkanlık var: Deplasmana giden takım savunma ağırlıklı oynuyor, kendi sahasına çekiliyor. Rakip ise kendi evinde kazanmak zorunda olduğu için onun yapacağı ataklara karşı kapalı bir savuma anlayışıyla sahaya çıkıyor. Taktikte en önemlisi rakibin senin ne yapacağını bilmemesidir. Eğer biliyorsa zaten onu bütün hafta yaptığı taktik analizle çalışmış olarak sahaya çıkar. Dolayısıyla rakibin karşısına çıktığınızda önemli olan beklenilenden farklı bir anlayışı sahaya yansıtıp onları zora sokup, yanlışa sürüklemektir. İstatistikler bize futbolda topun oyunda olma süresinin 50-55 dakika olduğunu söylüyor. Yani zaman çok kısıtlı. 55 dakikada 1 gol yediyseniz 2, 2 gol yediyseniz 3, 3 gol yediyseniz daha fazlasını atmalısınız… Oyun içerisinde maçı başka açılardan okuyabileceğiniz farklı planlarınız yoksa sıkıntıya düşer, kazanma ihtimalinizi tesadüflere bırakırsınız. Türk futbolunda 'oynayarak kazanan' takım çok az gördüm. Türkiye'de maçlar oyunla değil, oyuncuyla kazanılıyor. Eğer iyi oyuncunuz varsa o iyi oyuncular size maç kazandırıyor. O zaman antrenörünüzün kalitesi nerede? Siz antrenör olarak 'oyunla kazanma' alışkanlığını verir, yetenekli oyuncularınıza da oynanan oyunla kazanma alışkanlığını kazandırırsanız "Türkiye'de top oynanmıyor, biz güzel maç izleyemiyoruz. Tribünler bu yüzden boş" şikayetleri de rafa kalkar. Artık herkes iyi maçlar izlemek istiyor. O yüzden ülkemizdeki antrenörler "Biz seyirciyiz stada nasıl getiririz?", "Biz sahada ne uygularsak seyirci sayısını artırırız?" özellikle buna kafa yormalı. Dönem dönem bunu ben de yapmaya çalıştım. Kulüplerle anlaşırken "Kaç bin seyirciye oynuyorsunuz?", "3 bin 5 bin…" "Ben size 10 bin 15 bin seyirci getireceğim. Bundan da payımı alırım…" diyordum. Bunu nasıl başaracaksın? Seyirciyi mutlu ederek. Nasıl mutlu edeceksin seyirciyi? İyi oynayarak.Yani seyirciyle doğru ilişkiyi kurarsanız ciddi bir gelir kaynağını kulübe kazandırmış olursunuz.
EN SON HABERLER
- 1 Ankaragücü taraftarından Filistin’e destek! "Müslümanlar bir olacak zalimler yok olacak"
- 2 Jonas Svensson: Son ana kadar savaştık
- 3 Feyyaz Uçar: "Bize göre iki penaltı pozisyonu var"
- 4 Fatih Tekke: "Skordan memnun değilim"
- 5 İlhan Palut: "Beraberliği bile düşünmediğimiz maçta..."
- 6 Halim Okta: "Golün son dakikada gelmesi..."
- 7 Ankaragücü - Alanyaspor maçında kazanan çıkmadı! Konuk takım son dakikada güldü
- 8 Son dakika haberi: Hatayspor yeni teknik direktörünü açıkladı! Akdeniz ekibinde Özhan Pulat dönemi...
- 9 Galatasaray Başkan Adayı Süheyl Batum, yönetim kurulu listesini teslim etti
- 10 Fenerbahçe'de, Konyaspor maçı hazırlıkları devam etti