3- İyi bir hakemin renk körü olması, tribündeki baskıya karşı sağır olması gerektiği söylenir. Size göre bizim hakemlerimiz bu tanıma uyuyor mu?
AHMET ÇAKAR: BU, AYSBERGİN GÖRÜNEN YÜZÜ
1- Aslında birçok şey 3 Temmuz'dan sonra başladı. Bazı şeyler hasıraltı edildi, bazı suçlar cezasız kaldı ve maalesef bu da futbolda illegal oluşumların hortlamasına ve hüküm sürmesine neden oldu. Türk futbolunda bazı kulüpçüler, menajerler, hocalar, oyuncular ve hatta bazı basın mensupları illegal çeteleşmeye gittiler. Bu rantın en önemli kaynağı oyuncu transferleri oldu. Oyuncu transferleri nedeniyle birçok kulüpçü, menajer ve basın mensubu büyük paralar kazandılar… Bu, aysbergin görünen yüzü. Büyük takımları üzmek daha fazla ses getirdiğinden umumiyetle Anadolu takımları ezilir hale geldi ve bu illegal oluşumlara uluslararası bahis çeteleri de bazı menajerler üzerinden ulaştığında ortaya vahim bir tablo çıktı.
2- Asla… Serdar Çakır sadece eski bir hakem ve Cüneyt Çakır'ın babası… Hakem atamalarına dahli yok. Bunu adımın Ahmet Çakar olduğu gibi biliyorum. Hatta mevcut MHK, hem Cüneyt Çakır'dan hem de babasından son derece rahatsız. Bu yüzden Cüneyt Çakır'ın en önemli çizgi hakemi olan Barış Şimşek'i FIFA listesinden bile çıkartıp Cüneyt'e zarar vermek istediler. Siz bu satırları okurken Cüneyt Çakır dünyanın en önemli maçı Arsenal-Barcelona maçını yönetecek ve çizgi hakemi de Barış Şimşek. Böylesine üst düzey maçlarda kale direğinin dibinde bulunan ve özellikle penaltılara hükmedebilecek çizgi hakemleri FIFA hakemleridir. Ama Barış Şimşek'i Kuddusigiller (!) yediler. Amaç Cüneyt Çakır'a zarar vermekti.
3- Bizim hakemlerimiz şahsiyetleri alınmış organizma gibiler. Bundan üzüntü duyuyorum. Bizim hakemlerimiz yöneticilerine güvenmiyor. Bizim hakemlerimiz MHK'nin göreve nasıl geldiklerini hangi siyasi ya da kulüplerin ricası ile o koltuklara oturduklarını bildikleri için saygı duymuyorlar ve kendilerini güvende hissetmiyorlar. Olayın temel kaynağı bu.
ERMAN TOROĞLU: AHBAP ÇAVUŞ İLİŞKİSİ VAR...
1- Bu çete çok branşta var zannediyorum. Bu öyle bir şey ki kimi bu işe kulüp sempatisiyle giriyor, kimi bu işe bahis çetesiyle giriyor. Kimileri de bu işe maddi olarak girebilir. Buradaki maddeyi şöyle açalım; illa maç satarak alınan paralardan bahsetmiyorum. Futbolun her branşında para büyüdüğü için hakemlikte de para büyüdü. Öyle olunca bu hakemliği yapmak için çok saldıran olacaktır. Ayda 30 bin ila 50 bin arasında bir geliri kimse kaybetmek istemez! Takımlara "Hakemlik fedakarlıktır" filan demeyin. Hakemlik artık Türkiye'de maaşa karşı yapılan bir iştir. Fazla uzağa gitmeyin, profesyonel hakemlik için 20-25 yıllık mesleklerini ve alacakları ikramiyeleri terk edenler var. Bu ne muazzam işmiş ki, insanlar hakem olmak için bunlardan vazgeçebiliyorlar.
2- Rahmetli Hasan Doğan, Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı iken Serdar Çakır hatırladığım kadarıyla MHK'de ikinci adam görevindeydi. Yine hatırladığım kadarıyla o dönem 7 hakeme operasyon yapıldı. Bu Serdar Çakır hala bu alemin içinde. Baba-oğul her hafta biri gözlemci biri hakem görev alıyorlar. Birisine gözlemci bir hakemin babası gidiyor. Gözlemci Serdar Çakır da bir başka hakemin oğluna gözlemci olarak gidiyor… Böyle bir sistemin olduğu yerde "Körler sağırlar birbirini ağırlar" mantığı çıkar. Yahu! Arkadaşlar Türkiye'de hiçbir müessesede iki akraba çalışmaz. Fazla uzağa gitmeyin SABAH grubunda eğer biri çalışıyorsa bir akrabası işe giremez. Büyük holdinglerin çoğu bunu uyguluyorlar. Peki bunların uygulandığı bir ülkede hakem aleminde babadan oğullara, babalardan yeğenlere kaç tane hakem var? Bir bakın bakalım! O zaman bu "Ahbap çavuş" ilişkisini daha iyi anlarsınız.
3- Hakem olunmaz, hakem doğulur" Peki olmadı ikinci kısma geçelim; hakeme oyun kurallarını öğretirsiniz. Ama hakeme kişiliği öğretemezsiniz. Zaten kişiliği olmayan hakem de her haltı yapar. Bunları ilk seçerken iyi ayıklamak yani doğururken ayıklamak lazım. Doğurduktan sonra sizin paçanıza yapışır ekmek ister su ister, sizi yolunuzdan eder.
LEVENT TÜZEMEN: HAKEME KARAKTER ANALİZİ YAPILMALI
1- Türk futbolunun içinde çete olduğunu düşünmek yanlıştır. Yönetici, futbolcu, teknik adam, gazeteci hep aynı geminin içindeler. Ben 38 yıldır gazetecilik yapan biri olarak futbolun içinde "Çete" oluşumuna tanık olmadım. Eğer birileri bunu iddia ediyorsa ortaya belge ve bilgi koymalıdır. Mesleğim gereği özerk olsun olmasın birçok federasyon gördüm. Bazıları Türk futboluna katkı sağladı bazıları da ciddi ve basiretsiz hatalar yaptı. İki kişinin bildiği eğer sır değilse, bu federasyonların içinde çete oluşsaydı asla gizli kalmazdı. Üstelik Türkiye gibi güçlü bir ülkede futbolun içinde oluşacak bir çete gözden kaçabilir mi? Bence, "Türk futbolunda çete var" diyenler ortalığı bulandırıp, "çamur at izi kalsın" yapmaya çalışıyorlar.
2- Hakemlik dünyasında Türkiye'nin en büyüğü Cüneyt Çakır'dır. Cüneyt hocayı sevmeyenler hatta başarılarını kıskananlar kendisini eski hakem olan babası üzerinden yıpratmaya çalışıyorlar. Serdar Çakır geçmişte de hakem gözlemcisi değil miydi? Ne oldu da şimdi hedef adam haline geldi. Avrupa ve Dünya Kupaları'nda yarı finalde görev yapan, Şampiyonlar Ligi'nde mükemmel final yöneten Cüneyt Çakır'ın kendi reytinglerini eleştiri üzerine kuran insanların hedefi haline gelmesi tesadüf değildir. Çünkü Türkiye'de hiçbir başarı cezasız kalmaz. Kaldı ki; Türkiye'nin marka değeri yüksek en değerli hakemi Cüneyt Çakır'ın Türk futbolunun gelecek yıllarda hakem krizi yaşamaması adına seçilecek yeni hakemler konusunda da ağırlığı olmalıdır. Kısacası, Cüneyt Çakır faal hakem iken gelecek adına eğer kendi de isterse MHK başkanlığına hazırlanmalıdır.
3- Hakem olmak için iyi bir fiziğe sahip olmak, çok koşmak, iyi yabancı dil bilmek yeterli değildir. Hakem adaylarında bence ilk şart karakter analizi olmalıdır. Hakem egolu, inatçı, kibirli, kinci olmamalıdır. Futbolcunun anlık ruh halinden anlamalıdır. Ego çatışmasına girmemeli, baskıyı kaldırabilmelidir. Hakem adaylarında bu karakter taraması yapılmadığı için hakemler hata yapıp dağılıyor ve yanlış kararlarla beyaz sayfaları kirletiyor.
GÜRCAN BİLGİÇ: HAKEMLERİMİZ EYYAM YAPIYOR!
1- Çete 2008'de bitti. Rahmetli Hasan Doğan göreve geldikten sonra, hakem hataları talimatla değil, beceriksizlikle gerçekleşti. Sevilen-sevilmeyen takımlar elbette vardır. Ya da hoşlanılmayan yöneticilerin takımları da bulunur. İnsanın olduğu yerde duygular vardır ve bunlar kararları etkiler.
2- Bundan önceki MHK'lar da aynı soruların muhatabıydı. Dünyanın bir numaralı hakemini yetiştiren biri olarak Serdar Çakır'ın diğerlerine de yardımcı olabileceği düşünülmüş olabilir. Ama iş egemenlik konusuna gelince, orada duracaksınız. Bu Federasyon'un başkanı var, yöneticileri var.
3- Bizimkiler baskı altında. Belki gerekli objektiflik şartlarına sahipler ama hepsi maç öncesi tedirgin. Onları koruyan olmadığından, kendileri için bir savunma mekanizması geliştirdiler bence. Bu da kritik kararlarda "eyyam" şeklinde karşımıza çıkıyor.
İSKENDER GÜNEN: TÜRK FUTBOLU TEMİZ DEĞİLDİR
1- Bu sadece bugünün sorunu değil. Yıllardır Türk futbolunun temiz ve dürüst bir ortam içerisinde olduğunu söyleyebilmek olanaklı değil. Çünkü futbolun içindeki aktörlerin kameralar önünde değil, arka planda konuşmalarını göz önüne getirdiğimizde bu gerçek tüm çıplaklığıyla ortaya çıkıyor.
2- Elimizde yeterli kanıt olmadan insanları yargılayabilmek mümkün değil. Ama yukarıda belirttiğim gibi geçmiş ile bugün arasında herhangi bir fark yok. Hatta işin içine yüksek rakamlar girdiği için hakemlik kriterlerinin yetenekten çok ahbap çavuş ilişkisine indirgendiğini gözlemliyoruz.
3- Hakemlik için sorudaki konuma uymak olmazsa olmaz, ama gelinen nokta gerçekten hiç de iç açıcı değil. Hakem hata yapabilir ama hata yaptıktan sonra bir ceza müessesesinin ortaya çıkması şart. Hakem çaldığı düdükle bir takımın kaderi üstünde en belirgin olan bir etken. Bunun sorumluluğunun bilincinde olarak takım ayırt etmeksizin, objektif yorum yapmak zorunda. Ama ligimizde objektif yorum yapan hakem gerçekten son derece üzülerek görmekteyiz ki çok az.
METİN TEKİN: İDDİALAR FUTBOLA ZARAR VERİYOR
1- Bunlar çok iddialı düşünceler. Böyle bir şeye inanmak, bunları yöneten bir yapının olduğunu düşünmek, sahadaki her şeyi bu örgütün belirlediğine inanmak demektir. Yıllardır futbolun içindeyim, böyle bir yapının varlığını hissetmedim. Tabii ki büyük hatalar oldu, şüpheli maçlar oldu ama ben böyle bir yapının olduğunu hiç düşünmedim. Bahsedilen yapıyı kurmak da öyle kolay bir şey değil. Zaten inanırsanız, bu sektörün içinde kalmak anlamını yitiriyor. Kısacası ben böyle bir yapının olduğuna inanmıyorum. İnansam zaten çok farklı davranırım. Ama bunun varlığını iddia edenler kesinlikle ortaya çıkarmalı. Bu bahsedilen yapı hakkında herkes farklı bir ifade kullanıyor. Trabzonspor Başkanı Muharrem Usta da 'iklim' diye ifade etti. Eğer böyle bir şey varsa bunun üstüne gidilmeli. Biz de takipçisi olmak isteriz ki futbol maçları sadece saha içinde belirlensin. Şayet bu ifadeler sadece baskı unsuru oluşturmak için yapılıyorsa bu da Türk futboluna büyük zarar verir.
2- Konuya hakim değilim. Serdar Çakır'ın görevini bile bilmiyorum açıkçası. Ancak böyle bir yapının içinde olacağını düşünmüyorum. Lütfen bunları kanıtlarıyla sunalım. Bunu dedikodu ile bırakmak kişilere de futbola da büyük zarar verir.
3- Ben hakemlerin formsuz olduğuna, hatalar yaptığına, zaman zaman bulunduğu ortamlardan etkilendiğine inanabilirim. Ama bunu bilinçli olarak yaptığına, bir takımın lehine kasten kararlar verdiğine futbol hayatım boyunca hiç inanmadım. Zaten bunlara inanırsanız o ortamda bulunmamanız gerekir. Tekrar söylüyorum, eğer varsa böyle bir durum ortaya çıkarılsın. Bu ortamda bırakırsak futbolumuza çok büyük zarar veririz.
TURGAY DEMİR: SU YATAĞI DEĞİŞTİRİLİYOR
1- Suyun normal aktığına inanmıyorum. Endüstriyel futbol denen canavarla tanıştığımız günden bu yana birileri hem suyun yatağını değiştiriyorlar hem de suyu kirletiyorlar. Bu ülkede 200'ün üzerinde şike olayı yaşanmış, hepsini örtbas ederek kirliliğe kirlilik katmışız. Hal böyleyken futbolun içinde bazı güçlerin derinleşmesi ve fırsat bulursa çeteleşmesi kaçınılmazdır.
2- İddia ne kadar gerçek bilemem ama herkes dillendiriyor. Cüneyt Çakır bu ülkenin medar-ı iftiharı. Benim oğlum olsaydı bir baba olarak oğluma mentörlük yapar ama hakem dünyasından çekilirdim. Serdar Çakır hakem dünyasında etkili ve yetkili konumda olmakta ısrar ediyor ve dünyanın bir numarası olan evladına zarar veriyor.
3- 80'li yıllara kadar bizim hakemler renk körü ve sağırdılar. Bu nedenle 80 öncesi Beşiktaş ve Galatasaray'ın son maçta kümede kaldığı, Fenerbahçe'nin ise averajla ligde kaldığı sezonlar yaşadık. O zaman hakemler renk körüydüler, gördüklerini çalıyorlardı. Galatasaray'da Ergun Gürsoy ve Yurdeşen Karahasan'ın başlattığı iş bitirici yöneticilik sonra bir veba mikrobu gibi tüm futbol alemini sardı. Endüstriyel futbol denen canavarın maskesinin altına bütün rezaletleri sakladık. "Şampiyonluğa giden her yol mübahtır" lafıyla yeni bir çığır açtık! Artık hakemler Fenerbahçe ve Galatasaray başta olmak üzere bazı takımlara karşı renk körü olmaktan vazgeçtiler! Trabzon maçları (bazı Beşiktaş maçlarını da buna katabiliriz) hakemlerin, "Bakın biz büyüklere de kuralları uyguluyoruz. Kart gösteriyoruz. Aleyhlerine hatalar yapabiliyoruz" dedikleri maçlar haline geldi. Bunun son örneğini Galatasaray- Trabzonspor maçında yaşadık. Deniz Ateş Bitnel aynı şartlarda hiçbir Fenerbahçeli ve Galatasaraylı oyunculara gösteremeyeceği kartları, Trabzonsporlu futbolculara göstererek gövde gösterisi yapmıştır. Bu Türkiye'de hakemliğin bittiği noktadır. Ve ben ligin selameti için bu MHK'nin derhal istifa etmesi ve toplumsal güven geri kazanılana kadar tüm kritik maçları üst düzey yabancı hakemlerin idare etmesini istiyorum.