RIDVAN DİLMEN: Doğru değil güzel maç
Kulüpler Birliği'nin "2 dakika düşün" adlı kampanyasını örnek bir açıklama olarak görüyorum. Türkiye'nin genelinde Erzurum'undan Amed'ine, Ankaragücü'ne kadar problemler yaşanıyor. Kulüpler Birliği herkesle birlikte hareket etmek istiyor, hakem camiasının ve taraftarların hoşgörü içerisinde güzel maçlar oynamasını istiyor. Trabzonspor, 17 kulübe katılmayıp bir açıklama yapıp, "2 dakika yetmez, 2 yıl irdelenmeli" diyor. Kendi açılarından yüzde 100 haklıdır. Türk futbolunun içinde kimler varsa bakanından, yöneticisine kadar herkes bu durumu masaya yatırıp incelemeli. Amedspor'un yaşadıkları ortada. Hayat devam edecek, o yüzden Kulüpler Birliği ve Trabzonspor'un açıklamalarını çok önemsiyorum.
İki tarafın da kazanmak için oynadığı, güzel bir maç oldu. İki tane duran topun devamında gelen benzer goller vardı. Ne Hamza hoca ne de Riekerink maçı asla berabere bitirmek istedi. Bu da doğru oyun olmasa da güzel futbola götürdü maçı. Süper stat, kötü zemine rağmen iyi maç izledik. Bir futbolsever olarak teşekkür ederim. Doğru maçta iki takım da tok olur, 3 ya da 4'er pozisyon bulur en fazla... Ama bu da keyif verdi. Bursaspor hem geleceğin yatırımını yapıyor hem de büyük bir takıma karşı kazanmak istiyor. Hamza hoca da kazanmak istediğini belli etti.
Galatasaray da Türkiye Kupası finalini riske etmeyeyim, açık oynayayım, garantiye gideyim diye oynadı. İki takım uzatmalarda dahi kazanabilirdi. Podolski, Yasin'e pas atmadığı için fırça atmasına rağmen uzatmalarda kendisi pas yerine şutu tercih etti. Kimse ona gelip benzer davranmadı. Galatasaray ve Bursaspor'un net pozisyonları vardı.
Bursasporlu Jem Karacan'ın eline topun çarptığı pozisyon net penaltı. FIFA, bu kuralı netleştirir mi bilemem ama ben kale arkası hakemi olsam o penaltının çalınmasını sağlardım. Abilerimizle, tanıdıklarımızla oturduğumuzda dahi bu el konularında bir standart bulamıyoruz, herkesin farklı görüşü var. Collina da farklı şeyler söylüyor. Denayer'in pozisyonunu ayırıyorum, omzuyla da vurmuş olabilir, yorum yapamam ama bir futbol adamı olarak Galatasaray'ın bir penaltısı olduğunu düşünüyorum. Ben hakem seminerlerine de katılmak istiyorum bu açıdan. Elin doğal hali mi deniyor? Herkese göre farklı olabilir bu... Oyuncunun sakınması gerekiyor mu, gerekmiyor mu, o da tartışmalı. Collina, Egemen Korkmaz gibi kolunu arkaya saklayan oyuncular için de gereksiz demiş mesela. Futbol içerisinde çok anlık olaylar bunlar ve netleştirilmesi gerekiyor.
ÖMER ÜRÜNDÜL: Pozisyonları harcadılar
Bursaspor'un değişik takım tertibinin uyum sıkıntısı çekmesi ve takım savunmasında arızalar göstermesi yüzünden ilk devrenin 35. dakikasına kadar Galatasaray oyunu domine etti. Ayağa pas alışverişleriyle topla oynama oranını yükseltirken ikinci bölgeyi de rahat geçtiler. Bu bölümde iki de çok net pozisyon buldular. Ama Yasin ile Sabri bunları değerlendiremedi. Bir duran topun devamında Batalla'nın kalitesini gösterip zarif bir çalımla sıfıra inip yaptığı güzel ortayı Sivok gole çevirdi. Bundan sonra devre bitene kadar saha içi dengeleri Bursa lehine değişti. İkinci gole iki defa yaklaştılar.
İkinci yarıya Galatasaray bir duran topta beraberliği sağlayarak başladı. Bundan sonra oyun karşılıklı ataklara dönüştü. Galatasaray'ın atakları daha tehlikeli oluyordu. Son 15 dakikada ise günümüz futboluna tam ters düşen bir tablo oluştu. Hangi takım kendi alanında top kazanmışsa orta sahayı hiç zorlanmadan geçip pozisyonlar buldu. Bu bölümde Galatasaray'ın pozisyonları hem daha fazla hem de daha netti. Ama sonuç değişmedi ve 90 dakika bitince birer puanla sahadan ayrıldılar.
Galatasaray'da bence son haftalardaki en önemli artı, fizik kondisyonun yükselmesi. Bunun yanında da pas trafiğinde olumlu gelişme var. Ayrıca takım olarak sahaya hırs da yansıttılar. En çok Emre Çolak'ı beğendim. Yasin çok özel yeteneklere sahip bir forvet oyuncusu ancak futbol bilgisi çok yetersiz.
Bursaspor cephesine baktığımızda en büyük rahatsızlık takım savunmasında. Kendi sahalarında rekor sayıda pozisyon verdiler. En çalışkan Jem Karacan'dı. Hamza Hamzaoğlu niye çıkardı anlam veremedim. Ayrıca hiçbir şey yapmayan, bir net golü kaçıran genç Kubilay 75 dakika nasıl oyunda kaldı anlamak mümkün değil.
Hakem Fırat Aydınus'un ilk yarıdaki yönetimi ciddi hatalar içindeydi. Selçuk İnan'ın 5 dakika arayla yaptığı iki sarı kartlık harekete tek kart dahi çıkmadı. Bir de Galatasaray lehine, Bursa ceza alanı içinde net elle oynama vardı. Çizgi hakeminin penaltı demesine rağmen Aydınus devam ettirdi.
LEVENT TÜZEMEN: Kimin torpillisi!
Galatasaraylı ve Bursasporlu futbolcular coşkulu, istekli ve mücadele gücü yüksek oyun anlayışlarıyla keyifli bir maç izlettirdi. Özellikle son iki maçını farklı kazanan Galatasaray, Sivok'un golüne kadar oyunun kontrolünü elinde tutarken, pozisyon zenginliği yaşadı. Yasin ve Sabri karşı karşıya iki net golü vuruş ve akıl beceriksizliği nedeniyle harcadı. Özelikle Yasin'in kaçırdığı gol akıllara zarardı. Yasin, Selçuk'un final pasında doğru yere koşu yaptı, kaleci Harun'a çalımı attı ama sonra kaleye bakmadan berbat bir vuruş yaptı. Oysa topa basabilir, çevre kontrolü yapabilir, kendi atamazsa pas verebilir, ya da görerek kaleye isabetli şut atabilirdi. Yasin Öztekin "Elekle su taşıyan" oyuncu tipi. Maç boyu en ufak dokunuşta yere yatan, adam geçemeyen, bir metreye düzgün pas vermeyen, egoist bir oyuncu.. Vermediği pasla Podolski'yi bile çıldırtacak duruma geldi. Alman yıldızın kızmasına gerek yok, çünkü Yasin'in sınırlı kalitesi var.
Kaptan Selçuk, sakinliğinin yanı sıra çalışkanlığıyla, etkili paslarıyla yine takımının en iyisiydi. Ama Emre-Olcan ikilisi yeterince Selçuk'a destek olamadı.
Galatasaray'da savunma zaafı sürüyor. Kupadaki Çaykur Rizespor maçı savunması: Semih-Koray-Balta- Carole. Kasımpaşa maçı: Linnes- Koray-Semih-Carole. Bursaspor maçı: Sabri-Denayer-Balta-Carole. Her hafta önündeki değişen savunma oyuncularına rağmen Muslera, Bursa'da da yine kurtarıcı rolündeydi.
İstikrarını koruyan Carole sakin, akıllı ve kalitesi doğrultusunda hiç riske girmeden basit ve başarılı oynadı. Etkili orta yapamamasına rağmen Carole her maç iyi oyununun üstüne koyuyor.
Bursa'da kiralık oynayan Jem Karacan maçın Fırat Aydınus'la birlikte kader adamıydı. Aydınus, Jem Karacan'ın eliyle yaptığı penaltıyı gördü çalmadı, Sivok'un golü öncesi Jem Karacan'ın topu elle düzeltmesini gördü vermedi ve Selçuk İnan'a sarı kartı göstermeyerek eyyam yaptı. Bu hakemler izleyenleri lütfen aptal yerine koymasın. Çünkü teknoloji çağındayız. Kameralar her açıdan neyin nasıl olduğunu bizlere ayna gibi gösteriyor. Ayıptır, günahtır.
NOT: Bu Tarık Çamdal kimin torpillisi? Linnes gibi hızı ve orta yapma kalitesi yüksek bir oyuncu varken Tarık gibi çapsız ve sorumsuz biri oyuna girmez, girmemeli.
Serkan KORKMAZ: Stoper Denayer!
Galatasaray kalesini en çok zorlayan isimlerden birisi Denayer'di.
Bu çocuk gerçekten Belçika Milli Takımı'nın ne denli şişirme olduğunun kanıtı adeta.
Tamam; fena oyuncu değil, belki bir gün üst düzey bir futbolcu olabilir (çok yüksek bir ihtimal değil) ama şu an Galatasaray'ın stoperi değil.
Gerçi; kadroda "Galatasaray stoperi" sıfatına uygun herhangi bir oyuncu var mı, o da işin ayrı yanı... Fırat Aydınus bildiğiniz gibi; ya rol çalıyor, ya da kaçak dövüşüyor.
Aydınus, şut çekecekken pas veren, pas verecekken şut çeken topçular gibi, yanlış zamanda, gereksiz olan şeyi yapıyor. Topla iki kez (biri kendi ceza alanında, biri de rakip ceza alanında olmak üzere) elle oynayan Jem Karacan ve hakem Aydınus maçın gidişatını etkilediler. Galatasaray yediği gole kadar fena oynamadı doğrusu. Sivok'un golü sonrasında toparlandı ve ikinci yarıya iyi başlayıp beraberliği yakalamayı bildi.
Bursaspor temkinliydi
Bursaspor elindeki kadronun, teknik direktörün, stadın ve taraftarın karşılığı olan oyunu sahneleyemiyor. Karşılaşmanın genelinde fazla temkinliydiler.
İki takım da çok elverişli pozisyonlar buldu ama son vuruşlarda beceriksizlerdi. Bu sebeple gollü bir maç olacağı yönündeki tahminim tutmadı.
Sezon başında, Hamza Hamzaoğlu'na birimiz "nisanda Galatasaray'a karşı oynayacaksın ve takımın başında Sneijder'ın önerdiği, şu an adını bilmediğimiz bir Hollandalı olacak" desek, ne düşünürdü acaba? Hamzaoğlu önümüzdeki sezon Bursaspor'da olacak mı, emin değilim. Bursa kaynaklı dedikodulara göre işi zor.
Oysa ki; her şeyin, en iyisini hak ediyor. Bence daha iddialı bir teknik heyet kurmayı denemeli. Geçen sezonun üç kupalı takımına yenilmediği için mutlu değildir sanırım. Keza; dün akşamki rakibiyle, o takım arasında çok fark var...
Evren TURHAN: İkisine de yaramadı!
Rize'deki kupa maçında avantajlı skor, ligdeki Kasımpaşa galibiyeti ve ikinci yarıda oynanan futbol bir nebze Galatasaray taraftarını mutlu etmişti. Ve son haftalar ile kupa finali için umutlandırmıştı. Maça iyi başlayan ve topa hakim olan takım ilk 30 dakikada Galatasaray'dı. Yasin ve Sabri ile iki net yüzde yüz posizyonu kaçırdı. Özellikle Selçuk bu pozisyonların hazırlıyıcısıydı.
Bursa defans bloğunun öne çıkarak çizgi yapması Galatasaray için cok büyük avantajdı ama bunu değerlendiremediler. Sabri ilk yarı sağ tarafı çok iyi kullandı. Batalla'nın sağdan ortaladığı ve Sivok'un golünden sonra devre bitimine kadar herşey Bursa'nın lehine gelişti. İkinci yarıya hızlı başlayan Galatasaray, Olcan'la golü buldu. Galatasaray'ın bütün maçları bol gollü ve pazisyonlu geçiyor. Bunun sebebi de hücumu düşünen ve top ayağana geldiğinde oynamayı seven oyuncuların fazlalağı.
ÇOK POZİSYON VERDİ
Savunma yapmayı ve oyuncu kovalamayı sevmedikleri için de bolca pozisyon veriyolar ve gol yiyolar. Hamza hoca da bunu iyi bildiğinden Galatasaray'a karşı saldırıyodu. Çünkü Bursaspor da aynı tarz oyunu tercih ediyordu. Riekerink, sahada varlığı ve yokluğu belli olmayan Umut'u oyundan alarak genç Volkan Pala'ya şans verdi. Ama o da sakatlandı. Maçın son dakikalarında Yasin'in bomboş pozisyonda Podolski'ye vermemesi belki de maçın kader anıydı. Bu beraberlik hem Galatasaray'a hem de Bursa'ya yaramadı.
MAÇIN EN iYiSi SELÇUK iNAN
Hazırladığı pozisyonları değerlendiremediler.
MAÇIN EN KÖTÜSÜ JEAN PAUL KARACAN
83 dakika oyunda kaldı. Hiçbir şey yapmadı..