Giriş Tarihi: 25.08.2018

Türkiye’ye ilgi tesadüf değil

Levent Tüzemen futbol gündeminin nabzını tutuyor. Arap dünyası için Türkiye 'cazibe merkezi' haline geldi. Bu ilginin temelinde hükümetimizin yüzünü Arap, Rus ve Çin dünyasına çevirmesinin payı büyüktür.

Geçmişte Türk takımları için bir bütün olduğu dönemde yabancı hoca ve futbolcu transferi konusunda Yugoslavya cazibe merkeziydi. Rusya'nın yaşadığı 'Glasnost' baharının ardından Sovyetler Birliği ile Yugoslavya coğrafyası çok uluslu devletler haline gelince Türk takımları da ortaya çıkan futbol pazarından birçok oyuncu transfer etti. Sonra hayatımıza Avrupa, İskandinavya, İngiltere ve Latin Amerika girdi. Hagi, Roberto Carlos, Alex gibi ünlüler Türkiye'ye futbol oynamaya geldi.
Son yıllarda ligimiz sadece Avrupa tarafından değil Arap dünyasından da ilgi çekmeye başladı. Katar'la başlayan oyuncu alımları Suudi Arabistan ile zirveye çıktı. Bu ilgi tesadüf değil. İstanbul'da taksiye bindiğinizde, bir lokantaya uğradığınızda, bir alışveriş merkezini gezdiğinizde son yıllarda Arap turistlerin kalabalıklarını görebilirsiniz. Arap dünyasının Türkiye'ye ve özellikle İstanbul'a olan ilgisi ekonomiye hayat vermektedir. Arap dünyası için Türkiye 'cazibe merkezi' oldu. Bu ilginin temelinde hükümetimizin Avrupa ve Amerika'dan sonra yüzünü Arap, Rus ve Çin dünyasına çevirmesinin payı büyüktür. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, 2017 yılında Suudi Arabistan'ı 5 kez, Rusya ve Katar'ı 4 kez, Çin, Kuveyt, KKTC, Azerbaycan, Belçika, Pakistan ve Fransa'yı 3 kez ziyaret etti.

Geçmiş dönemlere baktığımızda Türkiye'nin Cumhurbaşkanlığı döneminde bu ülkelere bu kadar gidildiğini görmedik. Cumhurbaşkanımızın bu temasları ülkelerin ilgisini çektiği gibi Türkiye için de bir sempati oluşturdu.
2022'de Katar'da yapılacak Dünya Kupası öncesi Arap ülkelerinin futbol takımlarını güçlendirmek ve cazip hale getirmek için ciddi bir yatırım yaptıklarını görüyoruz. Bu süreçte Türkiye'de top koşturan oyunculara talip olmalarının altında sadece futbolcunun başarılı ve kaliteli olması yatmıyor. Türkiye, Müslüman bir ülke olduğu için Arap dünyası yaşam koşulları konusunda zorluk çekmeyeceklerini düşünerek bizdeki yabancılara kapıyı açıyor.
Türk takımları da Arap dünyasının ilgisinden çok mutlu. Örneğin; Gomis, Giuliano, Josef de Souza gibi oyunculara ödenen paralar kulüplere nefes aldıracaktır.

GOMİS MASKE TAKMIŞ!

Bebek yüzlü Gomis sadece Galatasaraylıların değil tüm takım taraftarlarının hayran olduğu bir isimdi. Geçen sezon Kayseri'de sakatlığı nedeniyle oynamamıştı. Gomis'in Kayseri'ye gitmemesi "Kasığına para sıkıştı" şeklinde manşet bile oldu. O Gomis, bir hafta sonra İstanbul'da Osmanlıspor'a attığı golün ardından tribünlere formasını öperek koşarken elleriyle "Asla para için gitmemezlik yapmadım" diyordu.

Halk arasında, "Karaman'ın koyunu sonra çıkar oyunu" gibi bir söz vardır. Gomis bir sezon bizlere maske takarak mı oynamış? Galatasaray taraftarını resmen aldatmış. Hem tribünlere "Para beni değiştiremez" diyeceksin, sonra yönetime, "Galatasaray'da en çok kazanan ben olmalıyım ya da sözleşmemi 2021 yılına kadar uzatın" diye rest çekeceksin.
Galatasaray tarihinde şampiyonluk yaşayan, 29 golle kral olan ve Türkiye'de bir sezonda en çok gol atan yabancı oyuncu unvanını alan Gomis'e böyle ayrılık hiç yakışmadı. Terim'in dediği gibi, "Kimse Galatasaray'dan büyük değildir". Gomis kalan futbol hayatında Galatasaray taraftarının kendisine sunduğu sevgiyi asla bulamaz. Gomis paragözlüğü yüzünden efsane olma fırsatını kaçırdı.

BİR TEK EREN YETMEZ
Hatırlatayım; Galatasaray 2012-2013 sezonunda Terim önderliğinde şampiyon olduğu gibi Devler Ligi'nde çeyrek finale kadar yükselmişti. O dönemde Galatasaray'ın santrfor hattında Burak, Drogba ve Umut vardı. Tek bir Eren ile 4-6-0 modeli Galatasaray'ı ligde ve Avrupa'da taşımaya yetmez.
Emre Akbaba ile Belhanda, hem 10 numara hem de 8 numara oynayabilir. Emre sol ayağını raket gibi kullanıyor, içeri dışarı çalım atıyor ve hücuma çıkarken topla dikine hızlı gidebiliyor. Belhanda zeki, yetenekli ama gamsız bir oyuncu. Belhanda'nın aklı ile yetenekli ayakları uyumlu çalıştığı anda Galatasaray orkestrasını dinlemek keyifli olur.
Galatasaray savunmasının bir lidere ihtiyacı var. Maicon-Serdar- Ahmet üçlüsünün ortak yönleri, sakarlık. Bu üçlü çok pozisyon hatası yapıyor, geriden oyun kuramıyor. Futbol bir pozisyon oyunudur. Bir stoper önce nerede duracağını ve rakibi nasıl karşılayacağını bilmelidir. Israrla vurguluyorum; savunmaya oyuncu alınmayacaksa Terim, Donk'u stoper olarak düşünmelidir.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.