Cuma 16.11.2018
Son Güncelleme: Cuma 16.11.2018

Herkes suçlu

Fikret Orman ve Ali Koç’un Türk futbolu için sunduğu kurtuluş reçetesini yazarlarımız değerlendirdi

ERMAN TOROĞLU
Şimdi bu ikili çıkıyor, hasta olan Türk futbolu için ahkâm kesiyor. Körler sağırlar birbirlerini ağırlar
İSKENDER GÜNEN
Artık kral çıplak. Bunda herkesin payı var. Ancak baş sorumlu Futbol Federasyonu'dur
GÜRCAN BİLGİÇ
'Türk futbolu küçülmeli diyen' Orman, bir tek genç futbolcuyu takıma monte edemedi
LEVENT TÜZEMEN
5 yıl Avrupa'ya gitmemektense kulüpler, devletle oturup borçlarını konuşmalı
UĞUR KARAKULLUKÇU
Taşıma suyla dönen değirmenin bir gün gelip duracağını anlamak bu kadar zor muydu?
GÜNÜN SORUSU
İki başkanın futbolda yaşanan mali krizle ilgili "Küçülme" ve "5 yıl Avrupa'ya gitmeme" önerilerini nasıl değerlendiriyorsunuz?

ERMAN TOROĞLU
Ali Koç... Fenerbahçe... 2006'dan itibaren 6 yıllık idarecilik var. Şimdi de başkan. Yani futbolun uzun zamandır içinde. Fikret Orman... Beşiktaş... 2000'de idareci olmuş, 4 sene yöneticilik yapmış. Son 6 senedir de başkan.
Yani bu ikili dahiliye doktoru olsalar bir hastanın MR'ını ya da röntgenini çekmeden çok şeyi konuşurlar. Çünkü tatbikatı biliyorlar. Şimdi bu ikili çıkıyor, bir toplantıda hasta olan Türk futbolu için ahkâm kesiyorlar. Ya arkadaşlar... Körler sağırlar, birbirini ağırlar. Hani bir laf var ya "Eğri oturalım, doğru konuşalım." Türk futbolu bu hale niye geldi? Neden bu durumda? İki tane sebebi var: Bir, acemi yöneticiler, bu işi bilmeyenler... Bunların oranı en fazla yüzde 10, hadi diyelim yüzde 20. Sevgili okuyucular, gerisi hırsızlık. Hem de büyük harfle bir daha yazıyorum, HIRSIZLIK! İnsanları aptal yerine koymayın, çocukluğumdan beri bu alemin içindeyim. Bu ülkeye çok başkanlar ve yöneticiler geldi ama benim hatırladığım, doğumumdan bugüne kadar bir tane başkan için herkes birleşiyor: Süleyman Seba. Neden? Hırsız değildi. Kusura bakmayın, yazı biraz ağır oluyor. Var düzgün başkanlar... Faruk Ilgazlar, Selahattin Beyazıtlar, sayarsınız. Hiç kimse Süleyman Seba'nın hırsız olduğunu söyleyemez. Bakın kulüplere, büyükler dahil. Devlet memuru olmasına rağmen bir tek adam bir kulübe neler kazandırmış? O kazandırırken kimleer kimleeer bunlardan nemalanmışlar? Arkadaşlar... Bu kulüplerin hepsi borsaya bağlı... Bütün bunlar olurken borsadan ses çıkmıyor ve bu hırsızlar yıllarca bağıra bağıra baskın çıkıyorlar. Devlet bunları bilmiyor mu? Yüzde 100 bildiğini zannediyorum ama şu var. "Nereden buldun" işlemiyor. Arkadaşlar... Kıçında don olmayanlar yıllar sonra büyük paralarla oynuyorlarsa onlar akıllılar, bizler aptalız. Hepinize hayırlı işler...

GÜRCAN BİLGİÇ
Kulüpler mali krize girmeye başladıklarında küçülerek değil, harcayarak bu durumdan çıkacağız dediler. Bunu ilk vurgulan da Ünal Aysal oldu. Yarattığı 200 milyon dolarlık finansmanı transfere harcadı. Drogba ve Sneijder'e dünyanın parasını verdi. Takım şampiyon oldu ama borç batağına girdi. Kulüp elindeki tek değeri; Riva arazisini satmak zorunda kaldı. Dursun Özbek de aynı mantıkla buradan gelen parayı transfere harcadı.
Ali Koç'un en değerli görüşü: Üretmek. Genç oyunculara yatırım yapacaklar, altyapıyı geliştirecekler. Bonservis gelirleriyle de finansal olarak kulübü yaşanabilir hale getirecekler. Çünkü rakam o kadar büyük ki, yöneticilerin ceplerinden verdikleri paralar bile devede kulak kalıyor. Bugün eğer kulübe 1 milyar TL soktukları halde Ali Koç "Marttan sonrasını göremiyoruz" diyorsa, geri kalanı konuşmaya bile gerek yok.
Avrupa'ya gitmeme cümlesi bence Türkiye Ligi ile alakalı. İlk dörde girecek takımın en düşük maliyeti 40- 60 milyon Euro arası. Gelirler ile giderlerin en az 5 sene birbirini karşılaması ve kâra geçmesi ancak kadrodan yüksek maliyetli oyuncuları çıkarmakla mümkün olacak.
Sanırım bunu kastetmek istedi. Ancak yönetimler bu felsefeyi üretken hale getirecek, düzeni kurup, teknik adamı bulmak ve taraftarı da bunlara ikna etmek zorundalar. Kibirden uzaklaşarak yeni bir seyirci kültürü yaratılmalı. Yoksa taraftarın desteklemediği, arkasında durmadığı bir felsefe başarılı olamaz.
Bu küçülme ve üretme modeline geçilirken bir de dikkate alınması gereken yayıncı kuruluş var. Kulüplerin en büyük geliri buradan..... İddialı kadroları olmayan takımlar için 600 milyon dolarlık yayın sözleşmesi tartışmaya açılabilir. Bu nedenle ilginin para harcamadan bile sıcak kalacağı, rekabetin yine dozunda yaşanacağı ve tribünlerin kazanma hırsıyla değil, oyunun keyfiyle yaşamak isteyenler tarafından doldurulacağı bir ortam oluşturulmalı...
Beşiktaş'ta 'Feda' sezonundan bu yana 6 sene geçti. 'Türk futbolu küçülmeli diyen' Başkan Fikret Orman göreve geldiğinden bu yana tek bir genç futbolcuyu bile takıma monte etmeyi başaramadı. O da bunun büyüsüne kapıldı...

İSKENDER GÜNEN
Gerek Ali Koç'un gerekse Fikret Orman'ın açıklamalarının tek bir yorumu var. Artık kral çıplak! Bunda her kesimin payı olsa da en büyük pay Türkiye Futbol Federasyonu'na ait... FFP ortaya çıkmadan önce kulüplerimizin akıl almaz borçlanmalarla transfer yapmasının önüne geçmeleri gerektiğini düşünüyordum. Ama herkes günü kurtarma yoluna gitti. Fenerbahçe gibi Türkiye Ligi'nin lokomotif takımlarından birisinin başkanı marttan sonrası için çok karamsar bir tablo ortaya koyuyorsa diğer kulüplerin içine düştüğü borç yükünün içinden çıkılamaz hale geldiği gerçeğiyle yüz yüze geliriz. Öncelikle Futbol Federasyonu'nun bu konuda devlet ile bir iş birliği içerisine girerek somut adımlar atması gerekmekte.
Yalnız Avrupa'ya 5 yıl gitmeme fikrine sıcak bakmak doğru bir düşünce tarzı değil. Avrupa'dan gelecek bir takım gelirler var. Bunların kesilmesi de sonuçta kulüplerin kasasına zarar. Fakat kulüplerimizin transferde artık çok akılcı olmaları ve de altyapılarına önem vermeleri gerekiyor. Hollanda ve Belçika liglerinde oynayan takımların bütçeleri, gelir gider dengeleri göz önüne alınmak zorundadır. Belçika yıllar önce başlattığı altyapı dönüşümüyle bugünün temellerini attı.Aynı Belçika dünyaya birçok yıldız oyuncu sundu... Bu örnek, Türk futbolunu yönetenler için iyi bir ders konusu.

LEVENT TÜZEMEN
Bence 5 sene gitmemektense devletle kulüplerin oturup borçlarını konuşması lazım. Daha düne kadar EURO 2024'e talip olduk. Hükümetimiz, Cumhuriyet tarihinin en önemli tesisleşme hamlesini yaptı. Modern statlara ve salonlara kavuştuk. Şimdi kalkıp '5 sene futbolda Avrupa'ya gitmemek' doğru olmaz. Ayrıca Beşiktaş Başkanı Fikret Orman'ın 'Küçülerek sorunları aşabiliriz' sözü bence çok mantıklı. Daha az bütçeli kadrolarla yarışmacı bir takım yaratabilirsiniz. Örneğin; Lucescu Galatasaray'daki ikinci senesinde, Avrupa'da kiralık oyuncularla başarılı olmuştu. Zaten gerçek felsefe 'Büyük düşünmek pahalı düşünmek değildir' şeklinde olmalıdır. Kulüpler acı reçeteler içebilir ama Başkan Ali Koç'un '5 yıl Avrupa'ya gitmemeyi göze almamız lazım' demesi futbolumuza fayda sağlamaz. Fenerbahçe gitmek istemiyorsa onları bilemem. Ali Koç'un sözü kendi takımı için geçerli olur diğer kulüpleri bağlamamalıdır.

UĞUR KARAKULLUKÇU
Nükleer silahlanma yarışına dönen lig içi vahşi rekabetin faturası elbette bir gün çıkacaktı. Ortada 40 milyon Euro'luk bir Devler Ligi pastası var ve her sene en az 3 takım bundan bile fazlasını sadece oyuncu maaşlarına harcayarak bu gelirle seneyi kurtarmayı 'planlıyor' sözde... Taşıma suyla dönen değirmenin bir gün duracağını anlamak bu kadar zor muydu? Ali Bey mutlaka iyi niyetiyle "Gerekirse Avrupa'ya gitmeyelim" diyor ama burada karşımıza iki kritik nokta çıkıyor. Avrupa gelirleriyle bu işi beceremeyen kulüpler 3-4 sene vadeli sözleşme taahhütlerini Avrupa olmadan nasıl çevirecek bu bir. İkincisi, Avrupa olmasa dahi bu yıpratıcı iç rekabet son mu bulacak? Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş; birinden birisi öne geçse diğerleri sinir krizleri geçiriyor. Yine olacak o rekabet... Fikret Bey, "Küçülelim" diyor. Kağıt üstünde doğru ama sayın başkan, üst üste iki Devler Ligi ganimeti, üstüne rekor bonservis gelirlerini küçülmek için mi kullanmış, yoksa emekliliğe çeyrek kalan oyuncuları zengin etmeye devam mı etmiş? Akılcı olan bütçeleri mevcut gelirlere göre düzenleyip, altyapından üretip yabancılarda daha seçici kararlara dayalı bir politika gütmek. Yazarken güzel ama pratikte görür müyüz, ümitli değilim. Söylem ile eylem farkını görmeliyiz.
BAŞKANLAR NE DEMİŞTİ?
FİKRET ORMAN: Türk futbolu, küçülerek yaşanan sıkıntıyı aşabilir. Neden yaşı büyük futbolcuya gidiliyor? Genç oyuncuyu alacak finansman yok.
ALİ KOÇ: Marttan sonra önümüzü göremiyoruz. Görmek için yine borçlanmamız lazım. Radikal kararlar alınmalı. 5 yıl Avrupa'ya gitmememiz gerekir.
Dört büyüklerin 2017-18 mali tablosu:
Zarar: 790 milyon TL
Birikmiş zarar: 3.2 milyar TL
Yıllık ödedikleri faiz: 900 milyon TL
Öz kaynaklar: 2.2 milyar TL

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.