Salı 20.08.2019 12:22

Emre Belözoğlu neden hala en iyisi?

Fenerbahçe, ligin ilk haftasında Gazişehir Gaziantep'i 5-0 yenerken maça 39 yaşındaki Emre Belözoğlu'nun performansı damga vurdu. Emre'nin hala Türk futbol sahnesinde başrol oynamasının altında yatan neden ne peki? Bu sorunun cevabını bulabilmek için biraz zamanda yolculuğa çıkmamız lazım...

YAZI: Serkan AKKOYUN

Emre Belözoğlu, 2002 yılında, o zamanki takımı Inter'le bir Lazio deplasmanına çıktı. Okan Buruk'la beraber ilk 11'de yer alıyordu. Takım arkadaşları; Toldo, Zanetti, Cannavaro, Almeyda, Crespo ve Vieri'ydi. Rakip Lazio'da ise Peruzzi, Couto, Stam, Stankovic, Simeone ve Claudio Lopez gibi isimler vardı. Ev sahibi Lazio, 35 dakikada skoru 3-0 yapmıştı. Tıpkı dün akşamki Gazişehir Gaziantep karşısındaki Fenerbahçe gibi... Ancak o akşam Inter, Gazişehir'in sahip olmadığı bir oyuncuya sahipti: Emre Belözoğlu... 66 ve 75. dakikalarda attığı gollerle skoru 3-1'den 3-3'e getiren Emre bu gollerden birini sağ ayakla, diğerini de aşırtmayla ceza alanı dışından kaydetmişti. Hem de dönemin milli takım kalecisi Peruzzi'ye...

Maçtan sonra La Gazzzetta dello Sport, Emre için "Inter'in kalbi" diyordu. Habere göre İtalyanlar Emre'yi 'Maradona' diye çağırıyordu. Gazetenin yazarlarından Candido Cannavo şöyle yazmıştı: "Takım arkadaşları Emre'yi 'Diego Maradona' diye çağırıyorlar. Emre'nin, ölümsüz Maradona'nın hamurundan yapıldığını biliyorum." Corriere dello Sport ise, "Yeteneklerinin ve şefliğinin karşılığını verdi. Emre olağanüstü bir futbolcu. Attığı ilk gol tam Maradona işiydi" yorumunda bulunmuştu.

Emre'nin o maçta attığı aşırtma golü, Inter'de sezonun en güzel golü seçildi. İki sezon daha Milano'da kaldı ama kendi tabiriyle 'hiçbir şey kazanamadan' ayrıldı. Çok iyi ancak kalabalık kadrolar kuran Inter'in doğru teknik adamı bulamaması nedeniyle kupa kaldıramadığı yıllardı. Emre'yi de bir yandan sakatlıklar bir yandan değişen futbol yapısına göre 'yavaş' kalması etkiliyordu. Futbol 2000'lerin ortasında klasik 10 numaralar ve süratiyle öne çıkan oyuncular üzerinden okunuyordu. Emre ise klasik bir 6 numara olarak bu dönüşüme ayak uydurmak zorunda kalacaktı.

2005'te Albert Luque, Michael Owen ve Scott Parker'le beraber gittiği Newcastle yılları onun için rehabilite dönemi oldu. Yıllar sonra rüşvet skandalıyla İngiltere Milli Takımı menajerliği görevini kaybedecek olan Sam Allardyce'ın takımında üç sezon forma giydi ama özellikle 'Big Sam'in antrenmanlarından memnun değildi. 'Rugby mi oynuyoruz, futbol mu belli değil' diye anlatıyordu o günleri... Bu arada Fenerbahçe o dönem de Emre'yi transfer etmek istemiş ancak başarılı olamamıştı. Bunun için üç sene daha beklemek zorunda kalacaklardı. O dönem Fenerbahçe ile rakip olan Newcastle'da basın toplantısına katılan Emre, gazetecilerle yaptığı sohbette, "Ailemde herkes Fenerbahçeli. Kamp yaptıkları otelde ziyaret etmek istiyorum ama yanlış anlaşılmaktan korkuyorum. Aziz Yıldırım'ı da görürsem tabii ki tokalaşırım" demişti. Birkaç yıl sonra, kendisi de Fenerbahçe taraftarı olduğunu söyleyip, sarı lacivertli formayı giyeceğini o günlerde düşünmüyordu herhalde.

Emre, 90'lı yılların ortalarında Galatasaray formasıyla sahaya çıktığında Fatih Terim'in 5'li orta sahasında çok koşan bir sol/sağ iç oyuncusuydu. Gelişim çağında haltere fazla girdiği ve ağırlık çalıştığı için kas kütlesi büyüyen ancak fiziğinin taşıyabileceğinden fazla kaslanan Emre, yıllar sonra bu nedenle adale sorunları yaşıyordu. 2000'lerin başından itibaren başladı bu sorunlar. Hatta Ersun Yanal'ın milli takım hocası olduğu bir Yunanistan maçında, pas verirken sakatlanmış ve yerini Serkan Balcı'ya bırakmıştı. O günlerden sonra yüksek tempolu 90 dakikayı tamamlama zorluğu çekmeye başladı. Bu da kariyerini ciddi şekilde etkilemişti.

Yıllar içerisinde futbol değişmeye, Emre Belözoğlu da hareketli 8/10 numaradan ayak içi ustalığıyla topu yönlendirip, oyunu kuran 6 numaraya evrilmeye başladı. UEFA Kupası'nı kazanan Galatasaray'ın 4-4-2 (zaman zaman 4-2-2-2) dizilişinde Tugay gidene kadar sol iç, daha sonra 8-10 numaraydı. Hatta birçok maçta Hagi'nin yerine oyuna giriyordu. Onu Hagi'nin veliahtı olarak görüyorlardı. Ancak Emre önce Tugay'a, ardından da bugünkü Emre'ye dönüştü. Inter'in değişilmezi olduğu 2002/2003'te onun için yeni bir yapı olan 4-3-3'le tanıştı ve merkez orta saha oynamayı öğrendi. Kariyerinin kırılma noktası buydu aslında. Günümüzde aranan bir oyuncu olmasının sebebi, o günlerde, bugünlerin orta saha yapısını oynamaya çalışmalarıydı. Almeyda ya da Di Biagio oyunun savunma yükünü alıyor, Emre de dikine rakip yarı sahaya geçiyordu. Şimdi işin savunma tarafında o var; yanındaki genç oyunculara 17 yıl önceki Emre'nin yaptıklarını yaptırmaya çalışıyor.

Emre Belözoğlu'nun 39 yaşında hala Türkiye'nin en iyi oyuncusu olması; dönüşebilen ve değişebilen bir futbol adamı olmasından kaynaklanıyor. Yapabileceklerini iyi biliyor. Yapamayacaklarını deneyip başarısız olmaktansa; yapabilecekleri sınırında kendisini değiştiriyor. Çok koşan sol iç, topla dikine oynayan merkez, pasör 8 numara, oyun kurucu 6 numara... Emre Belözoğlu hepsini biliyor ama en önemlisi kendisini, limitlerini biliyor. O yüzden, Gazişehir Gaziantep maçındaki Emre Belözoğlu'nu bu sezon sıkça izleyecek ve onu daha çok öveceğiz...

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.