Beşiktaş ile Galatasaray, Ghezzal transferi için adeta birbirlerini yiyorlar. Teklifler havada uçuşuyor. Bir futbolcu üzerinden iki büyük kulübün böyle büyük bir gerilim yaşaması normal mi?
Sonuçta kazanan Ghezzal ve menajeri olacak.
Hiç kimse bana 'Spor; dostluk, barış kardeşliktir' demesin. Hele hele Türk futbolu için hiç demesin. Fazla da kızmıyorum. İş menfaate binince her takım serengeti kurallarına göre oynuyor. Diğer bir değimle vahşi kapitalizmin kanunlarını devreye sokuyor. Ghezzal boşta.
Galatasaray, 'Ben istiyorum' diyor ki; kanunen hakkı var. Beşiktaş, 'Ben de istiyorum. Zaten geçen sene bende oynadı' diyor. Onların da kanuni hakkı var. Arztalep ekonomisi kuralları devreye giriyor. Görünen o ki kim fazla parayı verirse, Ghezzal'ı o kapacak. Ama buradaki kritik nokta şu; ilerleyen zamanda Galatasaray ve Beşiktaşlı yöneticiler, 'Biz kardeşiz, biz centilmeniz, biz birbirimize saygı gösteririz' dediklerinde biz de onlara tuhaf bir yerimizle güleceğiz.
Takımlarımız dünya yıldızlarına dünya kadar para vermelerine rağmen, Avrupa'da son 4-5 yıldır nal topluyorlar ve sadece Süper Lig üzerinden taraftarlarını kandırıyorlar. Bu konuda neler söylersiniz?
Perşembenin gelişi çarşambadan belliydi. Kulüplerin bu kadar borç batağına batmaları, taraftar istiyor diye üç kuruşluk oyuncuları milyonlarca dolara almaları, uçak İstanbul'a inince kırmızı halı serip, o oyuncu ile birlikte gövde gösterisi yapmaları Türk idareciliğinin ne aşamada olduğunu gözler önüne seriyor. Onlar için Türk futbolu ya da kendi takımının geleceği önemli değil. Taraftara şirin gözüküp, 'O seneyi nasıl kurtarırım' diye düşünüp, benden sonrası da tufan deyip, çekip giderler.
Örneğin Falcao… Bu ülkeye Kolombiya devlet başkanı gibi geldi. Uçaktan indiğinde yanında Abdurrahim Albayrak vardı. Binlerce insan havaalanındaydı.
Televizyonlar yayınlarını kesmişti. Falcao'nun bütçesi neredeyse bir TFF 1. Lig takımının bütçesi kadar. Sonuç ne? Hadi geçen sene sakatlık filan… Bu sezon yine piyasada yok. Piyasada olsaydı en azından PSV maçında oynardı (90'da oyuna girdi). Bu sadece G.Saray için değil diğer takımlar için de geçerli
TATLI'YI DEĞİŞTİREMİYORSANIZ DERT YANMAYA HAKKINIZ YOK
MHK yeni hakem listesini açıkladı. Yaş sınırı 50'ye çıktı. Fırat Aydınus devam ediyor. Siz, MHK Başkanı Serdar Tatlı'yı çok eleştiren bir isimdiniz. Bu sene yine en çok hakemleri mi konuşuruz. Yoksa bir iyileşme olur mu?
Lig başlayacak, kış gelecek, sezonun ikinci yarısı başlayacak ve hakemler konuşulmaya devam edecek. Şimdiden söylüyorum, Serdar Tatlı MHK'si Türk futbolcunun en büyük kamburudur. Hiçbir kulüp bundan sonra hakem filan demesin. Serdar Tatlı MHK'sini değiştirebilmek için federasyona baskı yapmadıkları müddetçe ve TFF de Tatlı MHK'sini değiştirmediğinde bütün sorumluluk onlardadır. Örneğin, Fenerbahçe Başkanı Ali Koç'a sesleniyorum. Geçen sezon hakem dediler, VAR hakemi dediler, FETÖ'cü teknisyen dediler.
Beyler bunları geçin. Eğer sen Koç'san sen Fenerbahçe Başkanı Ali Koç'san ve sana göre hakemlerden ağır şekilde mağduriyet yaşamışsan Tatlı komitesini değiştirebileceksin.
Tatlı MHK'sini değiştirmezsen, başta Fenerbahçe Başkanı Koç ve diğer bazı kulüplerin hakemlerden dert yanmaya hakları yoktur.
SÖRLOTH'U KİM ALIRSA EN BÜYÜK ADAY OLUR
Ghezzal gibi yine transfer piyasasında adı ilk 3'te olan bir futbolcu da Sörloth… Hem Trabzonspor hem Fenerbahçe oyuncuyu kiralamak için neredeyse 4 milyon Euro'yu gözden çıkardılar.
Takımlarımız transferde neden başka futbolcu bulamıyor, hep aynı isimler üzerinde gerilim yaşıyorlar?
Kağıt üzerinde iyi gibi görünen nice futbolcular, hatta yıldız futbolcular Türkiye'ye geldiklerinde adapte olamıyorlar, başaramıyorlar, kısaca aşı tutmuyor. Örneğin; Ghezzal, örneğin Sörloth… Bunlar Türkiye'de takımlarına olağanüstü katkıda bulundular. Hele hele Sörloth. Trabzonspor tarihinin önemli forvetlerinden biri oldu. Hem Fenerbahçe hem de Trabzonspor'un ona talip olması çok doğal. Şunu rahatlıkla iddia edebiliriz, Trabzon için değil ama Fenerbahçe için kesin olan şu ki Sörloth'la anlaştığında şampiyonluğun en büyük favorisi haline gelir.
TAKIMIN YARISI AMATÖR FUTBOLCU GİBİ!
Fatih Terim'e 5-1'lik PSV hezimeti sonrası çok ağır eleştiriler var. Burak Elmas yönetimi sessiz. İlk maçtan gemilerin yakılması doğru olur mu?
Tabii ki doğru olmaz. Ama Fatih Terim'e de şu soruyu sormak kesinlikle doğru olur! Maçın tarihi belliydi.
Bu maç Şampiyonlar Ligi'ne giden yolda ilk rakipti.
Şampiyonlar Ligi'ne katılmak Galatasaray için itibarla birlikte önemli para demekti.
Bakıyoruz kadroya, bazı isimler hazır değil, takımın yarısı amatör futbolcu gibi. 'Sıcaktı', 'Kamp sonrasıydı' bahanelerini geçin. Aynı şartlar PSV için de mevcuttu ama PSV, G.Saray'ı sürklase etti, ezdi geçti ve turu pek tabii ki alıverdiler. Bu maç hayati karşılaşmaydı. Nerede Falcao, nerede Mostafa Mohamed?
Muslera'nın hali ne?
Yediği 5 golün 3'ünü amatör kaleci yemez.