Futbol aşkı için 35 bin km uçtu

Dünya Kupası için Brezilya'da tam 30 gün kaldım. Birçok şeyle karşılaştım. Ancak genel anlamda organizasyonun çok kötü olduğunu söyleyebilirim. Güney Afrika'da birçok güvenlik problemiyle anılan 2010 Dünya Kupası'nı bile daha çok sevmiştim. En azından lisan problemi yoktu. İnsanlar laftan anlıyordu. Kapının önünde genç çocuklar, kızlar görevli olarak belirlenmiş, size yardımcı oluyorlardı. Brezilya'da en çok bunun problemini yaşadım. Statta görev yaparlar medya merkezlerinin bile yerini bilmiyorlardı. STATLAR DAKİ yemek organizasyonu da ayrı bir felaketti. FIFA 'dan güzel bir balıkçı öğrendik. Bir de et lokantası vardı meşhur, o gerçekten harikaydı. Stadyumda ise resmen yemek yok. Biz basın mensubu olarak geliyoruz. Yağmur yağıyor, şemsiyemizi elimizden alıyorlar. Dışarıdan yemek getirme şansımız yok. Basın bölümünde kalabalıktan yemek alabilmek için en az 45 dakika sıraya girip ancak bir sandviç alabilirsin.

TWİTTER KULLANMIYORUM AMA...
NOR MALDE Rio'da kalmama rağmen Brezilya- Almanya maç günü Belo Horizonte'de otel tutmak zorunda kaldım. Oradaki otelde de Brezilya Milli Takımı kalıyormuş. Geldim, kalabalıktan otele giremiyorum. Ortada ne futbolcu, ne başka birisi olmasına rağmen kapıda 5 bin kişi var. Neymar maskeleri takmışlar. 'Maç sonu burası duman olur' dedim. Akşama 7 tane yediler, sanki sokağa çıkma yasağı vardı. Ses yok, insan yok! Adeta hayalet şehre dönmüştü. BEN Twitter kullanmıyorum ama hakkımda yazılanları duydum. Daha maçlarda yorumculuk yapmadan sosyal medyada en çok konuşulan konulara giriyorsam önemli adamız demek ki. 18 senedir birçok kanalda şampiyonaları yorumlamışsam bir özelliğim vardır diye düşünüyorum. Yoksa ben mafya mıyım, derin devlet miyim! (gülüyor) Şampiyonlar Ligi de yorumladım, Avrupa Şampiyonası da, Dünya Kupası da... Bunlar nasıl oluyor? Halk tutmasa olur mu? OĞ LUMLA geçen sene U-20 maçları için Trabzon'a gittim. Oğlum maç izlemek için ilk defa benimle geliyordu. Biraz tedirgindi aslında. Otelden çıktık, ana caddede görenlerin hepsi 'hocam hoş geldin' deyip fotoğraf çektirdiler. Bir saatte caddeyi yürüyemedim. 'Baba ben anlamadım, nasıl bu kadar ilgi görüyorsun?' dedi. Türk halkı kimin ne olduğunu biliyor, bizim nasıl bir adam olduğumuzu biliyorlar.
BREZİLYA TURU YAPTI
Yazarımız Ömer Üründül de bu maçları takip edebilmek adına her maç günü uçak yolculuğu yapmak zorunda kaldı. Rio da Janeiro'yda kalan Üründül, maçlara gidip gelebilmek için toplamda 35 bin 280 kilometre uçuş gerçekleştirdi. Brezilya'da ulaşım problemleri yaşanacağı söylentileri medyada sıkça dile getirilirken, Üründül'e göre beklentilerin aksine kolay ve ucuzdu. Ünlü yorumcu, "Ulaşım fiyatları da sanılanın aksine uçuk değildi. Balmumcu-Taksim arasındaki gibi bir mesafe en fazla 5-6 Euro'ydu. Ulaşım için taksi kullandım" diyor.
İŞTE ÖMER ÜRÜNDÜL'ÜN BREZİLYA TURU
Rio'dan Sao Paulo'ya.................... 360 KM (5 kez)
Rio'dan Salvador'a.......................1560 KM (3 kez)
Rio'dan Belo Horizonte'ye............ 350 KM (2 kez)
Rio'dan Brasilia'ya......................1330 KM (2 kez)
Rio'dan Manaus'a......................... 2850 KM
Rio'dan Fortaleza'ya....................2190 KM
Rio'dan Natal'a............................. 2085 KM
Rio'dan Coritiba'ya......................675 KM
OĞLUMUN TELEFONUNU ÇALDILAR
Brezilya'da güvenlik açısından da büyük sorunlar yaşandı. Kötü bir olay da bizim başımıza geldi. Oğlum telefonla konuşarak sahile geliyor. Orada telefonunu usulca ayakkabısına saklayıp sadece 1 dakikalığına denize girip çıkıyor. Geri döndüğünde ise telefon yok! Demek ki birileri onu takip edip telefonunu arkasını döndüğü an çalmış. Bunun benzeri birçok olay duydum oradayken. Güney Afrika güvenlik hakkında çok konuşuldu ama orada Brezilya'ya göre daha az problem yaşamıştık. Gerçekten bayağı tuhaf olaylar yaşadık. Ama FIFA Başkanı Sepp Blatter'e göre güvenlik sorunu yoktu. Kendisi organizasyona 9.25 veriyor. Halbuki hiç de öyle değildi. Birçok açıdan kötü bir organizasyondu bence.
BLATTER, ÇAKIR'I ÇOK BEĞENMİŞTİ
Brezilya'da FIFA Başkanı Sepp Blatter ile de tanıştım. Şenes Erzik tanıştırdı. Karşılaştığımız her yerde sohbet ettik. Ben de Fransızca bildiğim için rahatça konuşabiliyorduk. Enteresan bir konuşmamız oldu. O gün Wimbledon'ın finali vardı. "Sizin Federer oynuyor, izlemiyor musunuz?" dedim, "Takip ediyorum" dedi. Sonra durdu durdu, "Ya futbol varken tenis mi izlenirmiş!" dedi. Blatter, ayrıca hakemimiz Cüneyt Çakır'ı çok beğendiğini de söyledi. "Rusya-Cezayir maçında çok iyiydi" deyince, bir maç verileceğini anlamıştım. Brezilya-Almanya'yı vermezler, final de olmaz diye yüzde 100 diğer yarı finali verecekler diye düşünmüştüm.
FİNALİ BREZİLYA'DA İZLEMEDİM ÇÜNKÜ...
Dünya Kupası maçlarının büyük bölümünü canlı izledim. Ancak final bekleyemedim. İş için Amerika'ya gitmem gerekiyordu ve çok yoruldum. Gerçekten perişan olmuştum, kilo vermişim. Orada zevkimi aldım, tam bir ay kaldım. Öncesinde de 8 gün Roland Garros'taydım. Artık yıprandım. 1982'den beri ilk kez bir finali yerinde izlemedim.
SERİE A'YI ARTIK İZLEMİYORUM
Senede en az 5-6 İspanya La Liga maçı izlerim, başta El Clasico'lar... En az 5-6 Şampiyonlar Ligi maçı, bir o kadar da Premier Lig var. Serie A'yı şike skandalı sonrası bıraktım. Yurt dışında senede 15 maç izlerim. Süper Lig'de 3 Temmuz sonrası çok da maç izlemiyorum, eskiden locam da vardı. Yurtdışına gidiyorum, keyif alıyorum. Bak Brezilya'da, maç 7-1 bitmiş yahu! Rezil oluyorsun. Bir kavga olsun, yok! Ne olacak bu işin sonu?