Sabah'ın iki usta kalemi Trabzon-Fenerbahçe maçını değerlendirdi
İlk cümlen ne: "Trabzonlular, saatli bomba gibiydi." Peki, Trabzon taraftarını saatli bomba haline kim getirdi? Esas nokta bu... Fenerbahçe seyircisi, saatli bomba değil mi? Beşiktaş seyircisi, saatli bomba değil mi? Galatasaray seyircisi, saatli bomba değil mi? Biz bombaları hazırlıyoruz, hazırlıyoruz, fitilini de yakıyoruz; ondan sonra bütün kabahat onların!.. Türkiye'de sorumluluk, yasama organından başlıyor. 6222 sayılı Sporda Şiddeti Önleme Yasası, yani bu olayları önleme yasası, yani kan dökülmesini önleme yasası; bir ihtiyaç sonucu çıktı. Ama benim yasama organım Türkiye Büyük Millet Meclisi; bu yasa daha bir kere uygulanmadan, 6259'u çıkarıp yumuşattı.
İkinci sorumlu; yargı... Erkler var ya... Devleti, devlet yapan... Yasama, yargı, yürütme... Bu ülkenin savcıları, 6259 ile yumuşatılan yasayı dahi uygulamadılar!
Trabzon'da olayların böyle bitmesi, bir mucizedir. Bütün dünyaya yüz karası olacağımız bir facia yaşanabilirdi. Bir tane Fenerbahçeli futbolcunun burnu kanasaydı, neler olurdu; düşünmek dahi istemiyorum.
Bu maçtan iki gün evvel, Trabzonspor Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu konuşuyor. "Hakem maçın kaderini etkilerse, nahoş durumlar ortaya çıkabilir. O zaman kimse, bizi suçlamasın! Hakemden doğacak kötü bir sonuçta, Bülent Yıldırım'ı değil; onu bu maça atayanları sorumlu tutacağım" diyor. Televizyonda söylüyor bunları...
Hacıosmanoğlu'nun, Trabzonspor Kulübü Başkanı olduğu günden bu yana verdiği; tahrik edici, teröre sevk edici demeçlerin sonuncusu bu... Ertesi gün de Trabzon; Fenerbahçe ile oynayacak... Ne yapmış Trabzon Savcısı?
Şimdi ben, Trabzon Savcısı'na soruyorum: Bu demeç, 6222'ye aykırı mı; değil mi? Niye yapmadın görevini? Çünkü bir hafta evvel; Fenerbahçe'nin başkanı, başkanvekili, başkan yardımcısı, yöneticisi ve kimi varsa, bundan beş beterini Kadıköy'de söylediler. Kadıköy Savcısı da bir şey yapmadı! "Taraftarı, sokağa indiririz" dediler resmen; alenen... Ne oldu?
Geçen hafta da söyledim: Bu futbol federasyonu, derhal gitmeli... Yeni Spor Bakanı (Çağatay Kılıç), eski bakanın (Suat Kılıç) atadığı bu federasyonu lağvetmeli... Futbol Genel Kurulu'nu toplamalı ve toplantıya herhangi bir talimat vermeden, özerk bir federasyon seçimi sağlamalı ki Türkiye sathındaki kulüpler, bu federasyona inansınlar.
Bugün başkanı, Beşiktaş Başkanı; Merkez Hakem Komitesi Başkanı, Beşiktaş Kaptanı olan Futbol Federasyonu'na Beşiktaşlılar inanmıyor. Trabzonlu inanır mı, Fenerli inanır mı, Galatasaraylı inanır mı?
KAPI KOLU BİR CİNAYET ALETİDİR
Bence geç kaldı. Volkan'ın elindeki kapı kolu, fırlatıldığı anda bir cinayet aletidir. Nitekim devre sonuna doğru da bir betonlu tuğla atıldı. O da bir cinayet aleti... O sahada, 10. dakikadan itibaren görüldü ki futbolcuların, can güvenliği yok ve ortada can güvenliğini sağlayacak emniyet gücü de yok. Çünkü vali ile belediye başkanı, karar vermişler; 'Trabzon halkı, böyle bir şey yapmaz; biz oraya polis gönderip, Trabzon halkını peşinen suçlu ilan etmeyelim' demişler. Öyle diyordu belediye başkanı... Futbol hakeminin birinci görevi, maçı bitirmek değil. Futbol hakeminin birinci görevi, can güvenliğini sağlamak. Birisi kafasını tutup yere düştüğü zaman; gol pozisyonu dahi olsa, oyunu durduruyorsun da adamın kafasına ölümcül şeyler atılırken, oyunu nasıl oynatıyorsun! Çalacak düdüğünü; bitirecek. O zaman Trabzon'a, hükmen mağlubiyet kararı da çıkmaz. Çünkü hakem diyecek ki raporunda; 'Vilayetçe alınan emniyet tedbirlerini, yeterli görmediğim için maçı durdurdum.'
SOĞUKKANLI OLMALIYIZ