Cumartesi 15.01.2022
Son Güncelleme: Cumartesi 15.01.2022

İyi ki Türkiye’de kalmışım

Türkiye'de ilk yılım kötü geçince geri dönmek istedim. Ama kulüp bana güvendi ve büyük başarılar kazandık. Sonra hayatımın aşkını buldum, evlendim, baba oldum. Düşünsenize, gitseydim nasıl bir hayatım olurdu! Zirvede kalmak, zirveye çıkmaktan çok daha zor. Bizi başarılı yapan şey, kazansak bile yetinmemek. Hep daha fazlasını istemek. Hiçbir zaman oturup, ''Vay canına, neler yaptık! Şimdi 3-4 yıl sessiz kalabiliriz'' demiyoruz

VakıfBank'ta kazandığı büyük başarıları A Milli Kadın Voleybol Takımı ile de sürdüren ve artık 'Bizden Biri' haline gelen Giovanni Guidetti, SABAH SPOR'UN konuğu oldu. Aşkı bulup evlendiği, kızını kucağına aldığı, Türkiye'nin hayatının dönüm noktası olduğunu anlatan 49 yaşındaki koçla yaptığımız sohbetten öne çıkanlar şöyle:
BOYUM KISA OLDUĞU İÇİN ANTRENÖR OLDUM
Voleybol koçu olmaya nasıl karar verdiniz? Bize anlatır mısınız?
Voleybolun futbol ve basketboldan daha popüler olduğu bir kasabada yaşıyorduk. Hayalim profesyonel voleybolcu olmaktı fakat boyumun iyi bir oyuncu olmak için yeterli olmayacağını fark ettim. Babam gibi voleybol antrenörü olmaya karar verdim. 18-19 yaşlarında koçluk yapmaya başladım.
22-23 yaşlarında İtalya'da 2. Lig takımına başantrenör oldunuz. O takımda 32-33 yaşlarında Rus ve ABD'li olimpik sporcular vardı. Nasıl bir tecrübe oldu sizin için?
Kendinizden yaşça daha büyük sporcularla çalışmak zorlayıcı bir deneyim. Fakat kendinizi geliştirmeniz ve kanıtlamanız için de çok büyük bir fırsat. İleri düzeyde taktik, antrenman teknikleri ve sporcularla ilişki kurma becerileri antrenörü kendinden daha tecrübeli sporcuların karşısında saygın kılar. Oyuncularınız sizden daha iyi olabilir. Sizin göreviniz onlardan daha fazlasını bilmek.
Türkiye'de geçirdiğiniz yılları düşündüğünüzde ne öğrendiniz ve Türk voleyboluna neler kattınız?
Türk sporcular gerçekten çok yetenekli, özellikle voleybolda büyük bir potansiyel var. Bu potansiyeli ortaya çıkarma noktasında katkıda bulunduğuma inanıyorum. İnsanlara bazen neler yapabileceklerini anlatmanız ve başarıya giden yolda rehberlik etmeniz gerekiyor.
Almanya'da, Türkiye'de ve İtalya'da çalıştınız. Ülke şartları ve oyuncu özellikleri bağlamında ne dersiniz?
Kariyerim boyunca birçok ülkenin milli takımı için çalıştım. Bana, hayatıma ve kariyerime bu kadar değer katmış bir ülkenin milli takımını çalıştırmak büyük bir onur. Bir kültüre adapte olmak kolay olmasa da sporda uyum yakalamak çok kolay. Çünkü üst seviye sporcularla çalışıyorum.

ÇAĞDAŞ TÜRK KADINI MÜKEMMEL BİR ROL MODEL
Voleybolun, futboldan ve basketboldan daha popüler olması için daima başarı şart mı? Bu konuda neler düşünüyorsunuz?
Bunun çok fazla parametresi var. Geçmiş, kültür, coğrafya… Branşları birbirleri ile kıyaslamak çok doğru değil bu yüzden. Ben sadece şunu diyebilirim ki; Türk voleybolu ve Türk voleybolcuları bu ülkenin gururu olmak için her şeye sahip. Bu nedenle de her geçen gün ilgi artıyor. İnsanlar voleybol izlediklerinde çocukları için mükemmel birer rol model, çağdaş Türk kadınını görüyor. Asla pes etmeyen, savaşçı sporcular görüyor. Kendi salonumuzda alışılagelmiş spor izleyicisinden bambaşka bir kitlemiz var.
İKİ KERE KAZANMAK BİR KERE KAZANMAKTAN ÇOK DAHA ZOR
Sezona 5 kulvarda 5 şampiyonluk hedefiyle başladınız. İkisini aldınız. Kalan üç kupayı VakıfBank, tecrübesiyle kolaya çevirebilir mi?
Kazanabiliriz ya da kaybedebiliriz ama her durumda diğer takımlardan daha çok çalışmalıyız. Bence bizi başarılı yapan şey, kazansak bile yetinmemek. Hep daha fazlasını istemek. Motivasyonumuz bu. Hiçbir zaman oturup, ''Vay canına, neler yaptık! Şimdi 3-4 yıl sessiz kalabiliriz'' demiyoruz. Bir sonraki yıl daha zor olacak. Bu yolda daha fazla ilerlemeliyiz. Belki yeniden kazanacağız ama bu daha da zor olacak. Çünkü iki kere kazanmak bir kere kazanmaktan daha zor. Üçüncü daha zor, dördüncü çok daha zor. Ama biz bu yolu seviyoruz. Zirvede kalmak, zirveye çıkmaktan çok daha büyük bir motivasyon gerektiriyor.

BASKI BİZİM İÇİN BİR AYRICALIK
Yeni bir sezona başlarken mottonuz ne olur?
VakıfBank Spor Kulübü'nde yeni bir sezona başlıyorsanız mottonuz, ne kadar kupa varsa kazanmak olur. Sizin beklentileriniz de sizden beklenenler de her zaman en yukarıdadır. Bu sezon tüm turnuvalarda çok güçlü rakiplerimiz var, belki de üzerimizdeki baskı hiç bu denli yüksek olmamıştı. Sezon mottomuzu da buradan yola çıkarak oluşturduk. "Biz baskı altında olmayı seviyoruz, çünkü baskı altında olmak bizim hak ettiğimiz bir ayrıcalık."
Peki kazanmaya götüren yegâne şey çalışmak mıdır? Yetenek bunun neresinde?
Elbette yetenek çok değerli bir faktör fakat istikrarlı çalışma ve fedakârlık olmadan yeteneğin hiçbir anlamı olmadığını görüyoruz. Siz ne kadar yetenekli olursanız olun, her zaman kendini hedefleri doğrultusunda çalışmaya adamış kişiler sizin önünüze geçecektir.
Sizce büyük koçluğun olmazsa olması büyük zaferler kazanması mı yoksa takımını oynayabileceğinin en iyisini oynatması mı?
Böyle tanımlar yapmak kolay değil. Ben sadece bir koç olarak elimden geleni yapıyorum. Oyuncularımdan maksimum performans almaya çalışıyorum. Harika bir takımım var ve büyük zaferler yaşadık. Yaşamaya da devam edeceğiz.
BİZ ARTIK DÜNYA EKOLÜYÜZ
Daha önce 'VakıfBank voleybolun Barcelonası' tanımını yapmıştınız. Barcelona'nın futbolda kötü gittiğini de düşünürsek yeni bir tanım yapmak ister misiniz?
Artık Türkiye'de ve dünyada VakıfBank gerçeği, VakıfBank ekolü var. Bir takımın olmak isteyeceği yerdeyiz. Her sezon şampiyonluk hedefiyle yola çıkıyoruz ve katıldığımız her turnuvada finallere, şampiyonluklara uzanıyoruz. Voleybolda tabii ki çok güçlü takımlar var. Bunu son Kulüpler Dünya Şampiyonası'nda da gördük.
Ama bence bizim farkımız sürdürülebilir anlamda zirvede kalmayı başarabilmemiz ve zirvedeki takımımıza altyapımızdan sürekli kaynak sağlayabilmemiz.
Kenarda bazen sert tepkiler verdiğiniz görülüyor. Çabuk sinirlenen biri misiniz?
Profesyonel sporcu ya da antrenör olmak tutku işidir ve tutkuyla yapılmadığı takdirde başarı imkânsızdır. Benim liderlik anlayışım tutku üzerine kurulu. Heyecanımı, coşkumu, hırsımı, öfkemi dışa vuruyorum çünkü ben maçın, antrenmanın her anında sadece aklımla değil kalbimle, ruhumla, tüm varlığımla orada oluyorum. Olduğum gibiyim. Kupa finalinde nasılsam, Alison ile oyun oynarken de aynen öyleyim.
Bir İtalyan olarak Türklerle kolay anlaşabiliyor musunuz?
Çok uzun zamandır Türkiye'deyim. Herhangi bir zorluk yaşamıyorum. Akdeniz insanları benzer kültürel mirasa sahip ve bu da karakterler-i ne yansıyor. Belki bu durum da adaptasyonumu kolaylaştırmıştır.

KIZIM HEP HAYALLERİNİN PEŞİNDEN KOŞSUN
Nasıl bir ebeveynsiniz. Kızınızla ilişkiniz nasıl. Voleybolu seviyor mu?
Ne istiyorsa onu yapsın, kendi hayallerinin peşinden koşsun. Şu anda voleybolla ilgilenmiyor. Televizyonda beni veya annesini gördüğünde heyecanlanıyor fakat evde topla oynamayı denediğimiz zaman o kadar da mutlu olmadığını anlayabiliyoruz. Resim, müzik gibi şeyler onu daha çok mutlu ediyor. Bebekliğinden beri maçlarımızı tribünden takip ediyor. Her ikimizi de televizyonda izliyor. Yaşı küçük olsa da mesleğimizin neler gerektirdiğini anlıyor.
OLİMPİYATLAR HAYATIMIN DÖNÜM NOKTASI OLDU
Türkiye'ye geldiğiniz ilk seneye dönersek; gitmeyi düşündüğünüz dönem olmuş. Neler ters gitmişti o dönem. Kararınızdan neden vazgeçtiniz?
2008 yılından beri Türkiye'deyim. İlk yıllarım, sosyal bir çevre edinemediğim için zordu. İlk senemde başarılı olamadığım için istifa edip ülkeme geri dönmeye karar vermiştim ki kulüp yönetimi bunu aklıma bile getirmememi ve bana çok güvendiklerini söyledi. Bu güven hissi, ülkeye de bağlanmama neden oldu. O günden sonra VakıfBank ile çok güzel işler başardık. Her başarımızla karşılıklı güvenimiz arttı ve en uygun düzeni birlikte kurabildik. Bu sayede de daha fazla başarı elde edebildik. Hayatımın aşkını buldum, evlendim, baba oldum. Bu ülkenin kariyerime ve hayatıma kattığı öyle çok şey var ki… Düşünsenize, ilk senenin sonunda bırakıp gitseydim nasıl bir hayatım olurdu kim bilir…
Uzun senelerdir Türkiye'desiniz. Sayısız başarılara imza attınız. Bu kulüple beraber siz de büyüdünüz mü... Yapmak isteyip de yapamadığınız ne kaldı?
BİRÇOK başarıya imza attık fakat asıl önemli olan bunu sürdürülebilir kılmak. Milli Takım ile birlikte 2020 Tokyo Olimpiyatları bizim için dönüm noktası denebilecek bir deneyimdi. Şimdi hiç hız kesmeden bu deneyimi, daha başarılı bir olimpiyat geçirebilmek, daha iyi sonuçlar almak için kullanacağız. VakıfBank'ta da hedef her zaman en yukarıda olabilmek.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.